Ana SayfaHABERLERBasın AçıklamasıÇİRKİN PAZARLIĞA ALET OLMADIK

ÇİRKİN PAZARLIĞA ALET OLMADIK

Toplu görüşmeler sonrasında açıklama yapan Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, “Toplu görüşme sürecinden önce, kapalı kapılar ardında zam pazarlığının yapılıp neticelendirilmeye çalışılmasını kamu görevlileri asla unutmayacaktır.” dedi.

 Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız açıklamasını şöyle sürdürdü:

 

 “Kamu görevlilerinin ve emeklilerimizin açlıktan ve yoksulluktan kurtarılması, yıllardır ihmal edilmeleri nedeniyle dağ gibi biriken sorunlarının çözülmesi, gönül rahatlığı içinde evlerine ekmek götürebilmeleri için ümit bağladıkları tek yer olan toplu görüşme süreci sona ermiştir.

Türkiye Kamu-Sen, her yıl olduğu gibi bu yıl da son derece ciddi ve titiz bir çalışma yürüterek taleplerini belirlemiş, kamu görevlileri arasında yaptığı anketlerle ve tabanın sesini dinleyerek oluşturduğu gündemle kamu görevlilerinin sorunlarını çözecek önerilerini hazırlamıştır.

Bu yılki toplu görüşmelerin referandumdan hemen önceye denk gelmesi ve 2011 yılında yapılacak genel seçimler öncesinde memurların hak ve menfaatlerinin korunması ve geliştirilmesi için son yasal platform olması nedeniyle daha farklı bir ortamın oluşacağını ve taleplerimizin siyasi irade tarafında karşılık bulacağını düşünmüştük.

Seçim öncesinde elimizde bulunan bu gücü, tüm sendikalarla ortak hareket ederek ve kararlılık göstererek kamu görevlilerinin lehine kullanabileceğimize inanmıştık.

 Ne yazık ki süreç, sendikaların, siyasi irade ile birlikte gücümüzü kırmak için oynadığı çirkin oyunlara sahne olmuştur.

 Bir konfederasyon her zaman olduğu gibi taşın altına elini koymak, kamu görevlilerinin haklarını uygun olan her platformda savunmak yerine, kolaycılığı seçmiş, polemik sendikacılığına devam etmiştir.

 Diğer konfederasyon ise siyasi irade ile kol kola girmiş, iktidarı üzmemek adına taleplerini dahi onlara danışarak belirlemiş ve verilene razı bir görüntü çizmiştir.

 Bu durumda toplu görüşme masasında kamu görevlilerinin gerçek temsilcisi olarak yine yalnızca Türkiye Kamu-Sen kalmıştır.

 Türkiye Kamu-Sen, masada bizleri yalnız bırakanlara, Truva atı gibi memur temsilcilerinin içine sızdırılan sendikalara, sayın Bakan’ın yetkisini aşan tek taraflı kararlarına, Kamu İşveren Kurulu’nun süreci dar bir zamana sıkıştırma çabalarına karşı bütün gücüyle, birikimiyle ve kadrosuyla mücadele vermiştir.

 Belirlediğimiz mali taleplerimizin maaşlara yansıması, kamu görevlilerinin tamamı için geçmiş dönem kayıplarının karşılanması ve 2011 yılının maaş artışlarıyla birlikte aylık 310 TL düzeyinde olmuştur.

 Bu rakam son derece makul, mantıklı ve istenildiğinde karşılanabilecek ve kamu görevlilerinin temel ekonomik sorunlarını çözebilecek düzeydedir.

 Oysa masada memurları temsil eden diğer konfederasyon, tüm kamu görevlileri için talep ettiği artış miktarını sınırlı tutunca, pazarlıkların en alt seviyeden başlamasını sağlamış ve siyasi iradenin kendisine verdiği öncelikli görevi yerine getirmiştir.

 Bizim 310 TL’lik talebimize karşılık, Kamu İşveren Kurulu’nun diğer konfederasyonu da arkasına alarak sunduğu öneri, tüm çalışanlar için yalnızca %3+%3’lük bir artış olmuştur.

 Ayrıca yaklaşık 850 bin memur ve 1 milyon 800 bin emeklinin maaşlarına yansımayan ek ödemeye 70 TL artış, 2 milyon 200 bin memurun yararlanamadığı aile yardımının yılın tamamında 20 TL artması ve daha önce kaldırılan toplu görüşme priminin tekrar hayata geçirilmesi önerilmiştir.

 Türkiye Kamu-Sen olarak daha önce de belirttiğimiz gibi ek ödemeler “eşit işe eşit ücret” ilkesini hayata geçirmek için bir araçtır ve bunların maaş artışlarından bağımsız şekilde verilmesi gerekmektedir.

 Nitekim bu durum zaten 2008 yılında sayın Başbakan tarafından da açıklanmış ve imza altına alınmıştır.

 Üstelik tam 800 bin çalışan ve 1,8 milyon emekli de bu ödemeyi alamamaktadır.

 Dolayısıyla ek ödeme önerisinin bir maaş artışı gibi kabul edilmesi mümkün değildir.

 Bu ancak kamu görevlileri için bir iyileştirme değil, bir harçlık niteliği taşımaktadır.

 Sunulan teklifin , kamu görevlilerinin tamamını ilgilendiren kısmı yalnızca 3+3’tür.

 Bu gerekçelere dayanarak, uzlaşma arzumuzu ve irademizi de göstermek amacıyla siyasi iradenin teklifinin üzerine, sosyal yardımlardan sözleşmeli personelin de faydalandırılması, emekli ikramiyesine esas olan 30 yıllık üst sınırın kaldırılması, toplu görüşme priminin 15 TL olması, tüm kamu görevlilerine altışar aylık iki dilim halinde 120 TL daha seyyanen zam yapılması ve oransal artışlara yılın her iki yarısı için 1’er puan olmak üzere %2 refah payı eklenmesi durumunda uzlaşmanın mümkün olduğunu Kamu İşveren Kurulu’na ilettik.

 Sayın Bakan ve Kamu İşveren Kurulu yetkilileri, sözleşmeli personelin de sosyal yardımlardan faydalanmasının ve emekli ikramiyesine esas 30 yıllık sınırın kaldırılması konusunda çalışma yapılmasının mümkün olduğunu ancak tüm kamu görevlileri için yaptığımız seyyanen artış teklifini kabul edemeyeceklerini, buna karşın ek ödemeye 10 TL daha artış yaparak 80 TL’ye, aile yardımı ile ilgili tekliflerini 5’er TL daha artırarak, 30 TL’lik bir artış yapabileceklerini belirttiler.

 Türkiye Kamu-Sen olarak bizler, tüm kamu görevlilerinin maaşlarına artış yapılmasını istedikçe Kamu İşveren tarafı, memurların çoğunluğunu ihmal eden, kısmi ödemelere yönelmişlerdir.

 Bunun üzerine, kamu görevlilerinin tamamı için tatmin edici bir artış oranına ulaşmak adına, Kamu İşveren tarafının teklifine ek olarak seyyanen artış talebimizi 30 TL + 30 TL olmak üzere 60 TL olarak yeniledik.

 Başbakanla yapılan görüşme sonucunda maaş artış oranlarının %3 +%3’ten %4+ %4’e çıkarılabileceği, bunun dışında bir artış yapılamayacağı sonucu çıkmıştır.

 Türkiye Kamu-Sen olarak bizler de son bir teklif ve iyi niyetimizin göstergesi olarak, Kamu İşveren Kurulunun teklifinin üzerine ek olarak, seyyanen artış talebimizi 25 TL’ye çektiğimizi ifade ettik.

 Ancak bu denli düşük teklifimiz dahi siyasi irade nezdinde karşılık bulmamış ve 2010 yılı toplu görüşmeleri bizim açımızdan uzlaşmazlıkla sona ermiştir.

 Konfederasyonumuzun verdiği çetin mücadele maaş artışlarına %2 refah payı eklenmesi, ek ödemelerde fazladan 10 TL, aile yardımı ödemesinde fazladan 10 TL ve toplu görüşme priminde fazladan 5 TL olarak karşılığını bulmuş, sözleşmeli personelin de sosyal yardımlardan faydalanması ve emekli ikramiyesinin hesaplanmasında baz alınan 30 yıllık üst sınırın kaldırılması için çalışma yapılması mümkün olmuştur.

 Ancak, Toplu görüşme sürecinin sulandırılarak, dar bir zamana sıkıştırılması; gündem belirlenmesi, toplantı günlerinin tespiti, tekliflerimizin değerlendirilmesi gibi konularda takınılan baskıcı ve tek taraflı tutumu anlamak mümkün olmamıştır.

 Konfederasyonumuzun 4-b, 4-c ve 4924 sayılı Kanuna tabi personel gibi tüm sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi ve özlük haklarının iyileştirilmesi teklifinin, uygulanması son derece kolay olmasına rağmen karşılıksız kalmasını anlamak mümkün olmamıştır.

 Yemek, giyim, kira, ulaşım gibi sorunların bütçeye çok düşük bir yük getirmesine rağmen neden çözülmek istenmediğini anlamak mümkün olmamıştır.

 Kamu İşveren tarafının fazla mesai ücretleri konusunda yaşanan insan hakkı ihlalini önlemek konusundaki isteksizliğini anlamak mümkün olmamıştır.

 Kamu İşveren Kurulu yetkililerinin Türkiye Kamu-Sen’in üzerinde önemle durduğu, tüm kamu görevlilerinin maaşlarına yansıyacak ve emekli maaşlarına eklenecek olan seyyanen artış talebimizi ısrarla reddetmelerindeki mantığı anlamak mümkün olmamıştır.

 Bizler kamu görevlilerimizin kazanımlarına ne kadar daha katkıda bulunabiliriz diye uğraşırken, diğer konfederasyonun mücadelemizi yalnızca izlemesindeki mantığı anlamak mümkün olmamıştır.

 Sayın Bakan ve siyasi iradenin kamu görevlileri için gösterdiği sevgisizliği anlamak mümkün olmamıştır.

 Ancak Türkiye Kamu-Sen her şeye rağmen, toplu görüşmelerin son anına kadar masada kalmış, mücadelesini sürdürmüş, kamu görevlilerinin haklarının geliştirilmesi noktasında kararlılığını ve iradesini ortaya koymuştur.

 Kamu görevlileri, toplu görüşme sürecini mutlak surette değerlendirecektir.

 Türkiye Kamu-Sen olarak toplu görüşme sürecinin takviminin daraltılmasını, gündeminin sıkıştırılmasını, tartışma ve pazarlık sürecinin kısa süreye sıkıştırılmasını protesto ediyoruz.

 Bir konfederasyonla birlikte toplu görüşme sürecinden önce kapalı kapılar ardından pazarlığının yapılıp neticelendirilmeye çalışılmasını kamu görevlileri asla unutmayacaktır.

 Danışıklı dövüşün şike şeklindeki uygulamalarını kamu görevlileri asla unutmayacaktır.

 Siyasi irade bizim samimiyetimizi, gayretimizi görmek istememiştir.

 Siyasi irade bize göre kaybetmiştir.

 Çünkü kamu çalışanları, kendi gayretini görmeyen, samimiyetini görmeyen, kısaca kamu çalışanları kendisini sevmeyen bir görüntüyle karşı karşıya kalmıştır.

 Bu nedenle kamu çalışanları uygun fırsatı bulup hesaplaşma gününü iple çekmektedir.

 Bu hesaplaşma mutlaka gerçekleştirilecektir.

 Biz siyasi iradeye yeterince samimi davrandık ama karşılık göremedik.

 Kamu çalışanlarını bu denli küçümseyen, bu denli aşağılayan bir anlayışı kabul etmemiz mümkün değildir.

 Sorgulama konusundaki hakkımızı kullanma konusunda tereddüt etmeyeceğiz.

 Bir daha bu yasayla, bu masaya oturmam diyen malum sendikanın, masaya oturmasını, hükümetle el ele vererek, referandum ve seçim öncesinde hükümeti sıkıntıya sokmayacak şekilde talep belirlemesini, masadaki pasif görüntüsüyle mücadelemizi ve pazarlık gücümüzü baltalamasını ve yine kabul etmedikleri yasayı kullanarak mutabakat imzalamalarını kamu görevlileri ve kamuoyu mutlak surette değerlendirecektir.

 Mücadelemizin hayırlara vesile olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.”

 

Son Haberler

TÜRK’ÜN MEVCUDİYETİ 30 AĞUSTOS’LA TARİHE MÜHÜRLENDİ

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın, 30 Ağustos Zafer Bayramı ile ilgili yaptığı basın...

GENEL BAŞKANIMIZDAN MHP GENEL BAŞKANI SAYIN DEVLET BAHÇELİ’YE ZİYARET

Genel Başkanımız Talip Geylan, 28.08.2024 tarihinde MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’yi ziyaret ederek, eğitimin ve eğitim çalışanlarının gündemine dair bilgilendirmelerde bulundu.

ÜCRETLİ KÖLELİK UYGULAMASINA SON VERİLMELİ!

Genel Başkanımız Talip Geylan, eğitim sisteminin en büyük sorunlarından birisinin ücretli öğretmenlik uygulaması olduğunu söyleyerek, "Korkarım ki, geçen yıl 80 bine ulaşmış olan ücretli öğretmen sayısı, bu öğretim yılında 100 binlere dayanacaktır."dedi.

ÖĞRETMENLERİMİZ NEDEN HALA GÖREVE BAŞLATILMADI?

Genel Başkanımız Talip Geylan, öğretmen atamalarının gecikmiş olmasını açılan davalara bağlamanın haksızlık olduğunu belirterek, “Danıştay’ın kararından hiçbir şekilde etkilenmeyecek şekilde 20 bin öğretmenimizi daha fazla bekletmeden öğrencileriyle buluşturmanın en makul yolu, mülakata giren tüm adaylara KPSS puanı ölçüsünde sözlü puanı vermektir.” dedi