CEDD-İ MUALLAK

Bilindiği üzere Anayasamızın 66. Maddesi, “Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.” ifadesiyle milli kimliğimizi tanımlamaktadır.

Burada anlamını bulan “Türk”, bir etnik niteleme değil; bu memleketi ortak fedakarlıklarla vatan yapan, aynı kaderi paylaşarak birlikte yaşama ülküsünü paylaşan halkımızın milli kimliğinin adıdır.

Bunun aksi bir yaklaşım en başta bu büyük millete ihanettir.

Türk Milli Kimliği, yeni icat edilmiş bir kavram da değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran kadro, devletin temellerini bu şekilde kodlamıştır. Büyük Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir” vecizesiyle tanımını yaptığı milli kimliğimiz, Anayasamızın 66. Maddesinde bu nitelikle anlamını bulmuştur.

Fakat bazıları, adeta topraklarımızda bir millet ve milli kimlik sorunu yaşanıyormuş gibi sürekli yeni icatlar peşinde koşmaktadır.

Ülkemizde bazı kesimlerde olduğu gibi iktidar partisinin de milli kimliğe yönelik arazlı bir algısı var: TÜRK milli kimliğini bir etnisitenin vurgusuymuş gibi algılayan bu arazlı idrak; “Sen ne mutlu Türküm diyene, dersen; diğeri de ne mutlu Kürdüm-Çerkezim-Arabım-Gürcüyüm… der” seviyesizliğini, adeta, sosyolojik yeni bir bulguymuş gibi öne sürerek, güya, toplumumuzu meydana getiren farklı etnik unsurlara yönelik ayrıştırıcılığı(!) ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır.

İktidarın bu minvaldeki gayretlerine yeni Anayasa hazırlama sürecinde de şahit oluyoruz.

TBMM Bünyesinde dört partinin temsiliyle oluşturulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu epey bir süredir yürüttüğü çalışmada nihayete varmak üzere. Siyasi partilerimiz de Ağustos ayı içerisinde yeni Anayasaya dair tekliflerini TBMM Başkanlığı’na sunacaklar.

Bazı partiler ise, öncesinde, basına sızdırdıkları hususlarla alakalı tartışma ortamı yaratarak kamuoyunu hazırlamayı hedeflediler.

İşte bu bağlamda iktidar partisi AKP, teklifleri içerisinde bulunan çetrefelli konularla ilgili kamuoyunu alıştırma çalışmalarına başladı bile…

İktidara geldiği ve Anayasayı tartışmaya başladığı günden bu yana, Anayasamızda bulunan Türk ve Türk Milleti ifadelerine dönük eleştirel bir tutum takınan iktidar partisi yeni teklifinde de bu hususu es geçmemiş!

Kamuoyu hatırlayacaktır; AKP adına söz söyleyen –başta sayın Başbakan olmak üzere- etkili ve yetkili kimseler, önceleri yeni Anayasada Türk yerine, Türkiyelilik veya Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı kavramını milli kimlik olarak ihdas etmek istemişlerdi. Sanırım coğrafi bulunmuşluk ve hukuki statü ifadesi olan bu kavramların milli kimliği ifade etmeyeceğini anlamışlar ki, bundan vazgeçmişler.

Hatta şimdi daha da ileri gitmişler ve milli kimlik tanımını Anayasadan kökten çıkarmışlar.

Basına sızdırdıklarına göre; AKP’nin TBMM’de oluşturulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na sunacağı teklifinde, vatandaşlıkla ilgili 66. Maddenin yerine aşağıdaki şu hüküm getiriliyor: “Vatandaşlık bir haktır. Vatandaşlığa kabul ve kaybetmeye ilişkin hususlar kanunla düzenlenir.”

Teklif gösteriyor ki, halen Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yöneten siyasi iktidarın arzuladığı Anayasada Türk ya da Türk Milleti ifadesi hiç olmayacak!

Öfkemizden deliye dönüp, oraya buraya saldırsak mı; ya da tarihin bu en amatör traji-komedisi karşısında gülmekten kasıklarımızı mı çatlatsak bilemiyorum!

Düşünebiliyor musunuz? AKP’ye ve onun bu anlayışını destekleyenlere göre;

Şu an Anadolu coğrafyasında yaşayan ve nasıl olduğu bilinmeden bir DEVLET kuran bu kalabalık aslında bir millet değilmiş!

Türklerin yüzyıllar boyu büyük bedeller ödeyerek Anadolu’ya geldikleri ve yine büyük bedeller ödeyerek bu toprakları YURT tuttukları büyük bir yalan hikayeymiş. Aslında Türkler, cami avlusunda bulunan Ortadoğu’nun gayri meşru çocuğuymuş.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti de öyle büyük hürriyet mücadelesi verilerek, yedi düvelle burun buruna boğuşarak ve binlerce vatan evladını şehit düşürerek kurulmamış; aksine bu devlet MASA BAŞINDA ecinniler tarafından oluşturulmuş.

TÜRK diye adlandırılan bir millet de yokmuş aslında; hatta Türkler vatansız  insan topluluğunun bir koluymuş da Anadolu’da ecinnilerin ulufesiyle karınlarını doyururlarmış yüzyıllardır…

Velhasıl,

Türkler dediğimiz bu güruh aslında meşrebi, nesebi ve soyu belli olmayan CEDD-İ MUALLAK bir kavimmiş!

Hal böyleyken ne gerek var Anayasada TÜRK ifadesine,

Ne gerek var…

Soysuz-sopsuz, nesepsiz bir şekilde kardeş kardeş yaşarız bu güzelim Anadolu’da.

Yuh olsun!

Yazıklar olsun!

Ne diyelim; inşallah milletimiz idrak eder bu acı gerçeği.

Ya da Allah ıslah etsin hepimizi…

 

Son Haberler

TÜRK’ÜN MEVCUDİYETİ 30 AĞUSTOS’LA TARİHE MÜHÜRLENDİ

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın, 30 Ağustos Zafer Bayramı ile ilgili yaptığı basın...

GENEL BAŞKANIMIZDAN MHP GENEL BAŞKANI SAYIN DEVLET BAHÇELİ’YE ZİYARET

Genel Başkanımız Talip Geylan, 28.08.2024 tarihinde MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’yi ziyaret ederek, eğitimin ve eğitim çalışanlarının gündemine dair bilgilendirmelerde bulundu.

ÜCRETLİ KÖLELİK UYGULAMASINA SON VERİLMELİ!

Genel Başkanımız Talip Geylan, eğitim sisteminin en büyük sorunlarından birisinin ücretli öğretmenlik uygulaması olduğunu söyleyerek, "Korkarım ki, geçen yıl 80 bine ulaşmış olan ücretli öğretmen sayısı, bu öğretim yılında 100 binlere dayanacaktır."dedi.

ÖĞRETMENLERİMİZ NEDEN HALA GÖREVE BAŞLATILMADI?

Genel Başkanımız Talip Geylan, öğretmen atamalarının gecikmiş olmasını açılan davalara bağlamanın haksızlık olduğunu belirterek, “Danıştay’ın kararından hiçbir şekilde etkilenmeyecek şekilde 20 bin öğretmenimizi daha fazla bekletmeden öğrencileriyle buluşturmanın en makul yolu, mülakata giren tüm adaylara KPSS puanı ölçüsünde sözlü puanı vermektir.” dedi