HİPNOZLARDA MIYIZ NE? (KPSS SAVAŞLARI)

HİPNOZLARDA MIYIZ NE?

(KPSS SAVAŞLARI)

 

KPSS’den Kaçanlar

Son günlerde, Kamu Personeli Seçme Sınavlarına girmeden, kamu kurumlarında işe başlatılan on binlerce kişinin olduğuna dair haberler gündemi yoğunlukla işgal etmekte.

İktidar partisine yakın olmaktan başka hiçbir vasfı olmayan bir çok insanın, devletin avantajlı kurumlarında kadro aldığı söylenmekte.

Gün geçmiyor ki, bir muhalefet partisi yetkilisi elinde listelerle basının karşısına geçmesin..

Hükümet üyelerinin, iktidar partisi milletvekili ve yöneticilerinin ya da üst düzey bürokratların yüzlerce yakınının, kamuda sınavsız istihdam edildiğine dair bilgiler çarşaf çarşaf ortalığa serilmekte.

Garip olan; bu iddialara yönelik olarak iktidar partisi cenahından,  bir yalanlama gelmemesi ve iddia sahipleri hakkında da hukuki bir girişimde bulunulmaması!

Yani zımnen iddialar kabul edilmekte.

Bu şekilde işe yerleştirilenlerin sayısının 300 binleri bulduğu dahi iddia edilmekte.

Aslında ne farkeder ki, ha 3 bin ha 300 bin…

Bakın, sadece 2014 yılında; 1.828.041’i orta öğretim, 827.233’ü ön lisans ve 1.783.312’si lisans mezunu olmak üzere toplam 4.438.586 kişi KPSS’ye girmek için başvuru yapmış.

Yani dört milyonu aşkın gencimiz devlette iş sahibi olmak için sınav maratonuna katılmış.

Tabii ki, çok az bir kısmı bu engeli aşarak umduğuna ulaşabilmiş.

Geriye kalan büyük ekseriyet ise bir dahaki sınava kadar çalışmaya devam.

Zorluklar, psikolojik travmalar, huzuru bozulan aileler, aile kuramayan yüzbinler, bir türlü atanamadığı için bunalıma giren ve hayatının baharında intihar ederek hayatına son veren civanlar…

Hepsi memleketimizin gerçeği!

Ve tüm bu dramın yanında;

Kul hakkını gasp edenler, “Bal tutan parmağını yalar” düşkünlüğünde sürünenler, “Benim partimden…” diye taltif edilenler, “Biat eden makbuldür” ilkesinden hareketle liyakatsiz makam sahibi olanlar, yüzbinlerin sırtına basarak sınavsız kadro kapanlar..!

Bunlar da memleketimizin gerçeği!

***

4.438.586 Kere …!

Dört milyon dört yüz otuz sekiz bin beş yüz seksen altı kişi…

KPSS’ye giren bu adaylarla birlikte -annesi, babası ve ortalama bir kardeşi olduğunu varsayarsak- 17 milyonu aşkın vatandaşımızı doğrudan ilgilendiren bir ahlaksızlıkla karşı karşıyayız.

Size garip gelmiyor mu?

Bu derece muazzam bir çoğunluğu alakadar eden bir yolsuzlukla karşı karşıyayız;

Fakat ne toplumdan kayda değer bir tepki görüyoruz, ne de Devleti yönetenlerden bu usulsüzlüğe dair bir izahat ya da sorumluları hakkında bir hareket görebiliyoruz!

Asgari bilince sahip bireylerden oluşan bir toplumda ya da asgari ahlaka sahip bir devlet yönetiminde fotoğraf bu mu olmalıdır?

İnanamıyorum!

Adeta TOPLUMSAL HİPNOZA tabi tutulmuşuz.

Cümbür cemaaat uyuyoruz.

Her birimizin gözüne takmışlar sihirli bir gözlük; olayları olduğundan farklı algılıyoruz!

Var mı başka izahı?

Bu duyarsızlığı, vurdumduymazlığı, bananeciliği nasıl açıklayabiliriz?

Evet kesinlikle hipnozdayız!

***

Bir başka garip durum da yukarıda ifade ettiğimiz gelişmelere müdahale etmesi gerekenlerin hala yüzsüzce başka telden çalmaları.

Sanki iddia edilen skandallar Uganda’da gerçekleşiyor!

Hiç oralı değiller…

Hedef saptırmak ve gündemi değiştirmek için de başka mecralara yatıyorlar.

Bugünlerde en başta sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere, Hükümet çevreleri ve Hükümetin kontrolündeki medyanın ortak sesi 2010 ve öncesi KPSS sorularının çalınmış olması!

Neredeyse hergün bir yetkili çıkıp, geometrik şekillerde örgütlenenlerin sınav sorularını çalarak yandaşlarına sızdırdıklarını anlatıyor.

Hatta Cumhuriyet savcılıkları da bu açıklamaları ihbar kabul ederek soruşturmalar bile açmış durumdalar…

Günaydın!

2002’den itibaren bu ülkede iktidar siz değil misiniz?

Armut mu topluyordunuz?

Neden müdahale etmediniz?

Yoksa bir şeyler mi değişti?

***

KPSS’den Soru Kaçıranlar

2010 Yılında yaşanan KPSS hırsızlığını kamuoyu iyi hatırlar:

O yıl, Eğitim Bilimleri sınavı öncesi yaşanan hırsızlık, Türk Eğitim-Sen genel Başkanı Sayın İsmail Koncuk’un CESARETİ vesilesiyle ifşa edilmişti. O cesaret sayesinde; yüzbinlerce memleket evladının emeğine, hakkına, alın terine ve geleceğine kol kanat gerilmişti.

Burada, cesaret ifadesini özellikle kullanıyorum:

Çünkü, o dönem hemen her yasal merci konuyu gündemine almış olmasına rağmen, bir arpa boyu mesafe katedilememişti.

Hatırlayın:

“İş” patlayınca;

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı harekete geçmiş, dönemin Başbakanı Milli İstihbarat Teşkilatı’nı görevlendirmiş, o zamanki sayın Cumhurbaşkanı iddiaları Devlet Denetleme Kurulu’na havale etmiş idi.

Lakin ne gariptir ki, neredeyse müsebbiblerinin isimlerine varıncaya kadar gazetelerde yer alan usulsüzlükler üzerine hak ettiğince gidilmemiş, haklarında doğru dürüst işlem yapılmamış, sorumlular hakkında hukuki süreç tamamlandırılmamıştı.

Hatta bazı mihraklar tarafından, mazlum yüzbinler adına meseleyi “Dert” edinerek üzerine gitmiş olan ve her ahlaklı insanın göstermesi gereken tutumu sergileyen sayın Genel Başkanımız töhmet altında dahi bırakılmaya çalışılmıştı.

İktidar sahipleri ve cümle yandaşları, sus pus pozisyonda soteye yatmışlar; KPSS’nin ne kadar güvenilir bir sistem olduğuna dair en üst ağızlardan peşi sıra demeçler verilmişti.

Akabinde uzunca bir süre de konu DERİN DONDURUCUYA atılmıştı.

Derin dondurucuya atılma tabirini de özellikle kullanıyorum:

Çünkü şimdi yapılan açıklamaları görünce, o dönem aslında her şeyin farkında olunduğunu, her bilgiye malum olunduğunu, “günü gelir lazım olur” hesabıyla BEKLEMEYE geçildiğini anlıyoruz.

Dün;

Görmeyen gözler,

İşitmeyen kulaklar,

Konuşmayan diller

Şimdi bülbül misali şakıyorlar.

Dün;

Hırsızlığa eyvallah çekenler,

Ahlaki duruş sergileyenleri yalnız bırakanlar,

Somut deliller üzerinden usulsüzlüğün arkasını kovalamayanlar

Bugün siyasi operasyonları için cengaver kesildiler!

Dün, adam gibi duruş sergileyenleri takdir etmekten dahi imtina edenler,

Şimdi cevval hak savunucusu pozundalar.

Dün ahlaksızlığı pas geçen şakşakçı bir kısım medya kuruluşları, şu an çarşaf çarşaf ifşaat peşindeler!

Yazıklar olsun!

Bu riyakarlığa, menfaatperestliğe, duruma göre pozisyon alanlara DÖRT MİLYON DÖRT YÜZ OTUZ SEKİZ BİN BEŞ YÜZ SEKSEN ALTI kere yazıklar olsun!

***

Allah’ın adaleti şaşmaz!

Kul hakkı yiyenleri,

Milyonlarca gencimizin umutla girdiği bir sınavın sorularını çalarak on binlerce yandaşına servis eden hırsızları,

Yüzbinlerce memleket evladı KPSS’de ter dökerek ekmek peşinde koşarken, on binlerce yandaşını sınavsız devlet kadrolarına taşıyanları,

Ahlaksızlığı, arsızlığı, hırsızlığı yol edinenleri yüce Allah’ın adaletine havale ediyorum.

***

Sadece bu yıl sınava giren dört milyon dört yüz otuz sekiz bin beş yüz seksen altı adaya,

Dört milyon dört yüz otuz sekiz bin beş yüz seksen altı adayın anne ve babasına,

Dört milyon dört yüz otuz sekiz bin beş yüz seksen altı adayın yakınlarına,

Dört milyon dört yüz otuz sekiz bin beş yüz seksen altı adayın komşularına,

Önümüzdeki yıllarda KPSS’ye girecek olan daha nice yüzbinlerce aday adayına sesleniyorum:

Susmayın!

Ahlaksızlığa HAYIR diyerek ayağa kalkın;

Sınav sorularını çalan hırsızlara ve siz cırmalarken yerinize sınavsız atamalar yapan emek hırsızlarına meşru ve demokratik zeminde HESAP SORUN!

Yoksa, bu gidişat ile yarınımız bugünümüzden iyi olmayacak!

Talip GEYLAN

 

 

Son Haberler

DYK’DA GÖREV ALAN MEMURLARA ÜCRET ÖDENMELİDİR

Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2024 ve 2025 Yıllarını Kapsayan 7....

MEB BÜTÇESİ İHTİYAÇLARI KARŞILAYACAK MI?

Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın, MEB Bütçesi hakkında yaptığı değerlendirmedir.

ATATÜRK, TÜRKİYE’DİR!

Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın, 10 Kasım dolayısıyla yaptığı basın açıklamasıdır.

AKADEMİK ZAM PAS GEÇİLMESİN!

Genel Başkanımız Talip Geylan, ekonomik koşullarından dolayı, başarılı öğrencilerin akademisyenliği değil, geliri daha yüksek olan meslekleri tercih ettiğini kaydederek, bu durumun Türk akademisinin geleceği açısından önemli bir zafiyet doğuracağını söyledi.