Zorunlu eğitimi kademelendirilerek 12 yıla çıkaran ve 8 yıllık kesintisiz eğitime son veren yasa teklifi için kurulan alt komisyon 28 Şubat tarihinde sendikaların görüşlerini dinledi.
Komisyon Başkanı AKP Kocaeli Milletvekili Fikri Işık, Komisyon Başkan Vekili AKP Amasya Milletvekili Avni Erdemir, Komisyon Üyeleri AKP Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Öktem, CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter ve MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri; Türk Eğitim-Sen, Eğitim Bir-Sen, Eğitim-Sen ve Eğitim-İş’in 4+4+4 şeklindeki sistem hakkındaki görüşlerini dinleyerek, hazırladıkları raporları inceledi.
Komisyonda sendikamızı temsilen Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk ve Genel Mevzuat ve Toplu Görüşme Sekreteri M. Yaşar Şahindoğan hazır bulundu. Genel Başkan İsmail Koncuk yaptığı konuşmada sınıf öğretmenlerinin haklarını korudu. “Eğitim-Bir-Sen’e 4+4+4 şeklindeki modelin fikir babası siz misiniz?” diye soran Genel Başkan Koncuk, Eğitim-Bir-Sen’in “evet” cevabı vermesi üzerine şunları kaydetti: “Bu yasa teklifiyle yıllara dayanan tecrübelerimiz bir kalemde silinmektedir. Bunu da ‘vesayet dönemini kapatmak’ gibi sözlerle süslemeye çalışıyorlar. Mesele yeni olmak değil, doğru olmaktır. Her eski kötü olmadığı gibi, her yeni de doğru demek değildir. Bilindiği gibi 4+4+4 şeklindeki sistem 18. Milli Eğitim Şurası’nda Eğitim-Bir-Sen’in önergesi ile ortaya çıkmıştır. Burada soruyorum: 4+4+4 hangi pedagojik gerekçelerle uygulanacak? Ülkemizin ve öğretmenlerimizin engin bir 5 yıllık ilkokul tecrübesi var. Şimdi bu yasa teklifiyle bunlar paketlenip kenara atılıyor. Niye? Ben bilimsel bir açıklama bulamıyorum. İlkokul eğitimi niçin 5 yıldan 4 yıla düşürülüyor, ortaokul eğitimi niçin 3 yıldan 4 yıla çıkarılıyor? Milli Eğitim Bakanlığı’nın fikirlerinin bu yasa teklifine yansıdığından şüpheliyim.”
İlkokul eğitimini 5 yıldan 4 yıla düşürülmesiyle 50 bin sınıf öğretmeninin norm fazlası duruma düşeceğinin altını çizen Genel Başkan Koncuk, “Anlaşılan o ki, Eğitim Bir-Sen 250 bin sınıf öğretmeninin başına ne geleceğini hesap edememiştir. İkinci kademe eğitimini de 4 yıla çıkarıldığında öğretmen ihtiyacı doğacaktır. Bu durumda öğretmen ihtiyacı nasıl karşılanacaktır? Öğretmen atamaları ihtiyacı karşılamaktan uzaktır, öğretmen açığı ücretli öğretmenler eliyle giderilmeye çalışılmaktadır. Şu anda ülkemizde 60 bin ücretli öğretmen istihdam edilmektedir. Dolayısıyla 4+4+4 şeklindeki model 50 bin öğretmenin norm fazlası olmasına neden olacağı gibi, ikinci 4 yılda da öğretmen ihtiyacına yol açacaktır. Bu kez Bakanlık öğretmen açığını gidermek için daha fazla sayıda ücretli öğretmen görevlendirmesi yapacaktır. Dolayısıyla sistem hem müfredat, hem öğretmen yönünden yeniden gözden geçirilerek; eğitim-öğretimimiz, milyonlarca öğrencimiz içinden çıkılmayacak bir macera ile karşı karşıya bırakılmamalıdır” dedi.
Mevcut sistemin de, yeni getirilmesi planlanan sistemin de yönlendirme yapmadığına dikkat çeken Genel Başkan İsmail Koncuk, “bizim eğitim sistemimiz maalesef ‘yönlendirmesiz’ bir sistemdir, yeni sistemde de yönlendirme söz konusu değildir” dedi. Koncuk, okul öncesi eğitimin zorunlu eğitim kapsamından çıkarılmasına da sert eleştiriler yöneltti. Koncuk, “Okul öncesinin zorunlu eğitim kapsamından çıkarılmasını anlamak mümkün değil. Şu anda okul öncesi eğitim 71 ilde zorunludur. İlköğretim öncesi okullaşma oranı Fransa, İngiltere, İtalya’da, Belçika’da, İspanya’da, Hollanda’da yüzde 100’dür. Türkiye bu anlamda yıllarını kaybetmiştir. Bu nedenle okul öncesi eğitimi zorunlu hale getirerek, kaybolan yıllarımızı telafi etmeliyiz. Neden bundan geri adım atıyoruz? Fiziki sorunlar olabilir, öğretmen ihtiyacımız da olabilir. Ama bu konuda neden havlu atalım? Okul öncesi eğitimin zorunlu olması konusunda hem Eski Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, hem de Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in açıklamaları var. Okul öncesi eğitimi isteğe bağlı hale getirirsek sonuç alamayız” diye konuştu.
Genel Başkan Koncuk sendikamızın önerisinin 1+5+3+4 olmak üzere 13 yıl zorunlu eğitim olduğunu kaydederek, birinci ya da ikinci 4 yıldan sonra öğrencilere açık öğretime gitme imkânının tanınmaması gerektiğini de kaydetti. Koncuk şunları söyledi: “ Eğitim yüz yüze verilmelidir. İster ilk 4 yıl, ister ikinci 4 yıl hiç fark etmez her iki durumda da öğrencileri açık öğretime yönlendirmek sorun yaratır. Bu noktaya nasıl gelindi? Anlamak mümkün değil. Tebeşir tozu yutmuş insanların buna ‘amin’ dememesi gerekir. Biz bu şekilde öğretmeni önemsiz bir varlık olarak görüyoruz. Ayrıca açık öğretim; kız çocuklarının okullaşmasının önünde büyük bir engel olacak, çocuk gelinlerin sayısını artıracak, çocuk işçiliğine meşru zemin kazandıracaktır. Dolayısıyla öğrencileri açık öğretime yönlendirmek faciaya neden olur. Öğrencilere asla açık öğretim imkânı verilmemelidir. Zorunlu eğitim çağındaki çocuklarımız için açık öğretim, ancak, sağlık durumu müsait olmayan ve çalışmak için başka bölgelere giden geçici tarım işçisi ailelerin çocukları için uygulanabilir. Bunun dışındaki tüm çağ nüfusunun okula mutlaka gitmesi sağlanmalıdır.”
Yasa teklifinde yer alan katsayı düzenlemesi ile ilgili görüşlerini de dile getiren Genel Başkan Koncuk, “1997 yılından önce meslek liseleri başarılı öğrencileri bünyesine katarken, katsayı eşitsizliği ile birlikte bu öğrenciler düz liselere yöneldiler. Katsayı adaletsizliği ile meslek liselerini bitirdiler. Sendikamız, bu uygulamanın adaletsiz olduğunu, meslek lisesi öğrencilerini mağdur ettiğini, ülkemizi dünya teknoloji yarışından kopardığını her platformda ifade etmişti. Bu nedenle yasa teklifinde yer alan katsayı eşitleme düzenlemesi bizleri memnun etmiştir. Yıllardır hiçbir bilimsel ve pedagojik yönü olmayan katsayı zulmünün kaldırılması, meslek lisesi öğrencilerimizi rahatlatacak ve onların da üniversiteli olabilmesi için eşit koşullarda yarışmasını sağlayacaktır” diye konuştu. Genel Başkan Koncuk, bu arada, alt komisyon üyesi olan ve toplantıda hazır bulunan CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter’e yönelik olarak ise, “Sayın milletvekilinin katsayı konusunda açtığı davayı geri çekmesi, toplum nazarında kendisini büyütecektir. Bu sebeple, Sayın Serter’in katsayı konusunda açtığı davayı geri çekmesini istirham ediyorum” dedi.
Genel Başkan Koncuk, imam hatiplerin önünün kapanmaması, imam hatip okullarının orta bölümünün açılması gerektiğini de kaydetti ve şunları söyledi: “Türkiye’de din istismarı yapılmamalıdır. Bu nedenle imam hatip okullarının orta bölümü açılsın. Ancak açılmazsa okullarda seçmeli din eğitimi ya da seçmeli Kuran-ı Kerim eğitimi verilmelidir. Din bir ihtiyaçtır. Şayet bunu karşılamazsanız din eğitimi merdiven altında yapılır.”