Bir anne düşünün çocuklarını evde bırakmış pazara gitmiş. Pazarda evinde yangın çıktığını öğreniyor. Aklında çocuklarının alevler içindeki görüntüsü. Yüreğinde büyük bir acı. Evine doğru koşmaya başlıyor. Bu anne yolda koşarken birilerine çarptıysa ve dönüp özür dilemedi ise hiç kimse kusuruna bakmamalı.
Türk Eğitim-Sen kurulduğu gün genel amaçlarını;
Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne, millî ve manevî değerlere, insan haklarına, demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalarak, demokrasinin korunup bütün kurum ve kurallarıyla yerleşmesi ve çağdaş uygarlık düzeyine ulaşılması yolunda çaba göstermeyi,
Toplum ve iş barışını tesis ederek devlet-millet kaynaşmasına ve sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunmayı,
Hür sendikacılık anlayışı içerisinde, üyelerinin ekonomik, sosyal, kültürel ve meslekî hak ve menfaatlerini korumayı ve geliştirmeyi,
Türk millî eğitim sisteminin temel ilke ve hedeflerinin, 21’inci Yüzyılın ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde gerçekleşmesi için; uygulamada ortaya çıkan eksiklik, aksaklık ve yanlışlıkları tespit ederek, gelişen eğitim teknolojisi ışığında düzeltilmesi, iyileştirilmesi ve geliştirilmesi yönünde yol göstermeyi, görüş ve önerilerde bulunmayı,
Amaç edinmiştir şeklinde ifade etmiştir. Bu ifadeleri tüzüğüne yazarken takiye yapmamıştır. Türk Eğitim-Sen’in onaltı yıllık şerefli ve mücadele dolu yıllarında yaptıkları ortadadır.
Ancak özellikle son altı yıldır ülkemizde padişahlığa geri dönülmüş. Padişahım çok yaşa diyen soytarılarda çoğalmıştır. Dün mazlum rolünü oynayarak padişah olanlar bu gün en büyük zalim olmuştur.Dün hak, hukuk, adalet, insan hakları, özgürlük türküleri söyleyen, hançereleri yırtılana kadar hamaset yapanlar bu gün kölelere sahip olmak istemektedirler.
Türk Eğitim – Sen’in bütün baskılara, Ali – Cengiz oyunlarına rağmen; ilkeli kararlı duruşunu esnemeden sürdürmesi birilerini deli ediyor. Bu duruşu sergileyen 150 bin üyemizi bu vesile ile bir defa daha kutluyorum.
Eğer bu gün birtakım valiler devleti temsil ettiğini unutup bir siyasi parti il başkanı gibi davranıyorsa ona devletin valisi olduğunu hatırlatmak Türk Eğitim – Sen’in varlık sebebidir. Yine bir ilçede kaymakam bir siyasi partinin ilçe başkanlığı rolünü üstlenmişse gerekeni yapmak Türk Eğitim – Sen’in uhdesindedir.
Ey dostlar! Kıymetli meslektaşlarım! Türk Milli Eğitiminin değerli yöneticileri! İçinizde eğri ağaçlar var. Biliyoruz ki ”Eğri ağacın doğru gölgesi olmaz” Varlığı siyasi iktidara armağan olanlar var. Varlığı siyasi iktidara armağan olanlarla bu eğitim sistemimiz bir yere varamaz.Şahit oluyoruz; yönetim her geçen gün camiamızda mutsuz, huzursuz, tedirgin bireyler sayısını arttırıyor. Biliyoruz ki mutsuz ve huzursuz eğitim çalışanının verimli olmasını beklemek de saflık olur.
Eğitim çalışanlarını mutsuz eden her şey bizi de mutsuz ediyor. Muhatabımız kim, hangi makam olursa olsun sözümüzü söylemekten, gerekeni yapmaktan bu güne kadar geri kalmadık. Bundan sonrada kalmayacağımız birileri tarafından bilinse iyi olur. Çünkü bize peygamber efendimiz “haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” diye nasihat ediyor.
Türk Eğitim-Sen olarak son yıllarda biz dava kazanmaktan bıktık. MEB yanlış yapmaktan bıkmadı. Yandaş birey, yandaş sendika kayırmacılığı bitmedi.
Ey uzaktan kumandalı yöneticiler! Şu anda her okulda,her kurumda bir yangın var ve biz yazımın başındaki anne gibiyiz.Onun için yolda koşarken birilerine çarparsak ve özür dileme fırsatı bulamazsak kimse kusura bakmasın.