Hasan Sabbah 1034-1124 yıllanırda yaşamış müritlerine haşhaş vererek uyuşturduktan sonra sunduğu bir çok ikramı, yaşadıkları lüks hayatı cennete benzeterek öldükten sonra da cennette yaşayacaklarını vadeden biridir.
Şimdi akla şu soru gelebilir. Nerden çıktı bu Hasan Sabah?
Son zamanlarda Hasan SABBAH’ı aratmayacak sendikacılar çoğaldı da ondan.
Milli Eğitim Bakanlığı’nda sendikamızın mücadeleleri sonucunda hukuki bir çok kazanımlar elde edilmiş, tayin ve atamalar, eş durumu tayinlerinde kazanımlar elde edilmiş, sicil raporları bilgi edinme çerçevesinde alınır olmuş; idareci atamalarında, il içi ve il dışı tayinlerinde her şey puana bağlanmış; bir puan dahi önde iken 2. sırada olan birinin atanması üzerine açılan davalar kazanılarak puan üstünlüğü getirilmiştir.
İl dışı ve ilk atamalarda valilik emrine verilme yerine nokta tayini getirilmiş; Milli Eğitim Bakanlığı ve İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinin her türlü hukuksuz uygulamaları iptal ettirilmiş, taraf tutan, adam kayıran, sendikacılığı engelleyen amirler hakkında suç duyurusunda bulunulmuş; Milli Eğitim Bakanlığı’nın çıkardığı hukuksuz Yönetici Atama Yönetmeliği 4 defa iptal ettirilmiştir.
Milli Eğitim Bakanlığı çalışanları şunu artık iyi bilmektedirler ki yapılan her türlü hukuksuzluğun karşısında Türk Eğitim-Sen dimdik durarak başarılar elde etmiş ve bu sayededir ki üye sayısını 150.000’lere taşımıştır.
Kurum idari kurulunda aldırdığımız kararla eş ve çocukların sağlık karneleri ile muayene olabilmeleri sağlanmış, bizim sayemizde 2 ve 3 okul mezunları uzman öğretmenlik sınavına girme hakkını elde etmiş,25 nisan 2007 de yaptığımız sevk eylemi sayesinde milli bayramlarda ve sevkli olunan günlerde ücret kesilmesi önlenmiştir.
Bütün bu gerçekler ortada iken sendikacılığın yüz karası olan bir grup hala eğitim çalışanlarının haklarını savunma yerine yalan vaatlerle kandırmaya çalışmakta, onurlu, gururlu, vakur, küçük hesaplar peşinde olmayan eğitim çalışanlarını hafife almaktadırlar.
Eğitim çalışanı arkadaşım artık herkesin durumunu öğrenmiş, yapılan vaatlere ve yalanlara kanmamıştır kanmayacaktır.
Eğitim çalışanı onurludur kendi geleceğini,çocuklarının ve ülkenin geleceğini bir müdürlük, bir müdür yardımcılığı, bir tayin ve atama için satmamıştır satmayacaktır.
Birçok yalan vaatlere “Müslüman’ın yalan söylemeyeceği”ni bildiği için kanarak giden arkadaşlarımız da oluk oluk sendikamıza geri dönmektedir.
Hasan Sabbah’ın yalancı cennet vaatleri nasıl tutmamış, ona inanan kimse kalmamışsa yarın yalancının mumu da sönecek; dün olmayan, bugün hormonlu büyüyen sendika yarın olmayacaktır.