Bu araştırmalar bir takım çevreleri rahatsız etti. Ancak, bunlar tarihi gerçeklerden neden rahatsız olmaktadırlar? Alevilerin % 99’unun türkmen olduğu gerçeği tarihi bir gerçektir. Dolayısıyla, bu sonuç olsa olsa bölücü çevreleri rahatsız eder. Alevi vatandaşlarımızın böyle bir ilmi araştırmadan rahatsızlık duyması mümkün değildir. Maalesef, Türk ve Türkmen kelimeleri bazılarını yıllardır rahatsız ediyor. Her türlü etnik köken ifade eden kelimeyi bu ülkede rahatlıkla kullanabilirsiniz ama Türk ve Türkmen kelimelerini kullanırsanız siz ırkçılık, kafatasçılık yapmış oluyorsunuz. Böyle bir mantalite Dünyanın neresinde görülmüştür?
Ermeni kökenli vatandaşlarımızın bir kısmının tarihi süreç içerisinde kendilerini alevi-kürt olarak nitelendirmeleri elbette bir suç değildir. Ancak, böyle bir durumun Yusuf HALAÇOĞLU gibi bir tarihçi tarafından tespit edilmesi ve kamuoyuna açıklanması neden ırkçılık ve ayrımcılık olarak görülmektedir? Hem ilimden, bilimden yana olacaksınız hem de ilmi bir araştırmanın sonuçları sizi rahatsız edecek, böyle bir yaklaşım taban tabana zıt bir yaklaşımdır ve bilimsel değildir.
Hülasa, insanların kendilerini ifade ediş şekli bu ülkede aklı selim hiç kimseyi rahatsız etmez. Ama tarihi gerçekleri bilmek de bu ülkede yaşayan her kesin hakkıdır. Doğrular iyi niyetli kimseleri incitmez, fakat bulanık suda avlayanlar, elbette, rahatsızlıklarını dile getirecektir.
İki eğitim sendikası da sitelerinde HALAÇOĞLU’nun açıklamalarını değerlendirdiler. Bu değerlendirmeleri sendika adı vermeden aşağıda yayınlıyoruz. Bu yorumlar hangi sendikalara ait onu da siz bulun.
BİRİNCİ SENDİKANIN YORUMU
Ayrıştırıcı tutumlardan kaçınılmalı
Türkiye 2007’nin başından itibaren Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler sürecinde yaşanan tartışma ve gerginlikler nedeniyle yorgun düşmüştür. Bu sürecin tek kazanımı halkın sağduyu içinde sandık başına giderek demokrasiye sahip çıkması olmuştur. Millet, kavga istemediğini ve hizmet beklediğini net olarak ortaya koymuştur. Şimdi yapılması gereken bu mesaj ışığında Cumhurbaşkanı’nın seçilmesi, Bakanlar Kurulu’nun oluşması ve yeniden halkın sorunlarına çare aranmasıdır.
İşte tam bu süreçte Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun Kayseri’de düzenlenen “Türk Kültürü ve Tarihinde Avşarlar” konulu bir sempozyumda toplumun kimlik ve inançlarına yönelik yaptığı ayrıştırıcı açıklaması talihsizliktir. Biz Halaçoğlu’nun açıklamalarının bilimsel, objektif ve tarafsız olup olmadığı üzerinde durmuyoruz; işin o kısmını tarihçilere ve bilim adamlarına bırakıyoruz.
Ancak Halaçoğlu’nun açıklamalarının, birleştirici değil ayrıştırıcı yaklaşımlara hizmet edeceğini düşünüyoruz. Sendika olarak her zaman fişlemelere karşı çıktık, çıkmaya da devam edeceğiz. Halaçoğlu’nun bu açıklamasını bir anlamda kitlesel bir fişleme olarak değerlendiriyor, kimsenin kimlikler ve inançlar üzerinden kitlesel fişleme yapmaya hakkı olmadığını düşünüyoruz. Vatandaşlarımızın bir kısmının yüzyıllar önceki kimliklerinin deşifre edilmesinin hiçbir fayda sağlamayacağını, aksine toplumsal birliğe zarar vereceğini ifade ediyoruz.
Umarız ki, Türkiye’yi yeni bir tartışmaya sürüklemek gibi bir kasıt yoktur. Dolayısıyla bu tür gereksiz, faydasız açıklamaları üzüntüyle karşılıyoruz. Kimsenin kimliği ve inançları sorgulanmamalıdır. Gün birlik günüdür. 72 milyon olarak kısır tartışma ve çekişmeleri bir kenara bırakarak geleceğe umutla hazırlanma günüdür. Bu duygularla herkesi sağduyulu ve serinkanlı olmaya davet ediyoruz.
İKİNCİ SENDİKANIN YORUMU
TTK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu Derhal Görevden Alınmalıdır!
Türkiye’de resmi ideolojinin, toplumun çoğulcu ve çok kimlikli yapısını inkar politikasına ilişkin son örnek, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu tarafından sarf edilen “Kürtlerin Türkmen, Alevi Kürtlerin ise Ermeni olduğu” yönündeki sözde “bilimsel” iddialardır.
Ülkemizde resmi ideolojinin sözcülüğüne soyunan çevrelerin daima Türk Tarih Kurumu üzerindeki gizli elleri hissedilegelmiştir. Halaçoğlu’nun açıklamaları, resmi inkar politikalarının ucunun ırkçılığa uzandığının önemli bir göstergesi olması bakımından dikkate değerdir.
Türkiye toplumunun çokkültürlü ve çokkimlikli yapısından rahatsızlık duyan ve bilim adamı ünvanına yaslanarak neredeyse kafatası ölçümlerine başlayacak bu zihniyetin bir bilimsel kuruluşun başında bulunduğu her dakika eğitim ve bilim dünyası açısından bir talihsizliktir. Öte yandan, toplumu tektipleştirmeyi, farklılıkları bir kalem marifetiyle ortadan kaldırma kurnazlığını aklına getiren Yusuf Halaçoğlu’nun sözleri, kök salmış bir anlayışın dışavurumudur. Bu ırkçı, inkarcı yaklaşımın Türkiye toplumunu birleştirmek yerine daha da kutuplaştırmayı amaçladığı açıktır. Halaçoğlu’nun açıklamalarının bilimle yakından uzaktan ilgisinin olmadığı, kafatasçı, ırkçı ve akıldışı olduğu görülmektedir.
Irkçılığı, bölücülüğü, inkarcılığı ve kutuplaşmaları bilim maskesi altında piyasaya süren bu sözlerin rastlantı olmadığı aşikardır. Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun bu tutumu karşısında hükümet sessiz kalmamalı ve kendisini derhal görevden almalı, bir araştırma ve bilim kuruluşu olan Türk Tarih Kurumu’nun gerçekten akıl ve bilim ölçütlerine göre işleyen bir yapıya dönüştürülmesi için çabalar desteklenmelidir. Yusuf Halaçoğlu’nun görevde kaldığı her dakika, Türk Tarih Kurumu’nun kurumsal kişiliğini de zedeleyecek ve bu bilim kuruluşunun gerek ulusal gerekse uluslar arası bilim çevrelerindeki itibarını ortadan kaldıracaktır. Bu nedenle …………. olarak, TTK Başkanı’nın ırkçılık ve inkarcılık kokan, resmi ideoloji eksenli, bilimdışı açıklamalarını kınıyor ve kendisinin derhal görevden alınmasını talep ettiğimizi basınımızın ve kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.