BAKANA BAK!

Bu tepki üzerine, Başbakan Erdoğan, kendisinden alışık olduğumuz bir tavırla, vatandaşa yönelik “Al o oy senin olsun, bize oy verenler belli…” gibisinden karşı çıkışta bulundu; hatta daha da ileri götürerek bu tepkilerin ulusalcılar tarafından oluşturulduğunu söyleyerek kitleyi de şahsa karşı kışkırtma yoluna gitti.

Yani son derece doğal, demokratik ve sıradan bir tepki tutumuna şahit olduk.

Peki akıbet ne oldu dersiniz;

Eminim bütün şeceresi çıkarılmış; uzak yakın bütün akraba, dost ve arkadaş çevresi didiklenmiştir.

Allah muhafaza zerre-i miktar bir ipucu yakalanmış olsaydı, o vatandaşımızı epey bir süre “misafir” olarak alıkoyarlardı.

Hz. Ömer’in “Diyar –ı Dicle’de bir kurt kapsa bir koyunu, gelir de adl-i İlâhi Ömer’den sorar onu” anlayışıyla ülkeyi idare etmekle yükümlü olan bir Başbakanın, 350 bin vatandaşının yaşadığı bir sorunu dile getiren kimseyi ötekileştirmesini ve tahkir etmesini mi sorgulayalım,

Sayın Başbakanın, “Bu tipler ulusalcı, beni hiç sevmezler zaten, sen de kimsin al da oyunu defol buradan” anlamına gelen sözleriyle alandaki kitleyi, tepkisini dile getiren vatandaşa karşı kışkırttığını mı sorgulayalım,

“İleri Demokrasi” kavramını dillerinden düşürmeyenlerin, son derece medeni bir şekilde sergilenen en küçük eleştiriye bile tahammülsüzlüklerinin, 2013’ün Türkiye’sinde ortaya çıkardığı ilkel görüntüyü mü sorgulayalım;

İmam cemaat ilişkisi.

Hemen aynı gün başladı salvolar.

Aslında bir provakatörmüş, miting alanına da Başbakanı kışkırtmak için gelmiş.

protokolde Sayın Bakan, engin tahlillerde bulunarak, “Bugünlerde Şubat ataması ve özür talepleri üzerinden yürütülen çalışmanın aslında AK Parti’ye ve Milli Eğitim Bakanlığı’na yönelik bir muhalefet çabası olduğunu görüyorum. Bazı sendikalar ve bazı partiler bu çabaların arka planında birtakım teşvikler ve tahrikler yapıyor. Gaziantep’te şubat ayında atama isteyen kişi on yıldır öğretmenimiz. Şubat ayı ataması onun sorunu değil ki. Gerçekten atama bekleyen bir öğretmen olsaydı ve bunu dile getirseydi iyi niyetli bir istek olarak düşünebilirdik.”

Sayın Bakan, 29 Aralık’ta Ankara Sıhhıye’de toplanan ve sadece Şubat’ta atama isteyen beş bin gencimizin partinize muhalif olduklarına dair bir araştırmanız mı var ki, bu ithamda bulunuyorsunuz?

insanlarımızı, hangi bulgunuza dayanarak iyi niyetten uzak olduklarını  iddia ediyorsunuz?

Törende sizi protesto eden kişinin, on yıllık öğretmen olduğunu ve gerçekten atama bekleyen bir kişi olsaydı iyi niyetli olduğunu düşünebileceğinizi söylüyorsunuz. Gazeteler boy boy yazdı; bu kişinin eşi olan hanımefendi yıllardır atama bekleyen bir İngilizce öğretmeni. Yani, problemi bizatihi yaşayan bir aile. Yani, kişi kendi dramını dile getiriyor aslında. Ama siz de, çok iyi bildiğiniz bu duruma rağmen, kamuoyunu manipüle etmekten utanmıyorsunuz!

“Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” erdemsizliğinde boğulan ve “Padişahım çok yaşa” şakşakçılığında yüzen mankurt sürüsü mü arzuluyorsunuz ki, en küçük tepkiyi dahi hazmetmekte ciddi sorunlar yaşıyorsunuz?

Eğer öyleyse; bırakın küçük kalalım!

Talip GEYLAN

http://facebook.com/talip.geylan.7

 

Son Haberler

DYK’DA GÖREV ALAN MEMURLARA ÜCRET ÖDENMELİDİR

Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2024 ve 2025 Yıllarını Kapsayan 7....

MEB BÜTÇESİ İHTİYAÇLARI KARŞILAYACAK MI?

Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın, MEB Bütçesi hakkında yaptığı değerlendirmedir.

ATATÜRK, TÜRKİYE’DİR!

Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın, 10 Kasım dolayısıyla yaptığı basın açıklamasıdır.

AKADEMİK ZAM PAS GEÇİLMESİN!

Genel Başkanımız Talip Geylan, ekonomik koşullarından dolayı, başarılı öğrencilerin akademisyenliği değil, geliri daha yüksek olan meslekleri tercih ettiğini kaydederek, bu durumun Türk akademisinin geleceği açısından önemli bir zafiyet doğuracağını söyledi.