HANİ SINIF ÖĞRETMENLERİ NORM FAZLASI OLMAYACAKTI!

Alt yapısı henüz hazır olmadan yürürlüğe konan ve milletin değerleri ile çatışan sekiz yıllık kesintisiz-zorunlu eğitim 28 Şubat kararlarının bir dayatmasıydı. Bu anlayışla, maalesef, bir nesli kaybettik.  Sekiz yıllık zorunlu eğitim 16 Ağustos 1997’de büyük tartışmalarla kabul edildi. İmam-Hatip Liseleri ve tüm meslek Liselerinin orta kısımları kapatıldı. Bu uygulama, çocuklarımıza ve onların geleceklerine karşı yapılmış bir zulümdü. Dayatma bununla da kalmadı: 1998 yılında Meslek Liselerine katsayı uygulaması getirilerek gençlerin gelecekleri ellerinden alındı. Hayatları alt üst edildi. Geleceğimizin teminatı olan çocuklara deli gömleği giydirildi. Eğitimi çağdaş medeniyet seviyesine getirmek yerine; kendi insanını defolu gören, özürlü gören bir anlayış iş başındaydı. İmam-Hatip Liselerinin orta kısmının kapatılması ile birlikte İmam-Hatip Liseleri fonksiyonunu kaybetti. Katsayı zulmünden dolayı tüm meslek liselerinin kapısına kilit vuruldu. Devasa binalara, alet ve edevata sahip olan Endüstri Meslek Liseleri boşaldı. Kendi kaderine terk edildi. İçindeki malzemeler çürümeye terk edildi. Üniversiteye gidişinde önü kapatıldığından, öğrenciler meslek liselerini tercih etmiyor dolayısıyla Meslek Liselerinin başarısı da düşüyordu.

 

Aradan on beş yıl geçtikten sonra adeta bunun rövanşı alınırcasına yeni bir sistem değişikliğine gidildi. Yine tartışmalarla, karşı çıkışlarla, hatalarla, eksikliklerle sistem TBMM’den geçti. Pedagojik esaslar yok sayıldı. Dünya gerçekleri görmezlikten gelindi. Eğitim çalışanları mağdur edildi. Fiziki alt yapı eksikliği düşünülmedi. Yüce Türk Milletinin evlatları bir kez daha kobay olarak kullanılmakla karşı karşıya bırakıldı. Basamaklı kur sistemi, Yabancı Dil Ağırlıklı Liseler, Ders Geçme ve Kredi sistemi, SBS uygulamaları ve sonra tüm bunlardan vazgeçişler… Araştırmadan, uzman görüşlerine başvurulmadan, Türkiye ve dünya gerçekleri gözetilmeden eğitim sistemi bir kez daha vesayete ve siyasete kurban verildi. Dün yapılanlar da bugün yapılanlar da dayatma mahsulü ürünlerdir. Birbirlerinden farkları yoktur. Ben yaparım, ben bilirim; çünkü güçlüyüm anlayışları, çoğulcu demokrasiden nasibini almamış anlayışlardır.

 

Demokrasilerde en önemli unsur hiç şüphesiz sivil toplum örgütleridir. Demokrasi, insan hak ve hürriyetleri, toplumun gelişmesi konularında; ülke insanına ve sivil toplum örgütlerine büyük görevler düşmektedir. Sendikaların topluma ve üyelerine karşı sorumlulukları vardır. Bu anlamda Türk Eğitim-Sen her konuda sorumluğunu yerine getirmiştir.

 

Türk Eğitim-Sen olarak, 4+4+4 sisteminin tartışmaya açıldığı günden bu tarafa zorunlu eğitimin 13 yıl olmasını 1+5+3+4 şeklinde kesintili uygulanmasını istedik. Cumhuriyetten bu tarafa uyguladığımız ve başarılı da olduğumuz “5 yıllık ilkokul tecrübesinden vazgeçmeyin” dedik. Sınıf öğretmenlerinin mağdur olacağını rakamlarla ortaya koyduk. İmam-Hatip Liselerinin orta kısmının açılmasını ve seçmeli ders olarak Kuran-ı Kerim ve Peygamber Efendimizin hayatının okutulmasını teklif ettik. Sisteme -birileri gibi- kayıtsız şartsız destek olmadık. Konuyla ilgili tereddütlerimizi kamuoyuyla paylaştık. Tereddütlerimiz; zorunlu eğitimin ikinci dört yıldan sonra öğrencilerin istemesi halinde açık öğretim liselerine gitmelerine imkân tanınmasından dolayı eğitim süresinin 12 yıl olamayacağı yine 8 yıl olarak devam edeceği, fiziki alt yapı eksikliği, okula kayıt yaşı, yönetim kargaşası, elli bin sınıf öğretmeninin norm dışında kalacağı, beş yıllık bir sınıf öğretmenliği tecrübesinin çöpe atıldığı, vb konulardı. Hatalardan vazgeçilmesini isterken bunların düzeltilmesine dair önerilerimizi de ortaya koyuyorduk. Bu süreçte çok sayıda açıklamada bulunduk. TV programları yaptık. Toplantılar, eylemler düzenledik. Panellerde görüşlerimizi açıkladık. Ancak, elli bin sınıf öğretmeninin mağdur olacağı yönündeki uyarılarımız; ilkokul kısmının mutlaka beş yıl olması gerektiği ve buna benzer tüm teklifimiz yok sayıldı. Hükümet yükselen seslere kulak tıkadı. TBMM’de konu görüşülürken muhalefet partilerinin olumlu teklifleri dahi dikkate alınmadı.  Biz yanlış yapıyorsunuz, gelin yol yakınken yanlıştan dönün derken, Eğitim bir sen bizi zihinleri bulandırmakla suçluyor, “mahşeri cümbüşler bilsinler ki sınıf öğretmenlerinin güvencesi Eğitim Bir Sen’dir” diyerek haber yapıyordu. “ yapılan haberde,

“Aradan iki yıl geçtikten sonra 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitimin 4+4 şekline dönüşmesi halinde 5. sınıf öğretmelerinin boşa çıkacağı iddiasıyla zihinleri bulandırmayı tercih ediyorlar. Sınıf öğretmenlerini tehdit ettiğini düşündükleri yeni düzenlemenin kısa zaman içerisinde sınıf mevcutlarının aşağı çekilmesi için bir fırsat oluşturacağını bildikleri halde kasıtlı olarak eğitimcileri huzursuz etmeye çalışıyorlar.” diyorlardı.

 

MEB ise yaptığı açıklamada, sisteme karşı çıkanları bozgunculukla, yeni sistemi engellemekle itham ediyor, Sınıf öğretmeni fazlalığı olmayacağını aksini söyleyenleri ise yalancılıkla suçluyordu.  Sayın Bakan 16.03.2012 tarihinde katıldığı bir televizyon programında “sınıf öğretmeni fazlalığı olmayacak 5. sınıflara sınıf öğretmenleri girmeye devam edecektir.” açıklamasını yapıyordu. Başbakan ise Ulusa sesleniş programında 5.sınıflara branş öğretmenlerinin gireceğini açıklıyordu.

 

Bakanlığın Sınıf Öğretmeni Norm Kadro ile ilgili açıklamalarında ise,

 

“SORU 59:5. sınıf öğretmenleri ne olacak?

 

CEVAP 59:  …

 

Sınıf öğretmenleri konusunda ise kasıtlı bir biçimde, yeni sistemi engellemek amacıyla ve öğretmenlerimiz arasında tedirginlik oluşturmak için yalan haber ve dedikodu üretilmektedir. Şuanda 5. sınıflarımızdaki 37.722 sınıf öğretmenimiz yeni sistem nedeniyle norm fazlası konuma düşmektedir. Ancak, bir gerçek gözlerden kaçırılmaya çalışılıyor.

 

1.sınıflarımızda önceki yıllara göre çok daha fazla öğrenci kaydı gerçekleştirilecektir. Bu öğretmenlerimiz yeni açılacak şubelerde görevlerine devam edecekler.” Açıklaması yapılıyordu.

 

Bugün geldiğimiz noktaya bakalım isterseniz: Sınıf öğretmeni fazlalığından dolayı öğretmenler il dışına tayin isteyemiyorlar. Sınıf öğretmenleri için sadece yedi ilde tayinler açık. Oysa hemen hemen her ilde norm dışında kalan binlerce sınıf öğretmeni bizim halimiz ne olacak düşüncesiyle endişeli bir bekleyiş içerisindeler. İşte tüm bunların sorumlusu kimdir, bir bakalım.

 

AKP iktidarının gündeme getiremediği, birilerine havale ettiği konuyu maalesef Eğitim Bir Sen 18.Milli Eğitim şurasına taşımıştır. Eğitim Bir Sen’in resmi sitelerinde “Soru ve Cevaplarla 4+4+4 Eğitim Sistemi Ne Getiriyor” başlıklı haberlerinde;

 

“4+4+4 kesintili eğitim sistemi, Eğitim-Bir-Sen olarak 18 Millî Eğitim Şurası’nda verdiğimiz önergeyle kamuoyu gündeminde yer almaya başladı. Önergemiz kabul edilerek şura kararına dönüştü.

 

Bu çerçevede, 4+4+4 eğitim sistemi modeli, vesayetçi zihniyetin eğitim sistemindeki son kalıntısı konumundaki sekiz yıllık kesintisiz zorunlu ilköğretim uygulamasını sona erdirmeyi amaçlayan önergemiz çerçevesinde alınan şura kararına dayanmaktadır. Bir diğer ifadeyle, eğitim sistemimizin en kapsamlı istişari organı olan Milli Eğitim Şurası kararının siyasi irade tarafından uygulanmasının eseridir.

 

Sonuç itibariyle 4+4+4 eğitim sistemi modeli, doğrudan millete ait bir öneri olarak ortaya çıkmış ve kanunlaşmıştır” diyerek açıkça itirafta bulunmuşlardır. Eğitim Bir Sen Genel Merkezi 4+4+4 sistemini her platformda ısrarla savunmuştur Milyonlarca gencin ve eğitim çalışanının geleceği bir gün içerisinde verilen kararla uygulamaya geçirilmiştir. Böylesi önemli bir konu tartışılmadan konunun uzmanlarının görüşü alınmadan oldubitti içerisinde yasalaşmıştır. Ancak, görüş alınmadı dedirttirmemek için de sendikaların TBMM’de görüşlerine başvuruldu.  TBMM’de Genel Başkanımız Sayın İsmail KONCUK 28 Şubat 2012 tarihinde sendikamızın görüşlerini anlattı, detaylı rapor verildi.

 

TBMM Alt Komisyonunda diğer sendikalar da görüşlerini anlattılar. Eğitim Bir Sen Genel Sekreteri, 4+4+4 sistemini savunan uzun bir rapor sundu.

 

Genel Başkanımız İsmail Koncuk tarafından, TBMM Alt Komisyonunda Eğitim Bir Sen Genel Sekreterine 4+4+4 sisteminin fikir babasının Eğitim Bir Sen olup olmadığı sorulmuş, Eğitim Bir Sen’in Genel Sekreteri Ahmet Özer, “ Evet bu sistemin fikir babası Eğitim Bir Sen’dir.” diye cevap vermiştir. Genel Başkanımızın, “bu sistem uygulandığında 50 bin sınıf öğretmeninin norm kadro fazlası olacağını düşünmediniz mi?” sorusuna EBS Genel Sekreteri, “Bu sistem uygulandığında kapalı olan birçok köy okulu açılacak, derslik başına düşen öğrenci sayısı azalacak ve bu öğretmenler burada değerlendirecektir.” diye cevap vermişti. Yine Genel Başkanımızın, “ ne yani norm kadro fazlası öğretmenleri köy okullarına mı göndereceksiniz” sorusuna her hangi bir cevap verilmemişti.

 

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail KONCUK Beyaz TV’de, EBS’nin genel başkanın da bulunduğu programda “ilkokul 5 yerine 4 yıl olursa Türkiye’de yaklaşık 50 bin sınıf öğretmeninin mağdur olabileceğini” hatırlattı. EBS genel başkanı Ahmet Gündoğdu “hiçbir sınıf öğretmeni norm fazlası olmayacak, mağduriyet yaşanmayacak” dediler.

İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi ve Eğitim Yöneticileri ve Eğitim Deneticileri Derneği işbirliği ile 24–26 Mayıs 2012 tarihleri arasında düzenlenen ve ana teması “Eğitim Sisteminin Örgüt ve Yönetim Sorunları olarak belirlenen Ulusal Eğitim Yönetimi Kongresi” yapıldı. Türk Eğitim-Sen’i temsilen panelist olarak katıldığım kongrede konuşmalarımda 4+4+4 sisteminde 50 bin sınıf öğretmeninin norm dışında kalacağını; aynı zamanda 350 bin ataması yapılmayan öğretmen olduğundan bahsettim. Benden sonra Eğitim Bir Sen Genel Sekreteri Ahmet Özer söz alarak benim yaptığım açıklamalarla ilgili olarak; “Musa Bey rakamları çok abartıyor, yeni sistemde sınıf öğretmeni fazlalığı olmayacak, aksine sınıf öğretmeni ihtiyacı olacaktır, ataması yapılmayan öğretmen sayısı da abartılıdır” dedi. Bunun üzerine müdahale ederek, Ahmet Bey fazlalık var mı, yok mu biz bunu okullar açıldığında görüşelim” dedim.

 

4+4+4 sisteminin savunuculuğunu yapanlar nasıl olurda norm dışı kalacak sınıf öğretmenlerini düşünmezler. Sınıf öğretmenliği fazlalığı olmayacak aksine ihtiyaç olacak diyorlardı. Hükümeti adeta savunmaya geçen Eğitim Bir Sen bugün sınıf öğretmenlerine ne söyleyecek. Bizim teklifimiz değil, biz bu sistemi savunmadık mı, diyecekler. Bunu hep yapıyorlar. Sistemin yasalaşmasından dolayı bazı illerde hükümete teşekkür pankartları astılar. Bunlardan birisi Eğitim Bir Sen Giresun şubesinin sendika binasına astığı devasa pankarttır. Pankartta,“4+4+4 KESİNTİLİ EĞİTİME GEÇİŞTE KATKI SAĞLAYAN BAŞTA BAŞBAKANIMIZ SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A MİLLİ EĞİTİM BAKANIMIZ SAYIN ÖMER DİNÇER’E GRUP BAŞKAN VEKİLİ SAYIN NURETTİN CANİKLİ’YE MİLLETVEKİLLERİMİZ SAYIN MEHMET GELDİ’YE SAYIN ADEM TATLI’YA VE EMEĞİ GEÇEN HERKESE MEMUR-SEN VE EĞİTİM BİR SEN ÜYELERİ OLARAK SONSUZ TEŞEKKÜRLER” yazılıdır.

 

Eğitim Bir Sen’in resmi sitesinde; Soru ve Cevaplarla 4+4+4 Eğitim Sistemi Ne Getiriyor, Neler Olmalı başlıklı haberlerinde,

 

“3-Yeni Sistemde Sınıf Öğretmenlerinin Durumu

 

Yeni sistemin, sınıf öğretmenlerinin görev yaptığı ilkokul sürecini 5 yıldan 4 yıla indirmesinin, diğer parametreler dikkate alınmadan sınıf öğretmenleri bakımından norm kadro fazlası olmak yönüyle olumsuz sonuç doğuracağı şeklinde yanlış bir algı oluşturulmaktadır. Yukarıda yer verdiğimiz açıklamalar çerçevesinde, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sınıf öğretmeni ihtiyacında bir azalma söz konusu olmayacağı gibi, eğitim kurumlarının sınıf öğretmeni norm kadro sayısında bir değişiklik olmayacaktır.”

 

Başka bir konu başlığında,”Kanun, Mevcut Öğretmenleri ve Eğitim Kurumu Yöneticilerini Olumsuz Etkileyecek mi?” sorusuna cevap olarak: “Kanunun içeriğinde, öğretmenleri ve eğitim kurumu yöneticilerini doğrudan olumsuz etkileyecek bir hüküm bulunmamaktadır. İlköğretim okulunun ilk kademesine karşılık gelecek şekilde oluşturulan ilkokulun 4 yıl süreli olması nedeniyle sınıf öğretmenlerinin bir bölümünün norm kadro fazlası olabileceği iddiası ve kaygıları dile getirilmektedir. Ancak, ilkokulların bağımsız okullar olarak kurulacak olması ve isteğe bağlı olarak 72 aydan önce ilkokula kayıt yaptırma hakkının tanınması gibi durumlar dikkate alındığında, sınıf öğretmenlerinin norm kadro fazlası olmasından ziyade yeni sınıf öğretmeni istihdam edilmesi gerekliliğinin ortaya çıkması daha muhtemeldir. Diğer taraftan, kanunun eğitimde verimliliğin ve kalitenin artması amacıyla hazırlandığı esas alındığında, kanun çerçevesinde hazırlanacak yönetmeliklerle, özellikle ilkokul sınıflarına yönelik sınıf mevcudu sınırlamasının öngörülmesi suretiyle mevcut sınıf öğretmenlerinin konumlarını koruyacağı ve aynı zamanda atama bekleyen sınıf öğretmenlerinden daha fazla sayıda öğretmen alımı söz konusu olabilecektir.” denmiştir.

 

Köşe yazılarında bu sistemle ilgili görüşlerini de yazdılar.4+4+4 sistemini köşe yazısına taşıyan Eğitim Bir Sen Genel Sekreteri Ahmet Özer, yazısında bakın neler demişti:

 

“Birinci 4 yıllık dönem, temel eğitim dönemi. Bu dönem, sınıf öğretmenleri tarafından okutulmalıdır.

 

İkinci 4 yıllık dönem, seçmeli dersler havuzunun olduğu, öğrencinin kabiliyetine göre ders seçtiği ve yönlendirmenin esas olduğu dönem. Bu dönem tamamen branş öğretmenleri tarafından okutulmalı. Bu dönemde her türlü yatay ve dikey geçişler serbest olmalı. Ayrıca bu dönem seviye belirleme ve yeterlilik sınavlarına da açık olmalıdır.

 

Üçüncü 4 yıllık dönem, yönlendirmenin yapıldıktan sonra öğrencinin gideceği son dönem. Bu dönem esnek olmalıdır.”

 

Söz konusu sendikanın Genel Sekreteri, ilk dört yıllık eğitimin sınıf öğretmenleri, ikinci dört yıllık eğitimin branş öğretmenleri tarafından okutulması gerektiğinin altını çizmiştir. Bu değerli sendikacı bu durumda, kaç bin sınıf öğretmeninin norm kadro fazlası olacağını hatırlatmamıza rağmen sisteme destek olmuştur.

 

Şimdi soruyorum: Hani siz sınıf öğretmenlerinin güvencesiydiniz? Hani sınıf öğretmeni fazlalığı olmayacaktı? İtiraz edenleri mahşeri cümbüşlükle, yalancılıkla suçluyordunuz. Haydi sınıf öğretmenlerine sahip çıkın . Nasıl güvence olduğunuzu bir görsünler. Sınıf öğretmenlerine il dışı atamalarda sadece yedi il açıldı. Açılan illerde de çok az boş kadro ilan edildi. Haydi, verin cevabınızı! Ama sizin verebilecek bir cevabınız olmadığı için; inanıyorum ki size cevabı verecek olan sınıf öğretmenleridir!

Son Haberler

DYK’DA GÖREV ALAN MEMURLARA ÜCRET ÖDENMELİDİR

Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2024 ve 2025 Yıllarını Kapsayan 7....

MEB BÜTÇESİ İHTİYAÇLARI KARŞILAYACAK MI?

Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın, MEB Bütçesi hakkında yaptığı değerlendirmedir.

ATATÜRK, TÜRKİYE’DİR!

Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın, 10 Kasım dolayısıyla yaptığı basın açıklamasıdır.

AKADEMİK ZAM PAS GEÇİLMESİN!

Genel Başkanımız Talip Geylan, ekonomik koşullarından dolayı, başarılı öğrencilerin akademisyenliği değil, geliri daha yüksek olan meslekleri tercih ettiğini kaydederek, bu durumun Türk akademisinin geleceği açısından önemli bir zafiyet doğuracağını söyledi.