Ne konuşacağını, nerede konuşacağını, nasıl konuşacağını ve ne kadar konuşacağını bilmek erdemdir.
Dürüst olmak, doğru olmak, şeffaf olmak, tutarlı olmak erdemdir.
Rahmetli Denktaş’ın dediği gibi “Her devrin adamı değil, her devirde adam olmak” erdemdir.
Dosdoğru olmak, dün A dediğine bugün B dememek erdemdir.
Düz durmak, Diyarbakır’da AK dediğine Edirne’de KARA dememek de erdemdir.
Erdem, vazgeçilmez bir değerdir.
***
Geçtiğimiz günlerde ebs isimli örgütün Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Atilla Olçum’un bir teşkilat toplantısında yaptığı konuşma kamuoyunda ciddi bir tepki oluşturdu.
Aslında Atilla Bey, bilindik ve bir ebs yöneticisinden duyduğumuzda şaşılmayacak ifadeleri yineledi.
Fakat basının gündeme getirmesiyle daha yüksek ve değişik tepkilerle karşılaştı.
Her ne kadar takip eden günlerde ebs Genel Merkezi, Olçum’un açıklamasının tevil ve izahına yönelik bir basın bildirisi yayınlamış olsa da zihinlerdeki soru ve tereddütleri giderebilmiş değildir.
Gerçi, böyle bir kaygıları da yok zaten.
Nitekim açıklama, tepki gösteren ve farklı düşünenlerin üzerine biraz daha fazla saldıran bir hüviyet taşıyor.
“En iyi savunma saldırıdır” diye düşünmüşler galiba…
***
Atilla Bey’in şahsında bu örgüte çağrıda bulunmak lazım aslında..;
Sayın Olçum, “Yaklaşık 100 yıl boyunca bu ülkenin özellikle de eğitim alanında sirayet etmiş Kemalist ruhu, Kemalist ideolojiyi müfredatımızdan ciddi bir şekilde arındırıp medeniyet değerlerini içselleştirmiş bir müfredatı bu ülkenin en büyük sivil toplum teşkilatı olarak ortaya koymamız gerekiyor” derken ne kast ettiğini açıkça ve dürüstçe ifade etmelidir.
Sayın Olçum’un kanaatine göre, müfredatımızın içine sızarak 100 yıldır ülkemizin ve eğitimimizin içine etmiş olan bu RUH’un, hangi unsurları temizlenmeli ki, on yılda bir millet iradesine balans ayarı çekilmesine zemin yaratılmamış olsun!
Evet sayın Olçum, ortaya bir iddia yuvarlayarak kıyıya çekilemezsiniz!
Tezlerinize mesnet teşkil eden konu ve unsurları, hem de adres göstererek açık seçik biçimde kamuoyunun önüne sermelisiniz.
Eleştirdiğiniz sistemdeki, hangi ilkeler, “medeniyet değerlerinizi içselleştirmenize” engel teşkil etmektedir açıkça söylemelisiniz.
Ders kitaplarından, müfredat içeriğinden ve Türk Milli Eğitiminin hedefleri arasından neleri tasfiye ederek 100 yıllık kaygılarınız doğrultusunda tatmin olmuş olacaksınız, dürüstçe ortaya koymalısınız.
***
Aksi taktirde sayın Olçum’un ve temsil ettiği mahallenin gizli ajandası olduğu ve bu örtülü amacı doğrultusunda pozisyon aldığı düşüncesi güçlenecektir.
Ve yine aksi takdirde, Olçum’un ve temsil ettiği mahallenin, “medeniyet derdimiz, medeniyet kaygımız” derken asıl kast ettiklerinin, ideolojik saplantılarının tatmin edilmesi DERDİ, kısır siyasi hedeflerinin gerçekleştirilmesi KAYGISI olduğu anlaşılacaktır.
***
Kaş Yapayım Derken Göz Çıkarmak Derler
Bakın ebs Genel Merkezi 30 Mart 2016 tarihinde internet sitesinden yaptığı açıklamada diyor ki; “Mustafa Kemal’in “Muallimler, Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdani hür, irfanı hür nesiller ister” çağrısı ile Milli Eğitim Temel Kanunu’nun ikinci maddesindeki amaçlar arasında bağlantı kurmanın imkânsızlığını görmemekte direnenlerin, “Kemalist ideolojiye dayalı müfredatı” Mustafa Kemal’in mirası/emaneti gibi göstermeleri de bu müfredatı/sistemi medeniyetimize ve değerlerine dayalı müfredat/sistem inşa ederek hükümsüz kılmayı birincil hedefleri arasında gören Eğitim-Bir-Sen’i hedef göstermeleri de, hedeflerine ulaşamayacaklarını anlamanın oluşturduğu cinnet halinin hezeyanından ibarettir”
Öncelikle ve samimiyetle belirtmeliyim ki; milletimizin bağrından çıkmış olan Devletimizin kurucusu büyük Atatürk’ü ideolojik manevralarına malzeme yaparak, milli ve manevi değerlerimizi örseleyen, Atatürk ve Devlet adına milletimizi ve milletimizin değerlerini hakir gören ve bu çirkinliklerini de KEMALİZM kılıfı altında besleyenlerin ALLAH BELASINI VERSİN!
Ancak, Milli Eğitim Temel Kanunu’nun ikinci maddesindeki amaçların medeniyetimize ve değerlerimize mugayir olduğunu ve bu amaçların milletin varlığına hasmane duranların amaçlarına hizmet ettiğini hangi sağlıklı ve milli zihin iddia edebilir.
İşte sözkonusu madde ve o maddede ifade edilen amaçlar:
Madde 2 – Türk Milli Eğitiminin genel amacı, Türk Milletinin bütün fertlerini,
1. (Değişik: 16/6/1983 – 2842/1 md.) Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek;
2. Beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek;
3. İlgi, istidat ve kabiliyetlerini geliştirerek gerekli bilgi, beceri, davranışlar ve birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlamak ve onların, kendilerini mutlu kılacak ve toplumun mutluluğuna katkıda bulunacak bir meslek sahibi olmalarını sağlamak;
Böylece bir yandan Türk vatandaşlarının ve Türk toplumunun refah ve mutluluğunu artırmak; öte yandan milli birlik ve bütünlük içinde iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmayı desteklemek ve hızlandırmak ve nihayet Türk Milletini çağdaş uygarlığın yapıcı, yaratıcı, seçkin bir ortağı yapmaktır.
Buradaki hangi kavram, hangi değer ifadesi ya da hangi davranış hedefi Olçum ve parçası olduğu mahallenin “medeniyet değerlerini içselleştirmelerine” engel teşkil etmektedir.
Öyle süslü ve sözde entellektüel lakırdılar arkasına gizlenmenin anlamı yok!
Çıkın ve delikanlıca söyleyin: “Biz, Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 2 inci maddesindeki amaçlar kısmında yer bulmuş olan, ‘Atatürk inkılap ve ilkeleri, milliyetçilik, Türk Milleti, Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan, Türk vatandaşları, Türk toplumu’ gibi kavram ve ilkelerden rahatsısız, temizleyin bunları!”
İnanın bu daha dürüstçe olur.
Çünkü, KEMALİZMİN RUHUNUN hayat bulduğunu iddia ettiğiniz ve yukarıda yer verdiğimiz bu amaçlar içerisinde, aklı başında hiçbir eğitimcinin rahatsız olacağı husus yoktur.
Ayrıca ebs yine aynı açıklamasında “Atatürk sonrası tek parti zihniyetinin tahakküm ürünü Kemalizm ideolojisi” diyerek kıvırıyor da; bunu da beceremiyor.
Mevcut eğitim sistemini “100 yıllık bela” olarak nitelendirdiğinizde Cumhuriyetin tüm evrelerine giydirmiş olursunuz. Atatürk ile derdi olmayanlar, Atatürk bir yerlerine batmayanlar bir yanlışı eleştirirken “Devletimizin kurucusu ve milletin bağrından çıkmış büyük lider Atatürk’ün arkasından işbaşına gelen fakat onun mirasına sahip çıkamayan ve onun adına onun eserlerini tahrip eden tek parti yönetimi” diyerek lafa başlar!
Velhasıl, muhataplarınızın idrakine ve zekasına hakaret etmeyin.
Tekrar ediyorum, DÜRÜST OLUN!
Belki duruşunuzu tasvip etmeyebiliriz, ama inanın dürüstlüğünüz takdir görür.
Arkadan dolanmayın, evelemeyin, gevelemeyin..
***
Belki bu dediklerimiz de birilerine batacaktır.
Ama bugüne kadar bu kanaatimize neden olan çok örneklere şahit olduk.
Daha önce “Ne Mutlu Türküm Diyene” vecizesinden rahatsız oldukları gibi,
Daha önce Öğrenci Andı’ndaki “Türküm, doğruyum, Çalışkanım,” ifadelerinden rahatsız oldukları gibi,
Daha önce Bayrak şiiri ders kitaplarından çıkarılırken sessiz kalarak onayladıkları gibi,
Bir grup şube başkanları ana dilde eğitim talebi çağrısında bulunurken susarak ortak oldukları gibi,
Anayasanın 66. Maddesindeki vatandaşlık tanımından huylandıkları gibi,
Daha önce Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki şubelerinin Kürtçe afişlerle etkinlik duyurularını es geçtikleri gibi,
Bazı şube ve temsilcilerinin bölücü unsurlarla aynı platformlarda ortak bildiriler yayınlamalarına eyvallah demeleri gibi,
Şimdi de Kemalizm adına milletle ve milletin değerleriyle kavgalı olan bir grup hayırsız üzerinden, Mili Eğitimin amaçları arasında anlamını bulan milli değerlerimize saldırıyorlar.
Yemezler sayın Olçum.
Yedirmezler de!
Talip GEYLAN