Dünyanın var oluş nedeni insanoğlunun mutlu olmasıdır. Cenabı Hak dünyayı insanın mutlu olacağı şekilde mükemmel olarak donattıktan sonra Hz. Adem’i yaratmıştır.
Hükümetlerin, siyasi iktidarların hedefleri de devleti ve ülkeyi vatandaşlarının mutlu olarak yaşayabileceği bir şekle getirmektir.
Bakanların ve Bakanlıkların görevi de ülke insanını mutluluğunu sağlamak, Bakanlığı ve ülkeyi bu hedeflere taşıyacak olan bakanlık çalışanlarının mutluluğunu temin etmektir.
Milli Eğitim Bakanlığı da hükümetin ve bakanlıkların içinde en önemli bakanlıklardan biridir. Adı üzerinde milli bir bakanlıktır. Milli olmak milli hedefleri olmak zorundadır.Milli olduğu için hedefi de işleyiş tarzı da ülkenin geleceğine yön verecek,ülkemizin geleceği olan gençlerimizi bu hedeflere göre yetiştirecek tarzda olmalıdır.
Peki Bakan ve bakanlık ne yapmıştır. Ülkenin geleceği, geleceğimiz gençler ve eğitim çalışanlarını ne kadar mutlu edebilmiş veya ne kadar başarılı olmuştur.
İktidarın ve Sayın Bakan’ın 6. yılında henüz hedefleri ve planlarının ne olduğu anlaşılamamış; varsa da başarılı olmamıştır.
Eğitimin saç ayağı olarak kabul ettiğimiz öğrenci velisi memnun ve mutlu değildir. ÖSS’ye giriş sınavının değiştirilmesi henüz yeni olduğu için liseli gençlik mutlu değildir. OKS’yi kaldırmak belki güzel ama yerine konan SBS dershanelere daha bağımlı hale getirdiği için öğrenci memnun değildir. Eğitim çalışanı, hizmetlisi, memuru, teknisyeni, şoförü, şefi ve öğretmeni memnun olmadığı gibi, üniversite çalışanı, YURT-KUR çalışanı hiç memnun değildir.
Yapılan anketler Bakanlığın iflas ettiğini, eğitim çalışanlarının mutlu olmadığını göstermekte, eğitimin ve bakanlığın SOS verdiğini işaret etmektedir.
Sayın Bakan ve bakanlık Cumhuriyet dönemi boyunca bir tek şeyde rekor kırmıştır. O da Cumhuriyet döneminde usulsüz, haksız atamaların en çok yapıldığı ve iptallerin en çok olduğu dönem olmasıdır.
Türk Eğitim-Sen olarak yıllardır anlatmaya çalıştığımız hakka, adalete, liyakata dayalı tayin ve atama isteğimizi kulak ardı eden bakanlık şu an tıkanmış iş yapamaz hale gelmiştir.
04.03.2006 tarihinde çıkarılan öğretmen atama ve yönetici atama yönetmeliklerinin bazı maddelerinin iptali üzerine bakanlık 2007 yılı başında yangından mal kaçırırcasına çıkardığı hukuku hiçe sayan, adaletsizlik timsali, adam kayırmacılığın daniskası olan Yönetici Atama Yönetmeliği’ni iptal edileceğini bile bile çıkarmış ve binlerce idareciyi bir gecede atamıştır. Bunlardan hakkıyla atananlar olduğu gibi hak edilmeyen atamalar çoğunluktadır.
Gelinen aşamada 04.03.2007 tarihli Yönetmeliğe ve Nisan 2007’de çıkartılan Yönetmelik doğrultusunda atanan idarecilerin tamamının atamaları iptal edilmiştir.
Tayin ve atamaları ağzına yüzüne bulaştıran Bakanlık topu illere atarak kendini taca çıkarmaya çalışmış; olan bu iktidara, bu bakana ve yalaka bir sendikaya inanarak idareci olan masum arkadaşlara olmuştur.
Şimdi ne olacaktır?
Vekaleten atanan bu arkadaşlarımızın hukuki durumu nedir? Görev yaptıkları dönemlerdeki icraatları hukuki midir? Vekaleten atanmaları doğrumudur? Yeni atama yönetmeliği ne zaman çıkacak, çıkarsa durumları ne olacaktır. Hepsi bir muammadır. Binlerce idareci ve öğretmen huzursuzdur, mutsuzdur.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi 2006 yılındaki bakanlığın atadığı 571 şefin ataması da iptal edilmiştir.
Bakan ve bakanlık ise ne yaptığını ne yapacağını bilemediği gibi yetkili olan Türkiye’nin en büyük sendikası Türk Eğitim- Sen’in önerilerine kulaklarını tıkamaya devam etmektedir.
Şimdi sormak istiyorum.
Öğrencisini mutlu edememiş, velisini mutlu edememiş, bakanlık çalışanlarının ücretlerini diğer bakanlık çalışanlarının seviyesine ulaştıramamış, eğitimin problemlerini çözememiş bir bakanlık Nereye Koşuyor Acaba?
Seyit Ali KAPLAN
Genel Mevzuat ve Toplu Görüşme Sekreteri