ALAN DEĞİŞTİRDİM AMA… MUTSUZUM. ESKİ ALANIMA DÖNMEK İSTİYORUM.
4+4+4 eğitim sisteminin alt yapısı düşünülmeden yapılan değişiklik yalnızca öğrencileri ve eğitim çalışanlarını değil; aynı zamanda toplumun tüm kesimlerini olumsuz yönde etkilemiştir. Türk Eğitim Sen olarak sistemin tartışılmaya başlandığı günden itibaren “Binlerce öğretmen norm fazlası olacak; ciddi mağduriyetler yaşanacak” dediğimizde, bir taşeron sendika “Sınıf öğretmenlerinin güvencesi biziz” demişti. Aynı dönemde Eski Bakan Sayın Ömer DİNÇER ise “Öğretmenler beşinci sınıfların derslerine girmeye devam edecek” diyerek, sistem değişikliğinden bihaber olduğunu ortaya koymuştu. Tam da ifade ettiğimiz gibi, sistem değişikliği daha çok sınıf öğretmenlerini vurmuştur. Bunca yaşanan mağduriyete rağmen, Memur Sen’in Genel Başkanı sendikalarının tüzük değişikliği toplantısında “4+4+4 Memur Sen’in başarısıdır” diyebilmiştir.
Norm fazlası durumuna düşen öğretmenlerin mağduriyetinin çözümüne işletmeci mantığıyla yaklaşıldığı için bulunan çözüm(!) mağduriyetleri gidermek bir yana, yeni mağduriyetlere gebe bırakmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözüm ona öğretmenlerin mağduriyetini gidermek adına yaptığı bu yeni buluşun adı “ALAN DEĞİŞİKLİĞİ” olmuştur. Ancak bu buluş(!) binlerce öğretmenin psikolojisini bozarak; onları intiharın eşiğine getirmiştir. Millî Eğitim Bakanlığı İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü’nün 21.09.2012 tarihli 2012 Yılı Öğretmenlerin İl İçi Alan Değişikliği Kılavuzunda, Talim Terbiye Kurulunun 12.09.2012 tarihli ve 5110 sayılı mütalaası gerekçe gösterilerek “YAN ALAN” ile alan değişikliğine izin verilmiştir. Norm fazlası olan tüm sınıf öğretmenlerine, özellikle “anahtar alan” olarak belirlenen Teknoloji ve Tasarım Öğretmenliği ile Zihinsel Engelliler Öğretmenliği için alan değiştirme hakkı verilmiştir. Ancak, yakın gelecekte Teknoloji ve Tasarım Öğretmenliğinin geleceği pek parlak görülmüyor. Bu ders için müfredat değişikliği yapılacağı, sonuçta bu alana geçen öğretmenlerin yeniden “norm fazlası” olma ihtimali olabileceği konuşuluyor. Ayrıca 1999 yılı ve öncesinde yüksekokul veya üniversitelerden mezun olan sınıf öğretmenlerinin diplomalarında yan alanı Resim, Müzik, Beden Eğitimi, Matematik, Türkçe, Edebiyat, Sosyal Bilgiler vb. yazılı olanlara alan değişiklik hakkı verilmiştir. Yani 1999 yılı ve öncesinden mezun olup sınıf öğretmeni olarak görev yapanlara ortaokullara ve liselerde branş öğretmenliğine geçiş hakkı verilmiştir.
Millî Eğitim Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı, 28.12.2012 tarih ve 249512 sayılı yazıları ile bir soru önergesine verdiği cevapta, norm kadro fazlası olduğu için 2012 yılında 23.559 sınıf öğretmeninin alan değişikliği ile diğer alan öğretmenliklerine geçtiğini açıklamıştır. Yine 2012 yılında toplam 30.326 öğretmen alan değişikliği yapmıştır.
Norm fazlası durumuna düşen sınıf öğretmenlerin birçoğu mecburiyetten dolayı alan değiştirmiştir. Eş ve çocuklarının yanına gitmek, görev yaptıkları yerden ayrılmak, yüksek lisans-doktora eğitimini devam ettirmek için alan değiştirenler olmuştur. Alan değişikliğinden memnun olanlar olduğu gibi, pişmanlık duyanların sayısı da hiç de azımsanmayacak ölçüdedir. “Ben nereden bu alan değişikliğini yaptım; nasıl böyle bir hata yaptım?” diyerek feryat edenler de var. Eski alanına dönmek isteyen bu öğretmenleri anlayışla karşılamak lazım. Çünkü alan değişikliğinden dolayı mutsuzlar, huzursuzlar… Başarılı olamadıklarını söylüyorlar. “Yanlış yaptık” diyorlar. Onlara, “Siz isteyerek bu alan değişikliğini kabul ettiniz; hatanızı kabul edin, durun durduğunuz yerde” diyemeyiz. Bu yaklaşım onları cezalandırmak olur. İnsan yanlış karar alamaz mı? Ancak burada şunu tartışmakta fayda var: Alan değiştirip pişman olanları bu hale getiren kim? Bir suçlu aranacaksa, suçlu Milli Eğitim Bakanlığı’dır! Aynı zamanda belirtmek gerekir ki; bu alan değişikliğinin mağduru yalnızca öğretmenler değil, aynı zamanda öğrencilerdir; bunun sonucu olarak geleceğimiz ve dolayısıyla milletimiz de mağdur edilmiştir. Bu konuya duyarsız kalmak, öğretmen ve öğrencileri mutsuz etmek, eğitimi önemsememektir; geleceğimizi düşünmemektir.
Türk Eğitim Sen olarak alan değiştiren öğretmenlerin feryadını kamuoyuyla sürekli olarak paylaştık. Bakanlık’la yazışmalar yaptık. Öğretmenlerimizin, bulundukları yerde alanlarına dönmelerini istedik. Millî Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı’ya hayırlı olsun ziyaretimizde, taleplerimizi bir dosya halinde sunduk. Taleplerimizden birisi de alan değiştirip memnun olmayanlar için isteğe bağlı il içinde dönüş hakkı verilmesiydi. Alan değiştiren bir öğretmenin başından geçen olumsuz bir olayı Genel Başkanımız İsmail KONCUK Bey göreve yeni başlayan Bakan Nabi Avcı’ya anlatarak, il içinde alan değiştirenlere isteğe bağlı olarak eski alanlarına dönme hakkı verilmesini istedi.
Bakanlık,özür grubundan dolayı alan değiştirmek zorunda kalıp, sonrasında pişman olan öğretmenlerimize bir fırsat(!) daha verdi. 2012 yılı yer değiştirme döneminde, iller arası yer değiştirme yoluyla alan değiştiren öğretmenlerimize, eski iline dönmek şartıyla, eski alanlarına dönme hakkı verdi. Bakanlık mağdurların güya sesini duymuştu. Aslında bu öğretmenleri ikinci defa cezalandırmak demekti. Bakanlık öğretmenlere adeta şunu söylemiş oldu: “Daha önceden eşine ve çocuklarına kavuşman için sana alan değiştirme hakkı vermiştim. Şu an, bu alan değişikliğinden memnun değilsen geldiğin yere; eski görev yerine dönebilirsin.” Bu resmen öğretmenle alay etmek demekti. “Kabul edersen, böyle kabul edeceksin” demekti. Bakanlık bu anlayışı ile “ya işin veya eşin” diyordu.
Alan değişikliği yapıp memnun olmayan öğretmenlerimizle her gün telefonla görüşüyoruz. Çok sayıda faks, e-mail alıyoruz. Öğretmenlerimiz üzüntülerini, mutsuzluklarını o kadar anlatmaya çalıştılar ki… Bu sese kulak verilmedi, kulaklar kapatıldı. Bu sese kulak vermemek vicdansızlıktır; eğitimde yaşanan sorunları görmezlikten gelmektir…
Bakın alan değiştirip pişmanlık duyanlar duygularını nasıl anlatıyorlar:
M.Ö (İzmit): “21 yıllık sınıf öğretmeniyim. Yeni sistem nedeni ile norm fazlası oldum. Temmuz ayında tayin istememiz söylendi. Bende istedim. Eşim il dışında çalışıyor. Kızım il dışında okuyor. 6 yaşında oğlum ile yaşıyorum. Bu nedenle benim ve oğlum için şartlarımıza uyan bir okula tayin istedim. Her gün oğlumu bir komşuya bırakıp işe gidiyordum. Raporlu astım hastasıyım. Stresten astımım had safhaya çıktı. Her gün işten gelip kendimi nefes makinasına bağlıyordum. Durumumu yetkililere anlattım. Atamam olmadı. Tam bu sırada alan değişikliği gündeme geldi. Hiç düşünmeden evimin yanında bir ortaokula Türkçe öğretmeni olarak atandım.2 yıllık sınıf öğretmenliği mezunuyum. Sonradan 2 yıl Açık öğretim Fakültesi’nde lisans tamamladım. Diploma geldi yan alanı “Türkçe” diyor. Tam anlamıyla yetkin olmadığım bir alanda çalışıyorum. Ellerim kırılsaydı da alan değişikliği yapmasaydım. Evlerimizde huzur kalmadı. Yalvarıyoruz, eski alanımıza dönmek istiyoruz. Öğrencileri düşünsünler. Onların vebalini nasıl taşıyalım. Türkçe branşında başarılı olamıyorum.”
E.POLAT: “11 yıldır Güneydoğuda sınıf öğretmenliği yaptım. Eşim de sınıf öğretmeni olduğundan tayinimiz çıkmıyordu. Alan değişikliği yaptığımda tayinimin çıkacağını düşünerek, sağlıklı düşünmeden il içi alan değişikliği yaparak lise edebiyat öğretmenliğine geçtim. Edebiyatla ilgili üniversitede çok az kredi aldım. Yeterince bilgi sahibi olmadığım için, kendimi verimsiz hissediyorum. Ders çalıştığım halde zorlanıyorum. Geçtiğim günden beri pişmanlık duymaktayım. Alan değişikliği yapmamın sebebi, tayinimin çıkmamasıydı. Şu an memleketimin göbeğine bile gitmek istemiyorum. Alan değişikliği yaptığım için sürekli kendime kızıp duruyorum. Bu nedenle alan değişikliğinden pişman olanlara sınıf öğretmenliğine bir an önce geçme hakkı verilmesini istiyorum. Bu konuda pişmanların sesi olmanızı istiyorum.”
Aziz T: ”Bizler il içinde alanımızı değişik nedenlerden dolayı değiştirdik. Ancak sonraki süreçte faydalı olmadığımızı anladık. Öğrencilerin sorunlarını da çoğu zaman çözemiyoruz ve onlardan kaçıyoruz. Bunun yanında velilerde işin farkında olduğu için çocuklarını bizlerin sınıfından almaya başladılar. Bütün bunlar olurken psikolojimiz bozulmaya ve aile sorunlarımız baş göstermeye başladı. Bakanlıktan tek istediğimiz il dışına alan değiştirme hakkı verildiği gibi, il içi alan değiştirenlere de alanlarına dönüş hakkını isteğe bağlı olarak verilmeli. Ne olursunuz yardımcı olun. Gerçekten de yüzlerce öğretmen şuanda mutsuz, huzursuz ve çoğu mesleklerinden soğumuş durumda. Bizleri mesleğimize tekrar bağlamanın yolu asıl alanlarımıza dönüş hakkı vermenizdir. Saygılar. İyi çalışmalar.”
Miray Y: “Sayın Türk Eğitim Sendikası yetkilerine. Üyeniz değilim ama vicdanınıza sesleniyorum. Sınıf öğretmeni olarak çalışırken, Eylül ayında bakanlığın il içi alan değişikliğinde okul öncesi öğretmenliğine geçtim. Bir takım kaygılardan, yüzeysel ve çok aceleyle yaptığım bu değişiklik sonrası hayatını zindana döndü. Haftalardır hayatımın en zor günlerini yaşıyorum. Sınıf öğretmenliği mezunuyum ve 14 yıl bu mesleği yaptım. Hayattan beklentim kalmadı. İntiharın eşiğindeyim. Ne olursunuz bize geri dönüş hakkı versinler. Kars’ın her tarafında şuan ihtiyaç var. Çektiğim bu çile bitsin, vallahi dayanamıyorum artık. Benim her şeyim olan sınıf öğretmenliğini istiyorum. Çok şey mi istiyorum? Ben bu alanda başarılı olacağım, bu alanda mutlu olacağım. Şuan hayattan soğudum. Elim ayağım titremeye başladı. Ne olursunuz yardım ediniz. “
Öğretmen: “Milli Eğitim Bakanlığı il dışı alan değiştirip pişman olanlara geri dönüş şansı verirken, il içi alan değiştirenlere geri dönüş şansı vermemiştir. Bu hukukun EŞİTLİK ilkesine aykırıdır. Çünkü hem il içi hem il dışı Talim Terbiye Kurulunun 12.09.2012 tarihli ve 5110 sayılı mütalaası gerçekleşmiştir. Bakanlığa bu konuda başvurduğunuzu biliyoruz. Fakat il içine geri dönüş izni vereceklerine inanmıyoruz. Lütfen.”
Talip P: “Ben il içi alan değişikliği ile alanını değiştiren tüm öğretmenler adına yazıyorum. Bizler Ekim ayında MEB’in tanıdığı bir hakla kimimiz bir hevesle, kimimiz ailemize daha yakın olmak adına kendi alanımızı bırakarak yan alanımıza geçen öğretmenleriz. Biz, çok büyük bir hata yaptığımızı geçtiğimiz ilk gün anladık. Hepimizin hayatı zehir oldu. Girdiğimiz dersi anlatamıyoruz. Okulda bizi adam yerine koyan yok. Adımız çakma öğretmene çıktı. Alanımıza tekrar dönmek için bir şans istiyoruz. Kendi işini yapmayan mutsuz değersiz bir öğretmenim kime ne faydam olabilir. Lütfen bizim sorunumuza kulak asın ve gündeme getirin. Bu ülkede en ağır suçları işleyenler bile pişmanlık yasasından dışarı çıktılar. Biz kendi işimizi istiyoruz. Onlar kadar hakkımız yok mu?”
E Özkan: “11 yıl sınıf öğretmenliği yaptıktan sonra 4+4+4’ten dolayı oluşan norm fazlalığı nedeniyle sırf tayın korkusuyla alan değiştirerek, sınıf öğretmenliğinden Türkçe öğretmenliğine geçtim. Bilgi ve tecrübe konusunda yetersiz oluşum nedeniyle branş öğretmenliğinde başarısız oldum. Ortaokul öğrencileriyle de diyaloğu yakalayamadım. Alan değiştirdiğim için çok pişman oldum. Üç aydır psikolojim bozuk. Aile düzenimiz, huzurumuz kalmadı. Her gün ağlıyorum. Kalbimde sürekli bir ağrı var. Ayakta ruh gibi dolaşıyorum. Yaşayan ölüden farksızım. Okulda öğrencilere faydalı olamadığım gibi evde çocuklarımla da ilgilenemiyorum. Eşimin de çocuklarımın da psikolojisi bozuldu. Benimle birlikte. Çok büyük bir hata ettim biliyorum. Herkes kendi bildiği işi yapmalı 11 yıllık tecrübelerime üzülüyorum. Artık eskisi gibi mutlu olmak, keyifli bir şekilde ders anlatmak, hayata dönmek başarılı öğrenciler yetiştirmek, eşimle çocuklarımla birlikte eski mutlu günlerime, asıl branşım olan sınıf öğretmenliğine geri dönmek istiyorum. İl dışı alan değiştiren arkadaşlara geri dönme fırsatı verildi. Aynı fırsatın il içi alan değişikliği yapıp pişman olan, geri dönmek isteyen biz öğretmenlere de verilmesini istiyorum. Bunun için sizin desteğinizi bekliyorum, ne olur bize yardım edin. “
Öğretmen: “İl içi isteğe bağlı alan değişikliği ile matematiğe geçtim. Mutsuzum, başarısızım, deneyimsizim yapamıyorum. Bana güvenen yüzlerce veli yüzlerce öğrenci var, ama benden onlara fayda da yok, başarı da yok. Hatalı karar verdim ama bunun bedelini öğrenci, veli, eğitim, çocuklarımız ödüyor. Benim onlara bu psikoloji ile öğretmenlik yapmam mümkün değil. Peki, bu öğrencilere yazık değil mi? Ben 16 yıllık öğretmeni iken yan alana geçerek en büyük hatayı yaptım. Çok deneyimli başarılı bir sınıf öğretmeni iken yan alana geçtim. Kendi alanımda çok deneyimli iken şuanda sudan çıkmış balık misali ne yapacağımı bilemeyen, çaresiz, kimseye faydası olmayan aciz bir öğretmene dönüştüm. Geleceğimizi, ülkemizi düşünüyorsak alan değiştirip te başarısız olan öğretmenlere bir geri dönüş hakkı verilsin…”
Betül G: “Eylül 2012’de Milli Eğitim Bakanlığı’na il içi alan değişikliği uygulamasında; sınıf öğretmenliğinden sosyal bilgiler öğretmenliğine geçtim. Norm kadro fazlası kalmaktan dolayı çok aceleci bir şekilde karar vererek alan değiştirdim. Sınıf öğretmenliği mezunuyum. 18 yıl boyunca sınıf öğretmeni olarak çalıştım. Sosyal bilgiler alanına geçtikten hemen sonra, hem alanda yeterli olamadım. Sağlığım bozulma noktasına geldi. 70 gündür ilaçlarla ayakta duruyorum. Aile hayatım alt üst oldu. Sınıf öğretmenliği hayatımın, yaşamımın kendisiymiş. Bunu kaybetmenin ıstırabına artık dayanacak gücüm kalmadı. 5 yaşındaki çocuğumla bile ilgilenemiyorum. Bakanlığın benim gibi çok sayıda olan öğretmenleri bir kereye mahsus olmak üzere kendi alanımıza dönüş hakkı vermesini gönülden arzuluyoruz.”
Öğretmen: “19 yıllık sınıf öğretmeniyken, MEB’in sınıf öğretmenleri için açtığı (4+4+4’ten dolayı ortaya çıkan sınıf öğretmenlerine eritmek adına yapılan) il içi alan değişikliğine başvurdum. Yan alanım olan İngilizce branşına atandım. Bu başvuruyu yapmanın en önemli sebebi okulumda norm fazlası olmamdı. Yeni okulumda artık ortaokulda bir İngilizce öğretmeniydim. Okuluma ilk gittiğim günlerde olayın o kadar yabancısıydım ki. Alanım farklı, deneyimim yok, sınıf hâkimiyetim yok, işin kısacası her şey farklı. Şu anda çok mutsuzum. Okula gitmek istemiyorum. Ayaklarım geri geri gidiyor. Zaten alabildiğim kadar rapor almaya çalışıyorum. Artık doktor tanıdığı olan arkadaş aramaya başladım. Çünkü anlatamıyorum. Allah’ım bu çocuklar yarın SBS’ye girecek, ben onlara ihanet ediyorum diye vicdanen kendi kendimi bitiriyorum. En azından ben çok ama çok pişmanım. Şu anda aşağı yukarı toplam 300 öğrencinin dersine giriyorum. 300 saf temiz çocuk. Ama şu an ben onlara öğretmiyorum. Sadece başlarında duran bir çobanım. Kendimi çok yetersiz, çok kötü hissediyorum. Ben kendi çocuğumun dersine asla benim durumumda olan bir öğretmenin girmesini istemezdim ki, eminim sizler de istemezsiniz. Memnun olanlar da var. Ama en azından MEB, bizim için, ‘pişman olup yapamıyorum, eğitimi katlediyorum’ diyenler için bir geri dönüş hakkı versin. Şu anda bir şeylerin kaygısını çekmesek, kimseye yalvarmayız sesimizi duyurun diye. Alır maaşımızı yatarız. Ama eğitim farklı bir olay, vicdan işi ve biz aldığımız parayı hak etmek istiyoruz. Lütfen eski alanlarımıza tekrar dönelim. Saygılarımla.”
Öğretmen: “İsteğe bağlı alan değişikliği ile yan alanım matematik dersine geçtim. Geçtiğim günden beri hayatım alt üst oldu. Yapabilirim, başarabilirim düşüncesiyle geçtim, ama maalesef başarılı değilim, çok yetersizim. Kendi isteğimle geçtim ama hata yapmışım. Her insan hata yapabilir, hatalı kararlar verebilir. Bizlerde hatalı karar verdik. Ama buradaki olay bu hatalı kararın ceremesini biz çekmiyoruz. Bizden eğitim, öğretim almaya gelen, bize güvenen öğrencilerimiz çekiyor. Öğrencilerin bu yıl SBS sınavına girecekler. Ve benim gibi alanında yetersiz bir öğretmenin verdiği bilgilerle bu sınava hazırlanıyorlar. Şu an ortada benim girdiğim sınıflar açısından bir sorun var. Bu sorunun çözülmesi gerekiyor. Sizler canınızı acemi bir şoföre emanet eder misiniz? İşte ben acemi, yetersiz, alanında tecrübesiz bir öğretmenim. Eski alanım olan sınıf öğretmenliğinde ne kadar başarılıydım. Ama 19 yıllık deneyimim bilmediğim bir alana geçtiğim için heba oldu gitti.”
Öğretmen: “İsteğe bağlı alan değişikliği ile 20 yıldan sonra yan alanım Türk Dili ve edebiyatına geçtim. 20 yıllık sınıf öğretmeni iken, kendimi bir anda lisede Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak buldum. Bu benim 100 yıl düşünsem aklıma gelmeyecek bir şeydi. Dünyanın da çoğu yerinde olacak bir şey değildir bu galiba, yâda sıkı rastlanan. 20 yıl önce üniversitede gördüğüm yan alan dersinin adını hatırlamazken, o dersin öğretmeni olmuştum. Alan değiştirip liseye geçtikten sonra çok büyük pişmanlıklar yaşadım. Hem kendi adıma, hem de dersine girdiğim öğrencilerim adına. Ben bu derse çok yabancıyım. Derse ilgim sadece birkaç şiir düzeyinde, ama şu an koskoca bir lisede Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeniyim. Ders anlamında, bilgi birikim anlamında, hele ki o yaştaki öğrencilere nasıl davranılacağı konusunda hiç ama hiç bilgim yok. Hata ettim ve hatamın bedelini ödüyoruz. Ama dünyada hata yapan ilk insanın da ben olmadığını biliyorum. Alan değiştirip de pişman olanlar için lütfen biz geri dönüş hakkı verilmesi konusunda bizlere desteğe devam ediniz.”
N.Y: “Ben Erzurum’da bir lisede kimya öğretmeniyken, aile huzurunu olumsuz etkileyen faktörlerden tayinim çıkmadığı için alan değiştirip Fen ve Teknoloji Öğretmeni olarak Ordu iline atandım. Yeni alanımda mutsuz ve başarısızım. Sendikanıza yanımızda olduğu için minnettarım. İnternette yayınlanan bu durumu belirten yazınız ve arkamızda olduğunuz için teşekkür ederim. Geri dönemem. Lütfen sendika olarak alan değişikliğinin il içinde yapılması konusunda bizlere daha çok destek çıkınız. Sesimizi duyup duyurduğunuz için teşekkürler.”
Aziz T:“Eylül ayında yapılan alan değişikliğinde ben de il içinde alanımı değiştirerek, Edebiyattan Türkçeye geçtim. Daha sonraki süreçte uyumsuzluk ve verimsizlik sorunuyla karşılaştım. Ben ve benim durumumdaki birçok arkadaş daha sağlıklı ve verimli kamu hizmeti sunmak için il dışı alan değiştirenlere verilen hakkın, il içinde de isteyenlere dönüş hakkının verilmesine eşitlik ilkesine göre istiyoruz. Siz yetkililerden tek isteğimiz il içi alan değiştirip geri dönmek isteyenlerinde sesini duymanız ve duyurmanız. Saygılarımla. İyi çalışmalar.”
M Dost: “Mezuniyete esas ihtisas alanım ve 7 yıldır çalıştığım alan sınıf öğretmeniyken, Eylül ayında “alan değişimi” uygulamasından bulunduğu kurumda norm kadro fazlası olmam nedeniyle zihinsel engelliler öğretmenliği alanına geçtim. Uygulamada gördüm ki, aldığım eğitim, bu dersi vermeye müsait değil. Bundan ötürü verimsiz ve iş tatmini olmadan çalışıyorum. Atamamın iptal edilerek esas alanım olan sınıf öğretmenliğine geçmek istiyorum.”
Selma S: “Eşim ve ben sınıf öğretmenliğinden il içi yan alan değişikliğinden branşa geçmiş bulunmaktayız. İkimizde çok ama çok pişmanız. Tekrar sınıf öğretmenliğine dönmek istiyoruz. Çünkü verimli olamıyoruz. Hiç mutlu değiliz. Ya il içi yan alan değişikliği iptal edilsin. Veya pişman durumda olanlara şubat tatilinde geri dönmek için bir şans verilsin.”
Fazla söze gerek yok. Her şey ortada. Alan değiştirip memnun olmayanlar açısından ciddi bir mağduriyet söz konusu. Talepleri belli. Alan değiştirenlere il içinde isteğe bağlı eski alanlarına dönüş hakkı, yaz ayı beklenilmeden verilmesi herkesin hayrına olacaktır.