Yozgat Şube Başkanlığı, Bozok Üniversitesi’ndeki üye ve temsilcilerinin katılımıyla bir İstişare Toplantısı düzenledi.
26 Nisan 2013 Cuma akşamı düzenlenen toplantıya Genel Sekreter Musa AKKAŞ ile Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Talip GEYLAN da iştirak ettiler.
Üniversite Temsilcisi Nefise Yüksel ve Şube Başkanı Seyfi Bayrak’ın konuşmalarından sonra söz alan Genel Sekreter Musa Akkaş katılımcılara hitaben bir konuşma yaptı.
Güncel konulara da değindiği konuşmasında Çözüm süreci adı altında milletimizin bir çözülmeye doğru yuvarlandığını ifade eden Akkaş, günün anlamına uygun olduğunu belirttiği Lice’de şehit düşen Kadir Aydın’a ithafen yazılmış olan şiiri okuyarak başladığı konuşmasında şunları ifade etti: “Milli birlik ve bütünlük bizim için önemli bir ilke. Ülkede bu anlayışı yerleştirdiğiniz taktir de huzurdan bahsedebilirsiniz. Ama maalesef son yıllarda milli birlik ve beraberliğimizi sarsacak girişimlere tanık oluyoruz. İhanet şebekeleri boş durmuyor. ‘Türk’ kelimesine alerjisi olanlar var. Türk kelimesine, milli kimliğimize saldırılar gün geçtikçe artıyor. Türk’e düşmanlık tarihin her döneminde vardı ama, bugünkü kadar alenen ifade edilmiyordu sanırım. Şimdi adına çözüm, barış diyerek bir süreç başlatıldı. Herkes istiyor ki; ülkede terör olmasın, kan akmasın, anneler ağlamasın. Biz de ülkede huzur istiyoruz. Herkes barış olsun, insanlar birbirlerini öldürmesin istiyorlar. Ama kan akıtanlar belli, barış istemeyenler belli. Terörden dolayı 10 bin polisimiz, askerimiz canından oldu, şehit oldu. 35 bin sivil vatandaşımız öldürüldü. Öldürülenler belli. Bir yanda katiller çetesi diğer yanda katleden masum vatandaşlarımızı ve yakınları. Neyin barışından ve kiminle barıştan söz ediliyor? Eğer bu ülkede hukuk var ise, kanun var ise, işlenen suçlardan dolayı hesap sorulmalıdır. Nitekim yıllardır her terör eyleminden sonra ‘Bu kan emiciler hesap verecek, şehitlerimizin kanları yerde kalmayacak, mutlaka bunları yargı önüne çıkaracağız’ diyenler, bugün terörist temsilcileriyle masaya oturuyor, müzakere yürütüyor. Verilen sözler unutuldu! Neredeyse bebek katili umut haline getiriliyor, terör örgütü mensupları meşrulaştırılıyor. Bütün bu yapılanlar da çözüm ve barış adı altında milletimize yutturulmaya çalışılıyor. İşte dün Kandil’den terörist başı Karayılan çekilme planlarını açıkladı. Adeta, Bebek katili Apo ile Hükümetin yaptığı anlaşmaların maddelerini ortaya koyuyor. Anayasa değişikliğinden, Apo’ya özgürlükten bahsediliyor. Anayasada taleplerimizi karşılayın, apo’yu serbest bırakın belki ondan sonra ancak silahı ve terörü bırakırız diyor. Böylesi anlayışa lanet olsun! Bu sürecin adı ne barış, ne de çözüm sürecidir. Bu sürecin adı ihanet sürecidir. Bu anlayışı şiddetle kınıyorum.”
İş güvencesine yönelik tehlikelere de dikkat çeken Akkaş, bütün kamu çalışanlarını sendikal mücadeleye destek vermeye çağırarak; “AKP’nin Meclise sunduğu Anayasa teklifinde 128. Maddenin değiştirildiğini görüyoruz. Madde mevcut haliyle ‘Devletin asli ve sürekli işleri memurlar eliyle yürütülür’ demektedir. AKP buradaki memur tabirini kaldırarak ÇALIŞAN ibaresini koymaktadır. Yani diyor ki, ben devletin işlerini taşeronlar, sözleşmeliler, yarı zamanlı çalışanlar ile de görebilirim. Bu tavır göstermektedir ki, iktidar iş güvenceli memurdan rahatsızdır. Dolayısıyla iş güvencesi olmayan, akıbeti Hükümetin tasarrufunda olan yani Hükümet partisinin kölesi olan çalışanlarla işini yürütmenin gayretindedir. Öte yandan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu üzerinde de bazı çalışmalar yürütülmektedir. Burada da memurlarımızın iş güvencesine yönelik taarruzlara şahit olmaktayız. Kadrolu çalışan yerine esnek istihdam modellerine göre çalıştırılabilecek kişilerle kamu hizmetlerini yürütme hedefini görüyoruz. İşte bu ciddi tehlikeyi bertaraf edebilecek tek güç sendikal mücadeledir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus ilkeli ve mücadeleci sendikal mücadelenin öne çıkarılmasıdır. İllegal ideolojilerin ya da Hükümetin dümen suyu7na girmiş sendikalarla bu hak mücadelesinin yapılması mümkün değildir. Dolayısıyla kamu çalışanları, onurlu, ilkeli ve mücadeleci yapıları güçlendirilmelidir. Bunun da adresi Türkiye Kamu-Sen’dir. Bu nedenle bütün kamu çalışanlarını sendikamız çatısı altında buluşmaya davet ediyoruz.” Dedi.
Kamuda serbest kıyafet uygulamasına da değinene Genel Sekreter Musa Akkaş, “Türkiye Kamu-Sen olarak yıllardır kamusal alandaki başörtüsü zulmüne karşı çıkıyor ve insanlarımızı işleri ile inançları arasında tercihe zorlamanın insanlık dışı olduğunu vurguluyoruz. 12 Yıldır susan birileri ise çıkmış sözde eylemler yapıyorlar. Başörtüsü üzerinden rant devirmeye çalışıyorlar. Bugün kamuda bu hususun bir sorun olarak ortada olmasına neden olan tek mevzuat hükmü Kamu Görevlileri Kıyafet Yönetmeliği’dir. Bunu değiştirme yetkisi de Bakanlar Kurulu’ndadır. Yani Başbakan’dadır. Ancak bu eylem yapanlardan sayın Başbakanın şahsına ya da iktidar olan AKP’ye karşı dirayetli tek bir karşı tavır göremiyoruz. Varsa yoksa sömürü. Eğer samimi iseniz çıkın Tayyip Erdoğan’a ya da partisine yönelik yüksek perdeden iki çift laf söyleyin. ‘Sayın Başbakan bizi oyalama artık değiştir şu yönetmeliği’ diye bir çıkış yapın. Ama nerede? Bütün hesap, muhtemel Anayasa referandumuna kadar başörtüsü üzerinden sahayı ısıtmak ve referandum paketinin içerisine başörtüsünü de sokarak EVET oyunu kapmak! Bu kirli bir oyundur. Yazıklar oluşun diyor ve kınıyorum.” dedi.
Sendikacılığın aynı zamanda bir ahlak mücadelesi olduğunu belirten Akkaş, “Bizler ne yaptığımızı, neye hizmet etmemiz gerektiğini biliyoruz. Maalesef bazı insanlar küçük çıkarları için saflarını değiştiriyorlar. Maalesef günümüzde bunları yaşıyoruz. Toplumun değer yargıları alt üst edilmiş. Sizler bu anlamda ilkesizliği ret ederek, onurlu yaşamayı tercih ettiğiniz için teşekkür ediyorum. Şartlar ne olursa olsun, kuruluş amaçlarımızdan sapmadan sendikacılık yapmaya devam edeceğiz. Sendikanın her zaman amacı hak mücadelesi vermektir. Hakkın yanında, haksızlığın karşısında yer aldık. Dinimiz; hukuksuzluğa, haksızlığa, adaletsizliğe karşı mücadele etmeyi emretmiştir. Hz. Ali ‘Haksızlık karşısın da eğilmeyiniz, aksi taktirde hakkınızla birlikte şerefinizi de kaybedersiniz’ diyor. Sendikacılığı bunun için önemli görüyoruz. Her kamu çalışanı da bu anlamda sendikanın neye hizmet ettiğini görmesi lazım haksızlıklara tepkisiz kalmak, onursuzluktur. Biz nerede, kim tarafından bir haksızlık yapılırsa buna karşı çıkmaya direnmeye devam edeceğiz.” Şeklinde konuştu.
YÖK kanununda yapılmak istenen değişikliklere de değinen Akkaş, “YÖK yasa tasarısı bir oldu bittiye getirilmek isteniyor. Kadük bir yasa tasarısı. Türk Eğitim Sen olarak konuyla ilgili ciddi çalışmalar yaptık. Çalışmalarımızı kamuoyu ile de paylaştık. Hazırlanan tasarı, maalesef mevcut yasadan daha geri bir durumu getirmekte. YÖK meselesi her siyasi partinin gündeminde olan bir konu olmuştur. YÖK kalksın diyenler, iktidar olduklarında güç bende diyerek YÖK üzerinden üniversiteleri terbiye etmek istiyorlar. Bu tasarı demokratik değil, insan haklarını yok sayan bir tasarı. Buna karşıda mücadelemizi sürdüreceğimizi herkesin bilmesini isteriz.” Dedi.