Küresel Krize karşı, zamanında ekonomik tedbirleri ortaya koyamayan iktidarın arka arkaya açtığı, ekonomik paketlerde krizin hızını kesememiştir. Milletimiz, son bir yıldır yaşanan krizin bizi etkilemeyeceği, bankalarımızın oldukça güçlü olduğu, finans sektörümüzün zafiyet yaşamayacağı ve hatta teğet geçeceği yalanları ile avutulmuştur.
Teğet geçen kriz dünyadaki en büyük üçüncü yıkımı Türkiye’de yaşattı.
Bugün geldiğimiz noktada şu acı gerçekle yüz yüzeyiz. Dünyada krizin en ağır yaşandığı ülkeler sıralamasında 3. sıradayız. Yine 2009 yılının birinci çeyreğinde gerçekleşen % 13,8 ‘lik küçülme, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Türkiye Ekonomisinde yaşanan en büyük olumsuz sonuçtur.
Kriz ortamında küçülme, ABD’de %2,5, OECD ülkelerinde %2,1, Avrupa Birliği ülkelerinde %2,5 olarak gerçekleşmiştir. Aynı süreçte Hindistan’da %5,8 Endonezya’da %4,4 büyüme yaşanmıştır.
Ülke ekonomisindeki gelişmeleri sektör bazında ele alırsak tabloyu daha iyi kavrayabiliriz.(son çeyrekte) Madencilikte %13, imalat sanayinde %18, ulaştırmada %17,6, toptan ve perakende ticaret sektöründe ise %25 küçülme gerçekleşmiştir. Son bir yılda imalat sanayinde üretim 24,5; istihdam %10,6; verimlilik %15,7 oranında düşmüştür.
Bugün ülkemizin ihracatındaki düşüş %30’ları aşmış, dolar bazında ülke ekonomimizin değer kaybı %29 olmuştur. Bu dönemde iç borçlanma stokumuz 30.6 milyar TL artışla 302 milyar TL’ye çıkmıştır. Bu artış önceki 37 ayın toplam iç borç artışından (28 milyar TL) daha fazladır. 2009 yılında 10 milyar lira olarak ön görülen bütçe açığı revize edilerek 50 milyar liraya çıkarılmıştır. Uzmanlar, bu yıl sonunda bütçe açığının 60-70 milyar TL olacağını tahmin etmektedir.
Son bir yıldır ülkemize kâbus gibi çöken krizin sosyal boyutunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu dönemde, ülkemizde 1 milyon 250 bin kişi (sigortalı) işini kaybetti. Türkiye İş Kurumuna başvurdu. İşsizlik oranı ilk defa Türkiye rekorunu kırarak %16’ların üzerine çıktı. Genç işsizlerin oranı ise %30’ları aştı. 450 bin civarında üniversite mezunu gencimiz işsiz. OECD ülkeleri arasında işsizlik oranı en yüksek 4. ülkeyiz. Resmi işsiz sayısı 3 milyon 600 bini aşmış durumda. Buna mevsimlik tarım işçilerini de eklediğimizde bu rakam 5,5 milyonu bulmaktadır.
Sosyal patlama yaşıyoruz
Cumhuriyet Tarihinde ilk defa ceza ve tevkif evlerinde mahkûm ve tutuklu sayısı 100 bin barajını aşarak 111 bin kişiye ulaştı. Son bir yılda 950 bin kişinin evine iş yerine ya da maaşına icra geldi. 45 bin araç haczedildi. Kapanan iş yeri ve fabrika sayısı 100 bine dayandı. Karşılıksız çek sayısı 9 milyon 585 bine, protestolu senet sayısı 1 milyon 574 bine çıktı.
Krizin faturası vatandaşa
Hazırladığı ekonomik paketlerle işverenleri sevindiren hükümet, konu dar ve sabit gelirli olduğunda musluğu kapatarak bedel ödetiyor. Her yıl bütçe imkansızlıklarını öne sürerek, "size verirsek diğerlerine veremeyiz. Yol, köprü, baraj yapamayız" diyen ve işçi, işsiz ve memurları birbirine düşman etmeye çalışan yetkililer, bu yıl da krizi bahane ederek memurlarımızı, işçileri ve emeklileri ezmektedir. İşverenler için hazırlanan ekonomik paketlerin maliyeti 54 milyar TL’yi bulmuşken, memur toplu görüşmeleri öncesinde Maliye Bakanlığı yetkililerinin birden bire ekonomik tasarruf paketi hazırlama gayreti içine düşmeleri, 7 yıllık AKP Hükümetinin dar ve sabit gelirliye bakışını bir kez daha ortaya koymuştur.
Son bir yıl içinde ham petrolün ithalat maliyeti azalırken, bu oran akaryakıt fiyatlarına yansıtılmıyor ve aradaki fark vergi olarak vatandaşlarımızdan tahsil ediliyor. Şu anda litresi 3,16 TL olan benzinin 2,17 TL’si vergi olarak ödeniyor. Öyle ki, uluslar arası piyasalarda ham petrol fiyatlarında yaşanan değişimle kıyaslandığında kurşunsuz benzinin Türkiye’de olması gerekenden %36 daha pahalı satıldığı ortaya çıkıyor. Dolayısı ile vatandaşlarımız aldığı her litre benzin için geçen yıla göre 1,15 TL daha fazla para ödüyor.
Vergi ve fonlara yapılan fahiş artışlardan anlaşılan, hükümet krizin faturasını dar ve sabit gelirlilerin sırtına yüklüyor. Özellikle ekonomik krizin vatandaşlarımız üzerindeki etkisinin azaltılması ve üretim maliyetlerinin düşürülmesi için akaryakıt fiyatlarında indirim yapılması beklenirken; vergi ve harçlara fahiş oranlarda zam yapılarak benzin fiyatlarının yüksek tutulması, krizin faturasının vatandaşlarımızın omuzlarına yüklendiğinin en önemli işareti olmuştur.
Ülke ekonomisinde yaşanan bu gelişmeler toplumu bunalıma sürüklemiş, patlama noktasına getirmiştir. Ülkemizin en önde gelen sosyolog ve psikologlarının ifadesiyle her dört kişiden biri psikolojik sorunlar yaşıyor.
Hükümet inadı bırakıp önerimize kulak vermeli
Krizden çıkışın öncelikli yolu Türkiye Kamu-Sen’in önerisi olan, emekliye, memura ve asgari ücretliye her ay 200 TL harcama çeki verilmesi, iç piyasanın canlandırılmasının sağlanması ve bu uygulamanın bir yıl boyunca sürdürülmesidir.
Ülke gündemi maalesef her gün iktidarın yarattığı suni gündemlerle işgal edilmektedir. En önemli sorunumuz olan ekonomik ve sosyal problemlerimiz halkın gözünden kaçırılmamalıdır. Hükümeti gerçek gündemde olan sorunlarla yoğunlaşmaya davet ediyoruz.