EĞİTİM ÇALIŞANLARININ PROBLEMLERİNİ ÇÖZMEK KİME NASİP OLACAK?

  Milli Eğitim Bakanlığı’nın amaçlarından biri “Atatürk İnkilap ve İlkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren, ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmektir.

  Ülkemizin ve ailelerimizin gözbebekleri, gelecekleri, dünya ve ahiretteki güvencelerimiz olan evlatlarımızı yukarıdaki tarife uygun olarak yetiştirecek olanlar da eğitim çalışanlarıdır.

  Bir sanatkarın kafası meşgul iken, problemleri çözümlemek yerine her gün daha çoğalıyor; yapılan anketlerde de görüldüğü gibi kendine verilen değer azalıyorken, nasıl bir sanat eseri meydana getirebilir? Meydana getirirse nasıl bir eser olur?

  Türkiye’de geleceğinizi emanet ettiğimiz, taze hamurlara şekil verecek olan eğitim çalışanının kafası bu kadar karışık, maddi ve manevi problemleri çözümlenmediği gibi çıkan her kanun, yönetmelik, genelge ve yazılarda herşeyin daha karmaşıklaştığı bir dönemde öğrencisine, ailesine, ülkesine ne kadar faydalı olur?

  Şimdi bazıları tarafından şu denilebilir: Ne var canım, eğitim çalışanlarının ne problemi var ki?

  Eğitim çalışanlarının problemi çok daha fazla ama ben sizlere şu son birkaç aylık dönemde bakanlıkça çıkarılan yönetmelik, genelge ve yazılarla  ilgili birkaç problemi dile getirmek istiyorum:
1.ŞEFLİKLER:
  Bakanlık merkez teşkilat şeflikleri için ayrı ayrı sınav yaptı. Sendikamız ve üyelerimizden gelen tepkiler üzerine taşra teşkilatları için de sınav yaptı. Sonuçları duyurduktan sonra önce taşra teşkilatları için 773 kişilik kontenjanı il ve ilçe bazında duyururarak tercih aldı. Bu kontenjanlara göre, puanlarını hesaba katarak tercih yapan şef adayları bakanlığın bunlara 571 ilave yaparak atama yapmasıyla şok oldu. Çünkü eğer atanacak şef kadro sayısı 1344 kişi olarak ilan edilseydi “Görevde Yükselme Sınavı Yönetmeliği”ne göre kadronun üç katı yani 4032 kişinin seminere çağrılması ve imtihana alınması gerekmekte idi. Seminere ve imtihana alınan aday sayısı 2319’dur. Bu şekilde bakanlık yaklaşık 1713 kişinin hakkını gasbetmiştir.

  Yine 773 yerine 1344 kişi atanması ve 571 kişinin tercihlerden sonra atanması nedeniyle 773 kişilik kadroya göre “puanım yetmez atanamam” diyerek diğer ilçeler ve diğer illeri tercih etmiş bir çok aday başka ilçe veya ile tayin edilirken, kendinden daha az puanlılar merkezlerde kalmıştır.
2.EŞ VE ÖZÜR TAYİNLERİ
  Karı koca öğretmen olanlar herhalde bakanlık bakanlık olalı bu kadar haksızlığa uğramamışlardır. İller arası atamalarda tayin isteyebilmek için iki eşe de açık olma şartı getirilmesi haksızlığın en büyüğüdür. Eşi başka bir kurumda memur, SSK’lı, Bağkur’lu ise eş tayini isteyebilen bir öğretmen, sırf eşi de öğretmen diye yıllarca bir ile tayin isteyememe ile karşı karşıyadır.
  Eş tayinlerinde, özür tayinlerinde, eğitim özrü tayinlerinde aday memurluğun kaldırılmış olma şartı getirilmesi ise aile parçalanamaz ilkesi, inancımız ve örf ve adetlerimizle, insan psikolojisiyle izah edilemeyecek bir durumdur.

   İl içi tayinlerde 15 Şubatı baz almamak büyük haksızlıktır.
  Yine yakında yapılacak eş durumu tayinlerinde il içinde sadece eşin veya özrün bulunduğu ilçeden tercih yapabilme sınırlaması getirmek, boş olan birçok kurumu elektronik ortamda göstermemek hangi hukuğa girdiğini anlamak çok güçtür.
3.İLLER ARASI ATAMALAR VE ROTASYONLAR
  İller arası tayinler ve rotasyonlarda mağduriyetler söz konusu olup; rotasyonda askerlikte geçen süreyi hesaba katan Bakanlığın mecburu hizmette saymaması, üç yılı dolmadan istek dışı tayinlere sebep olmuş birçok öğretmen mağdur olmuştur.

   İller arası tayinlerde 30 Eylül’ü kabul etmemeyi, birkaç günlük süre ile bir yıl kaybeden, bir yıl geç tayin isteyebilen insanları üzmeye, kimsenin hakkı olmadığı kanaatindeyiz.
4.İDARECİ ATAMALARI
   Bilindiği gibi Milli Eğitim Bakanlığı’nın idarecilere haksız uygulamasının iptali için dava açmış ve takdir puanı verilmesi, sözlü sınav ve Rotasyonla ilgili maddelerin yürütmesinin durdurulması kararı aldırmıştık. Bunun üzerine 24.8.2006 tarihinde 2006/71 sayılı genelge ile idareci atamalarını durduran Bakanlık aradan beş – altı ay geçmesine rağmen henüz bir yönetmelik çıkaramamış; İdarecilikleri vekâleten yürütme yoluna gitmiştir. 2005 yılında yapılan müdür yardımcılığı sınavındaki birkaç soru iptal edildiği halde, sınavın yeniden değerlendirmesi yapılması gerekirken henüz bir şey yapılmamış mağduriyetler çoğalmıştır.
5. KARİYER BASAMAKLARI
   Sayın Bakan, Bakan olduğundan bu yana kariyer basamaklarını uygulamaya ancak 2006 yılı 24 Kasımında başarabilmiş; Gerek kontenjanların azlığı, gerek soruların adaletsizliği, gerekse puan hesaplamalarda belgelerin kabul edilişindeki adaletsizlikler, yanlışlıklar bir çok öğretmeni mağdur etmiş; Yüksek Lisans mezunlarının %25 ve %50 fazla ek ders ücreti almasını engelleyen Bakan uzman öğretmenliğe geçişte de kontenjanı az tanımasından dolayı haksızlık yapmıştır.

  Alan değişikliklerini uzman öğretmenlikte göz önüne almayan Bakanlık branşlar arasında farklı puanlarla uzman olma adaletsizliğini getirmiştir.
6. ALAN DEĞİŞİKLİĞİ
  Öğretmenleri alan değişikliğine zorlayan Bakanlık hem kendini hem öğretmeni sıkıntıya sokmuş; Teknoloji Tasarım dersi alanına zorlayarak öğretmenleri istemeden ama mecburen geçmek zorunda bırakmıştır.
7. EK DERS ÜCRETLERİ
  Eğitim çalışanlarının büyük ümit bağladığı, haksızlıkların, dengesizliklerin giderilerek, problemlerin çözüleceğini zannederek beklediği “Ek Ders Ücretleri” ile ilgili Bakanlar Kurulu Kararı 16 Aralık 2006’da yayınlanarak yürürlüğe girmiş, hayal kırıklığı bir kat daha artmış, dağ fare doğurmuştur.

  Yaklaşık üzerinde 20 gün çalışarak eksiklik ve yanlışlıkların düzeltilmesi için 7 sayfalık dilekçe ile dava açmamıza rağmen hala eksik olduğunu tespit ettiğimiz konular olmakta, belki de ek dava açma mecburiyeti hasıl olmaktadır.
  8. Hizmetli, memur, teknisyen, şoför, aşçı gibi çalışanların problemleri çözümlenmediği gibi, sene başında verilen eğitim ödeneğini eğitimin görünmez kahramanları olan bu çalışanlara vermeyi kabul etmeyerek suçu Maliye Bakanına atarak vakit geçirilmektedir.
Velhasıl iktidar ve Sayın Bakan, Bakan olduğu günden bu yana eğitim çalışanlarının hiçbir problemini çözmediği gibi daha da artırmış karmaşık hale getirmiştir.

  2007 seçim yılıdır. Yaklaşık 4,5 yıldır eğitim çalışanının problemini çözemeyen iktidara sesleniyoruz. Çabuk davranın yoksa bir ömür boyu bu eğitim çalışanlarının problemlerini çözmek sizlere nasip olmayacaktır.

Son Haberler

AKADEMİK ZAM PAS GEÇİLMESİN!

Genel Başkanımız Talip Geylan, ekonomik koşullarından dolayı, başarılı öğrencilerin akademisyenliği değil, geliri daha yüksek olan meslekleri tercih ettiğini kaydederek, bu durumun Türk akademisinin geleceği açısından önemli bir zafiyet doğuracağını söyledi.

SINAVSIZ ATAMAYA DANIŞTAY’DAN İPTAL KARARI

Türk Eğitim Sen olarak ilçe milli eğitim müdürü kadrolarına yapılacak atamalarda aranan sınav şartının...

KAMU ÇALIŞANLARINI SENDİKAL ESARETTEN KURTARACAĞIZ!

Türk Eğitim-Sen Şube Yönetim Kurulu Üyeleri Eğitim ve İstişare Toplantısı, 31 Ekim-3 Kasım 2024 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirildi.

OCAK AYINDA YAPILACAK ZAMMA EK YAPILMALI, ÜZERİNE REFAH PAYI EKLENMELİ

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci Ekim ayı enflasyon rakamlarını değerlendirdi.