Bu dava, sonucu itibariyle, bazı yönetici adaylarını memnun ederken, bir çoğunun da üzülmesine sebep olmuştur. Yönetici atamada yıllardır yaşanan problemlerin en önemlisi yandaş kayırmacılığını esas alan yönetmelikler çıkarılmasıdır. Bilhassa Türk Eğitim Sen’in gayretleri ile bu yönetmeliklerin tamamı yargıdan dönmüştür.
Son çıkan yönetmelik bir çok yargı kararıyla olgunluk kazanmış bir yönetmelik hükmündedir ve bu yönetmelik doğrultusunda yapılacak atamalarda idarenin ve siyasetçinin bir etkisi söz konusu değildir. Ancak, yönetmeliğin en tartışılan yönü takdir, teşekkür ve kurucu müdürlere verilen puanlardır. Bir kısım yönetici adaylarına haksız takdir, teşekkür verildiği iddiaları kulaktan kulağa yayılmıştır. Fakat söz konusu mahkeme kararında takdir, teşekkür ve kurucu müdürlere verilen puanlarla ilgili bir yürütmeyi durdurma kararı yoktur. Mahkeme sadece, vekalet ve asaleten yapılan görevlerin puan değerleri yönünden bir karar vermiştir.
Şimdi yeni bir durum oluşmuştur. Yapılacak iki uygulama söz konusudur. Biri mahkeme kararına uygun yeni bir Ek 2 Yönetici Değerlendirme Formu yayınlayarak asaleten atamaları yapmak, diğeri yönetmelikte de bir kısım değişiklikler yapmaktır. Bir çok yönetici adayının sınav esaslı bir yönetici atama yönetmeliği istediğini biliyoruz. Türk Eğitim Sen’de başından beri sınav esaslı bir yönetmelik istemiştir. Fakat sınav esaslı bir yönetmelik, şuanda bulunan yönetmeliğin sağlayacağı disiplini sağlayacak düzeyde olmalı ve idarenin insiyatifi olmamalıdır.
Mevcut yönetmeliğin değişmesini isteyen bir takım mahfiller sınav esaslı bir yönetmelik çıkartılmasını sağlayabilir ama yeni bir takım maddeler eklenerek yandaş atamalarını sağlayacak bir planı uygulamaya sokma niyetini tüm yönetici adayları göz önüne almalıdır. Sınavın yanısıra, idareye tanınacak takdir yetkisi, mülakat veya subjektif bazı yeni şartlar öngörülebilir. Benim adamım atansın anlayışındaki, böyle bir yönetmeliğin yargıdan geri çevrilmesi ne kadar sürecektir? Sınav esaslı bir yönetmelikte ısrar edenlerin, yönetmenliğin diğer subjektif yönleriyle ilgili bir garantisi her zamanki gibi olmayacaktır.
Hükümete yakınlığı ile meşhur bir sendikanın genel başkanı Milli Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK’i ziyaretinde,
-Okul Müdür yardımcılığı atamasında sınav puan üstünlüğü esasına dayalı atama yapılmalı,
-Okul müdürlüğünde ise sınav puanı ve Ek-2 Formu’nun birlikte değerlendirilmesi sonucunda ortaya çıkacak toplam puan esas alınarak atama işlemi gerçekleştirilmeli, taleplerini iletmiştir.
Bu sendikanın daha önce yayınlanmış ve bir gecede kendi yandaşlarının atanmasını sağlayan komik yönetmeliklere hiç bir tepki vermediğini, sınav kelimesini ağzına almadığını yakınen biliyoruz. Şimdi ne olmuştur da, bu sendika birdenbire sınav esaslı bir yönetmelik diye ısrar etmektedir. Mevcut yönetmelik doğrultusunda yapılan atamalar ve bu atamalar sonucunda hak edenlerin atmalarının yapılması, kendi yandaşlarının tasfiye edilmesi mi bu sendikayı sınav istemek zorunda bırakmıştır. Sınav istemelerinin gerçek sebebi, yandaşlarının biraz daha koltuklarında oturmasını sağlamak için zaman kazanma isteği midir?
Türk Eğitim Sen olarak, bu sendikanın sınavı samimiyetle istemediğini biliyoruz. Kendi yandaşlarının atanmalarını sağlamak için takdir, teşekkür toplama yarışına giren bu sendikanın sınav istemesi mümkün değildir. Ahlaki bir çok değeri yok sayan bu sendikanın hak edenler atansın mantığı ile hareket etmesi, kendi sonlarını hazırlamakla eş değerdir. Çünkü, büyümelerinin temel sebebi, yönetici atamalarında altı yıldır uygulanan vekalet/görevlendirme sisteminin devamıdır. Dolayısıyla, belirsizlik ortamı ne kadar çok devam ederse, kuralsızlık ne kadar çok hakim olursa, bu sendikanın bu ortamdan nemalanması o kadar çok olacaktır. Bütün kurguları bı çirkin anlayış üzerine kurulmuştur.
Türk Eğitim Sen, bütün yönetici adaylarını uyarmaktadır. Sınav gibi, hepimizin öngördüğü, istediği bir metodu önümüze koyanların samimiyetini sorgulamak zorundayız. Aksi takdirde şuanda elimizde bulunan ve idarenin, siyasetçinin elini kolunu bağlayan ve sadece puan üstünlüğü esasına göre atamayı sağlayan yönetmeliği kaybetme riskimiz de bulunmaktadır. Şu anki yönetmeliği bu şekilde yayınlayarak, kendi ellerini kollarını bağlayanların da, biz ne yaptık diye bir pişmanlık içinde olduğu bilgimiz dahilindedir. Kaldı ki, sınav esaslı bir yönetmeliğin yayınlanması, sınavların yapılması, duyuruların ve atamaların yapılması bir yıldan fazla sürecektir. Bu yönetmeliğe de bir takım ayak oyunlarının monte edilmesi ve yeni yargı süreci vb. etkiler de göz önüne alındığında sürenin ne kadar olacağını kestirmek zordur. Bu durum yeni bir vekalet döneminin başlaması anlamına gelmektedir.
Türk Eğitim Sen olarak, aşağıdaki tekliflerin, tüm yönetici adayları tarafından yukarda anlattıklarımız ışığında, genelin hak ve hukuku ilkesi ile, samimi olarak değerlendirilmesini istiyoruz. Bu konudaki görüşleriniz bize ışık tutacaktır.
1-Mevcut yönetmeliğin maddeleri yönünden yargıdan bir iptal kararı almadığı göz önüne alınarak, mahkeme kararı doğrultusunda, sendikaların da görüşü alınarak yeni bir Ek 2 Yönetici Değerlendirme Formu hızla hazırlanmalı ve asaleten atamalar bir takvim doğrultusunda hızla yapılmalıdır. Bütün illerimiz tüm asaleten atamaları en geç 2009-2010 eğitim öğretim yılının ilk ayı sonuna kadar bitirmelidir.
2-Tüm atamaların tamamlanması sonrasında, tarafların da görüşü doğrultusunda sınav esaslı yeni bir yönetmelik hazırlanmalıdır. Sınav sonuçları atama puanının en az yüzde altmışını oluşturmalı yüzde kırkı ise tarafların teklifi doğrultusunda hazırlanacak değerlendirme formundaki özelliklerden oluşmalıdır. Değerlendirme formu subjektif verilere dayanmamalıdır.
Türk Eğitim Sen, Milli Eğitim Bakanlığında yönetici atamaları konusunda yıllardır sergilenen ayak oyunlarının farkındadır. Bütün yönetici adaylarının sergilenecek yeni oyunlara karşı daha dikkatli olmasını ve iyi niyetli değerlendirmelerinizin istismar edilmemesini diliyoruz. Türk Eğitim Sen olarak, şeffaf sendikacılık gereği, bütün düşüncelerimizi samimi olarak sizlerle paylaşıyoruz. Karar sizindir.
TÜRK EĞİTİM SEN GENEL MERKEZİ