Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında kadınlarımız hayatın her alanında hala varlığını ispat etme mücadelesi vermektedir. Milli mücadelede erkeklerle omuz omuza çarpışan, ay yıldızlı al bayrağımızın ebediyen dalgalanması için topraklarımızı müdafaa eden, yüksek iradesi, feraseti ve özgürlüğe adanmış azmiyle Cumhuriyete uzanan yolun kaldırım taşlarını döşeyen kadınlarımız, Cumhuriyet dönemiyle birlikte başlayan demokratikleşme ve çağdaşlaşma sürecinde Büyük Atatürk sayesinde sayısız hakkın sahibi oldu. Bu dönemde kız çocuklarının okutulması yönünde büyük atılımlar gerçekleştirilirken, kadınlarımız seçme ve seçilme hakkı elde etti. Türk Medeni Kanunu getirilerek kadın hakları güvence altına alındı, aile içinde demokratikleşme yolunda önemli bir viraja girildi.
Cumhuriyetin ilk yıllarından bugüne baktığımızda; toplumların gelişiminde öncü rol üstlenen kadınlarımız eğitim ve çalışma hayatında aktif olarak yer almasına, ekonomik bağımsızlığını elde etmesine, ülkemizin kalkınmasında büyük pay sahibi olmasına rağmen erkek davranış kalıpları, toplumsal gücün erkekler tarafından paylaşılmak istenmemesi, kadının statüsünün yükseltilmesine yönelik çalışmaların yeterli olmamasından dolayı maalesef hala kadınlarımızın toplumsal hayatımızdaki konumunun istenilen düzeye geldiğini söylemek mümkün değildir.
Şöyle ki;
Kadına yönelik şiddet vakalarında ülkemiz yüksek bir sabıkaya sahiptir. Kadın cinayetlerine her gün yenileri eklenirken, sözlü, cinsel ve psikolojik şiddet de artarak sürmektedir. 2023 yılında 400 civarında kadın öldürülürken, 2024 yılının ilk iki ayında öldürülen kadın sayısı 70’e ulaşmıştır.
Öte yandan ülkemizde cinsiyet eşitsizliği ciddi bir sorundur. Dünya Ekonomik Forumu Raporu’na göre Türkiye yüzde 63,8 ile cinsiyet eşitliğinde 146 ülke arasında 129’uncu sıradadır.
Kadın istihdamının önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Peki iş gücüne katılımda kadınlarımız hangi noktada? TÜİK istatistiklerine göre istihdam edilenlerin sayısı 2023 yılı IV. çeyreğinde erkeklerde yüzde 65,8 iken, kadınlarda yüzde 31,6’dır. 2023 yılı IV. çeyreğinde işgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,0, kadınlarda ise yüzde 35,8’dir. 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı erkeklerde yüzde 12,7, kadınlarda ise yüzde 21,8 olarak tahmin edilmiştir. Bu rakamlardan da görüleceği üzere kadın istihdamının önündeki engellerin kalkmadığı, erkeklerle kıyaslandığında kadının işgücüne katılım oranının daha az olduğu anlaşılmaktadır.
Siyasi partiler kadın temsil oranını artırmak için elini taşın altına koymalıdır.
Kadınların aktif siyasette ve karar mekanizmalarında rol almaları da sınırlı sayıdadır. Kadın milletvekili oranının 2023 genel seçimleri ile birlikte yüzde 20,2’ye yükselmiş olması sevindirici olmakla birlikte ülkemizde kadınlarımızın TBMM’deki temsiliyetinin hala tam anlamıyla gerçekleştiğini söylememiz mümkün değildir. İlk kez kadınlarımızın milletvekili seçme ve seçilme hakkına sahip olduğu 1934 yılından bugüne, yani 90 yılda kadınlarda milletvekili temsil oranının henüz yüzde 25’e dahi ulaşamamış olması üzerinde düşünülmesi gereken bir husustur. Oysa Türk kadını seçme ve seçilme hakkına birçok batı ülkesinden çok önce sahip olmuştu. Bu noktada tüm siyasi partilerin elini taşın altına koyması, muhtar, belediye başkanı, milletvekili seçimlerinde kadınlarımızı desteklemesi, parlamentoda önemli görev ve pozisyonlara getirmesi ülkemizin kalkınması noktasında da çok kıymetli olacaktır.
Kadınlarımız karar mekanizmalarında yer almalı, bu konuda pozitif ayrımcılık yapılmalıdır.
Kadınların sendikalaşma oranlarına baktığımızda; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın verilerine göre sendika üyesi olan kamu görevlilerinin yüzde 56,1 erkek, yüzde 43,9’unun kadın olduğu görülmektedir. Kadınların sendikalaşma oranının erkeklerden yüzde 12,2 düşük olması hem devletimizin hem de sendikalarımızın bu konuda özeleştiri yapması ve çare aramasına zemin hazırlamalıdır. Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen olarak çözüm önerimiz; kadın üye sayısını artırmak ve kadın varlığının sivil toplum örgütlerinin yönetim kademelerinde daha fazla yer alabilmesinin önünü açmak için sendikalar bünyesinde oluşturulan kadın komisyonları, kadın çalışma grubu gibi alt komisyonların hukuki bir statüye kavuşturulması ve bu şekilde yetki verilerek, çalışma yapmalarına yasal zemin sağlanmasıdır. Ayrıca sivil toplum kuruluşlarına üye olmak, yönetici kademelerinde aktif olarak yer almak konusunda talebin kadınlardan gelmesi de çok önemlidir. Kadınlarımızın kamu hayatının ve özel sektörün her kademesine nüfuz etmesi, özellikle karar mekanizmalarında görev alması için pozitif ayrımcılık içeren tedbirler de geliştirilmelidir.
Toplu sözleşme taleplerimiz hayata geçirilmelidir.
Kadın kamu çalışanları için 7. Dönem Toplu Sözleşmede gündeme getirdiğimiz önemli taleplerimiz bulunmaktadır. Bunlardan birisi kadın kamu görevlilerinin doğum izni süresinin doğum öncesi 12 hafta ve doğum sonrası 12 hafta olmak üzere toplam 24 haftaya çıkarılmasıdır. Kadın memurlarımızın doğum sonrası süt izni kullanım süresi için bir yıl yeterli değildir. Bu sürenin iki yıla çıkarılması özellikle emzirme döneminin sağlıklı geçirilmesini sağlayacaktır. Bunun yanı sıra kadın çalışanlara ilave mali ve sosyal hakların sağlanması ve kadın çalışanların çalışma saatlerinin düzenlenmesi de önemli taleplerimizdendir.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde ayrıca;
Sendikamız, Birlemiş Milletlerin Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi’nde yer alan ilkelere uyulmasını da çok önemsemektedir. Kadın-erkek eşitliğinin sağlanması, kadına yönelik şiddetin önlenmesi, tüm hukuki normlardan cinsiyetçi ifadelerin ayıklanması, kız çocuklarının okullaşmasının önündeki engellerin kaldırılması, kadınların ekonomik, siyasi, sosyal, çalışma hayatı, eğitim, aile içi ve kültürel alanda erkeklerin sahip olduğu her hakka sahip olması, fırsat eşitliğinin sağlanmasının da hemen, şimdi, daha fazla zaman kaybetmeden hayata geçirilmesi gerekmektedir. Kadının doğurganlık özelliğinden dolayı evde olması gerektiğini salık veren toplumsal bakış açısına son verilmeli, kadının sadece anne olmadığı, aynı zamanda tıpkı erkekler gibi bir birey olduğu ve toplumsal hayatta önemli rollere sahip olduğu gerçeği de tüm zihinlere kazınmalı, toplumsal bilinç sağlanmalıdır.
Dünya, 7 Ekim 2023 tarihinden beri devam eden Filistin’de yaşanan toplu kıyıma tanıklık ediyor. Bu kıyımdan en çok etkilenenler kadınlar ve çocuklar. Katil İsrail Devleti’nin Gazze’de katlettiği 30 bin civarında Filistinlinin 9 bine yakınının kadın olması çok düşündürücü. Dünya Kadınlar Günü’nde Filistin’de katledilen Gazzeli kadınlarımızı rahmetle anıyor, Gazze’de vatanları, bayrakları, gelecekleri için mücadele eden Gazzeli kadınlarımızın önünde saygıyla eğiliyoruz.
Şehit öğretmenlerimizi rahmetle anıyoruz.
Ceren Damar Şenel, Rabia Sevilay Durukan, Ayşegül Çelik, Aylin Sözer, Aysel Yaşar… Cinayete kurban giden şehit kadın eğitimcilerimizi; deprem şehidi öğretmenlerimizi; terör saldırısının bizlerden kopardığı şehit öğretmenlerimiz Şenay Aybüke Yalçın, Ayşe Konakçı, Neşe Alten, Yasemin Tekin, Nuriye Ak, Nurgül Aladağ, Aynur Sari, Arzu Özsoy, Ayşenur Alkan, Dilay Kerman, Nesrin Ünügür, Esma Karadoğan, Elif Livan’ı minnetle, Fatiha’larla anıyoruz. Şehitlerimizin eşleri ve anneleri başta olmak üzere tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.