Genel Sekreter Musa Akkaş ve Genel Başkan Yardımcısı Selahattin Dolğun; 20.10.2018 tarihinde Bursa, 21.10.2018 tarihinde ise Eskişehir ve Bilecik, Şubelerin istişare toplantılarına katıldı. Toplantılarda Bilecik Şube Başkanı Ömer Yel, Bursa 1 No’lu Şube Başkanı Metin Öksüz, Eskişehir 1 No’lu Şube Başkanı Haydar Urfalı, Eskişehir 2 No’lu Şube Başkanı Gürol Yer, Şubelerimizin Yönetim Kurulu Üyeleri ilçe ve iş yeri temsilcileri, şube kadın komisyonu üyeleri ile üyelerimiz hazır bulundu.
Toplantıda bir konuşma yapan Genel Sekreter Musa Akkaş, milli birlik ve beraberlik vurgusu yaparak sözlerine başladı. Akkaş, “Ülkemizin birlik ve beraberliğini bozmaya çalışanlar var. Aydınlık, huzurlu, mutlu bir ülke olmak istiyorsak el ele vererek, milli bir mutabakatı sağlamak zorundayız. İçeride milli birlik ve beraberliğimizin sağlanması, aynı zamanda dış dünyada da devletimizin gücünü gösterir.” dedi.
Eğitimde ciddi sorunların olduğunu belirten Akkaş, eğitim sisteminin çöktüğünü, çalışanların ayrıştırıldığını belirtti. Son zamanlarda öğretmenlerimizin, veli ve öğrencilerin saldırılarına maruz kaldıklarını da hatırlatan Akkaş, “Tüm bunlar ülkemizin geleceği adına endişe vericidir. Devlet kademesinde görevli bazı yöneticilerin öğretmenlerin aleyhine yaptığı olumsuz açıklamalar da öğretmenlerimizde itibar kaybına yol açıyor” dedi.
Öğretmenlere yönelik şiddetin nedenlerinin araştırılması, çözüm yolları bulunmasını da isteyen Akkaş, “Şiddeti önleyici politikaların oluşturulması amacıyla tıpkı doktorlara yönelik şiddeti önlemek adına çıkarılan yasa gibi kanunlar çıkarılmalı ayrıca bu husus ile ilgili sosyal araştırmalar yapılmalıdır” diye konuştu.
Öğrenci Andı ile ilgili çok önemli açıklamalar yapan Akkaş, “Milli değerlerimizi, milli kimliğimizi örselemeye, yok etmeye çalışanlar var. Buna müsaade etmeyeceğiz” dedi.
Akkaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Son günlerde Danıştay 8. Dairesi’nin vermiş olduğu karar üzerinden Andımız tartışılmaktadır. Öğrenci Andı 1933 yılından 2013 yılına kadar ilkokullarımızda okutulmakta idi. Açılım sürecinde Andımızın okullarımızda okutulması kaldırıldı. Türk Eğitim-Sen Öğrenci Andı’nın tartışıldığı ve kaldırıldığı dönemlerde de tepkisini ortaya koymuş, tüm şubelerimiz direnişe geçerek, tepki eylemleri, toplantı ve mitingler yapmıştır. Sendikamız yönetmenlikte yapılan değişikliği de dava etmiştir. Nihayetinde Danıştay 5 yıl sonra Öğrenci Andı’nın okullarda okutulmasına karar vermiştir.”
Danıştay’ın verdiği karara tepki gösterenleri sert bir dille eleştiren Genel Sekreter Akkaş, “Bu karadan sonra milli olmayan bazı şahıslar, kurumlar, STK’lar verilen yargı kararını eleştirmiştir. Memur Sen’e bağlı Eğitim Bir Sen 81 ilden basın açıklamaları yapmıştır. Şimdi bu kuruluşlara soruyorum: Andımızda ‘Türküm, Doğruyum, Çalışkanım’ sözleri sizi neden rahatsız etti_ Türk mü değilsiniz, doğru mu değilsiniz, çalışkan mı değilsiniz?
‘Varlığım, Türk Varlığına armağan olsun’ demek şereftir. Zorla kimseye şeref bahşedemeyiz tabi ki.” dedi.
Danıştay kararının Anayasa aykırı olduğunu iddia edenlere, ‘Danıştay yanlışı düzeltti’ diyen Akkaş, “Andımıza kim dil uzatıyorsa onun Türklükle bir derdi var demektir. Andımıza kim dil uzatıyorsa vatan hainidir, Türk düşmanıdır.” diye konuştu.
Akkaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Ant, ayet mi, hadis mi diyenler var. Onlara çağrıda bulunuyorum: Kuran-ı Kerim’i iyi okuyun. Doğruluk, çalışkanlık, küçükleri korumak, büyükleri saymak, yükselmek, ileri gitmek ile ilgili çok sayıda ayet ve hadis vardır. Anlaşılan siz İslam’a da karşınız!
Danıştay kararının Anayasaya aykırı olduğu söyleniyor. Aslında tam tersidir. Danıştay bir yanlışı düzeltmiştir. Karşı çıkış sebebi Türk kelimesi ise Türk kelimesi bir ırka mensubiyet değildir. Anayasa’mız da “ Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” der. Türk kelimesi bağımsızlığın, birliğin, bütünlüğün, adıdır. Türk Eğitim Sen olarak Türküm demekten gurur duyuyorum. Andımız okullarda öğrenciler tarafından okunana kadar mücadelemizi, kararlılığımızı sürdüreceğiz.”
Vizyon belgesinin açıklanması öncesinde Türk Eğitim-Sen’in Milli Eğitim Bakanlığı’na da ışık tutacak kapsamlı bir rapor hazırladığını ve Genel Başkan Talip Geylan tarafından Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a sunulduğunu hatırlatan Akkaş, “Yönetici atamalarında adalet ve liyakat olmalı, ideolojik yandaşlık yerine işinin ehli olan kişilere imkân verilmelidir” dedi. Okul müdürlüğü bir tali görev olmaktan çıkarılarak statüye kavuşturulması gerektiğini bildiren Akkaş, “Yönetici atamaları, sübjektif inisiyatifi ortadan kaldıran yazılı merkezi sınav usulüyle gerçekleştirilmelidir” diye konuştu.
Türkiye’de değerler eğitimi adı altında okullarımıza ne idüğü belirsiz bir takım grup, cemiyet, derneklerin girdiğine dikkat çeken Akkaş, “Ülkemizin 15 Temmuz tecrübesi bulunmaktadır. Ülkemizi bu felakete sürükleyen nedenlerden bir tanesi de kamusal alanın ve özellikle eğitim hizmetlerinin belli bir grubun otorite alanı hale getirilmesi idi. Eğitimde devletin dışındaki ideolojik ve siyasi yapıların etkili olmasına izin verilmemelidir” dedi.
Sözleşmeli ve ücretli öğretmenliğin kölelik düzeni olduğuna vurgu yapan Akkaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sözleşmeli öğretmenliğin esnetilmesine de karşıyız. Sözleşmeli öğretmenlik tamamen kaldırılmalı, . sözleşmeli öğretmenlerimizin tamamı kadroya geçirilmeli, kadroya geçiş süreci tamamlanana kadar kadrolu öğretmenlerin yararlandığı tüm mali ve özlük haklardan yararlandırılmalıdır. Ücretli öğretmenlik görevlendirilmesinden de vazgeçilmelidir. Öğretmen atamalarında mülakat uygulaması da kaldırılmalı, öğretmenler sadece KPSS puanına göre atanmalıdır.”
Okulların kendi bütçeleri olması gerektiğini de bildiren Akkaş, “Bir öğrencinin devlete yaklaşık bir maliyeti vardır. Bu maliyet farklı şekillerde hesaplanmış olsa da devlet öğrenci maliyetini okullara aktarabilir. Öğrenci sayısı, okul kademsi, ihtiyaç analizi, gibi verilerle oluşturularak değere göre eldeki bütçe orantılı şekilde okullara tahsis edilmelidir” dedi.
Akkaş sözlerini şöyle tamamladı: “Mücadelemizi doğruluk ve hak ettiğimizi almaya odaklı yaptığımız içinde kabul görüyoruz. Bugüne kadar kimseyi kandırmadık. Çalışanları korkutarak üye yapmadık. Doğruları söyledik. 2002 yılından 2018 yılına kadar 100 bin artış yapmış olmamız da bunun göstergesidir.”
Genel Başkan Yardımcısı Selahattin Dolğun yaptığı konuşmada ise şunları kaydetti: “ Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a karşı büyük bir teveccüh ve beklenti oluşmuştur. Her kesimin ilgisine mazhar olmuştur. Sayın Bakan göreve başladığında ilk iş olarak öğretmenlerin büyük rahatsızlık duyduğu ALO 147 hattını kaldırdı ve performans değerlendirme sistemini uygulamayacaklarını söyledi. Bunlar çok önemli yaklaşımlardır. Sayın Bakan hem eğitimcilerin sorunlarını hem de beklentilerini biliyor. Dolayısıyla Sayın Bakan’a güvenmek istiyoruz. Başlangıç itibariyle Ziya Selçuk’un önceki Milli Eğitim Bakanlarından farklı bir yaklaşım tarzı olduğunu görüyoruz. Sayın Bakan ataması yapılmayan öğretmenlerle ilgili olarak “ Ataması yapılmayan öğretmenlerin sorunu bizim sorunumuz” derken önceden görev yapan Bakanlardan birisi “ Ataması yapılmayan öğretmenleri Eminönünde yem bekleyen güvercinlere benzetiyorum.” demişti. Bakanlar arasındaki fark buradan da görülecektir.
Türk Eğitim Sen olarak Vizyon Belgesine kaynak tutması açısında ciddi bir çalışma yaptık. Sayın Bakan’a sunduk. Dileriz tekliflerimizden yararlanılır.
Eğitimi önemsiyoruz ve bu anlamda Sayın Bakan’ın başarılı olmasını istiyoruz. Onun başarılı olması, eğitimin başarılı olması demektir. Toplantılarımızın hayırlı olması diliyorum.” şeklinde konuştu.