Memurun başına belasınız be..!
Gelen gideni aratır demiş ya;
Atalar boş konuşmuyor gerçekten.
Memnun-Sen'in bir önceki sayın Genel Başkanı, memuru masada satmış olmasıyla malumdu.
Hatırlarsınız, Memnun-Sen, 2013 yılında yapılan ve üç oturumda bir gece yarısı münasebetiyle apar topar imzaladığı Toplu Sözleşme mutabakatıyla –sendikacılık tarihinde bir ilke imza atmış- Hükümetin masaya gelirken memura vermeyi planladığı 10,158 milyar liranın sadece 7,191 milyarını almış, yani memurun hakkı olan 2,967 milyarı masada bırakmıştı!
İnanın hiç pazarlık yapmasalardı ve Hükümetin ilk teklifine kafadan evet deselerdi kamu çalışanları daha kazançlı çıkacaktı.
***
Dolayısıyla, satışlara geldik derken, rekabet adına konuşmuyoruz yani;
Tescilli, tecrübeli!
***
Tazesi de korkarım ve eminim ki, bu geleneği devam ettirecek.
Fakat bu modelin ekstraları da var; ezik bir psikoloji, tatmin edilemez bir ego ve iflah olmaz bir şımarıklık!
İşte dün (3 ağustos 2015 Toplu Sözleşme görüşmelerinin ilk günü) şahit olduk:
Memnun-Sen'in taze başkanı, Hükümetle yapılan görüşmelerin daha açılış oturumunda, yine Türkiye Kamu Sen'e çamur sıçratma ve seviyesizce iftira atma dengesizliğini sergiledi.
Zevat, Genel Başkanımız sayın İsmail Koncuk’un bir önceki yapılan Toplu Sözleşmedeki eksikleri dile getirmesi ve son derece haklı ve yerinde bir taleple 2014 ve 2015 kayıplarının telafi edilmesi isteğinden rahatsız oluyor ve zıplıyor.
Bilgisizliğini ve cahilliğini ifşa edercesine, yetkili olduğu dönemde Türkiye Kamu Sen'in hiçbir kazanım elde edemediği gibi sokak dedikodularını andıran lakırdılarla aklınca bize sallıyor.
(Bu arada bu geleneğin sendikacısı da siyasetçisi de aynı mayadan. Hastalıklı bir kafa. Bunlara göre, dünya bunlarla birlikte VAROLDU. Bunlardan önce HİÇLİK vardı, YOKLUK vardı.)
Hatırlarsınız, daha Toplu Sözleşme başlamadan önce de bu şahıs, diğer konfederasyonların yetkili olmadıkları halde masada oturmalarının meşru olmadığı gibi mesnetsiz ve gerçek dışı beyanlarla suyu bulandırmaya çalışmış ve Toplu Sözleşme masasında tek başına oturma arzusunu beyan etmişti.
(Haksız da değil muhteremler; memuru satışlarının ifşa olmasından rahatsız oluyorlar)
Tabii ki, sayın Genel Başkanımız, toplantıda yine ders niteliğinde bir açıklamayla, taze başkanın ağzının payını veriyor.
Yani yine rezil oluyor, anlayacağınız.
Ezik bir durum.
Bilmiyorum bu Ali Yalçın kaçıncı kez İsmail Koncuk’a toslayıp, boyunun ölçüsünü aldı hatırlamıyorum.
Alışkanlık yapmış demek ki…
***
Bu nasıl kafadır anlamıyorum;
Toplu Sözleşme masasında işvereni ve muhatabı olan Hükümeti bırakıp Türkiye Kamu-Sen'e çatıyor..
Yani çalışanın değil, işverenin elini güçlendiriyor.
1,5 milyonu aşkın sendikalı çalışanın iradesini topyekün işverenin karşısına kale gibi dikmek yerine; anlamsız egosunun şehevi arzusuna mahkum olarak, kamu çalışanlarının gücünü kırıyor, rencide ediyor.
Bu tavrıyla kimin safında olduğunu açık ediyor aslında!
Genel Başkanımız İsmail Koncuk, toplantının açılış oturumunda yaptığı konuşmada; kesinlikle kompleks yapmayacaklarını, çalışanların lehine olacak her tutumu ve kazanımı samimiyetle destekleyeceklerini ifade ediyor; fakat taze başkan, bu erdemli tavra teşekkür edeceğine, huylanıyor!
Başta Hükümeti temsilen masada oturan Bakan Faruk Çelik ve Memnun-Sen'e bağlı diğer sendikaların başkanları dahi bu garip tavır karşısında şaşırıyorlar!
Yahu arkadaş;
İşverene selam çakacaksan,
Hükümete eyvallah çekeceksen,
AKP’nin yanında saf tutacaksan,
Da, bari bunu profesyonelce becer!
Daha ilk oturumda, daha Hükümet bile sendikalara gülücükler dağıtarak peşrev turu atarken, sen kraldan çok kralcı oluyor, Toplu Sözleşme başlamadan diğer sendikaları hasım olarak konumlandırıyorsun be!
Tüküreyim böyle anlayışın içine,
Tüküreyim böyle sendikacılığın içine,
Tüküreyim böylesi bir zilleti başımıza bela eden düzenin ta içine!
***
Nasıl bir karaktersin sen?!
Talip GEYLAN