Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk’un, 25.02.2011 tarihinde yaptığı basın açıklamasıdır.
FEVZİ BUDAK’A YAPILANLAR, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNDEN DEM VURANLARIN MAHKEME KARARLARINI NASIL TANIMADIĞINI GÖZLER ÖNÜNE SERİYOR
Hükümet tarafından 12 kez farklı illere atanan, ancak her defasında mahkeme kararıyla görevine dönen Erzurum Milli Eğitim Müdürü Fevzi Budak’ın atamasının, bu kez de Kars’a yapılması eğitim camiasını bir kez daha çileden çıkardı.
Bu olay, Fevzi Budak’ın Eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’ten sonra, hukukçu olan Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu tarafından da kara listeye alındığının göstergesidir. Hükümetin adeta takıntılı olduğu Fevzi Budak, açtığı davaları kazanmıştır. Buna rağmen hükümet, sanki yargı kararlarını tanımadığını göstermek için Fevzi Budak’ı sürekli sürgün etmektedir. Bu durum sık sık hukukun üstünlüğünden dem vuran Başbakan’ın, hukukun üstünlüğüne ne kadar bağlı olduğunu da gözler önüne sermektedir.
Bu olay artık kabak tadı vermiştir. Yargı kararlarını tanımayan bir hükümetin bu ülkede hukukun üstünlüğünden ve demokrasiden bahsetmesi, hatta bu kelimeleri ağzına alması doğru değildir. Fevzi Budak’a yapılan haksızlık ve hukuksuzluklar Türkiye’de sistemin ne kadar çarpık işlediğinin de bir fotoğrafıdır. Fevzi Budak’ı yargı kararlarına rağmen sürgün etmek vicdansızlıktır. Milli Eğitim Bakanlığı kendinden olmayanları elimine etmek için inanılmaz bir çaba içerisindedir. Hükümet bu kararıyla ‘ya bizden olacaksın, ya da sana yaşama hakkı tanımıyoruz’ demek istemektedir. Bir devlet memuruyla, 11 mahkeme kararına rağmen bu kadar uğraşıp, ardından hak ve adaletten bahsedenler seviyelerini de ortaya koymaktadır.
Türkiye’de bugün en çok kadrolaşan kurum Milli Eğitim Bakanlığı’dır. Hüseyin Çelik’in mirasını devralan Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu da aynı yöntemi izlemektedir. Bu ülkede hiçbir kritere, liyakate bağlı kalınmadan bakan onaylı usulsüz atamalar yapılmıştır. Türk Eğitim-Sen’in açtığı davalar sonucunda usulsüz atamalar birer birer iptal edilmektedir. Türkiye’de torpilli geçici şube müdürü atamaları yapılmaktadır. Şu anda Milli Eğitim Bakanlığı’nda 1995 şube müdürü kadrosu bulunmaktadır. Ancak bunların 1400’ü geçici olarak görevlendirilen şube müdürleri ile doldurulmuştur. Kadrolu çalışan şube müdürü sayısı ise 1075’tir. Görüldüğü üzere Milli Eğitim Bakanlığında belirtilen norm kadronun dışında şube müdürü çalıştırılmakta ve böylece devlet zarara uğratılmaktadır. Bunun da tek nedeni Bakanlığın kendi yandaşlarına yer açma çabasıdır.
Eğitim çalışanları haksız yere sürgün edilmekte, kıyıma maruz kalmaktadır. Eğitim camiasında hükümetin çifte standardı meşhurdur. Hükümet, kendi yandaşlarını bizzat Başbakan tarafından ödüllendirirken, farklı sendikalara üye eğitimciler sürgün edilmektedir. Tüm bunlar dikkate alındığında, adaletsizliğin diz boyu olduğu eğitim camiasında, Fevzi Budak’ın yaşadıkları korku filmlerinden farksızdır.
Fevzi Budak, hukuku göz göre göre çiğneyenlerin, yargıya meydan okuyanların, mahkeme kararlarını tanımayanların kurbanı olmaktadır. Ancak biz eğitimciler, bir gün adaletin yerini bulacağına inanıyoruz. Hiçbir haksızlık, hukuksuzluk karşılıksız kalmaz.
Hükümetin Fevzi Budak’a olan hıncını anlamak mümkün değildir. Yargı tarafından haklı bulunan bir kişiyi siyasi çıkarlarına ters düştüğü için oradan oraya sürgün etmek hangi mantıkla, hangi vicdanla bağdaşır? Fevzi Budak’a yapılan işkencenin adı AKP demokrasisidir.
Fevzi Budak’a yapılanlara tepki göstermek hepimizin görevidir. Bugün Fevzi Budak’ın uğradığı haksızlık yarın başka bir eğitimcinin başına gelebilir. Türk Eğitim-Sen olarak, hukuku hiçe sayarak, eğitim çalışanlarını sürgün edenleri şiddetle ve nefretle kınıyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.