Memur Sen Bursa İl Temsilciliğini ziyaret eden Bakan Bülent Arınç, demokrasimiz ve sendikacılığımız adına bir konuşma yapmış. Son günlerde dam derken mertek demeyi alışkanlık haline getiren Bülent Arınç, birkaç gün önce de, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in öğretmenlere şahsiyet kazandırmak istediği ve çalıştığı doğrultusunda bir açıklama yaparak, öğretmenlere hakaret etmişti.
Arınç’ın bu açıklamasına cevap veren Konfederasyonumuza bağlı Türk Eğitim Sen, Arınç, öğretmenlerden özür dilemezse kendisini öğretmen düşmanı ilan edeceklerini açıklamış, Arınç’ı kendine gelmeye davet etmişti. Öğretmenlere yapılan bu hakarete diğer sendikaların, bilhassa Hükümete yakınlığı ile meşhur bir sendikanın sessiz kalması da öğretmenler tarafından yadırganmıştı.
Öğretmenlere yaptığı hakaret sonrasında, Türk Eğitim Sen’in uyarısına rağmen özür dilemeyen Arınç, Bursa’da Memur Sen il Temsilciliğini ziyaret ederek, kendisini eleştiren Türk Eğitim Sen’in de etkisiyle olsa gerek, Memur Sen’i göklere çıkaran diğer sendikaları yerden yere vuran, yeni bir skandal açıklama daha yapmış bulunmaktadır. Memur Sen Bursa İl Temsilciğinde bir kişinin de, Arınç’tan öğretmenlere yönelik açıklamasını düzeltmesini istememesi de sendikacılık adına bir başka skandaldır.
Bu görüşmede Bakan Bülent Arınç ne inciler döktürmüş, bir bakalım;
*Yasada değişiklik yapılacak ve Memur-Sen’in görüşleri, mücadelesi doğrultusunda yasa değişikliği yapılıp toplu sözleşme imzalanacak.
*Arınç, bazı ideolojik sendikaların toplu sözleşmenin yanına grevi koymak suretiyle talepte bulunduklarını hatırlattı!
*O toplu sözleşme olsun’ diye bağıran sendikalardan biri MHP doğrultusunda ‘hayır’ demek için çalıştı, çabaladı. Öbürü de sol ve başka fraksiyonların temsilcisi olarak, onlar da ‘hayır’ oyu verilmesi konusunda çabaladı.
*Şimdi sonuçlar ortaya çıkınca çelişkiye, paradoksa bakınız, ‘hayır, toplu sözleşme olmasın’ diye sandığa gidip ‘hayır’ oyu kullanan ve ‘hayır’ oyu verilmesini isteyenler ‘hadi bakalım toplu sözleşmeye başlayalım’ dediler.
*Buna sadece Memur-Sen’in hakkı var. Dürüst, samimi, yurtsever olarak, ‘ben evet demiştim, şimdi evetin karşılığını görmek istiyorum’ demeye sadece Memur-Sen’in hakkı var. Yoksa ‘hayır’ diye ortalıkta bağırıp çağıranların, millete ‘hayır’ oyu verdirmek için yalanlarla, iftiralarla, hakaretlerle milletimizin kafasını bulandırmaya çalışanların ertesi gün bundan nemalanmaya kalkması samimiyetsizliğin en büyük ifadesiydi.
*Ama ‘hayır, hayır’ diye yırtınanların şimdi ‘nerede toplu sözleşme’ deyip ortalıkta dolaştığını görünce ‘kardeşim sen şurada bir otur bakalım, senin bunları konuşmaya hakkın yok, milletin kafasını da bulandırma, Memur-Sen ne yapacağını bilir, hükümetle bu konuyu müzakere etti, yasal değişiklik yapılacak, toplu sözleşme imzalanacak.
*Kim yol gösterdi bize? Memur-Sen gösterdi. Öbürlerine kalsaydı yanmıştık. Ne toplu sözleşme olurdu ne bilmem ne olurdu. Bu iş olacak kimsenin kafası karışmasın. Çalışanları üzmeyin. Çalışanların arasına fitne fesat sokmayın.
*Güçlü bir hükümet var, güçlü bir sendika var. İyi ki muhatabımız Memur-Sen’dir, çünkü Memur-Sen hiçbir ideolojik kavgaya kapılmadan, sadece çalışanların hakkını istiyor, mertçe istiyor, dürüst olarak istiyor ve bunun mücadelesini yapıyor.
*’Memur-Sen hiçbir siyasi partiyle organik bağı olan sendika değildir. Doğrusu da budur. Ama başka sendikalar, başka partilerin il merkezleri, ilçe merkezleri gibi çalışıyor. Yukarıdakiler genel merkezi gibi çalışıyor.
*Biz bunların başkanlarıyla bir araya geldik referandum öncesinde, ben hepsinin kapılarını çaldım ve hepsiyle konuştum, dedim ki ‘siz bunun mücadelesini yapmadınız mı yıllarca? Bak şimdi anayasa değişikliğine bunu koyduk. Gelin buna ‘evet’ deyin. ‘Evet’ demek namus borcu, siz hep bunu istediniz’. ‘Evet hep biz bunu istedik ama bugün yukarısı bizim ‘hayır’ dememizi istiyor’ dediler. Memur-Sen öyle demedi.
Yukardaki ifadelerin tamamı Bakan Bülent Arınç’a aittir. Kafasında demokrasinin bırakın tamamı, kırıntısı olanların dahi okuyunca tüylerinin diken diken olması gereken açıklamalar bunlar. Yıllardır siyasetin içinde, bakanlık gibi üst düzey görevlerde bulunmuş bir kişinin açıklaması bunlar. Babası oğluna adam olamazsın, demiş, oğul valilik mertebesine kadar yükselir ve babasını ayağına çağırır, bak baba adam olamazsın demiştin ama ben vali oldum der. Babası, oğlum ben sana vali olamazsın demedim, adam olamazsın dedim. Adam olsaydın, babanı ayağına çağırmaz, kendin gelirdin, diye cevaplandırmış.
Bu anlattığım olayla, Arınç’ın Bursa’daki toplnatıdaki üslubu arasında bir bağ var mıdır, bilinmez, ancak bizim anladığımız, bildiğimiz devlet adamı vatandaşları arasında ayrım yapmayan, herkesi kucaklayan üslup ve yaklaşımla devlet yönetmeye talip olmuş kişidir. Edabali’nin Osman Bey’e nasihatını her devlet adamı sindire sindire okumalıdır, ne diyor Şeyh Edebali;
“Ey Oğul!
Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana… Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana… Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana..
Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır.
İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler.”
Bülent Arınç’ın yukardaki ifadeleri ile Edebali’nin nasihatı ne kadar örtüşüyor, doğrusu bunun cevabına evet örtüşüyor demek mümkün değil. Neden?Öncelikle bir devlet adamı, diğer insanları kendi fikir, düşünce ve siyasetini aklama, destekleme makamı olarak göremez. Bunun için Osmanlı padişahlarına “mağrurlanma padişahım senden büyük Allah var.” Diyenler her zaman bulunmuştur. Bu sebeple, Bülent Arınç’ın sendikalarla ilgili değerlendirmelerini 12 Eylül referandumunda, evet ya da hayır demeleri ile yapması sağlıklı bir aklın değerlendirmesi olamaz.
Toplu sözleşme hakkını sadece, referandumda evet diyen Memur Sen’in isteyebileceği, diğer sendikalar hayır dediği için, buna hakkı yoktur gibi bir değerlendirme içerisinde olması nasıl bir muhakeme fukaralığı içinde olduğunu da çok net gözler önüne sermektedir. Bülent Arınç’ın açıklamalarından, evet diyen Memur Sen’in ödüllendirildiğini, hayır diyen sendikaların ise cezalandırıldığını anlıyoruz. Evet Memur Sen evet demiş kazanmıştır, Hükümet Arınç efendinin de dediği gibi Memur Sen’in isteği doğrultusunda sendika kanunu çıkarmak üzeredir. Hayrettir ki, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik asla böyle bir şey olmadığını, bütün sendikalara eşit mesafede bir sendika kanunu istediklerini, bize, Konfederasyonumuzu ziyaretinde ifade etmişti. Demek ki, doğrusunu Arınç biliyormuş, ya da Arınç doğrusunu söylemiş.
Bülent Arınç, öğretmenlere hakaretten sonra ikinci büyük gafını da bu şekilde yapmış bulunmaktadır.Memur Sen dışında tüm sendikaları ideolojik davranmak, bir partinin arka bahçesi olmakla suçlayan Arınç, Memur Sen’in ise hiçbir siyasi partiyle organik bağı olmadığını bu kadar övgü dolu sözlerden sonra söyleyebilmektedir. Bu söze kargalar bile güler demek çok demode kalacaktır, diyeceğiz de, durumu açıklamak için başka ifadeler de akla gelmiyor, doğrusu.
Türkiye Kamu Sen olarak, grev ve toplu sözleşme hakkını beraberce istemenin neresinin ideolojik olduğunu anlamakta zorlanıyoruz. Bu milletin mensuplarının Anayasa Referandumunda, evet demesinin, hayır demesinin de şerefli bir yaklaşım olduğunu her fırsatta dile getirdik. Arınç, bizlere gelmiş, evet demek namus borcudur, demiş, biz de ‘Evet hep biz bunu istedik ama bugün yukarısı bizim ‘hayır’ dememizi istiyor’ demişiz. Böylesine bir iftiradan yüce Allah sığınırız, o görüşmede Bülent Arınç’a evet yada hayır noktasında bir cevap verilmemiş, grev hakkının da Anayasa paketinde olması gerektiği söylenmiştir. Bu maddenin diğer tartışılan maddelerden ayrılması halinde TBMM’de bulunan tüm siyasi partilerin buna destek vereceği de kendisine söylenmiştir. Arınç’ı sözlerini ispata davet ediyoruz, aksi takdirde müfteri durumuna düşeceğini bilmesini istiyoruz.
Arınç güçlü bir Hükümet güçlü bir Memur Sen var diye övünüyor.Türkiye Kamu Sen defalarca dile getirmişti, Hükümet Toplu Sözleşme yi dikensiz gül bahçesine çevirmek istiyor, diye, Arınç’ın bu açıklaması ne kadar haklı olduğumuzu da ortaya koymaktadır. Bu sözlerini şöyle anlayabiliriz, “İyi ki diğer sendikalar yok, Memur Sen ile al gülüm ver gülüm güzel bir toplu sözleşme yaparız.” Türkiye Kamu Sen aylardır, hatta yıllardır, sarı sendikacılık tehlikesinden bahsetmekte, tüm devlet memurlarını uyarmaktadır. Arınç’ın bu açıklamaları Türkiye Kamu Sen’i bir kere daha haklı çıkarmıştır.
Arınç’ın yukardaki sözleri esasen pek açıklamaya muhtaç değil. Son derece açık ve anlamlı sözler. Öğretmenlere şahsiyet kazandıracaklarını söyleyenlerin hedefinde, şimdi de tüm memurlara Memur Sen vasıtasıyla, şahsiyet kazandırma var, diye düşünüyoruz. Ancak, Türkiye Kamu Sen olarak Arınç’a şunu bir kere daha hatırlatıyoruz, devlet adamı olun, duygularınızla devlet yönetmeyi birbirine karıştırmayın.Bu yaptığınız açıklamalar hem Anayasa hem de kanunlarımız önünde suçtur.Vatandaşları oylarının rengine göre değerlendirmek sizin hakkınız da, haddiniz de değildir. ADAM OLMAKLA BAKAN OLMAK arasında ne kadar büyük bir fark olduğunu da bir kere daha hatırlatmakta yarar görüyoruz.
TÜRKİYE KAMU SEN GENEL MERKEZİ