FRANSA’YA KARŞI EYLEME HAZIRIZ..!

Fransızların bu kararlarının, İnsan Hakları Sözleşmesinin temelleriyle çeliştiği açıktır. Zira, düşünce hürriyetini hiçe sayma ve tarihi gerçekleri saptırma suçlarını işleyen Fransa’ya en iyi cevabı “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi” vermektedir. Adı geçen beyannamenin 18inci maddesinde “Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğü vardır” denilmektedir. Yine 19uncu maddede “Herkesin görüş ve anlatım özgürlüğü hakkı vardır. Bu hak, karışmasız görüş edinme ve herhangi bir yoldan ve hangi ülkede olursa olsun bilgi ve düşünceleri arama, alma ve yayma özgürlüğünü içerir” denilmektedir. Başta Fransa’ya ve diğer ilgili devletlere; onayladıkları bu maddelere uymaları konusunda çağrıda bulunurken; bu tip suni ve politik nedenlerle Afrika’da bir zamanlar uyguladığınız kölelik politikasına benzer şekilde tarihi asla köleleştiremeyeceğinizi belirtmek isteriz. Bu çerçevede Fransa’yı ve söz konusu devletleri demokrasinin gereğini uygulamaya çağırıyoruz.       
Pek çok uluslararası tarihçinin de önceden belirttiği gibi savaş trajedisinde Fransız tasarının aksi olarak o dönemlerde 523 bin Türk ve Müslüman insan hayatını kaybetmiştir. 1915’deki Hristiyan-Ermenilerini anarken, 1nci dünya savaşının sonunda işgalci ordularla işbirliği yapan Ermeni kuvvetlerince katledilmiş 523 bin Türk/Müslüman insanı hiç bahsetmeden yok saymayı ikiyüzlülük olarak görüyoruz. Türk/Müslüman insanların yaşam kayıplarının daha az değerli olduğu veya anılacak kadar önemli olmadığını düşünmek de bir insanlık ayıbıdır. 
Ayrıca “katliam”ın yasal bir terim olarak bir suçu tanımladığını hatırlatmak isteriz. Ne Uluslar arası Adalet Divanı ne de Türkiye’deki diğer yetkili mahkemeler veya Türkler bu suçla suçlanamaz. Yetkili bir mahkemenin kararı olmadan bir suçun, bir millete, bir gruba veya şahsa mâledilmesi bu manada karalamayla eşdeğerdir.    
Bu nedenle ilgili parlamentoyu; bu karalayıcılık ve Fransız Ermenilerinden oy toplama amaçlı girişimi için gerekli düzenlemeleri yapmaya çağırıyoruz. Böylece işgalci güçlerce ve Ermeni askeri kuvvetlerince katledilen 523 bin Türk/Müslüman insanın anılıp, bu ahlaksız Ermeni hareketi için Fransız meclisini, doğru adım atmaya çağırıyoruz. Diyalog olmadan fikirlerin yasaklanması, Fransa’da “ilk iş kontratı” ve “göçmen olayları” gibi Fransa içinde ancak olumsuz bir tepki oluşturabilir ve bu durum AB ruhu ile insanlığa aykırıdır. Parlamento tarafından gerekli adımların atılmaması durumunda yakın gelecekte Fransa’nın bu tek-yanlı kararını sürekli olarak kınayacağımızı ve protesto edeceğimizi belirtmek isteriz.  
Bugün, ülkemiz içindeki işbirlikçi birtakım aydınlardan da cesaret alarak bizim hakkımızda asılsız politik kararları, akıl almaz derecede Avrupa ve dünya siyasetine sokmaya çalışanlar, Azerbaycan’da Ermenilerce ve Cezayir’de Fransızlarca yapılan soykırımları görmek istememekteler. Sözde soykırım iddialarıyla Türkiye’yi suçlayan Ermenistan Başkanı Robert Koçaryan’ın direktifleri doğrultusunda Ermeni Askeri Kuvvetleri, Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde coğrafi konumu itibariyle bölge için stratejik önemi olan Hocalı kentini ele geçirmek için 25 Şubat 1992 gecesi katliam gayesiyle bölgeye saldırmıştır. Hocalı’nın işgali sonucu sivil, eli silahsız, Azerbaycan Türkleri çocuk, kadın, ihtiyar ve genç ayrımı yapılmadan Ermeniler tarafından hunharca katledilmiştir. Resmi verilere göre, o gece 613 kişi katledilmiştir. Bunlardan 83 çocuk, 106 bayan acımasız yöntemlerle işkence yapılarak öldürülmüştür. Ayrıca, 487 kişi ağır yaralanmış ve 1275 kişi ise rehin alınmıştır. Beşte biri Ermeniler tarafından 0işgal altında bulunan Azerbaycan’da 1 milyondan fazla Azerbaycan Türkü asırlardır yaşadıkları Karabağ’dan zorunlu göç etmiştir. Ermeniler, acımasızca sivil halkın gözlerini oymuş, kafataslarının derisini soymuş ve vücutlarının çeşitli organlarını keserek öldürmüştür. Küçücük çocukların gözleri oyulmuş, hamile kadınların karınları yırtılmış ve insanlar diri diri toprağa gömülmüştür. Birçoğunun da cesetleri yakılmıştır.
Kendini sütten çıkmış ak kaşık sanan Fransızlar ise tarihin karanlık sayfalarına, uzun süreli Afrika Katliamlarıyla geçmiştir. Örneğin; Cezayir 1830’dan 1962’ye kadar yani toplam 132 yıl süreyle Fransa’nın işgalinde kalmıştır. Bu süre içinde Cezayir halkı da kesintili olarak bağımsızlık savaşları vermiştir. En şiddetli savaş ise 1954-1962 arasında gerçekleştirilen büyük bağımsızlık savaşıdır. Bu süre içinde Fransız işgalciler bir buçuk milyon Cezayir’liyi hunharca katletmişlerdir. Fransa, bu tarihlerde Gine, Kamerun, Gabon, Çad ve Benin gibi diğer Afrika ülkelerinde de benzer katliamlar gerçekleştirmiştir. Öldürülenlerin sayısı belki farklıdır ama hepsinde de aynı vahşet ruhunun etkin olduğunu görülür.
Yukarıda sözü geçen bu katliamlar, Ortaçağ’ın karanlık zihniyetiyle değil 20nci yüzyılın yani modern çağın modernist felsefesiyle, insan hakları, uluslararası hukuk gibi kavramların bütün dünya kamuoyunun literatürüne girdiği bir dönemde gerçekleştirilmiştir. Hal böyle iken “iğneyi kendine, çuvaldızı ele batır” sözüne muhalefet edercesine diğer toplumların sözde savunuculuğunu yapan Fransa, olaylara yine Fransız kalmaktadır.
Fransız meclisinin sözde Ermeni Soykırımı iddialarını kabul etmesi durumunda Fransız patentli üretilen bütün malları almayacağız. Fransız mallarının, Türkiye’ye girmemesi için de mücadele edeceğiz.

Son Haberler

3600 EK GÖSTERGE SÖZÜ HAVADA KALMASIN!

Genel Başkanımız Talip Geylan, Genel Başkan Yardımcımız Cengiz Kocakaplan ile birlikte 10-11 Ocak 2025 tarihlerinde İstanbul’da bir dizi etkinliklere katıldı.

MÜLAKAT MAĞDURU ÖĞRETMENLERE DESTEK VERDİK

Türk Eğitim Sen, mülakat mağduru öğretmenlerin 12.01.2025 tarihinde Ankara Ulus Meydanı’nda yaptığı basın açıklamasına destek verdi.

DOĞUMUNUN 120. YILINDA HÜSEYİN NİHAL ATSIZ’I ANIYORUZ

Türk fikir dünyasına, edebiyatına ve tarihine derin izler bırakan Hüseyin Nihal Atsız’ın hatırasını yaşatmak ve onu minnetle anmak amacıyla “Doğumunun 120. Vefatının 50. Yılında Hüseyin Nihal ATSIZ’a Vefa” temasıyla “Millî Ruh, Milli Kimlik ve Kahramanlık” Şiir Yarışması düzenliyoruz.

ÖMK YÖNETMELİĞİNDEKİ EKSİK DÜZENLEMELERİ YARGIYA TAŞIDIK

Türk Eğitim Sen olarak Danıştay 12. Dairesinin 2025/261 Esas sayılı dosyası ile açtığımız davada,...