Bilindiği üzere, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ilkokul ve ortaokullarda okutulmakta olan Andımız geçtiğimiz yıllarda yönetmelikte yapılan değişiklikle yürürlükten kaldırılmış, buna binaende okul giriş saatlerinde Andımızın okunması uygulamasına son verilmişti.
Andımızın yönetmelikten çıkarılması Sendikamızca yargıya taşınmış olup bugün itibariyle Andımızın yönetmelikten çıkarılması kararı yerel mahkeme tarafından tekrardan görüşülerek karara bağlanacaktır. Mahkeme sonuçlandığında mahkeme tarafından verilen karar, kamuoyunun paylaşımına sunulacaktır.
Türk Milli Eğitiminin amaçlarını çok iyi kavramış; Atatürk’e ve savunduklarına yürekten inanarak, nesillerimizi onun ilkeleri doğrultusunda çağdaş dünyaya hazırlamayı hedeflemiş olan; ırkçılığın milletimizin tarihinde hiç rastlanmayan bir hastalık olduğunun bilinciyle, milli kimlik algısını gerçekliğiyle topluma yerleştirmeye gayret eden; çocuklarımızın his ve fikir dünyalarının, Anayasamızın başlangıç hükümlerinde anlamını bulan temel değerlerimizle şekillendirilmesi gerektiğine inanan ve bu inandıklarını da yazdığı savunma metniyle kamuoyuna ilan eden Milli Eğitim Bakanlığımızın Öğrenci Andı incelendiğinde görülecektir ki; çocuklarımıza, her sabah okudukları bu yeminle, Milli Eğitimin amaçlarının davranış olarak kazandırılması hedeflenmektedir.
“Türk” tanımlaması, bu memleketi ortak fedakarlıklarla vatan yapan, aynı kaderi paylaşarak birlikte yaşama arzusunu tüm dünyaya gösteren halkımızın milli kimliğinin adıdır. Bunu, etnik bir niteleme olarak yansıtmak ve bunun üzerinden proje üretmek, en başta bu millete ihanettir. Türk Milli Kimliği, yeni icat edilmiş bir kavram da değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran kadro, devletin temellerini bu şekilde kodlamıştır.
Büyük Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir” vecizesiyle tanımını yaptığı milli kimliğimiz, Anayasamızın 66. maddesinde de “Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.” şekliyle anlamını bulmuştur.
Şimdi; Büyük Önder Atatürk’ün vecizesi ve Anayasamızın 66. maddesinde ifade edilen anlayış çerçevesinde Öğrenci Andı’nı tekrar okuyalım;
Ne diyor çocuklarımız: “Türküm, Doğruyum, Çalışkanım, İlkem; Küçüklerimi korumak, Büyüklerimi saymak, Yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ey büyük Atatürk; Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, durmadan yürüyeceğime and içerim. Varlığım; Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene!”
Bu noktada, hangi vatansever Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, bu andın içeriğinden rahatsız olabilir ki?
Hele ki, öğrencilerimize her sabah okuttuğumuz bu metinde bulunan temel değerler ve aidiyet şuuru; biz eğitimcilerin, öğrencilerimizde oluşturmaya çalıştığımız davranış değişikliklerinden değil midir?
Bu bağlamda, Öğrenci Andı’nda ifade edilen değerlerden rahatsız olmak ve metnin okutulmamasını savunmak, Türk Milli Eğitimi’nin amaçlarından rahatsız olmak demektir.
15 Temmuz’da cesaret timsali yiğitlerimizi tankların ve mermilerin önünde şaha kaldıran şuur, daha yedi yaşında “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” diye hücrelerine işlemiş olan hissiyattır.
Öğrenci Andı’ndan, “Ne mutlu Türk’üm diyene” ifadesinden rahatsız olanların aidiyet ve şuurunu sorgulamak lazımdır. “Türk” milli kimliğini, etnik özürlü beyinleriyle rencide edenlerin asıl hedefinin, milli birliğimiz ve milli devlet yapımız olduğunu görüyoruz.
Bu güzel vatan toprağında, ortak yaşama ülküsüyle, tüm renklerimizle biz Türk Milletiyiz! Etnik ayrılıkçıların ve milli varlığımızla sorunlu marjinallerin kuru gürültüsüne değil, toplumun kahır ekseriyetinin talebine kulak vermesini ve yeniden ÖĞRENCİ ANDI’nı çocuklarımıza armağan etmesini istiyoruz.
Öğrenci Andını etnik körlükten sıyrılarak, Kanun’un amaçlarında anlamını bulan ruhla Milli Eğitim Bakanlığı'nın Danıştay’a yaptığı savunmaya sahip çıkarak yeniden ilkokullarımızda okutulması için yönetmelik metnine alınmasını bekliyoruz.
İlgili yazımız için tıklayınız.
ANDIMIZIN KALDIRILMASI İLE İLGİLİ DAVA YENİDEN GÖRÜLECEK