GÜNDEMİMİZİN ADI “OKULLARDA SERBEST KIYAFET”

Gözümüz aydın olsun; nur topu gibi gündemimiz oldu. Uzun süre “okullarda serbest kıyafet” konusunu tartışacağız. Türkiye’nin gündeminin birkaç günde olsa bu konuyla meşgul olacağı kesin. 

Okullarda kıyafet serbest olacak; böylece tek tip olmaktan kurtuluyoruz(!) Tek tip insan yetiştirmeye,  askeri vesayete, Jakoben anlayışa son vermiş oluyoruz(!) “Paradigma değişikliğine gidildi” sözlerini yine çok duyacağımız bir döneme giriyoruz. Yeni eğitim sisteminde de aynı cümleler sarf edilmişti. Maşallah maşallah demek lazım. Gözümüz aydın olsun. Ülkemiz terör, işsizlik, ekonomik sorunlarla boğuşurken; şimdi önceliğimiz bir anda okullarda serbest kıyafet uygulaması oldu. Okullarımızdaki dersliklerde yaşanan problemler, bir çok ilimizde 40-50 kişilik sınıflarda okuyan öğrencilerimiz, fiziki alt yapı eksikliği, öğretmen, yardımcı hizmetli, memur açığı bir anda unutuldu. Gündemimiz ne: “Okullarda serbest kıyafet”. Eğitim çalışanları adeta ekonomik soykırıma uğratılmışken, tartışmaların yoğunlaştığı konu bu! Ataması yapılmayan 350 bin öğretmeni temsilen gençler Ankara’nın ayazında Abdi İpekçi Parkı’nda oturma eylemi yapıyorlar. “Atanmak istiyoruz” diyorlar. Gelin bunları konuşalım. Ama nerde. Bizim konumuz: “Yok, efendim öğrenciler özgürleşecek, onun için serbest kıyafet şart(mış).”

Milli Eğitim Bakanlığı diğer bütün sorunlarını halletti de tek sorun “serbest kıyafet” kaldı.  Bir deyim vardır “Her boyayı boyadık da bir tek fıstık yeşili kaldı.” Bizimki de tam bu hesap. Serbest kıyafet uygulamasını eğitimdeki sorunların üstünü örtmek olarak değerlendiriyorum. Her zaman olduğu gibi yine amaç aynı: Gündem saptırmak.

Şu an kafalar karışık. Serbest kıyafet konusunda herkes farklı görüş ortaya koyuyor. Kimileri ‘olsun’, kimileri ‘olmasın’ diyor. Bu konuyu her yönüyle ele almak gerekir.  Bunun yapılmasındaki temel amaç nedir? Önce buna cevap arayalım. “Tek tiplikten” kurtulma olarak bakılıyor. Peki, “tek tiplikten” kastedilen nedir? Bir düşünce, bir ideoloji ise kastedilen, zaten kıyafetle tek tiplilik olmaz. Böyle derseniz birilerine de saygısızlık yapmış olursunuz. Başka bir gerekçe; her yıl okulların açıldığı dönemde alınan formaların ailelere getirdiği ekonomik yük(müş). Bunlar öne çıkarılan görüşler. Bir kere, işin ekonomik tarafı yanlış bir yaklaşımdır. Zira serbest kıyafet anne babalara daha fazla yük getirecektir. Asıl serbest kıyafet uygulaması olursa çocuklar her gün bir başka kıyafetle gitmek isteyecektir. “Arkadaşım şu markayı giyiyor; bende o marka kıyafetler istiyorum” şeklindeki taleplerle aileler karşı karşıya kalacak; bu ise hem maddi hem de psikolojik açıdan aileleri zor durumda bırakacaktır. Başka bir problemde; serbest kıyafetle okullar defile alanına dönecektir.   Eskiden öğrenciler akşamdan yarınki derse odaklanırken; bundan sonra yarın ne giyeceğine odaklanacaklar. Bu durum öğrenci başarısını da olumsuz yönde etkileyecektir.                                                                                                                 

Ülkemizde gelir dağılımında büyük bir dengesizlik vardır. Artık orta kesim yoktur. Yukarıdakiler ve aşağıdakiler vardır. Son zamanlarda çöp toplayarak geçimini sağlayan insanların sayısı oldukça artmıştır. Bir tarafta Bangladeş seviyesinde yaşayanlar bir tarafta lüks bir hayat sürenler. Böylesi bir zamanda kalkıyorsunuz böyle bir uygulamayı gündeme getiriyorsunuz; bir de bunu devrim olarak niteliyorsunuz. Bu yaklaşım ülke gerçeklerini bilmemek demektir. Bu anlayış ülkemizdeki sosyo-ekonomik uçurumu görmezden gelmek demektir. Gerçek şu ki; anne babaların ekonomik durumu çocukların kıyafetlerine yansır. Ekonomik durumu iyi olanlar belli alışveriş merkezlerinden, lüks yerlerden giyim ihtiyaçlarını karşılarken; ekonomik durumu iyi olmayanlar pazar yerlerinden, ucuz alışveriş merkezlerinden veya birilerinin eski kıyafetleri ile giyim ihtiyacını karşılarlar. Bu uygulamanın sonucu olarak da sınıfta öğrencilerin ekonomik statüsü görünür hale gelecektir. Bu statüyü görünür kılmak istemeyen öğrenciler içinse aile içi çatışmalar baş gösterecektir. Ekonomik durumu iyi olmayan ailelerin çocukları, diğer çocukların giysileri karşısında birtakım çocukça tepkiler gösterebileceklerdir. Bazı öğrenciler marka kıyafetlerle podyuma çıkar gibi okula gelirken;  bazı öğrenciler bir eteğe, bir gömleğe, bir kazağa, bir pantolona mahkûm hale gelebilecektir. Bu durum çocukların olumsuz bir psikolojiye girmelerine yol açacaktır. Hatta çocuklar bu durumu kompleks edinip, ilerde toplumdan öç alma noktasına dahi gelebilecektir. Bu yapı toplumdaki eşitlik kavramını zedeleyecektir. Çocuklardan olgun davranış göstermelerini de bekleyemeyiz.  Sosyologlar bu durum için şunları söylemektedir: “Giysi gençler için kendini ifade etmenin önemli bir aracıdır. Özellikle 7-17 yaş dönemi bireyin kimlik oluşturma dönemidir. Bu yıllar, hayata tutunma arayışı ile karar verme yıllarıdır. Bu yüzden kıyafetin önemli bir yeri vardır. Nasıl algılanmak istiyorlarsa öyle giyinmek istiyorlar.  Kıyafet alma da ailenin imkânları buna uygun olmadığında çatışmalar başlıyor. Bu noktada okulların kendine özgü bir standart getirmeleri önem taşıyor. Tamamen serbest denildiğinde ciddi riskler oluşabilir. Çocuklar İstediği gibi görünme ihtiyacını gidermek için bu imkânların sağlanmasını ebebeyinlerinden isteyebilirler. Bu da karşılanmadığında aile içi şiddet baş gösterecektir. Serbest kıyafet uygulaması zamanla olacak bir uygulamadır. Bu erken alınmış bir karardır. Aileler olarak alt yapımız buna uygun değildir. Okullarda kıyafetlerde marka savaşı başlayacaktır. Geçiş dönemi yaşayan ülkemizde büyük kaoslara, sosyal dengesizliklere yol açacaktır” Sosyologların genel görüşleri bu yöndedir.

Ayrıca her konuda olduğu gibi “okullarda serbest kıyafet konusu” da kimseye danışılmadan karara bağlanmıştır. Psikologların, sosyologların, velilerin, sivil toplum örgütlerinin  görüşleri alınmamıştır.  Kıyafet serbestliğini bir de öğretmenlere ve asgari ücretle geçinen anne babalara sormak lazım. “Bu nereden çıktı” yorumlarını şimdiden duyuyoruz. Bakanlık Müsteşarı Emin Zararsız ve Müsteşar Yardımcısı Salih Çelik, “Bu karar, hali vakti yerinde olmayan anne babaları perişan edecektir ve ciddi psikolojik sorun oluşturacaktır” eleştirilerine cevaben, “Zaten okullara öğrenciler adrese dayalı olarak kayıt oluyorlar bundan dolayı fazla bir sorun olacağını düşünmüyoruz” demişlerdir. Bu şu demektir; belli bölgelerde zenginler, belli bölgelerde fakirler var. Yani,  bu cevap tam anlamıyla bir fiyaskodur. Sosyal devlet anlayışına aykırı bir açıklamadır. O zaman okul levhalarına da şöyle yazmak gerekiyor: “Gelir durumu… TL olanlar kayıt yaptırabilirler”. Zenginlerin gittiği okul – fakirlerin gittiği okul ayrımı mı gelecek? Madem adrese dayalı kayıt sistemi var, zenginlerin oturduğu semtlerdeki kapıcı çocukları, fakir aile çocukları ne olacak; bu okula gidemeyecek mi? Açıklamalardan bu anlaşılıyor… 

“Okullarda serbest kıyafet” kararı yanlış bir karardır. Gelecekte ciddi sorunlar oluşturacaktır. Bu nedenle konu bir kez daha gözden geçirilmelidir. Bu uygulamanın sonucu olarak, maddi durumu iyi olmayan aile çocuklarının başları eğik olacaktır. Bu durumdan anne ve babalarını sorumlu tutacak; sonuçta da bu durum psikolojik sorunlara, aile içi şiddete yol açacaktır.

Sayın Ömer Dinçer bu konuda acele etmiştir. Serbest kıyafet uygulaması bazı pilot okullar seçilerek uygulanabilir ve bunun geri dönüşümleri alınabilirdi. Çocuk nasıl etkilenmiş; uygulama okullardaki eğitime öğretime bir katkı sağlamış mı, bunlar değerlendirilmeliydi.

Sayın Başbakan serbest kıyafet uygulaması ile ilgili olarak diğer ülkeleri örnek gösteriyor. “Tek tip kıyafet uygulamasını komünist ülkeler bile terk etti” diyor. Bunu söylerken ülkemiz ile o bahsedilen ülkeleri ekonomik yönden karşılaştırmak lazım. Okul kıyafeti tipleri ve zorunluluğu açısından dünya uygulamalarına bakıldığında, genel olarak gelişmiş ülkelerin bazılarında tek tip kıyafet uygulaması yoktur. Yani bu uygulama gelişmişlikle alakalı bir durumdur. Ülkelere baktığımızda; örneğin Almanya’da okullarda üniforma zorunluluğu 1980’li ve 1990’lı yıllarda kaldırılmış olmasına karşılık; son zamanlarda disiplini sağlamak ve öğrenciler arasındaki marka savaşıyla mücadele etmek için bazı okullarda tek tip okul kıyafeti yeniden uygulamaya konmuştur. Kanada’da devlet okullarında tek tip okul kıyafeti uygulaması yok ama bazı okullarda kıyafetler okul aile birliğinde oy hakkına sahip velilerin yüzde 55’inin onaylaması sonucu seçilmektedir.İngiltere’de tek tip okul kıyafeti 1960’lere kadar devam etmiş olup, sonrasında ise ”Butler Reformu” ile orta öğretimde farklı tipte okul kıyafeti kullanılmaya başlanmıştır. Özgürlükler ülkesi Amerika, California’da 1995 yılında forma zorunluğu getirildikten sonra ortaya çıkan istatistikler üzerine harekete geçiyor. Clinton okul üniformasının bütün eyaletlere yayılması için özel bir kampanya başlatıyor. Forma giyilmeye başlandıktan sonra neler değişiyor;

-Okul çevresi suç oranlarında % 91,

-Disiplin cezalarında % 90,

-Taciz olaylarında % 96,

-Vandalizm olaylarında ise % 69’luk düşüş kaydediliyor.

1996’da dönemin ABD Başkanı Bill Clinton, Ulusa Sesleniş Konuşmasında ‘Eğer öğrencilerin pahalı kıyafetler için birbirini öldürmelerini engelleyecekse tüm devlet okullarında üniformaya geçilmeli’ demiştir. Ardından da okul üniformasıyla sınıfların daha düzenli ve disiplinli olacağını savunarak tüm eyaletlere, nasıl zorunlu üniformaya geçebileceklerini anlatan kitapçıklar göndermiştir. ABD’de öğrenci kıyafeti konusunda kararı eyalet yönetimleri vermektedir. Bugün 22 eyalette okul üniforması uygulaması az ya da çok bulunuyor. ABD’nin en kalabalık 5 eyaleti (California, Florida, Illinois, New York, Teksas)  tavrını üniformadan yana koymuştur. Ancak görüldüğü gibi sayılan tüm ülkeler "gelişmiş ülkelerdir."

Kıyafet serbestliğine karşı çıkanlar suçlanmaya başlandı. Özgürlüklere niye karşı çıkıyorsunuz, deniliyor. Oysa biz Türk Eğitim Sen olarak yasaklara hep karşı çıktık. Kamuda çalışanlar ve üniversitelerde okuyanlar için kıyafet serbestisini her zaman savunduk. Ancak, bir anda hayatımıza giriveren okullarda kıyafet serbestisi; eğitimi, binlerce öğrenciyi ve onların ailelerini etkileyecek olduğu için orada bir durmak ve düşünmek lazım.

Konu tek tip kıyafetten kurtulmaksa, orduya da serbestlik getirelim. Onların da kıyafette serbestlik hakları değil mi? Özgürlükse, onlara bu özgürlüğü niye tanımıyoruz?  Ya da polisler, itfaiyeciler, hemşireler, ebeler… Örnekler arttırılabilir.

Okul kıyafetlerinin diğer bir önemli amacı; okullarda öğrencilerle öğrenci olmayanları birbirlerinden ayırmasıdır. Tıpkı askerlerin, hemşirelerin, polislerin tek tip kıyafetlerinin amacında olduğu gibi… Kıyafet uygulaması serbest kalırsa, okul kapılarının önündeki tinerci, balici ve diğer satıcılar(özellikle uyuşturucu satıcıları) öğrencilerin arasına kolaylıkla sızabilecek, okul içine kadar gireceklerdir. Ülkemizde bu kadar güvenlik zafiyeti varken kim öğrenci, kim değil nasıl ayırt edilecek? Okula girişlerde ya da teneffüs sonlarında tek tek kimlik kontrolü mü yapılacak? İşte tüm bunlar göz önünde bulundurularak bir karar verilmelidir. Yaptık oldu anlayışıyla olmaz. Hele eğitim alanında hiç olmaz! Attığın taş ürküttüğün kurbağaya değmeli…

Ancak şunu da belirtmek isterim ki; İmam-Hatip Liseleri ve orta kısmında öğrencilerin başörtüsü örtmelerini olumlu buluyorum. Bu geç kalmış bir uygulamadır. Ve bu sorunu yıllarca çözmeyen de bu iktidardır.

Eğer amaç eğitimde özgürlükse; öncelikle eğitimde yaşanan sorunları ortadan kaldırın. Eğitim çalışanlarının ekonomik durumlarını iyileştirin. Ülkedeki gelir dağılımı dengesizliğini giderin. İnsanların ekonomik seviyelerini yükseltin. Ataması yapılmayan öğretmen sorununu bitirin. Eğitimde kaliteyi arttırın. Öğretmenin, memurun, hizmetlinin, öğrencinin, tüm eğitim sisteminin ve tabi ekonominin tüm sorunlarını bitirin sonra kıyafetleri serbest hale getirin!

Son Haberler

TARLADA İZİ OLMAYANIN HASATTA YÜZÜ OLMAZ!

Genel Başkanımız Talip Geylan, Genel Başkan Yardımcımız Selahattin Dolgun ile birlikte  13-14 Aralık 2024 tarihlerinde Ordu ve Trabzon’da ziyarette bulundu.

ARALIK AYI ÜNİVERSİTE E-BÜLTENİ YAYINDA

Aralık ayı üniversite bültenimizi yayımladık! Sendikamızın güncel faaliyetlerini, eğitim dünyasındaki gelişmeleri ve üyelerimize yönelik...

ÖMK KILAVUZU YAYINLANSIN, ÖĞRETMENLERİMİZ DAHA FAZLA MAĞDUR EDİLMESİN!

Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Bengü Türk Tv’de “Söz Hakkı” programına katılarak, eğitim gündemine dair önemli açıklamalar yaptı.

5. ULUSLARARASI TÜRK DÜNYASI EĞİTİM BİLİMLERİ VE SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ SONUÇ BİLDİRGESİ

Türk Eğitim-Sen ve Uluslararası Avrasya Eğitim Sendikaları Birliği işbirliğinde “Ziya Gökalp’in Vefatının 100. Yılı Anısına” 21-24 Kasım 2024 tarihinde Antalya/Türkiye’de düzenlenen 5. Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi, yüz yüze çevrimiçi oturumlar şeklinde başarı ile gerçekleştirilmiştir.