Kilis İl Temsilcimiz Osman BOYBEYİ’nin soruşturmasını yapan ve bu soruşturma sonrasında kademe ilerlemesi ve il dışına tayin cezası ile karşı karşıya kalan Osman BOYBEYİ’nin durumu ile ilgili internet sitemizde bir haber yayınlamıştık. Haberimiz üzerine Bakanlık Baş Müfettişi Cevdet SEZGİN sendikamıza bir açıklama göndermiştir. Taşıdığımız sorumluluk ve ahlaki ölçüler gereği Cevdet SEZGİN’in yazısını aynen yayınlıyoruz. Başmüfettişin değerlendirmesine yönelik cevaplarımız aşağıdadır.
Sayın;İsmail KONCUK
Türk Eğitim –Sen
Genel Başkanı
Başkanı bulunduğunuz sendikanın 27 Temmuz 2010 – 14.47 Tarih ve satli “Kilis İl Temsilcimize Yapılan Haksızlık Yanınıza Kalmayacaktır” başlıklı yazınızda:
“Türk Eğitim Sen Kilis İl Temsilcisi Osman BOYBEYİ, Bakanlık Müfettişi Cevdet SEZGİN tarafından yapılan taraflı soruşturma sonucunda, 1 yıl kademe ilerlemesini durdurma ile cezası ile cezalandırılarak, Şanlı Urfa’ya tayin edilmiştir. Hiçbir makul gerekçesi olmayan soruşturmanın dayanağı olarak, Kilis İl Temsilcimiz Osman BOYBEYİ’nin bir siyasi parti toplantısına katılmış olması gösterilmektedir.” Demektesiniz.
…
Sendikal faaliyetlerin önemini vurguladıktan sonra bir temsilci arkadaşınızı savunurken adımı ve görevimi de bu işle ilişkilendirip şahsıma hakaret ettiğinizi üzülerek okudum. Yazınızın bir başka bölümünde ise:
“ Bakanlık Müfettişi Cevdet SEZGİN tarafından yapılan soruşturmada, bütün bunlar göz ardı edilmiş ve taraflı bir soruşturma yapılmıştır. Bakanlık Müfettişi Cevdet SEZGİN, iddia edilen suçlardan dolayı, Kilis İl Temsilcimiz Osman BOYBEYİ’ne 1 yıl kademe ilerlemesini durdurma cezası vermekle tatmin olmamış, il dışına tayin edilmesini de istemiştir. Söz konusu Bakanlık Müfettişi Cevdet SEZGİN, yaptığı soruşturmada, sendikal mevzuatı, Danıştay kararlarını görmezden gelecek ve yanlı davranacak kadar mesleki etiğin dışına çıkmıştır.” Diye devam etmekte, yine başka bir bölümünde ise şahsıma ‘tetikçi müfettiş’ gibi ağır bir ithamda bulunmaktasınız.
Öncelikli olarak şunu belirtmek isterim ki,hiçbir sendika temsilcisi veya başkanı hiçbir şekilde bir kamu görevlisine hakaret etme gibi bir hakka sahip değildir. Bu hakkı size ne kanun verir ne de mensubu olduğunuz sendikanın kuruluş amaçları.
Şimdi gelelim yazınıza;
1.
Siz, Osman BOYBEYİ hakkında tarafımdan yapılan soruşturmanın hiçbir surette içeriğine hakim olmadığınıza göre benim taraflı soruşturma yaptığım kanaatine nereden vardınız ? Eğer bir taraflı davranıştan söz edilecek ise sizin gibi bilmeden, okumadan ve görmeden sadece ‘duyuntularla’ karar veren ve bunu dile getiren siz ve sizin gibiler olmalıdır.
2.
Bakanlık Müfettişine ‘tetikçi’ gibi bir nitelemede bulunma hakkını nereden elde ediyorsunuz ?
Yazınızda bahsettiğiniz Yargı kararlarını bu yazıyı kaleme alan kişilerden daha iyi anlayacak ve yorumlayacak bilgi birikimine ve deneyime sahip olduğumu bilmelisiniz. Bahsi geçen Danıştay 12.Dairesinin 9.3.2010 gün ve E: 2007/2509, K: 2010/1244 sayılı kararında” sendikaların toplumsal sorunlara ilişkin yapılan toplantılara katılması türünden faaliyetlerinin sendikal faaliyet kapsamında olduğu ve suç olarak değerlendirilmesine olanak bulunmadığı “ belirtilmektedir. Eğer bu kararı iyi okumuş olsaydınız yanlış yorumlamadan kurtulmuş olurdunuz. Burada bahsedilen ‘toplumsal sorunlara ilişkin yapılan toplantılardan’ bahsedilmektedir. Yoksa siyasi partilerin her tür toplantısından bahsedilmemektedir.
Raporun içeriğinde Danıştay’ın bu kararı var olup,Osman BOYBEYİ’NİN durumu bu kapsamda değildir.Zira Osman BOYBEYİ’NİN katıldığı toplantı, adı geçen siyasi partinin toplumsal sorunları görüştüğü bir toplantı olmayıp ‘KATILIM ve İSTİŞARE’ toplantısıdır. Bu durumda İl Emniyet Müdürlüğünden alınan resmi yazı ile teyit edilmiştir. Bu toplantıda hiçbir toplumsal sorundan bahsedilmesi söz konusu olmayıp sadece adı geçen siyasi partiye üye kaydedilmesine yönelik tamamen siyasi nitelikli bir toplantı olduğundan sendika başkanı da olsa Devlet memuru olan birisinin bu tür toplantıya katılması 657sayılı Kanun’un 125.maddesinde belirtilen disiplin suçu kapsamındadır.
3.
Rapor sonucunda Osman BOYBEYİ hakkında Disiplin teklifi yapılmış olup idari teklif Bakanlık Makamının ‘takdirine’ bırakılmıştır. Yani Müfettiş tarafından il dışına atanması yönünde bir teklif yapılmamıştır. Disiplin teklifi ise Müfettişliğimiz tarafından sadece ‘teklif’ niteliğinde olup teklifin uygulanıp uygulanmaması tamamen İl Disiplin Kurulunun kararana dayanmaktadır. İl Disiplin Kurulu, dosyayı inceledikten sonra Osman BOYBEYİ’NİN savunmasını almak ve buna göre bir değerlendirme yaptıktan sonra teklifi kabul etmek veya tamamen Müfettiş teklifini yok sayarak dosyayı işlemden kaldırmak yetkisine sahiptir. Hal böyle olurken, Osman BOYBEYİ’NİN almış olduğu cezadan ve görev yeri değişikliğinden dolayı soruşturmacıyı sorumlu tutmak,hatta daha da ileri giderek benim ceza verme ile il dışına sürdürme gibi bir eylemi üstlendiğimi yazmak gafletine düşmüşsünüz ki,buda bu yazıyı kaleme alan kişilerin disiplin ve idare hukuku açısından ne kadar yetersiz olduğunu ortaya koymaktadır.
4.
Müfettişlerin yapmış oldukları soruşturmaların idareyi bağlayıcı özelliğinin olmadığı Danıştay kararlarında kesin olarak ortaya konulmuştur.
Danıştay 2. Dairesi’nin Esas:1985/2876 ve Karar: 1986/29 Sayılı içtihadında “…müfettişlerin yürüttüğü hizmet ile ilgili olarak raporda ulaştığı sonuç, kanaat ve mütalaasından dolayı doğrudan doğruya sorumlu kılınamayacağı ve yaptığı tekliften dolayı kusurlu görülemeyeceğini,bu konudaki nihai takdir yetkisi ve karar alma hak,yetki ve sorumluluğunun idareye ait olduğunu kabul etmiştir. Nitekim bu görüşten hareketle Danıştay 5.Dairesinin26.03.1986 tarih ve E.No:1985/1410,Karar No:1986/378 kararında bir müfettişin hazırlamış olduğu bir rapora göre tesis edilen işlemin idari yargı mercileri tarafından iptal edilmesi üzerine müfettişin görev yerinin değiştirilmesine ilişkin karar “657sayılı Kanun ile kamu görevlilerinin görev yerlerinin değiştirilmesi konusunda idareye tanınan takdir yetkisinin kamu yararı amacına ve hizmet gereklerine uygun kullanılması gerektiği, inceleme ve lüzum görüldüğü takdirde soruşturma görevini yerine getiren müfettişin kanaatine uyup uymamak idarenin takdirinde bir husus olduğu için” iptal etmiştir. Buradan da anlaşılacağı gibi davacı hakkında nihai kararı veren ve bunu uygulayan birim davacının bağlı olduğu Milli Eğitim Bakanlığıdır.
Danıştay 1.Dairesin’nin Esas:2006/262; Karar: 2006/478 Sayılı kararında “soruşturmacı olarak görevlendirilenler,soruşturma ve ön inceleme raporu düzenlemekle yükümlü bulunduklarından ,bulguların saptırılması ve karartılması halleri hariç olmak üzere,düzenledikleri raporlarda getirdikleri tekliflerden,karar verme konumunda olmamaları nedeniyle sorumlu tutulmalarına hukuken olanak yoktur” demektedir.
Düzenlediğimiz soruşturma raporunda hiçbir bilgi ve belge karartılmadığı ve hiçbir bilgi saptırılmamıştır.
Danıştay2. Dairesinin 18.05.2001 tarih ve Esas No:2001/588;Karar No:2001/1372 sayılı kararında: “4483 sayılı yasaya göre yapılan soruşturmalarda soruşturmacının görüşünden dolayı suçlanamayacağı” şeklindedir
Yukarıda sıralanan yargı kararlarından da anlaşılacağı gibi ,Müfettişlerin düzenledikleri raporlar idareyi bağlayıcı nitelikte olmadığından sorumlulukları da yoktur. Sizin bir sorununuz var ise bunu,muhatabınız olan idari makamlarla halletmeniz gerekir. Müfettişe ‘taraflı davranmak” veya ‘tetikçi’ gibi ithamlarda bulunmak etik bir davranış olmadığı gibi sendikanın amaç ve ilkelerine de uygun değildir.
Hukuki haklarım saklı kalmak kaydıyla bu açıklamalarımızı kendi Web sayfanızda aynı puntolarla okurlarınıza/üyelerinize duyurmanızı ve şahsıma yönelik bu hatanın düzeltilmesini rica ederim.
CevdetSEZGİN
Türk Eğitim Sen’in değerlendirmesi
1-Başmüfettiş Cevdet SEZGİN yukardaki yazısında, Dairesinin 9.3.2010 gün ve E: 2007/2509, K: 2010/1244 sayılı kararında” sendikaların toplumsal sorunlara ilişkin yapılan toplantılara katılması türünden faaliyetlerinin sendikal faaliyet kapsamında olduğu ve suç olarak değerlendirilmesine olanak bulunmadığı “ belirtilmektedir. Eğer bu kararı iyi okumuş olsaydınız yanlış yorumlamadan kurtulmuş olurdunuz. Burada bahsedilen ‘toplumsal sorunlara ilişkin yapılan toplantılardan’ bahsedilmektedir.
Yoksa siyasi partilerin her tür toplantısından bahsedilmemektedir.
Raporun içeriğinde Danıştay’ın bu kararı var olup,Osman BOYBEYİ’NİN durumu bu kapsamda değildir.Zira Osman BOYBEYİ’NİN katıldığı toplantı, adı geçen siyasi partinin toplumsal sorunları görüştüğü bir toplantı olmayıp ‘KATILIM ve İSTİŞARE’
toplantısıdır. Bu durumda İl Emniyet Müdürlüğünden alınan resmi yazı ile teyit edilmiştir. Bu toplantıda hiçbir toplumsal sorundan bahsedilmesi söz konusu olmayıp sadece adı geçen siyasi partiye üye kaydedilmesine yönelik tamamen siyasi nitelikli bir toplantı olduğundan sendika başkanı da olsa Devlet memuru olan birisinin bu tür toplantıya katılması 657sayılı Kanun’un 125.maddesinde belirtilen disiplin suçu kapsamındadır.demektedir. Ancak, burada ifade edilen ile, verilen ceza bir biriyle çelişmektedir.Neden? Kilis İl Temsilcimiz Osman BOYBEYİ davetli olduğu bir siyasi parti toplantısına katılmıştır. Burada konuşulan konuların tayin ve tespiti Osman BOYBEYİ’nin yetkisinde değildir. Osman BOYBEYİ davetli olduğu bir toplantıya katılmıştır, toplantıyı sevk ve idare etmediği gibi bu toplantıda siyasi bir faaliyet sayılacak bir fiil ortaya koymamıştır. Sayın Bakanlık Müfettişi siyasi partilerin yaptığı her toplantının siyasi mahiyette olacağını bilmemekte midir? Her siyasi parti yaptığı toplantıda kendi toplumsal algısını, toplumsal problemlere bakış açısını açıklar. Bir siyasi partinin yaptığı toplantının siyasi amaçları olmaması mümkün değildir. Ancak, burada önemli olan dinleyici konumunda olan Kilis İl Temsilcimizin siyasi bir propaganda yapmadığı gerçeğinin bilerek ve kasden göz ardı edildiğidir. Sayın Başmüfettiş Danıştayın kararını çarpıtmaya ve kendini haklı çıkarmaya gayret etmektedir. Sayın Başmüfettişe soruyoruz, elinizde emniyetin resmi yazısı olduğunu söylüyorsunuz, bu yazıda Osman BOYBEYİ’nin toplantıda siyasi içerikli bir konuşma yaptığı veya bir siyasi partinin propagandasını yaptığı yazmakta mıdır? Bu konuda elinizde bir belge bulunmakta mıdır? Elbette, Hayır. Çünki, Kilis İl Temsilcimiz Osman BOYBEYİ bu toplantıda tek bir konuşma yapmamış, sadece dinlemiş ve toplantı sonunda üyelerimizin yaşadığı sıkıntıları bölge milletvekili Hasan ÖZDEMİR’e toplantı sonrasında aktarmıştır. Çok tecrübeli bir müfettişin, Başmüfettiş ünvanlı bir müfettişin böylesine önemli bir ayrıntıyı, verdiği kararda göz ardı etmesi nedendir? Sayın Başmüfettişin dediği gibi hukuk bilgimiz az da olsa, biz bu gerçeği görebiliyor ve değerlendirmemizi buna gore yapıyoruz. Hukuk bilgisi çok derin olan BAŞMÜFETTİŞ Cevdet SEZGİN engin hukuk bilgisi ile neden bu gerçekleri görmezden gelerek, kendi örnek verdiği mahkeme kararına aykırı bir karar vermiş, yada vermek zorunda kalmıştır?
2- Başmüfettiş Cevedet SEZGİN yukardaki yazısında,“ Yukarıda sıralanan yargı kararlarından da anlaşılacağı gibi ,Müfettişlerin düzenledikleri raporlar idareyi bağlayıcı nitelikte olmadığından sorumlulukları da yoktur. Sizin bir sorununuz var ise bunu,muhatabınız olan idari makamlarla halletmeniz gerekir. Müfettişe ‘taraflı davranmak” veya ‘tetikçi’ gibi ithamlarda bulunmak etik bir davranış olmadığı gibi sendikanın amaç ve ilkelerine de uygun değildir.” Demektedir.
Verdiğiniz kararda hukuken sorumluluğunuz olmayabilir, ancak vicdani sorumluluklarınız bulunmaktadır. Yukarda ifade ettiğimiz üzere, açıkça hatalı bir karar vardır ve idare sizin değerlendirmeleriniz üzerinden karar vermektedir. Yani idare sizin gibi Başmüfettişlik payesi olan bir müfettişin görüşlerini dikkate almak zorunda kalmaktadır. Kaldı ki, soruşturmasını yaptığınız kişi bir sendika yöneticisidir. Bir sendika temsilcisini diğer kamu görevlisi ile aynı görmek ve sendikal mevzuatı görmezden gelerek değerlendirme yapmak, ceza vermek, örgütlenme hakkından da bi haber olduğunuzu göstermektedir. Sayın Başmüfettiş, bir sendika yöneticisi hem üye hakları hem de toplumsal olaylarla ilgili görüşlerini açıklar, basın açıklaması yapar hatta eylem ve etkinlikler de yapar. Bunları yapamayan bir sendika yöneticisi sendikal faaliyetleri nasıl yapacaktır, gördüğü yanlışların üzerine nasıl gidecektir? Ne siz ne de bir başkası sendikal haklarımızı engelleme hakkına sahip değildir ve bu yaptığınız açıkça suçtur ve bu suçun, Türk Ceza Kanunu’nun 118 inci maddesinde karşılığı bulunmaktadır. Sizin başmüfettiş olmanız size sendikal faaliyeti engellemek, o sendikanın itibarını düşürmek yatkisini vermez. Bu kararınızla sadece, Kilis İL Temsilcimiz Osman BOYBEYİ’ni cezalandırmadınız, sendikamızın Kilis’te etkinliğini kesintiye uğrattınız, sendikamızın itibarına gölge düşürdünüz. Sayın Başmüfettiş, derin hukuk ve mevzuta bilginizi sendikal haklar konusunda da derinleştiriniz. İLO sözleşmelerini, Avrupa sosyal şartını derinlemesine okuyunuz ve sendikal hakların ne anlama geldiğini ve ülkemize hangi yükümlülükleri yüklediğini öğreniniz.
3- Başmüfettiş yazısına devamla şunları söylemektedir,” Rapor sonucunda Osman BOYBEYİ hakkında Disiplin teklifi yapılmış olup idari teklif Bakanlık Makamının ‘takdirine’ bırakılmıştır. Yani Müfettiş tarafından il dışına atanması yönünde bir teklif yapılmamıştır. Disiplin teklifi ise Müfettişliğimiz tarafından sadece ‘teklif’ niteliğinde olup teklifin uygulanıp uygulanmaması tamamen İl Disiplin Kurulunun kararana dayanmaktadır. İl Disiplin Kurulu, dosyayı inceledikten sonra Osman BOYBEYİ’NİN savunmasını almak ve buna göre bir değerlendirme yaptıktan sonra teklifi kabul etmek veya tamamen Müfettiş teklifini yok sayarak dosyayı işlemden kaldırmak yetkisine sahiptir. Hal böyle olurken, Osman BOYBEYİ’NİN almış olduğu cezadan ve görev yeri değişikliğinden dolayı soruşturmacıyı sorumlu tutmak,hatta daha da ileri giderek benim ceza verme ile il dışına sürdürme gibi bir eylemi üstlendiğimi yazmak gafletine düşmüşsünüz ki,buda bu yazıyı kaleme alan kişilerin disiplin ve idare hukuku açısından ne kadar yetersiz olduğunu ortaya koymaktadır.
Başmüfettiş Cevdet SEZGİN, bu ifadelerle neredeyse, "Cezayı ben teklif etmedim." demek istemektedir. Bu şekilde davranarak tüm sorumluluğu idarenin üstüne yıkmak ne derece etik bir davranıştır. Kaldı ki, idare, yanlış karar bile vermiş olsa bu kararını müfettiş raporuna bağlamaktadır.Raporunda kademe ilerlemesini durdurma cezasını Cevdet SEZGİN teklif etmemiş midir, görev yeri değişikliği teklifi Cevdet SEZGİN tarafından yapılmamış mıdır? Elbette, bunları uygulayıp uygulamamak idarenin yetkisindedir. Osman BOYBEYİ’nin açığını arayan, il milli eğitim müdürlüğü ve valilik böylesine bir raporu Osman BOYBEYİ’nin aleyhine kullanacaktır. Hatta, bölge milletvekilleri bile devreye girerek, bakanlık üzerinde baskı oluşturmuş ve Osman BOYBEYİ’nin Şanlıurfa’ya sürgününü sağlamıştır. Ancak, bütün bunların dayanağı Baş Müfettiş Cevdet SEZGİN’in hukuken hiç de doğru olmayan soruşturması ve oluşturduğu raporudur. Sendikamızı ve yaptığı haberi, “bu yazıyı kaleme alan kişilerin disiplin ve idare hukuku açısından ne kadar yetersiz olduğunu ortaya koymaktadır.” Diyerek suçlayan Başmüfettiş Cevdet SEZGİN, bu yazdıkları ile kendi derinliğini ve disiplin ve idare hukuku konularında ne kadar yeterli olduğunu da ortaya koymaktadır.Baş müfettişlik mertebesine gelmiş bir kişinin neredeyse, “Ben hiç bir şey yapmadım, tüm sorumluluk idarededir.” gibi bir açıklama yapma gereği duyması da, bir pişmanlık mıdır, hedef saptırma mıdır? Bu kararı da sizler verin.
TÜRK EĞİTİM SEN GENEL MERKEZİ