Kamu görevlilerinin sendikalaşma oranı, beklenenin çok altında kalmış olmasına rağmen az da olsa bu sene artış sağlanması sevindirici bir gelişmedir.
Türk Eğitim-Sen de 205.724 üye sayısıyla memur sendikacılığının en etkili adresi olarak yoluna devam etmektedir. MEB’de görev yapan 180.674, üniversitelerde görev yapan 23.812 ve YURTKUR’da görev yapan 1.238 eğitim çalışanı üye olarak sendikamıza destek vermiş, bir kez daha gerçek ve etkili SENDİKACILIĞIN adresinin Türk Eğitim-Sen olduğunu göstermiştir. Resmi rakamlara göre, geçen yıl sendikamızın MEB’de 156.995, üniversitelerde 21.202 ve YURTKUR’da 1.103 olmak üzere toplam 179.300 üyesi bulunmaktaydı. Bir yıllık sürede, teşkilatımızın sergilediği başarılı çalışmalar sayesinde Türk Eğitim-Sen net 26.424 artış sağlamayı başarmıştır.Öncelikle sendikamıza üye olarak destek veren bütün üyelerimize teşekkür ederiz.
Tüm yönlendirmelere rağmen, 205.724 eğitim çalışanının Türk Eğitim-Sen’e üye olması önemli mesajları içermektedir:
İkbal tacirliği ve ulufe dağıtıcılığıyla sergilenen sözde sendikal anlayış, gerçek sendikal mücadele karşısında değersiz kalmaya mahkumdur,
Tehdit ve şantajla eğitim çalışanlarını baskılamayan, temsil ettiği kesimin mesleki onuru ve şahsiyetini koruma gayretini gösteren, hile ve kandırmayı asla bir yöntem olarak görmeyen, çalışanlara yalan vaatler ve gerçek olmayan sözler vermeyen, sadece doğruları söyleyen ve ahlakı bir hayat nizamı olarak kabul eden Türk Eğitim-Sen, eğitim çalışanlarının gerçek temsilcisidir.
Eğitim çalışanları ve kamuoyu çok iyi bilmektedir: Tek bir örnek yoktur ki, eğitimi ve eğitim çalışanlarını ilgilendiren bir gelişme olsun da, Türk Eğitim-Sen müdahil olmasın. Eğitim çalışanlarının hakları sözkonusu olduğunda makam ve ikbal kaygısı taşımadan cesur bir duruş sergileyen Türk Eğitim-Sen; eylemlerle, davalarla, görüşme ve yazışmalarla, medya çalışmalarıyla ve kamuoyu baskısıyla çalışanların sesi ve tarafı olmuştur. Sendikamızın bu güçlü ve ahlaklı duruşu da, eğitim çalışanları tarafından teveccühle karşılanmış ve her zaman desteklenmiştir.
‘Bugün baharı yaşıyoruz, yarın sırtımızı dayadıklarımız giderse halimiz nice olur’ korkusunu değil, her şart ve durumda en büyük olmanın hazzını yaşıyoruz.
Ulufeleriyle hayat bulduklarımızın talimatları ve temsil ettiğimiz kesimin beklentileri arasında riyakarca çırpınmıyor; sokakta da, masa başında da, kapalı kapılar arkasında da aynı tavrı ortaya koyuyor ADAM GİBİ DURUYORUZ.