Bilindiği üzere 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununun 30 uncu maddesi uyarınca işyerlerinde 15 Mayıs tarihi itibariyle Sendikaların üye sayıları tespit edilerek tutanaklar tutulup kurum merkezlerinde birleştirilmek suretiyle, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na gönderilmektedir.
İlgili Bakanlık kurumlardan gelen üyelik bilgileri doğrultusunda 11 Hizmet Kolunda Yetkili Sendikaları tespit ederek Temmuz ayının ilk haftasında Resmi Gazete’de yayınlatmak suretiyle ilan etmektedir.
Bu doğrultuda 2009 yılı için yapılan üye tespit çalışmaları sonuçlandırılmış olup, Sendikamızla birlikte Konfederasyonumuza bağlı 6 Sendika Hizmet Kollarında Yetkili Sendika olarak ilan edilmiştir. 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendika Kanunu gereği toplu görüşmelerin bu yıl sekizincisi yapılacaktır. 2009 Yılı toplu görüşmelerine “Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolu”nda temsil yetkisine sahip tek sendika ve ülkemizin en büyük memur sendikası olarak TÜRK EĞİTİM-SEN katılacaktır.
Türk Eğitim Sen olarak eğitimi önemsiyoruz. Zira eğitimin amacı; demokratik, hukuk devletinin ihtiyacı olan, görev ve sorumluluklarının bilincinde, özgür ve özgüven sahibi, bilgi çağı insanlarını yetiştirmektir. Eğitimi çağa uygun hale getirmek ve geleceğimizi güvence altına almak için; hayatla ve ekonomiyle bütünleşmiş, Dünya standartlarında kaliteyi yakalamış ve hayat boyu devam eden eğitim hedef alınmalıdır. Bunun için eğitimin sonunda herkesin meslek sahibi olması sağlanmalıdır.
Eğitim sistemi, eğitim-insan gücü-istihdam ilişkisini dikkate alan bir sistem bütünlüğü içerisinde yeniden yapılandırılmalıdır. İstihdam ihtiyacı ile üniversitelerde eğitime alınacak öğrenci sayısı arasında denge kurulmalıdır.
Genç ve dinamik nüfusumuzun bir avantaj faktörüne dönüşmesi, çocuklarımızın ve her yaştaki vatandaşlarımızın okul öncesi, okul sırası ve okul sonrasında sürekli eğitilmesiyle sağlanabilir. Eğitimdeki temel amacımız, düşünen, sorgulayan, girişimci, yenilikçi, dünyaya açık, bilgiye-teknolojiye ve sanata ilgi duyan vatan sevgisiyle dolu bireyler yetiştirmektir.
Müfredat programları, günün gelişen ve değişen şartlarına uygun olarak sürekli olarak yenilenmelidir.
Eğitim ve öğretimde insanların sadece bilgi ve becerilerle donatılması yeterli değildir. İnsanlara bazı yüksek değerlerin de kazandırılması gerekir. Bu nedenle sendika olarak, eğitim ve öğretimin terbiye boyutunu da önemsemekteyiz.
Diğer taraftan eğitimin daha işler ve kaliteli hale gelmesi için, Öğretmen ve derslik başına düşen öğrenci sayısı, öğretimin her kademesinde azaltılmalı, öğretmensiz sınıf bırakılmamalıdır.
Türkçenin eğitim ve öğretimin her kademesinde iyi öğretilmesi, doğru ve etkili kullanılması, bilim dili olarak gelişmesi için gereken önlemler alınmalıdır. Etkin ve kaliteli bir sağlık sistemi, nitelikli bir toplum için vazgeçilmezdir. Devlet, herkesin temel sağlık ihtiyacını yerine getirmek zorundadır. Bu nedenle ilköğretim anasınıfından itibaren uygun sayıda öğrencisi olan okullarda sağlık personeli istihdam edilmeli, periyodik olarak öğrencilerin sağlık kontrolleri yapılmalı ve hastalık daha başlamadan sağlıklı birey yetiştirilmelidir.
Okul ve kurumlarda başarının ve toplumda huzurun sağlanması, ancak Milli Eğitim Bakanlığının Milli ve bir Devlet politikası anlayışıyla yönetilmesi ile gerçekleşecektir. Bakanlık, okul ve kurum yöneticilerini hükümetlerin memuru anlayışıyla değil, Devletin memuru olarak görmelidir. "Türk Millî Eğitimi”ne, iktidar partilerinin ve/veya bakanların politikaları yerine, "Devlet Politikası" anlayışı hâkim kılınmalıdır. Bakanlığı idare edenler, masa başı kararlarla değil, taraflarla ve çalışanların temsilcileriyle görüş alışverişinde bulunarak icraat sergilemelidirler. Bunu yapmadığından Bakanlığın birçok yönetmeliği ve uygulaması yargıdan dönmektedir. Bu noktada yapılması gereken, bilimsel, gerçekçi kriterlerle ve çalışanların temsilcileriyle istişare edilerek çalışmalar yapmaktır.
Milli Eğitim Bakanlığı, eğitim yöneticiliği konusunda meseleye objektif yaklaşmalı, ideolojik yaklaşmamalıdır. Maalesef meseleye objektif bakılmamış, ideolojik yaklaşılmıştır. Bu anlayış eğitim çalışanlarının huzurunu kaçırmıştır. Bu yaklaşımlar toplumun kamplaşmasına ve iş barışın bozulmasına etki eden faktörlerdir. Toplumun huzuru ve refahı için, bu anlayıştan süratle uzaklaşmak gerekir.
Bakanlık ve taşra teşkilatlarının eğitim çalışanları hakkında uyguladığı; atama, yer değiştirme, geçici görevlendirme vb. uygulamalarındaki yandaş kayırma, düşman kamplar yaratma anlayışı eğitim çalışanlarını rahatsız etmektedir. Kurucu müdürler, vekâleten görevlendirmeler ve Hüseyin ÇELİK’in Bakanlığının son zamanlarında hız kazandırdığı 76. Madde’ye dayandırılarak yapılan atamalar yakinen incelendiğinde siyasi kadrolaşmanın ne boyutlarda olduğu görülecektir. Bugüne kadar, tüm eğitim çalışanlarının gözleri önünde yaşanan bu tablo, Milli Eğitim Bakanlığı Merkez Teşkilatı’nda görevli bazı bürokratlar, il milli eğitim müdürleri, ilçe milli eğitim müdürleri, yardımcıları ve şube müdürleri tarafından yaratılan bir tablodur. Bazı il ve ilçe milli eğitim müdürleri tarafından eğitim çalışanları üzerinde sendikal tercihleri yönünde baskılar oluşturulmaktadır. Bundan dolayı eğitim çalışanlarının moral ve motivasyonları bozulmuştur. Bu anlayış gelecekte eğitim çalışanları arasında büyük oranda kamplaşmalara ve bölünmelere yol açacaktır. Bu tablo asla Milli Eğitim Bakanlığı’na yakışan bir tablo değildir ve eğitim çalışanlarının yüzde 90’ı, bu yaşananlardan duydukları rahatsızlığı sendikamız üzerinden sık sık dile getirmişlerdir. Bu sebeple, Milli Eğitim Bakanlığı sendikalar arasında taraf olmamalıdır. İl ve ilçe milli eğitim müdürlükleri bu konuda uyarılmalıdır. Milli eğitimde yaşanan bu tablo düzeltilmeden; sendikalar, eğitim çalışanları ve Milli Eğitim Bakanlığı arasında istenilen diyalogun kurulamayacağı açıktır. Taraftar oluşturmak olarak algılanan bu problemlerin bir an önce çözülmemesi ve yaşanan sürekli gerilim ortamı Milli Eğitim Bakanlığı’nı da olumsuz etkilemektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı; hükümetler üstü, siyaset üstü, şeffaf ve katılımcı bir anlayışla yönetilmelidir. Bu nedenledir ki, asaleten atamaların yapılması için Yönetici Atama Yönetmeliği doğrultusunda, eksiklikler giderilerek atamalar biran önce yapılmalıdır. Aksi takdirde eğitim camiasındaki kargaşa giderek artacaktır.
Ülkemizde üniversitelerimizin yaşadıkları sorunlar da kamuoyunun malumudur. En başta kısır ve ideolojik tartışmalara malzeme edilen YÖK meselesi gelmektedir. YÖK hâlâ büyük bir muamma olarak kamuoyu gündeminde yer almaktadır. Bir türlü çözümlenemeyen ve yılan hikâyesine dönen YÖK sorunu yerinde saymaktadır. Toplumsal mutabakatı göz ardı eden hükümet, konunun üzerine yeterince eğilmemiş durumdadır.
Siyasi erkin yapması gereken, oy avcılığına soyunmadan, konunun tarafları ile masaya oturarak, toplumun bütün kesimlerini kucaklamak suretiyle yeni bir YÖK kanun tasarısını ülke gündemine getirmek olmalıdır.
Çağın gereklerine uygun, ideolojik kaygılardan uzak, üniversite çalışanlarının sorunlarını ortadan kaldıracak ve tamamen bilimsel bir anlayış ve çalışanların da katkısı ile hazırlanacak bir YÖK kanunu ile eksiklikler giderilebilecektir.
Öte yandan üniversite çalışanlarının idari ve ekonomik sorunları çözüme kavuşturulmadan istenen üniversite eğitiminin sağlanamayacağı açıktır. Aldığı ücretle aylık temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayan bir akademisyenin kendisini geliştirmesini bekleyemeyiz.
Fiziki, ekonomik ve teknolojik imkânlardan yoksun bir üniversite ortamında sağlıklı bir eğitim verilemeyeceği ortadadır. Hükümet; politik manevraları bir yana bırakıp üniversite çalışanları ile öğrencilerin -çağın beklentileri doğrultusunda- ihtiyaçlarını tespit etmeli ve gereğini yerine getirmelidir.
Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolunda faaliyet gösteren sendikaların öncelikli görevi, eğitim çalışanlarının hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmektir. Daha iyi bir eğitim için, eğitim sistemine katkıda bulunmakta doğaları gereğidir. Ayrıca sendikalar, temsil ettikleri kesim ve toplumu ilgilendiren her türlü gelişme karşısında da toplumun çıkarları doğrultusunda, toplum adına taraf olmak gibi bir sorumluluk taşırlar. Öte yandan sendikalarımız hizmet kolları ile ilgili konularda tespit ve alternatif proje üreterek kamuoyuna ve yöneticilere yol göstermeye çalışmaktadır. Ancak, başta Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK ve üniversite yönetimleri olmak üzere kurum yöneticilerinin; daha iyi bir eğitime kavuşmak, iş barışı içerisinde huzurlu bir çalışma ortamı oluşturabilmek ve çalışanlardan azami düzeyde verim alabilmek için sendikalarla işbirliğini ilke edinmeleri gerekmektedir.
Bilgi toplumunun temel taşı olan insan gücü her şeyin önüne çıkarılmalıdır. Çünkü artık ülkelerin zenginlikleri para ile ya da doğal kaynaklarının zenginliği ile değil, bilgi ve insan kaynaklarının zenginliği ile ölçülmektedir. İnsan gücü yetiştirmenin tek yolu da eğitim ve öğretimdir.
Zorunlu eğitimde tüm çağ nüfusunun okullaştırılacağı, sınıf mevcutlarının standartlara uygun olarak denge sağlanacağı yatırımlara önem verilmelidir.
Avrupa Komisyonu"nun Temmuz 2009 tarihinde açıkladığı raporda yer alan konuları sendika olarak defalarca dile getirdik.
"Eğitim Üzerine Ana Veriler 2009" raporunda Türkiye ve Avrupa"nın eğitim verileri karşılaştırıldı, eğitimde olumlu gelişmelerle ilgili birçok bölüme "Türkiye hariç" kaydı düşülmesi dikkat çekmiştir.
– Avrupa Komisyonu raporunda, "Avrupa"da 20-24 yaşındaki genç nüfusun yüzde 78"den fazlası üst orta eğitimi başarıyla tamamlamış durumdadır. Çek Cumhuriyeti, Polonya, Slovenya, Slovakya"da bu oran yüzde 90"ın üzerindedir. Sadece Malta, Portekiz, İzlanda ve Türkiye yüzde 60"tan az bir başarı oranı kaydetmiştir" denildi. 2006"da tüm Avrupa ülkelerinde orta öğretimin üst bölümünde başarılı olan kız öğrencilerin sayısının erkeklerden fazla olduğu belirtilen raporda, bu bölüme yine "tek istisna Türkiye" kaydı düşüldü. Dileriz yetkililer raporun tamamını dikkate alarak iyileştirmeye yönelik bir çalışma yaparlar.
2009 Toplu görüşmelerine 15 Ağustos 2009 Cumartesi günü başlayacak. İktidarın 2008 yılında mutabakat altına aldığımız bir kısım kararları hayata geçirmek adına yasal düzenleme yapmaması 2008 Toplu Görüşmelerine gölge düşürmüştür. 4688 sayılı Kamu Görevlileri Kanununun 34. Maddesinde “Toplu görüşme en geç 15 gün içinde sonuçlandırılır. Bu süre içinde anlaşmaya varılırsa, düzenlenen mutabakat metni taraflarca imzalanır. Mutabakat metni, uygun idarî, icraî ve yasal düzenlemelerin yapılabilmesi için Bakanlar Kuruluna sunulur. Bakanlar Kurulu üç ay içinde mutabakat metni ile ilgili uygun idarî ve icraî düzenlemeleri gerçekleştirir ve kanun tasarılarını Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar.” denilmektedir. Bu maddeye rağmen, Hükümet aradan 1 yıl geçmesine rağmen mutabakata varılan birçok konuda düzenleme yapmayarak suç işlemiştir.
Gerek Türk Eğitim Sen gerekse Konfederasyonumuz Türkiye Kamu Sen bu hukuksuzluğun üzerine gidecektir. Dolayısıyla, hukuk tanımaz bir anlayışla Toplu Görüşmeleri değerlendiren, attığı imzanın gereğini yerine getirmeyen Hükümetin bu tavrı güven vermemektedir.
Tüm kamu çalışanları gibi, eğitim çalışanları da yaşanan küresel ekonomik kriz sebebiyle zor günler geçirmektedir. Toplu Görüşmelerde daha önce dile getirdiğimiz harcama çeki isteğimizi, tekrar gündeme getireceğiz. Tartışılmaz bir gerçektir ki, mali ve sosyal haklar açısından eğitim çalışanlarının mevcut durumu hiç iç açıcı değildir. Çalışanlar, aldıkları ücretlerle bırakınız mesleki ve kişisel anlamda kendilerini geliştirebilme imkânlarına sahip olmayı, asgari geçim standardını bile yakalayamamışlardır. Bu durum; ekonomik ve sosyal açıdan rahat olmayan eğitim çalışanlarının, verimli bir eğitim ortamına yeterince katkıda bulunmalarını da engellemektedir. Dolayısıyla çalışanların insanca yaşayabilecekleri ve bilgi çağının gerektirdiği donanımlara sahip olabilecekleri bir ekonomik düzeye kavuşturulmaları gerekmektedir.
Kurumlar arası ücret dengesizliğinin giderilmesi tüm çalışanların ve hatta bugüne kadar iş başına gelen tüm iktidarların ortak arzusu olmuştur. Ancak bu zamana kadar bu konuda ciddi ve neticeye yönelik bir mesafe kat edilememiştir. Bunun yanı sıra aynı kurumda görev yapan çalışanlar arasında da bir takım ayrıcalıklar yapılmaktadır. Örneğin, MEB’ da her öğretim yılı başında yalnız öğretmenlere "Eğitim Öğretime hazırlık ödeneği" verilmektedir. Eğitim çalışanlarının bir bütün olduğu, eğitimin; idarecisiyle öğretmeniyle, memuruyla, hizmetlisiyle ortak yürütülen bir kamu hizmeti olduğu unutulmamalıdır. Bundan dolayı söz konusu ödenek, tüm eğitim çalışanlarına (Üniversiteler ve YURT-KUR dâhil olmak üzere) ve brüt bir maaş tutarında verilmelidir. Yine aynı şekilde, üniversite ödeneğinin de her düzeydeki akademik ve idari personel olmak üzere tüm üniversite çalışanlarına ödenmesi sağlanmalıdır.
Ücret adaletsizliği aylık ücretlerin yanı sıra diğer birçok kalemlerde de görülmektedir. Özellikle Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okul ve kuruluşlarda görev yapan memur ve hizmetli çalışanların görev tanımları ve çalışma saatlerindeki belirsizliklerden dolayı fazla mesaileri ödenmemektedir. Ayrıca ek ders ücretleri konusunda yapılan son değişiklikle de kazanılmış bir takım haklar elden alınmış ve haksız uygulamalar hayata geçirilmiştir.
Hükümetin hedeflediği sistemde memur yok, onun içindir ki geçen yıl Toplu Görüşmenin başladığı günden bir gün önce ek ödeme vereceklerini açıklayıp, bir gün sonra ek ödemeleri açıkladılar ve Sendikaların katkısı olmadı biz verdik dediler. Masanın dışında bir şeyler verdik demekle sendikaları açığa düşürmeye çalışıyorlar. 2008 Mutabakat metninde anlaşmaya varılan maddelerin gereğini hala yerine getirmediler.
2007 Toplu Görüşmelerinde dile getirerek, bir adım atılmasını sağladığımız Eşit İşe Eşit Ücret konusunda yapılan iyileştirmenin devam etmesini istiyoruz. Bu kapsamda, 2012 yılının ilk yarısına kadar tamamlanacağı sözü verilen iyileştirme çalışmaları devam etmelidir. Bu konuda talebimizde ısrarlı olacağımızın bilinmesini istiyoruz. Ayrıca, eşit işe eşit ücret kapsamı dışında değerlendirilen eğitim çalışanlarının da kapsam içine alınmasını dile getireceğiz.
4 /B ve 4 /C kapsamında görevlendirilen ama yaşadıkları çifte standart uygulamalar bir türlü sona erdirilmeyen eğitim çalışanlarının problemleri de Toplu Görüşme masasının ana gündem maddeleri içinde olacaktır. Söz konusu çalışanların özlük haklarındaki yanlışların, insan hakkı ihlallerinin sona erdirilmesini ve kadrolu olarak istihdam edilmeleri gerektiğini masada vurgulayacağız.
KEY ödemeleri yılan hikâyesine dönmüş, birçok eğitim çalışanı hala bu ödemeleri alamamış veya eksik almıştır. KEY ile ilgili yeni bir açılım ortaya konmasını ve mağduriyetin önlenmesini isteyeceğiz.
Bu Toplu Görüşmelerde de siyaset hakkımızda dâhil olmak üzere, grev ve toplu sözleşme hakkımız tekrar gündemin ana konusu haline getirilecektir. Toplu Sözleşme ve Grev hakkı imzalanan uluslar arası sözleşmeler ve Toplu Görüşme masasında verilen sözlere rağmen bugüne kadar yerine getirilmemiştir. Bu toplu Görüşmelerin ana eksenini bir yandan 2010 yılı zamları oluştururken, diğer yandan sendikal haklarımız oluşturacaktır. Türk Eğitim Sen açısından grev ve toplu sözleşme vazgeçilmez bir haktır ve dönülmez bir yola girilmiştir. Hükümetin bu konuda masadan kaçma, olayı savsaklama hakkı artık, yoktur. Bugün, ülkemizin imza altına aldığı ILO’nun 151 sayılı sözleşmesi de dâhil olmak üzere, uluslar arası sözleşmeler ve Türkiye’nin kabul ettiği demokratik normlar, toplumun tüm kesimlerinde demokrasinin yerleşmesini ve örgütlenmesini öngörmektedir. Memur sendikacılığı da ülkemizde bu sözleşmeler sonucunda örgütlenme imkânı bulmaktadır. ILO’ un 151 No.lu sözleşmesinin ve Avrupa Birliği normlarının kabulü ile birlikte ülkemizde memur sendikacılığı, demokrasinin gereği olarak tam sendikal donanımla var olmak zorundadır. Ne yazık ki, ülkemizde toplu¬mun büyük bir kesimin oluşturmasına rağmen memurlar, yıllardan beri yönetime katılma hakkı olmayan, gelirin paylaşımını belirleyemeyen ve sonuç olarak geri plana itilen bir kesim haline gelmiştir. Modern toplumlarda ortaya çıkan yönetişim anlayışı, çalışanların yönetime katılması ve kendileri ile il¬gili alınacak kararlarda söz sahibi olmalarını zorunlu kılmaktadır. Hem hizmet sunumunda ortaya çıkan aksaklıkların giderilmesi hem de çalışanların kendileri ve ailelerinin insanca yaşayabilecekleri bir ücrete kavuşabilmesi için sorunun kaynağında görev yapanların taleplerinin karşılanması gerekmektedir. Çalışanların sorunlarını ve taleplerini ilgililerle görüşüp, çözüme kavuşturabilecekleri tek araç örgütlenme ve toplu sözleşme olgusudur. Bu aynı zamanda müzakere edebilir demokrasinin hayata geçmesi açısından da en önemli araçtır.
Ülkemizdeki iç mevzuata göre kamu görevlilerinin toplu sözleşme hakkı yoktur, grev yapmaları ise yasaktır. 2002 yılından beri yetkili kamu görevlileri sendikaları ile Kamu İşveren Kurulu arasında gerçekleştirilen toplu görüşmeler ise bir danışma sisteminden öteye gitmemektedir. Bugüne değin yapılan toplu görüşmelerde mutabakatsızlıkla sonuçlanan görüşmelerde olmuştur. Tarafların toplu görüşme sonucunda bir anlaşma sağlayamamaları so¬nucunda Konfederasyonumuz, Uzlaştırma Kurulu’na başvurmuş ve kamu görevlilerinin mali ve özlük haklan ile ilgili yapılacak değişikliklerin Uzlaştırma Kurulu kararlan çerçevesinde yapılmasını talep etmiştir. Ancak Uzlaştırma Kurulu’nun bugüne kadar kamu görevlilerinin mali ve özlük haklan ile ilgili olarak verdiği hiçbir karar, hükümet nezdinde uygulanabilir bulunmamış ve hayata geçirilmemiştir. Böyle bir durum karşısında kamu görevlilerinin haklarını koruyabilmesi için elinde hiçbir yasal delil bulunmamaktadır. Bu nedenledir ki, 4688 sayılı kanuna rağmen kamu görevlerinin mali, sosyal, özlük ve hukuki alandaki sorunlarının çözülmesi mümkün olmamaktadır.
Gerek ülkemizin imza altına alarak uygulamayı kabul ettiği uluslar arası sözleşmeler ve bu sözleşmeleri imzalayan diğer ülkelerdeki uygulamalar gerekse ülkemizde yerleşmesi arzulanan demokratik anlayış, kamu görevlilerinin toplu sözleşme ve grev hakkına kavuşması zorunluluğunu ortaya koymaktadır. Türk memuru yıllardır, hakkı olanın verilmesi için beklemektedir.
Sendikamızca sürekli olarak dile getirilen, memurlar arasında ayrımcılık yapıldığı, siyasi ve bürokratik baskıların had safhaya ulaştığı, çalışma barışının bozulduğu, liyakat ve kariyer ilkelerinin hiçe sayılarak yandaşların işbaşına getirildiği, çalışanların mutsuz ve geleceğinden umutsuz olduğu hususları bu defa da 01-19 Haziran 2009 tarihleri arasında yapılan "98. Uluslar arası çalışma konferansının üye ülkelerinin onayladıkları ILO sözleşmelerinin gereğini yapıp yapmadıklarının incelendiği aplikasyon komitesinde" Türkiye, 87 sayılı sendika özgürlüğü ve sendikalaşma hakkının korunması sözleşmesine ilişkin ihlaller gerekçesiyle gündeme aldığı Türkiye ile ilgili görüşmelerin ardından hazırlanan sonuç raporu ile ülkemizin kamu çalışanlarının sendikal hakları başta olmak üzere tüm sendikal haklar konusunda bu güne kadar yapmadığı değişiklikleri yapabilmesi amacı ile İLO’ dan teknik yardım alması gerektiği konusunda hükümetin dikkatinin çekilmesi, dile getirilerek sendikamızın haklılığı bir kere daha tescil edilmiştir.
Ayrıca, İLO’ da özel paragraf (kara liste) uygulamasının bir alt müeyyidesi olarak bilinen teknik yardım sağlama konusunda işveren gurubu da onay vererek hükümetin bu konuyu kabul etmesi konusu sonuç raporunda yer almıştır. Artık hükümet bu anlamda gerekli düzenlemeleri yapmalıdır.
Konfederasyonumuz Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim Sen, her şeye rağmen kendisine tanınmış olan yasal haklan sonuna kadar kullanmaya ve bu yolla kamu görevlerinin haklarını ilerletmeye kararlıdır. Toplu görüşmeden toplu pazarlığa geçiş sürecinde hazırlanmış olan bu çalışmada, kamu görevlilerinin sorunlarının çözüm önerileri mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde ele alınmıştır.
Sendika olarak en büyük temennimiz, kamu görevlilerinin en kısa sürede toplu sözleşme ve grev hakkını elde etmesi ve bütün temel sorunlarının çözülmesi ile kamu hizmeti sunanların da bu hizmetten faydalanan vatandaşların da memnuniyetinin sağlanmasıdır. Konfederasyonumuz Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da bu amaç doğrultusunda her türlü mücadeleyi sergileyecektir. Sendika olarak, “Toplu Görüşme Toplantıları”nın gündemine eğitim çalışanlarının beklenti ve görüşlerini olduğu gibi yansıtabilmeyi öncelikli ilkemiz olarak kabul ediyoruz. Eğitim çalışanlarının desteğiyle sahip olduğumuz temsil yetkisini, ideolojik saplantıların ya da ithal senaryoların hayata geçirilmesi için bir fırsat olarak değil, çalışanların yaşam standardının ve ülkemizdeki eğitim kalitesinin yükseltilmesi yolunda bir sorumluluk olarak görüyoruz.
Nitekim temsil yetkisini aldığımız andan itibaren sistemli bir çalışma içerisine giren Merkez Yönetim Kurulumuz, bu amaçla “Toplu Görüşme Toplantıları”nda görüşülecek konuların tespiti için bir taban araştırması yapılmasını kararlaştırdık. Daha sonra ise Toplu Görüşme tekliflerimizi oluşturduk.
Ekte sunulan rapordaki istek ve öneriler, bizzat eğitim çalışanlarının görüşlerinden oluşmaktadır. Dileriz ki, bu “Toplu Görüşme Toplantısı” sonucunda eğitim çalışanlarının beklentilerini karşılayacak bir mutabakata varılır.
Talep ve önerilerimiz;
1. Kurumlar arası ücret dengesizliğinin giderilmesi
2.Mutabakat Sağlanarak İmza Altına Alınmasına Rağmen Uygulanmayan Konular
3. Mali ve Sosyal Haklar
a) Mali Haklar
b) Sosyal haklar
4. Çalışma şartları
a) Eğitim ve Öğretimin sorunları
b) Öğretmenlerin ve eğitim çalışanlarının genel sorunları
c) Yardımcı hizmetler ve genel idari hizmetleri personelinin sorunları
d) 657 Sayılı Kanunun 4/B ve 4/C Maddesine göre Çalışan Personelin sorunları,
e) Üniversite çalışanlarının sorunları
f) Yurt-Kur çalışanlarının sorunları
5. Sendikal ve demokratik haklar
Olmak üzere beş ana başlık altında toplanmıştır.
Diliyoruz ki, bu Toplu Görüşme süreci özlenen bu seviyenin yakalanması için bir fırsat ve yönetenler, çalışanlar ve onların temsilcilerinin işbirliği için bir başlangıç oluşturur.
Saygılarımızla.
İsmail KONCUK
Türk Eğitim-Sen Genel Başkan
1- KURUMLARARASI ÜCRET DENGESİZLİĞİNİN GİDERİLMESİ
-Anayasamızın 55. maddesi gereğince benzer ve eşit şartlarda çalışanların eşit ücret almaları öngörülmesine rağmen kamuda uygulanan çarpık ücret politikaları nedeniyle birçok sayıda farklı ücret uygulaması bulunmaktadır. Bu durumun düzeltilmesi, kurum içinde ve kurumlar arasında ortaya çıkan ücret dengesizliklerinin giderilmesi gerekmektedir.
2008 yılı mutabakat metninde üzerinde uzlaşmaya varılan konulardan biri de eşit işe eşit ücret uygulaması çerçevesinde ek ödemelerin 2012 yılına kadar artırılarak, kamudaki ücret adaletinin sağlanmasıdır. Ücret adaletinin gerçek anlamda sağlanabilmesi için kamudaki personelin görev tanımlarının yapılması zorunludur. Ancak hükümet 2009 yılı ile ilgili olarak bu konuda hiçbir çalışma yapmadığı gibi tek taraflı ve kamu görevlilerini temsil eden sendikaları yok sayarak hazırladığı Yüksek Planlama Kurulu Kararları ile var olan adaletsizlikleri daha da derinleştirmiştir.
Son dönemde tek taraflı olarak alınan kararlar gereği, ek ödemelerden kaynaklı yeni bir adaletsizlik ortaya çıkmıştır. Eğitim iş kolumuzda ek ödemeden yararlanamayan personel bulunmaktadır. Kamuda iş barışını bozan ve yeni haksızlıklar oluşturan bu adaletsizliklerin giderilmesi zorunluluktur.
2- MUTABAKAT SAĞLANARAK İMZA ALTINA ALINMASINA RAĞMEN UYGULANMAYAN KONULAR
Kamu İşveren Kurulu ile yetkili kamu görevlileri sendikaları ve bunların bağlı olduğu konfederasyonları arasında yürütülen 7. dönem toplu görüşmeleri sonucunda, kamu görevlilerine 2009 yılında uygulanacak maaş artışlarıyla mali, sosyal ve özlük hakları konularında mutabakata varılmıştır.
Mutabakat metni hükümlerine uygun olarak, kamu görevlilerine 2009 yılı için uygulanacak zam ve tazminatlar, 2009 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nda değerlendirilmiştir.
Ancak; mutabakat metnine ekli listelerde yer alan diğer konulardan birçoğu, aradan bir yıl geçmesine rağmen hayata geçirilmemiştir. Kamu çalışanları arasında uzun yıllardır ortaya çıkmış ücret farklılığı ve ücret adaletsizliğinin ortadan kaldırılmasına yönelik olarak ek ödeme uygulamasında yapılan son değişiklikler, kendi içinde kurum ve unvan anlamında birçok adaletsizliği de beraberinde getirmiştir. Bu konuların “eşit işe eşit ücret” çerçevesinde mutabakata uygun olarak, yetkili sendikalarla müzakere edilmesi ve en kısa zamanda hayata geçirilmesi kamu çalışanları açısından hayati bir önem arz etmektedir.
Toplu görüşmelerin esaslarını da belirleyen 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununun 34. maddesinde, “mutabakat metni, uygun idarî, icraî ve yasal düzenlemelerin yapılabilmesi için Bakanlar Kuruluna sunulur. Bakanlar Kurulu üç ay içinde mutabakat metni ile ilgili uygun idarî ve icraî düzenlemeleri gerçekleştirir ve kanun tasarılarını Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar.” denmektedir.
Mutabakat metninin imzalanmasının üzerinden bir yıl geçmiş olmasına rağmen, üzerinde anlaşmaya varılan birçok konunun hala Meclise sunulmamış olması bizleri endişeye sevk etmektedir.
Ayrıca mutabakat metni hükümleri konusunda yapılan taslak çalışmalarda, özelleştirme kapsamındaki kurum ve kuruluşlarda çalışan kamu görevlilerinin sorunlarını gidermek amacıyla konfederasyonumuzca gündeme getirilen, mutabakat metninin 22 ve 23. maddelerinde yer alan “4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesi gereğince Araştırmacı olarak nakledilecek personelin, görevde yükselme mahiyetinde olmamak kaydıyla atama teklifi yapılacak kamu kurum ve kuruluşlarınca talep edilmesi halinde bu talep çerçevesinde atama yapılabilmesinin mümkün hale getirilmesi için kanuni düzenleme yapılması” ve “4046 sayılı Kanunun 22. maddesine göre yapılan nakillerde sendika ve şube yönetim kurulu üyelerinin ve atama yapılması istenilen kurumun yazılı talebi halinde, nitelikleri, atama yapılacak kurumlardaki boş kadro durumu dikkate alınarak aynı hizmet kolunda diğer kamu kurum ve kuruluşlarında bir kuruma atanmalarının sağlanması” konularında henüz hiçbir çalışma yapılmadığı görülmektedir. Bunlara ek olarak, mutabakat sağlanan Devlet Personel Başkanlığı bünyesinde “Kamu Görevlileri Sendikaları Daire Başkanlığı” kurulması konusunda herhangi bir gelişme de olmamıştır.
Bu nedenle hükümetin bir an önce gerekli çalışmaları tamamlayarak, mutabakat metni hükümlerinin tamamını uygulamaya koymasını beklemekteyiz.
Hükümeti, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’na karşı suç işlediği konusunda uyarıyoruz.
3- MALİ VE SOSYAL HAKLAR
a) Mali Haklar
1- Vatandaşlarımızın ağırlıklı olarak kullandığı mal ve hizmet fiyatlarındaki artışlar, memur maaşlarına yapılacak artışlarda temel kabul edilen genel enflasyon oranının üzerinde gerçekleşmektedir. Bu nedenle kamu çalışanlarının ücretleri mal ve hizmet fiyatlarında yaşanan artışlar karşısında her yıl erimektedir. Kamu görevlilerinin maaşlarına yapılacak artışlarda hedeflenen enflasyon yerine açlık ve yoksulluk sınırının dikkate alınması bir zorunluluktur. Toplumun belirli kesimlerine kaynak aktarırken hiçbir çekince görmeyen yetkililerin, kamu çalışanlarının da ekonomik sorunlarını çözecek düzeyde bir artış yapma zorunluluğu bulunmaktadır. Bu noktada Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim Sen olarak mali haklarla ilgili talebimizi üç ayrı kategoride belirledik. Bunlardan birincisi; ek ödeme oranlarının artırılarak, kurumlar arasındaki ücret farkının aşağıya çekilmesi ve ücret adaletinin sağlanmasıdır. İkincisi; kamu görevlilerinin kendileri ve ailelerinin insanca yaşaması için yetecek düzeyde ücret almalarını sağlamak amacıyla talep edilecek seyyanen artışdır. Üçüncüsü ise sendika üyesi olan kamu görevlileri ile üye olmayanlar arasında fark oluşturmak adına sendika üyesi kamu görevlilerine ödenen Toplu Görüşme Priminin yükseltilmesidir. Buna göre mali haklar konusundaki talebimiz; ek ödeme oranlarına 21 puan eklenmek suretiyle eski adı denge tazminatı olan ek ödemelerin 110 TL artırılması, Ayrıca tüm kamu görevlilerinin maaşlarına 200 TL net seyyanen zam yapılması ve Sendika üyesi kamu görevlilerine ödenen 10 TL Toplu Görüşme Priminin, 50 TL’ye çıkarılmasıdır. Ek ödemeler ile ilgili talebimiz sayın Başbakanın geçtiğimiz yıl verdiği söze dayanmaktadır. Sayın Başbakan 16 Ağustos 2008’de ek ödemelerle ilgili olarak yaptığı açıklamada, kaynağın ayrıldığını ve 2012 yılına kadar bu ödemelerin sürdürüleceğini belirtmiştir. İmzalanan mutabakat metninde de bu hususa vurgu yapılmıştır. Bugün gelinen noktada ek ödemelerin artırılmaması; mali değil etik bir sorundur. Bu talepler ışığında Konfederasyonumuzun 2010 yılında kamu görevlilerine uygulanacak zam ve tazminatlar konusundaki mali talebi ek ödeme almayan, sendika üyesi de olmayan bir memur için 200 TL’dir. Sendikalı memurlar için ücret artış talebimiz ise 240 TL’dir.
2- Gelir vergisi dilimleri yükseltilmeli, vergi oranları düşürülmelidir.
3- 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde her türlü ödemeler dikkate alınarak bütün eğitim çalışanlarına bir maaş tutarında ikramiye verilmelidir.
4- Her yıl eğitim-öğretim yılı başında ödenen “Eğitim-Öğretime Hazırlık Ödeneği”; brüt bir maaş tutarında ve hizmet sınıfı ayrımı yapılmadan, Yardımcı hizmetli ve Tüm Genel İdare Hizmetleri personelinin tamamına ödenmelidir. Bununla ilgili verilen kanun teklifinin bir an önce yasalaşması için gerekli çalışma yapılmalıdır.
5- 16.12.2006 gün ve 26378 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 2006/11350 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan, Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen ve Yöneticilerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Esaslarda bugüne kadar yapılan uygulamalar ve 5473 sayılı Kanun’la getirilen yeni düzenlemeler sonucu ortaya çıkan yanlış ve eksik konuların dikkate alınacağı yeni bir düzenleme yapılmalıdır.
6- Yönetici ve Öğretmenlerin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin karar gereği eğitim çalışanlarının önceden bilinmeyen ve istenmeyen sebeplerle; hasta olmaları, mazeret izni almaları, ÖSS ve SBS sınavlarına girecek öğrencilere sınav öncesi verilen idari izinlerde, mevsim şartları ve dini bayramlardan dolayı eğitime ara verilmesi hallerinde küçümsenmeyecek oranlarda maddi kayıplar yaşanmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerin Ders ve Ek Ders Saatlerine ilişkin 10.05.2008 tarihinde yapılan 16 ncı madde değişikliği ile öğretmenler mağdur edilmişlerdir. Bu karar yeniden gözden geçirilmeli, Bunlardan önce yürürlükte olan 16/12/2006 tarih ve 11350 sayılı bakanlar kurulu kararı ile 2007/19 sayılı genelgeden önce yapılan uygulamada olduğu gibi öğretmenlerin mazeret izni olduğu günlerde maaş karşılığı derse girme şartı aranmaksızın, maaş ve ücret karşılığı şeklinde ikiye ayrılarak haftanın günlerine dağıtımı yapılmak suretiyle, izinli olduğu günde sadece ek ders ücretinin kesileceği şekilde düzenleme yapılmalıdır.
7- Yönetmeliğin 16.maddesinin ders görevini yapmış sayılacağı halleri düzenleyen (a) bendinin 1.paragrafında “yurt içi görevlendirmelerde görevini yapmış sayılır” ibaresinden dolayı, yurt dışı görevlendirmeleri görevini yapmış sayılacağı haller kapsamı dışında
bırakılmıştır. Dolayısıyla AB programları kapsamında yapılmış olan projelerde yurt dışına giden öğretmen ve idarecilerimiz mağdur olmaktadır. Görevini yapmış sayılacağı haller kapsamına “yurt dışı” ilave edilmelidir. MEB Merkez Teşkilatı’nda çalışıp, ek ders ücretinden yararlanamayan personelinde ek ders ücretinden yararlandırılması sağlanmalıdır (MEB’nın veri tabanındaki resmi sayı 400 kişi).
8- 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 11. Maddesi 2. fıkrası gereğince; üst düzey yöneticilere ödenen görev tazminatının, Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı şube müdürleri ile diğer personele de ödenmesi, konusunda yeni düzenleme yapılmalıdır.
9- Bakanlığımızdaki, öğretmenlik görevinden sonra yöneticiliğe atanan şube müdürleri ile diğer şube müdürlerinin ek gösterge farklarının şube müdürlerinin lehine giderilmesi konusunda yeni düzenleme yapılmalıdır.
10- Hizmetlerin yapılmasında, artırılan performansın her aşamasında çalışanların katkısı inkâr edilemez bir gerçek olup, performans ödeneğinden bütün çalışan personelin yararlandırılması (ilgili fakülte veya yüksekokul vb.) sağlanmalıdır.
11- Son yapılan ek ders düzenlemesinden Milli Eğitim Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatında görev yapan şefler ve uzmanları yararlanamamışlardır. Bunların da ek ders saatleri arttırılmalıdır.
12- Hükümetin kamudaki maaş adaletsizliğini gidermek için çıkardığı ek ödeme düzenlemesinden; şube müdürleri, uzmanlar, il milli eğitim müdür yardımcıları, ilçe milli eğitim müdürleri, ilköğretim müfettişleri ve şefler yararlanamamışlardır. Bu çalışanlar da ek ödemelerden yararlandırılmalıdır.
13- İkinci kademe öğretmenleriyle sınıf ve diğer meslek dersi öğretmenlerin maaş karşılığı girmek zorunda oldukları ders saatleri 15 saat olarak eşitlenmelidir.
14- Beden eğitimi öğretmenleri için yaptıkları her bayram çalışması için ek ücret ödenmelidir.
15- İl içi, il dışı ve yurt dışında açılan sergi, müsamere, tiyatro, dinleti, bilgi kültür yarışması, okullarda yapılan etkinliklerde görev alan öğretmenlere ders yükünün dışında ki faaliyetleri sebebiyle, Ders Dışı Hazırlık ve Planlama adı altında ücret ödenmelidir.
16- KEY hesabı alacaklarının ödenmesinde yaşanan olumsuzluklar kamu çalışanları üzerinde hükümete karşı önemli oranda güven sarsıcı etkide bulunmaktadır. Bu hak edişlerin bir an önce ödenmesi gerekmektedir.
17- Branş öğretmenlerine verilen rehberlik ek ders ücretleri sınıf öğretmenlerine de verilmelidir.
18- Rehberlik ve kulüp çalışmalarından dolayı ödenen ücretler tekrar haftada 3 saat olarak ödenmelidir.
19- Yüksek Lisans yapan öğretmenlere % 25, doktora yapan öğretmenlere % 40’lık artı olarak verilen ek ders ücreti kayıpları iade edilmelidir.
20- Branş öğretmenlerine kendi branşı dışında derse girdiklerinde, maaş karşılığı ders saatini doldurup doldurmadığına bakılmaksızın ek ders ücreti ödenmelidir.
21- Çalışma şartlarına bağlı olarak nöbetçi öğretmenlere, taşıma merkezli okullardaki öğretmenlere, birleştirilmiş sınıf okutan öğretmenlere, teneffüs yapmayan okul öncesi öğretmenlerine ilave ek ders ücreti ödenmelidir.
22- MEB Öğretmen ve Yöneticilerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Kararın 12.maddesinin 2.fıkrasında değişiklik yapılarak sınav komisyonu üyeliği ve sınav gözcülüğü görevleri sınırlandırması kaldırılmalıdır.
23- Ortalama yükseltme ve sorumluluk sınavlarında yabancı dil derslerinin sözlü sınav ücretleri ödenmelidir.
24- Ortaöğretim Kurumları rehber öğretmenlerinin ek ders ücretleri: Milli Eğitim Bakanlığı Yönetici ve öğretmenlerin ders ve ek derslerle ilgili 2006/11350 sayılı bakanlar kurulu kararı ile değiştirilmesinden sonra rehber öğretmenlerin ek ders ücretleri Derslerin başladığı günden derslerin kesildiği güne kadar geçen sürelerde ödenmeye başlanmıştır. İlköğretim ve orta öğretim okullarında görev yapan rehber öğretmenlerin ücret ödemesi ile ilgili tereddütlerin giderilmesi amacı ile personel genel müdürlüğünün 28.06.2007 tarih ve 41388 sayılı yazıları ile meslekle ilgili çalışmalara katılan rehber öğretmenlere 15 saat ücret ödemesinden yararlandırılması ile ilgili açıklamaya göre ilköğretimde görev yapan rehber öğretmenlere ücret ödemesi yapılmaya başlanmıştır. Fakat Orta öğretim okullarında görev yapan rehber öğretmenlerin mesleki çalışma semineri yapmamaları nedeni ile ortalama yükseltme ve sorumluluk sınav dönemlerinde, tercih dönemlerinde görev almalarına rağmen ücret ödemesi yapılmamaktadır. Bununla ilgili karışıklığın ortadan kaldırılması için yargı kararları doğrultusunda gerekli düzenleme yapılmalıdır.
25- Nöbetçi öğretmenler, kendi derslerinin dışında boş olduğu vakitte bir başka öğretmenin dersini doldurduğu zaman ek ders ücreti alamamaktadır. Nöbetçi öğretmen herhangi bir nedenle boş geçen derse girdiğinde ücret alabilmesi konusunda düzenleme yapılmalıdır.
26- Mesai saatleri dışında ve hafta sonlarında yapılan seminer, hizmet içi eğitim kursları ve toplantıları isteğe bağlı olmalı, zorunluluk halinde katılan öğretmen, idareci ve diğer personele ek ders ücreti ödenmeli ve mücavir alan dışından gelenlere harcırah ödenmelidir.
27- Sosyal faaliyetler ve sınıf öğretmenliği aynı öğretmene verildiğinde ayrı ayrı ücret ödenmelidir.
28- Milli Eğitim Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatlarında çalışan tüm memur ve hizmetlilere, Bağ-Kur’da olduğu gibi yılda en az iki ikramiye, Bağ-Kur ve Maliye Bakanlığı’nda olduğu gibi fazla çalışma ücreti verilmelidir.
29- Veli toplantılarında görevli olan öğretmen ve yöneticilere günlük 6 saat ek ders ücreti verilmeli, diğer personele fazla çalışma ücreti ödenmelidir
30- Milli Eğitim Bakanlığı’nda çalışan Bağımlı Daire Başkanları ile Şube Müdürleri arasındaki maaş farkı azaltılmalıdır.
31- Kadrolu öğretmenler ile sözleşmeli öğretmenler arasında ders ücreti farkı giderilmelidir.
32- Eğitim-Öğretim Kurumlarında çalışan sağlık personelinin mali durumları iyileştirilmelidir.
33- Daktilograf veya memur iken şef olanlarla, VHKİ iken şef olanlar arasındaki yan ödeme farkı kaldırılmalıdır.
34- Kamu görevlileri emekli olduklarında maaşlarında ortaya çıkan düşüş nedeniyle mağdur olmakta, bu nedenle emekli olmaktan kaçınmaktadırlar. Kamu görevlilerinin emekliliklerinde de mevcut ekonomik statülerini korumak için kamu görevlilerinin maaşlarının ve ek ödemelerinin tamamının emekli keseneğine dahil edilerek, emekli maaşı hesaplamasına katılması için gerekli yasal düzenlemenin yapılması gerekmektedir.
35- İlçe ve köylerde görev yapan ve zaman zaman sınav evrakı alma, toplantıya katılma ve benzeri sebeplerle il ve ilçeye çağrılan yönetici, öğretmen, memur ve diğer çalışanlara yolluk ödenmelidir.
36- 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 178.maddesinde değişiklik yapılarak, Milli Eğitim Bakanlığı çalışanlarından şoför, memur, hizmetli, teknisyen, VHKİ, gece bekçisi ve aşçılara fazla çalışma ücreti ödenmelidir.
37- 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 176.maddesindeki gösterge yükseltilerek ek ders ücretleri günün şartlarına uygun hale getirilmelidir.
38- 657 sayılı Kanunun 1897 sayılı Kanunla değişik 36’ncı maddesi (A) bendinde; öğrenim durumları itibariyle gösterilen giriş derece ve kademelerinin yanı sıra, yine öğrenim durumlarına göre yükselebilecek derece ve kademeler de gösterilmiştir. Maddede belirtilmeyen okullardan mezun, aynı dersi, aynı krediyi almış olan öğretmenlerimiz mevcut durumda madde metninden yararlanamıyor. Madde metninin (özellikle b) alt fıkrasının) genişletilmesi gerekmektedir.
39- 657 sayılı Kanun’un 64.maddesi yeniden düzenlenmeli ve kalkınmada öncelikli illerde çalışan personelin tamamına 2 yılda 1 kademe ilerlemesi verilmelidir.
40- Öğretmenlerin mahrumiyet bölgelerinde görev yapmalarını teşvik etmek amacıyla buralarda çalıştıkları dönemler için farklı tazminat ödenmelidir.
41- Maaşla ödüllendirme ve diğer ödüllendirmelerde çıplak maaş tutarı yerine ele geçen maaş miktarı ödenmelidir. Ödüllendirmelerde kıstaslar getirilerek kayırmacılığa son verilmelidir.
42- Eğitim çalışanlarının maaşları AB standartlarına çıkartılmalıdır.
43- Eğitimle ilgili buluş yapan, eser ortaya koyan ve üreten eğitim çalışanları, teşvik amacıyla ekonomik olarak desteklenmelidir.
44- Okul yöneticilerine ek ders görev ücreti yerine, görev tazminatı adı altında kendi okulunda en fazla ders ücreti alabilecek öğretmen kadar tazminat verilmelidir. Ayrıca maaş karşılığı girmesi gereken saatler tamamen kaldırılmalıdır. 45- Örgün ve yaygın eğitim kurumlarındaki, müdürler arasında ek ders ücret adaletsizliği ortadan kaldırılmalıdır.
46- İdarecilere egzersiz faaliyetlerinde bulunabilme hakları tekrar verilmelidir.
47- Bünyesinde ana sınıfı bulunan ilköğretim okullarının idarecilerine ödenen ek ders ücretleri, anaokulu idarecilerine ödenen seviyeye çıkarılmalıdır.
48- Ortaöğretim Genel Müdürlüğüne bağlı her tür Lise ( Yatılı ve Pansiyonlu Okullar hariç) müdür, müdür başyardımcısı ve müdür yardımcılarının yönetim karşılığı haftalık ek ders ücreti saatleri en yüksek ek ders ücretinde, ilköğretim okullarında da en yüksek seviyede eşitlenmelidir.
49- Ortaöğretim Kurumlarında görev yapan yöneticilere; “Ortalama Yükseltme ve Sorumluluk Sınavları”nda sınav görevleri karşılığı sınav ücreti verilmelidir.
50- Milli eğitim müdürlerinin ve şube müdürlerinin “Özel Hizmet Tazminatları” arttırılmalıdır.
51- Bakanlık Merkez ve Taşra Teşkilatında görev yapan, ek ders ücreti alamayan diğer çalışanlara da ek ders ücreti veya yerine geçecek tazminat verilmesi için çalışma yapılmalıdır.
52- Milli Eğitim Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatlarında görev yapan şoför kadrosundaki memurlar da çalışma saatleri olarak idareye uymaktadırlar. Yani hafta içi 08.00–21.00 hafta sonu 09.00–21.00 çalışma saatleri olduğu halde izin dışında ek bir mesai ücreti ödenmemektedir. Bu çalışanlara ek mesai ücreti ödenmelidir.
53- Nöbet tuttuğu halde ücret alamayan personele de nöbet ücreti verilmelidir. Gece nöbeti tutanlara izin verme yerine diğer kurumlarda olduğu gibi fazla mesai ücreti ödenmelidir.
54- Hizmetli kadrosunda olup da, valilik onayı ile memur veya veri hazırlama ve kontrol işletmeni olarak görevlendirilen hizmetliler, bu kadroların yararlandıkları yan ödeme ve göstergelerinden yararlandırılmalıdır.
55- Döner sermayeli kurumlarda çalışan hizmetli ve memurların da döner sermayeden adil biçimde pay almaları sağlanmalıdır.
56- Fiilen bilgisayar kullanan personele de VHKİ’ ne verilen tazminatlar verilmelidir.
57- Teknoloji tasarım öğretmeni olarak atanan teknik öğretmenlere de teknik hizmet tazminatı ödenmelidir.
58- Meslek Liseleri ve mesleki eğitim merkezlerindeki öğretmen ve idarecilerin ek ders saatleri arasındaki fark kaldırılmalıdır.
59- Meslek Lisesi statüsündeki tüm okullarda meslek dersi öğretmenlerine ek olarak verilen eğitim ve öğretim tazminatının branşlar için eşit ve üst oranda ödenmesi sağlanmalıdır.
60- 3308 sayılı Kanun’un gelirlerinden teknik öğretmenlere ödenen ek ücret artırılmalıdır.
61- Bölüm ve atölye şeflerinin ücretleri düzenlenirken “Planlama ve bakım onarım görevi” ücretinin, Ek Ders Ücretleri Esaslarının 6/4 birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen atölye ve laboratuar öğretmenlerine verilebileceği belirtilmektedir. Bu düzenlemede Ticaret Meslek Liseleri, Sağlık Meslek Liseleri, Otelcilik ve Turizm Meslek Liseleri ve İletişim Meslek Liselerinde görev yapan bölüm ve atölye şefleri bulunmamaktadır. Bunlarda kapsama alınmalı, ayrıca kararda ve kararın ekinde yer alan çizelgede, ticaret-turizm ve sağlık idaresine bağlı okulların ek ders durumu belirtilmelidir.
62-Meslek liselerinde MEGEP kapsamında yeni oluşturulan alan ve dal ile ilgili olarak staj çalışması yapacak öğrencilerin okul dışında yeterli sayıda işyeri olmaması sebebiyle staj çalışmalarını okullarımızda yapmaktadırlar. Ancak okullarımızda görevlendirilen öğretmenlerimize haftada en fazla 16 saat ücret ödenmektedir. Bunun yeniden gözden geçirilerek her gün için 8 saat olarak belirlenmesi ve bir öğretmenin haftada 5 gün görev alabilmesinin sağlanmalıdır.
63- Endüstri meslek liselerinde çalışan atölye teknisyenlerine yardımcı öğretim görevlisi olarak ödenen ek ders ücretinden yararlanmaları konusu bir esasa bağlanmalıdır.
64- Teknik öğretmenlere ödenen Teknik Hizmet Tazminatı, kanunda belirtildiği gibi % 40’a çıkartılmalıdır.
65- Mesleki ve teknik eğitim kurumlarında görevli teknisyenlerin maaşlarındaki yetersizlik giderilmeli ve özel hizmet tazminat oranları yükseltilmelidir.
66- Teknik öğretmenlerin koordinatörlük görevlendirme kriterleri belirlenmeli, muallâk ifadeler yerine genel tespitler yapılmalıdır.
67- Bilgisayar öğretmenleri ve alan daralması sebebiyle ilköğretim okullarında görevlendirilen tekstil ve benzeri branşlardaki teknik öğretmenler, Meslek Liselerindeki emsalleri gibi özlük haklarından faydalandırılmalıdır.
68- 5473 sayılı Kanun’la 439 sayılı Kanun’da değişiklik yapılarak “atölye ve meslek dersleri” ifadesi kaldırılmış, yerine “ders” ifadesi yazılmıştır. Kanunun eski şekline getirilmesi ve öğretmenlerin maaş karşılığı sadece branşlarında derse girmeleri sağlanmalıdır.
69-Fazla mesai ücretlerinin çalışanın saat başı ücreti olarak belirlenmesi ve fazla çalışmaların yeniden düzenlenmesi, tatil günü ve bayram günlerinde yaptırılan zorunlu çalışma karşılığında fazla mesai ve nöbet ücretinin bir kat fazlası ödenmelidir.
70- 500 TL olan emekli yolluğunun 1000 TL’ye çıkarılmalıdır.
71- 657 sayılı Kanun’un 152 inci maddesine göre hizmet sınıflarına verilen özel hizmet tazminatları yeniden düzenlenmeli ve hiyerarşik denge sağlanmalıdır.
b) Sosyal Haklar
1- Eğitim çalışanlarından alınan %20’lik ilaç katkı payı kaldırılmalıdır.
2-Özellikle dar ve sabit gelirlilerinin alım güçlerinin yükseltilmesi, gelirlerinin reel olarak artırılması ve bu yolla piyasalara para enjekte edilerek emisyon hacminin artırılması, ekonominin durgunluğa girmesinin önlenmesi, iç talebin canlı tutulması ve istihdamın korunması için tüketici kesim olan, dar ve sabit gelirlilere kriz iyileştirmesi yapılması, bu iyileştirmenin doğrudan piyasalara yönelmesi amacıyla iyileştirmenin en az bir yıl süreyle aylık 200 TL tutarında “harcama çeki” olarak verilmelidir.
3- Özel hastane ve polikliniklerde yalnızca kamu görevlileri için uygulanan 10 TL katılım payı alınması uygulamasının kaldırılmalı ve özel sağlık kuruluşlarında tetkiklerden fark parası alınmayacak şekilde düzenleme yapılmalıdır.
4- 18 yaşını doldurduğu halde çalışmayan ya da öğrenimine devam edemeyen erkek çocuklarının 20 yaşına, kız çocuklarının ise evleninceye kadar durumlarında bir değişiklik olmaması kaydıyla sağlık sigortası hakkından faydalandırılmalıdır.
5- Burs alan çocukların ebeveynleri üzerinden sağlık sigortası hakkından faydalanamaması sorunu çözülmelidir.
6- Askere giden personele askerlik süresi boyunca, Maaşının ¼ oranında maaş verilmelidir.
7- Doğum yapan ve ücretsiz doğum iznine ayrılan personele izin süresi boyunca Maaşının1/4 oranında maaş ödenmelidir.
8- Yiyecek Yardımı Yönetmeliği’nin Uzlaştırma Kurulu’nun konu hakkında verdiği karar göz önünde bulundurulmak kaydıyla yeniden düzenlenmesi, kamu görevlilerinin 657 sayılı Kanunun 4/B ve 4/C maddeleri kapsamında çalıştırılan personel de dâhil olmak üzere tamamının yemeklerden ücretsiz yararlanmasının sağlanması, 50 kişiden az personelin çalıştığı işyerlerinde yemek ücreti ödenmelidir.
9-Giyim yardımları günün şartlarına göre belirlenerek ve giyim yardımının nakit olarak personele ödenmelidir.
10- Harcırah ve yollukların amacına uygun olarak, Uzlaştırma Kurulu kararları doğrultusunda görevli personelin günlük ihtiyaçlarını karşılayacak seviyeye çıkarılmalı ve tüm yer değişikliğinde -ilk atama dâhil- yolluk ödemesi yapılmalıdır.
11- Ek ders ücretleri, geçici ve özellikle tedavi yollukları zamanında ödenmemektedir. Bunların zamanında ödenmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır. Tedavi yolluklarının zamanında ödenmemesi sebebiyle yüzlerce eğitim çalışanı mağdur durumdadır. Diğer bakanlıklarda tedavi yolluklarının ödenmesinde bir problem yaşanmazken Milli Eğitim Bakanlığı’nda problemin bir türlü çözümlenmemesi, eğitim çalışanlarını “Biz sahipsiz miyiz?” düşüncesi içine sokmaktadır.
12- Memur ve sözleşmeli personele bir defaya mahsus olarak 25 bin gösterge rakamının memur maaş katsayısıyla çarpımı tutarında evlenme yardımı verilmelidir.
13- Tüm eğitim çalışanlarının otobüs, tren, metro ve benzeri hizmetlerden indirimli olarak yararlanması sağlanmalıdır.
14- Bakanlık merkez çalışanlarına verilen toplu taşım kartlarından, büyük şehirlerdeki tüm eğitim çalışanları da yararlandırılmalıdır.
15- 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 123.maddesine göre verilen aylıkla ödüllendirmelerin, devlet memurunun eline geçen (ödül aldığı aydaki zam ve tazminatlar dâhil net tutar) üzerinden ödeme yapılması için düzenleme yapılmalıdır.
16- Çocuğu yüksek öğrenim gören eğitim çalışanlarına “Eğitim Yardımı” yapılmalıdır.
17- Diş, gözlük, ortez, protez ve çeşitli cihaz bedellerinin tamamı ücretlerinin devlet tarafından karşılanmalı ve özellikle diş tedavilerinde ve protezlerde özel sağlık kuruluşlarından faydalanma imkânı sağlanmalıdır.
18- Özürlülerin sağlık cüzdanlarının renkleri değiştirilerek sağlık kuruluşlarında öncelik tanınmalıdır.
19- Eğitim çalışanlarının, eskiden olduğu gibi müze ve diğer tarihi yerlere ücretsiz olarak girebilmeleri sağlanmalıdır.
20- Tüm kamu hizmet araçları KASKO kapsamına alınmalıdır.
21- Lojman tahsis edilen ve edilmeyen eğitim çalışanları arasındaki eşitsizlik giderilmeli, lojman tahsis edilmeyenlere 100 m2 lojmanda oturan kamu görevlilerinden alınan kira bedeli kadar kira yardımı yapılmalıdır.
22- Öğretmenevi bandrol uygulaması kaldırılmalıdır. Öğretmenevlerine doğal üyelik statüsünün geri kazandırılarak aidat ödenmeden üye haklarından yararlandırılması sağlanmalıdır.
23- Eğitim çalışanları için daha fazla dinlenme ve tatil tesisleri yapılmalıdır.
24- Milli Eğitim Bakanlığı ve TOKİ arasında yapılacak protokol çerçevesinde, eğitim çalışanlarının yararlanacağı KONUT PROJELERİ hayata geçirilmeli, bu sayede ev sahibi olamayan eğitim çalışanlarının uygun şekilde ev sahibi olmaları sağlanmalıdır.
25- İzin Yönergesi taslağı hakkında görüşümüz 09.02.2009 tarihinde bakanlığa gönderilmiştir. İzin Yönergesi, görüşlerimiz dikkate alınarak bir an önce uygulamaya konulmalıdır.
26- İnsan sağlığını tehdit eden atölye, kalorifer daireleri gibi bölümlerde çalışan personele, zehirlenmelere karşı ayran, yoğurt vb. gıda yardımı yapılmalıdır.
27- Ödenmekte olan sosyal yardım (aile yardımı, çocuk parası, doğum yardımı, ölüm yardımı) gösterge rakamları yükseltilerek ödenmelidir. Çocuk yardımı çocuk sayısı sınırlaması olmadan ödenmelidir.
28- Yıllık izinler işgünü esasına göre düzenlenmeli ve günlük idari izinler yıllık izinden düşülmemelidir.
29- Yurtdışına görevlendirilen öğretmenlerin yaz tatilleri Türkiye’deki öğretmenler gibi olmalı ve ders kesimi ile ders yılı başlama tarihleri arasında izinli sayılmalıdır. Ayrıca, uçak geliş-gidiş biletleri devlet tarafından karşılanmalı ve ücretleri artırılmalıdır.
30- Devlet memurlarının özel eğitime muhtaç çocuklarının, devletçe karşılanan aylık 8 saatlik ders sayısı 12 saate çıkarılmalı ve devlet tarafından karşılanmaya devam edilmelidir.
31- Engelli öğretmen ve personele; kurum lojmanlarından kontenjan ayrılmalı ve kendi aralarında sıra tahsisli olarak yararlandırılmalıdır.
32- Terör olaylarında hayatını kaybeden eğitim çalışanlarının durumları da, şehit ve gazi olan asker ve polislerimiz gibi değerlendirilmelidir.
33- 5450 sayılı Kanun’la Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilen okullardaki meslek dersleri öğretmenleri normal liselere veya İlköğretim Okullarına verilerek meslek dersleri öğretmeni olma avantajlarının ortadan kaldırılmasından dolayı doğan hak kaybı önlenmelidir.
34- Milli eğitim müdürleri ile yardımcılarına ve şube müdürlerine de kariyer basamakları sınavlarına girme hakkı verilmelidir.
35- Üniversite ve Yurt-Kur çalışanları ile KKTC’nde görev yapan öğretmenler, öğretmen evlerinden yararlandırılmalıdır.
36- Örgün ve yaygın mesleki ve teknik eğitim kurumlarındaki kadrolu usta öğreticilerin, öğretmenlik mesleğine ilişkin temel bilgi ve becerilerle donatılmaları amacıyla hizmet içi eğitim almaları sağlanmalıdır.
37- Şehit ve gazi çocukları için özel okul ve dershanelerde %5 oranında ücretsiz kontenjan ayrılmalıdır.
38- Hizmetlilere oda tahsisi yapılmalıdır
39- Profesyonel sendikacıların sevk kâğıdı olmadan tedavi olabilmelerine imkân sağlanmalıdır.
40- Eğitim çalışanları izin kâğıdı olmadan da görev yaptığı yerde ve başka illerde T.C vatandaşlık numarası ile sevksiz sağlık muayenesini olabilmelidir. Sağlık giderleri de muayene ve tedavi olunan il milli eğitim müdürlüğü tarafından karşılanmalıdır.
41- Banka promosyonlarının % 100’ünün çalışanlara verilmesi için yasal düzenleme yapılmalıdır.
42- Bakanlık merkez binasında ve taşrada görev yapan tüm eğitim çalışanlarının çocukları için kreş ve gündüz bakımevleri açılmalıdır.
43- Mevcudu 500 öğrenciyi aşan okullara, devlet tarafından güvenlik ve sağlık görevlisi verilmelidir.
44- Ders kitapları; her yıl dağıtılmak yerine, ciltlenmiş ve baskı kalitesi arttırılmış ve 5 yıl süreli kullanılmak üzere okullara verilmeli, öğretim yılı sonunda toplanarak israf önlenmelidir.
45- Eğitim çalışanlarının görev yaptığı yerlerde ikâmet etme şartı kaldırılmalıdır.
46- Atölye ve meslek dersleri öğretmenleri ve öğrencileri iş kazalarına karşı sigorta yaptırılmalıdır.
47- Üç günü geçmeyen mazeret izinlerinin işyeri amirlerince verilmesi sağlanarak bürokratik işlemlerin azaltılması yoluna gidilmelidir.
48- Engelli eğitim çalışanları ve öğrenciler için işyerlerinin fiziki yapıları uyumlu hale getirilmelidir.
49- Yaz ve güz dönemi mesleki eğitim çalışmaları ile hizmet içi eğitimler, eğitim-öğretimin kalitesinin ve öğretmen verimliliğinin arttırılmasına yönelik olarak yeniden düzenlenmelidir.
50- Okulların yapacağı etkinliklerde, şehir içi ulaşımları belediyelerce ücretsiz olarak sağlanmalıdır.
51- Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı öğretmen çocuklarına tanınan kontenjanın Bakanlıkta merkez ve taşra kuruluşlarında çalışan tüm eğitim çalışanları da dâhil edilmelidir. -Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı Sınava başvurabilmek için belirlenen miktar ailenin yıllık gelirinin fert başına düşen tutarı 2007 yıllında 5100 YTL, 2008 yılında 5400 YTL iken 2009 yılında 4353 TL olarak belirlenmiştir. Bu miktarın bu yıl düşürülmesinden dolayı kontenjan ayrılan öğretmen çocukları için bir anlam ifade etmemiştir. Yani öğretmen çocukları bu sınavlara başvuru yapamamıştır. Rakamların yükseltilerek mağduriyetin giderilmesi gerekir.
52- Hastaya refakat eden eğitim çalışanları izinli sayılmalıdır.
53- Özel eğitim kurumlarında çalışanlara yıpranma payı verilmesi gerekmektedir. ( 3 yıla 1, 4 yıla 1 gibi)
54- Önümüzdeki eğitim öğretim yılında ilköğretim okullarına yeni başlayacak öğrencilerin hangi okullara kayıt olacağı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne göre gerçekleştirilecektir. Bu kayıt sistemi ile öğrencinin adresinin kayıtlı olduğu yerin en yakınında yer alan okula kaydının gerçekleştirileceği anlamına gelmektedir. Bu durum eğitim çalışanları açısından görev yaptıkları okullara çocuklarını kaydettirememeleri halinde çalışanlar ve çocukları mağduriyet yaşayacaktır. Eğitim çalışanlarının mağduriyet yaşamaması için çocuklarının da istemeleri halinde görev yaptıkları okullara kayıtlarını yaptırabilmelerine imkân sağlanmalıdır.
4- ÇALIŞMA ŞARTLARI
a) Eğitim ve Öğretimin Sorunları
1-Ön lisans eğitimini tamamlayan personelin bölümleriyle ilgili lisans tamamlama hakkı sağlanmalıdır.
2- Engelli personel için gerekli araç ve gereçler kurumlarınca alınmalıdır.
3- Kamu kurumlarının hizmet binalarına, okullara, camilere ve bunların yakınlarına kurulan GSM operatörü baz istasyonları kaldırılmalıdır.
4- Memurun bir yüksek öğretim kurumunda örgün lisans eğitimi yapmak üzere merkezi sınavı kazanması halinde, eğitim göreceği ilde, çalıştığı kuruma ait boş kadrolara öncelikle atanması sağlanmalıdır.
5- 01.03.1982 tarihinden sonra memuriyete başlayanların kamuda ve özel sektörde geçen sözleşmelilik, işçilik sürelerinin ve açıktan vekil olarak görev yapılan sürelerin kazanılmış hak aylıkla sayılmalıdır.
6- Milli Eğitim müfredat programları, öğretmenlerin ve yetkili konfederasyonların da görüşleri alınarak milli ve manevi değerler ışığında yeniden düzenlenmelidir.
7- Döner sermaye işletmelerinde yapılan üretimin okul dışında ihale usulü ile yürütülmesi, döner sermaye-öğrenci ilişkisini bitirmiştir. Bu uygulamanın tekrar eskisi gibi yapılması, öğrencilerin döner sermaye çalışmalarına katılıp tecrübe sahibi olmalarını sağlarken; teknik öğretmenlerin de döner sermaye ücreti alabilmesini sağlayacaktır. Bu şekilde meslek liselerinin daha verimli çalışması ve ekonomiye katkı sağlaması hedeflenmelidir.
8- Kadro ihtiyacı duyulan okul ve kurumlara yeteri kadar kadro verilmeli ve personel ihtiyacı giderilmelidir. Dışarıdan hizmet satın alma yoluyla oluşturulan taşeronlaşmanın önüne geçilmelidir.
9- Öğretmen açığının kapatılması için, mezun olup büyük bir heyecanla öğretmen olmanın düşünü kuran, görev bekleyen 220 bin öğretmen adayının umutları tükenmeden atanmaları sağlanmalıdır. Şu anda 150 bin öğretmen ihtiyacımız göz önüne alınarak yeni bir öğretmen istihdam politikası belirlenmeli ve Ağustos 2009 tarihinde en az 50.000 kadrolu öğretmen alımı yapılmalıdır. Sözleşmeli, ücretli ve vekil öğretmen görevlendirilmesi uygulamasına son verilmelidir.
10- Bütçeden eğitime ayrılan pay gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarılmalıdır.
11- Kayıt ve diğer dönemlerde velilerden para alınmamalı, okulların her türlü ihtiyaçları devlet tarafından karşılanmalıdır.
12- Okullarda şiddet, taciz ve madde bağımlılığı alabildiğine artmıştır. Madde bağımlılığı eğitimin kanayan bir yarasıdır. Yeterli önlemler alınmadığı takdirde madde bağımlılığı okullarda büyük bir tehlike olarak günden güne büyüyecektir. Bu noktada aileler, öğretmenler, emniyet güçleri, medya, sivil toplum kuruluşları konuyla ilgili ortak hareket etmelidir. Madde bağımlılığının yanı sıra okullar şiddetin adresi haline gelmiştir. Sendikamızın yaptığı anket çalışmalarında madde bağımlılığı ve şiddet olaylarında artışın endişe verici sayıda olduğu görülmektedir. Öğrencilerin suça yönelmesinde Milli Eğitim Bakanlığı’nın yanlış uygulamaları ve eğitim sisteminde yaşanan boşlukların da payı büyüktür. Okullarda boş geçen derslere karşı önlem alınmamakta, gençlerin sosyal ve sportif aktivitelerine imkân sağlanamamaktadır. İşte tüm bunlar madde bağımlılığını ve okullarda şiddeti artırmaktadır.
Geleceğimiz olan çocuklarımızı; hem bu tür kötü alışkanlıklardan kurtaracak, hem de iyi eğitim alabilecek bir eğitim sistemine kavuşturmamız gerekmektedir. Bunun için de, öncelikle eğitim sistemimizi yaz-boz tahtası olmaktan çıkartıp, hükümetler üstü millî bir yapıya kavuşturmamız gerekmektedir.
13- Okullardaki şiddet ve tacizin önlenmesi, eğitim-öğretim ve ülke geleceği açısından son derece önemlidir. Bu sebeple;
*Yeni yapılacak okul projelerine en az 1000 kişilik konferans ve toplantı salonunun dâhil edilmesi.
*Disiplin Yönetmeliği uzmanların görüşü de alınarak yeniden düzenlenmeli, ilköğretim okullarına da benzeri bir yönetmelik çıkarılmalıdır.
*Okul, öğretmen ve veli işbirliği sağlam kriterlere bağlanmalıdır.
*Yazılı ve görsel medyanın desteği sağlanmalıdır.
*Ölçme ve değerlendirmede, iyi vatandaş olmanın öğretmenlerin not değerlendirilmesinde dikkat edilmesi gereken bir husus olduğu, sınıf geçme sistemi içerisinde belirtilmelidir.
*Emniyet güçlerinden en verimli şekilde istifade edilmelidir. Gerekirse okullarda özel güvenlik kadroları tahsis edilmelidir.
*Okul ve öğretmenin öğrenci üzerindeki etkinliği artırılmalıdır.
*Öğrencilere okuma alışkanlığı kazandıracak yöntemler tespit edilmeli ve okumaya teşvik edici tedbirler alınmalıdır.
*Derslerin boş geçmesi önlenmelidir.
* Okullardaki idareci sayıları artırılmalıdır.
*Okul binalarının tip projeleri öğrencilerin her türlü sosyal ve sportif etkinliği yapacak şekilde düzenlenmelidir.
*Öğrencilerin sosyal aktivitelerinin artırılması, enerjilerini yararlı yönde kullanmaları ve yaşanan şiddet olaylarının önlenmesi kapsamında Beden Eğitimi dersleri, ilköğretimde artırılmalı ve Orta Öğretimde her seviyede zorunlu hale getirilmelidir.
*Okullarımızda şiddet ve kötü alışkanlıkların önüne geçilmesi için kültürel, sportif etkinliklere ağırlık verilmesi gerekir. Bu anlamda okullarda yapılan egzersiz çalışmalarının oranı artırılmalıdır.
14- Öğretmen verimliliği artırılmalıdır. Bu sebeple;
* Derslik başına düşen öğrenci sayıları ideal ölçülerde olmalıdır.
* Sınıf geçmede öğretmen etkinliği artırılmalıdır.
* Öğretmenin sosyal statü kaybı telafi edilmelidir.
* Öğretmenlerin periyodik olarak hizmet içi kursundan geçirilmeleri sağlanmalıdır.
* Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği öğretmenin huzur ve çalışma şevkini artıracak şekilde yeniden düzenlenmelidir.
15- İlköğretimde birleştirilmiş sınıf uygulaması kaldırılmalıdır.
16- Üstün zekâlı çocuklar için okul sayıları arttırılmalıdır.
17- Anayasaya aykırı olarak yabancı dilde eğitim yapan okullardaki (yüksek okullar dâhil) bu uygulamadan vazgeçilmelidir.
18- Müfredat değişikliği ile birlikte öğrencilerin sosyal becerilerini geliştirecek, onların düşünce ufuklarını açacak, bedensel gelişimlerini sağlayacak beden eğitimi, müzik, resim gibi derslerin ders saatleri arttırılmalıdır.
19- Sağlık Meslek Liseleri mesleki ve teknik eğitim içerisine alınarak ilgili genel müdürlüğe bağlanmalıdır.
b) Öğretmenlerin ve Eğitim çalışanlarının genel sorunları
1- İsimsiz ve imzasız dilekçeler ve şikâyetler işleme konulmamalıdır.
2- Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’ne “4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nun 18. maddesi gereğince aylıksız izinli olarak sendika merkez ve şube yönetim kurulu üyeliği yapanların, bu görevde geçirmiş oldukları süreleri, dördüncü kademe yöneticiliğinde geçmiş sayılır.” hükmü eklenmelidir.
3- Bireysel olarak verilen olumlu Danıştay kararları, tüm eğitim çalışanlarını kapsayacak şekilde düzenleme yapılmalıdır.
4- Öğretmenlere, sürücü kurslarında ve etüt eğitim merkezlerinde derse girme hakkı sağlanmalıdır.
5- Ehliyet sınavlarında görevli öğretmenlere, Milli Eğitim Müdürü ve Şube Müdürlerine ödenen ücret farkı kapatılmalıdır.(80 TL–800 TL)
6- Milli Eğitim Bakanlığı, Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği hakkında görüşlerimizi istemiştir. Sendikamızın görüşleri 26.01.2009 tarihinde gönderilmiştir. Önerilerimizin dikkate alınarak bir an önce yeni yönetmeliğin uygulamaya konulması gerekir
7- Atama ve yer değiştirmelerde, her iki eşin branşında norm kadro açığı olma şartı kaldırılmalı ve aile bütünlüğü göz önüne alınmalı, sağlık, öğrenim durumları dikkate alınmalı, eskiden olduğu gibi, tüm atama ve yer değiştirme işlemlerinde hizmet süresi hesaplamasında 30 Eylül tarihi esas alınmalı ve il emrine atamalar gerçekleştirilmelidir.
8-Zorunlu/İsteğe Bağlı/Özür Grubu gibi Yer Değiştirme dönemlerinde branşlarda illerde fazla açık görünmemektedir. Norm kadro açığı olan tüm branşlar gösterilmelidir
9- Alanları dışında başka bir branşta görev yapmak zorunda kalan öğretmenler durumlarından memnun değildirler. İl dışına başvuru hakkı verilerek, öğretmenlerin alan değiştirmelerine imkân verilmelidir.
10- Aday öğretmenlerin özür grubu nakillerinde stajyerliğin kalkmış olması şartı kaldırılmalı, aile bütünlüğüne saygı duyulmalıdır.
11- Yüksek Lisans yapmak, tayin ve atamalarda, süre sınırı olmaksızın özür grubu olarak değerlendirilmelidir.
12- 2002 yılından bu tarafa Yönetici Atama Yönetmeliği’nin yargı tarafından iptal edilmesi sonucunda, okul ve kurumlarımız geçici olarak görevlendirilen binlerce yöneticiyle yürütülmektedir. Eğitimde kalite ve verimliliği sağlamak, çalışanların moral ve motivasyonlarını artırmak, huzurunu temin için, duyuru yapılmadan, DMK’nun 76.Maddesi gerekçe gösterilerek yapılan, okul-kurum müdürü, müdür başyardımcısı, müdür yardımcısı, şube müdürü atamaları DERHAL iptal edilmelidir. Bu konuda bağımsız yargı kararlarına uygun yeni bir değerlendirme yapılmalı ve yeni iptal kararları beklenmeksizin 76 ıncı Madde kapsamında yapılan tüm atamalar iptal edilmesi doğrultusunda bir karar verilmelidir.
Yayınlanan MEB yönetici atama yönetmeliği ile ilgili tekliflerimiz değerlendirilmeli ve asaleten atamalar hızla yapılmalıdır.
13- Değişik bakanlıklardan Milli Eğitim Bakanlığı’na geçen Sağlık Meslek Lisesi, Turem ve Tarım Meslek Liseleri’nin yönetici ve öğretmenleri her yönden hak kaybına uğramıştır. Bu çalışanların özlük ve sosyal hakları iyileştirilmelidir. Bu kurumlarda geçen yöneticilikler ve diğer süreler Milli Eğitim Bakanlığı’nda geçmiş sayılmalıdır.
14- Müdür ve müdür yardımcılarına idareci olarak iller arası tayin isteyebilme hakkı sağlanmalıdır. Yönetici iken il dışına öğretmen olarak atananların, yönetici başvurularında süre kısıtlamasına gidilmeden başvuruları alınacak düzenleme yapılmalıdır.
15- Kurumlar arası geçiş yoluyla eğitim öğretim sınıfına atananların eski kurumlarında zorunlu hizmet bölgesi içerisinde geçirdikleri süreler Milli Eğitim Bakanlığınca zorunlu hizmetten sayılmalıdır.
16- İl dışı ve il içi atanan öğretmenlerin atandıkları okullar ve puanları bakanlığın internet sayfasında yayınlanmalıdır.
17- Asker öğretmenlikte geçen süreler zorunlu hizmetten sayılmalı ve Türk Silahlı Kuvvetlerine verilen hak doğrultusunda yıpranma payı verilmelidir.
18- Öğretmenler arasında göreve başlama derecelerindeki farklar kaldırılarak 4 yıllık fakülte mezunu tüm öğretmenler 8/1 ‘den göreve başlatılmalıdır.
19-Yaz ve güz dönemlerinde yapılan seminerler tatil adreslerinde tamamlanabilmelidir.
20- Mesleki Eğitim Merkezlerinde görev yapan muhasebe grubu öğretmenleri meslek ders öğretmeni olarak değerlendirilmelidir
21- Milli eğitim müdürlerinin ve şube müdürlerinin atama ve yer değiştirmeleri ile ilgili bir mevzuatları olmadığı için, bu kadrolara atamalar “MEB Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği”ne göre yapılmaktadır. Milli eğitim müdürlerinin ve şube müdürlerinin atamalarının ve yer değiştirmelerinin nasıl yapılacağına ilişkin kriterlerin yer alacağı bir mevzuat düzenlemesi, sendikaların da görüşü alınarak yapılmalıdır.
22- Ödül belgelerinin verilmesi objektif kriterlere bağlanmalıdır.
23- Okul ve kurumlarda geçici/vekâleten görevlendirmelerde ve kurucu müdürlüklerde duyuru yapılmalı, hizmet puanı, kariyer ve liyakat kriterleri göz önüne alınmalıdır.
24- Çeşitli fakültelerden mezun olup öğretmen olarak istihdam edilenlerin, istekleri halinde kendi branşlarına veya branşlarına uygun kurumlara geçiş hakkı öncelikli olarak tanınmalıdır.
25- İlköğretim Müfettişlerinin sosyal ve özlük hakları iyileştirilmelidir. Tayin isteme yılı itibariyle 21 yılını dolduranların tayinleri isteğe bağlı olarak yapılmalıdır.
26- Müfettiş yardımcılığı sınavına girişlerde yaş sınırı kaldırılmalıdır.
27- İlköğretim Müfettişlik mesleği ile ilgili yapısal değişikliğe ihtiyaç olduğu gerçeğiyle bu yönde yapılan çalışmalar bir an önce sonuçlandırılmalıdır.
28- Okul ve kurumların norm kadro sayıları, okul ve kurumlar ile Milli Eğitim Müdürlüklerinin internet sitelerinde ilan edilmeli, branşlara göre norm kadro açığı olan okul ve kurumlar yer değiştirme döneminden en az 15 gün önce tüm öğretmenlere duyurulmalıdır.
29- Sınıf mevcutları; atölye, laboratuar, yabancı dil ile güzel sanatlara dönük çalışmalar nedeniyle oluşturulacak grupların ortalama öğrenci sayıları, gelişmiş ülkeler için geçerli olan ölçütlere uygun olarak belirlenmelidir.
30- İlgili mevzuatlarında görev tanımları düzenlenmemiş olan kamu görevlilerinin, görev tanımları yapılmalıdır.
31- Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun YD İtiraz No: 2008/774 sayılı kararında sözlü sınavın sesli ve görüntülü kayıt imkanlarından yararlanılarak yapılması gerektiği, komisyon üyelerince takdir edilen notun gerekçelerinin ortaya konulmasının gerekliliği, sözlü sınav öncesinde adaylara yöneltilebilecek soruların ve cevaplarının hazırlanmış olması gerektiği ve sınav sırasında, adaylara hazırlanmış olan bu sorulardan kur’a yöntemiyle belirlenenlerin sorulmasının gerektiği vurgulanmıştır. Sözlü uygulamaların Danıştay kararı doğrultusunda uygulanmasına geçilmelidir.
32- Okul ve kurumlarda; 506 sayılı Kanun’a göre çalıştırılan personel ile 3308 sayılı Kanun gereğince işletmelerde meslek eğitimine gönderilen öğrenciler için verilmesi gereken işe giriş bildirgelerinin geç verilmesi, ödenek olmaması sebebiyle sigorta primlerinin geç yatırılması sonucu, idarecilere çıkarılan cezaların tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılması ve sigorta primlerinin de maaş gibi ödenek olup olmadığına bakılmaksızın ödenmesi hususunda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
33- TUREM Turizm Bakanlığı’na bağlı iken, bu kurumda çalışan eğitici ve öğreticiler kurslarda teorik ve uygulamalı derslere giriyorlardı. MEB’e devredildikten sonra bu hakları ellerinden alınmış oldu. Bu kurum çalışanlarının görev tanımları uzun süredir yapılmamıştı. 20 Eylül 2008 Tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Mesleki ve Teknik Eğitim Yönetmeliğinde bu çalışanların tanımları yapılmış, ancak yapılan tanımla daha önceden elde ettikleri hakları ellerinden alınmış oldu. Bu yönetmelikte kadrolu öğretmen olmaması halinde derslere girebileceklerine dair hüküm getirilmiştir. Bu durum bu çalışanların özlük haklarının yok sayılacağı anlamını taşımaktadır. Konunun yeniden değerlendirilmesine ihtiyaç vardır. Bu nedenle;
* TUREM çalışanlarının il içi ve il dışı tayin istemelerindeki belirsizlik giderilmelidir.
* TUREM çalışanlarına ön lisans, lisans veya pedagojik formasyon tamamlama imkanları sağlanmalıdır.
* TUREM çalışanlarının ek ders, eğitim-öğretim ödeneği, sınav ücreti gibi özlük durumları açıklığa kavuşturulmalıdır.
* Öğretmenlere uygulanan sömestr ve yaz tatili imkânları TUREM çalışanlarına da uygulanmalıdır.
34- Halk Eğitim Merkezlerinde öğretmenlerin branşlarında girebilecekleri dersler net olarak belirlenmelidir.
35- Halk eğitim kurslarında, kurs yerlerinin masraflarının kursiyerler tarafından karşılanması sıkıntılara sebep olduğundan, bu kursların masrafları ilgili Bakanlıkça karşılanmalıdır.
36- Halk Eğitimi Merkezlerinde çalışan sınıf öğretmenleri ve kadrosu sınıf öğretmeni olan müdür yardımcılarının İlksan üyelikleri devam ettirilmeli ve bu durumda olan eğitim çalışanlarının mağduriyetleri giderilmelidir.
37-Kadrolu usta öğreticilere ek ders ücreti ödenmeli, izinlerini kullanmaları sağlanmalı, tayin ve atamalarındaki problemleri giderilmelidir.
38-Tarım Meslek Liselerinde çalışan teknisyenlerin (üretim ve atölye uygulamalarında etkin çalışmalarını sağlamak amacıyla), yardımcı öğretim görevlisi olarak çalışmaları sağlanmalıdır.
39- Tarım Meslek Liselerinde görev yapan veteriner hekimler hem öğretmen gibi maaş karşılığı ders girmekte ve ücret almaktadır. Ancak bu çalışanlar mesai sistemine göre görev yapmaktadır. Diğer okullarda olduğu gibi bu okullarda görev yapan veteriner hekimler de ders bitiminde görevi tamamlanmış sayılarak serbest kalmalılar.
40- Tarım Meslek Liselerinde çalışan ziraat mühendisleri ve veteriner hekimlerin derslere girmeleri sağlanmalıdır.
41- Tarım Meslek Liseleri tam gün-tam yıl eğitim öğretim yapan okullar kapsamında değerlendirilmelidir.
42-Okullarda yeni eğitim modülleri konusunda gerekli hizmet içi faaliyet düzenlenmeli, çağdaş eğitimin gereği olan bilgisayarlı eğitimi gerçekleştirmek için gerekli ders materyaller (VCD, DVD, USB bellek vb) hazırlanıp okullara dağıtılmalıdır.
43- Mesleki ve teknik eğitimde atölyelerde mutlaka teknisyen görevlendirilmeli ve yeni teknisyen kadroları açılmalıdır.
44- Mesleki ve Teknik okullarda görev yapan öğretmenler gelişen teknolojiye adapte olabilmeleri için, meslekleri ile ilgili ikinci iş yapmalarına imkân veren yasal düzenleme bir an önce yapılmalıdır.
45- Teknik Eğitim Fakültelerinde maliyeti yüksek bir eğitim alarak mezun olan teknik öğretmenlerin, daha önceden sınıf öğretmeni olarak atananların branşlarına dönmeleri isteğe bağlı olarak gerçekleştirilmelidir. İhtiyaç fazlası olan veya geçerliliğini kaybeden meslek alanlarının öğretmenleri hizmet içi eğitime alınarak yeni mesleklerinde hizmet verecek yeterliliklere kavuşturulmalıdır.
46- Mesleki Eğitim Merkezlerinde görev yapan muhasebe grubu öğretmenleri meslek ders öğretmeni olarak değerlendirilmelidir.
c) Yardımcı hizmetler ve genel idari hizmetleri personelinin sorunları
1- Genel İdare Hizmetleri Sınıfında olup şef kadrosunda görev yapan personelin kadro derecelerinin 1 ve 2.derece olarak yeniden düzenlenmesi sağlanmalıdır.
2-Kamu görevlilerinin, kadroları dışında çalıştırılmasının önüne geçilmeli; memurların yapmakla yükümlü oldukları işlerin yalnızca memurlar tarafından gördürülmelidir.
3-Görevde yükselme imtihanlarının boş kadro olması halinde en geç 6 ay içinde yapılması, vekâleten görevlendirme yapılmaması, ayrıca kurumun ihtiyaç duyduğu ve sınıf değişikliği gerektiren, eğitim sonucu elde edilen unvan ve meslekle ilgili kadrolara kurum içinden sınavsız olarak atama yapılması sağlanmalıdır.
4- Genel İdare Hizmetleri Sınıfı, Teknik Hizmetler Sınıfı ve Yardımcı Hizmetler Sınıfında görev yapan personelin tayinleri sisteme bağlanmalı ve tayinler açık kurumlar duyurulduktan sonra puan esasına göre yapılmalıdır.
5- Norm kadro uygulaması memur ve hizmetli için de olmalı, norm kadro ihtiyacı kadar personel görevlendirilmelidir.
6- Eğitim kurumlarında gece bekçisi bulunmadığından, yaşanan hırsızlık olaylarında idarecilerin suçlanmasını önlemek için, eğitim kurumları deprem, yangın, hırsızlık ve benzeri olaylara karşı sigorta yaptırılmalıdır.
7- Hizmetli ve memurların tahsile devam etmek istemeleri durumunda gerekli kolaylıklar sağlanmalıdır.
8- Okullarda hizmetli kadrosunda çalıştırılan personel yeterli eğitimi almadığı, hatta görevi olmadığı halde kaloriferci gibi çalıştırılmaktadır. Bu konu çalışanları mağdur ettiği gibi güvenlik açısından da son derece tehlikelidir. Hizmetlilerin kaloriferci olarak çalıştırılması önlenmeli, eleman yokluğundan çalıştırılmak zorunda kalınıyorsa mutlaka bu konuda gereken eğitimi almaları sağlanmalı ve kendilerine bu görevleri ile ilgili ayrıca ücret ya da tazminat ödenmelidir.
9- 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi ön lisans ve lisans mezunu hizmetliler için görevde yükselme sınavı yapılmalıdır.
10- Pansiyonlu okullarda ayniyat saymanlığı kadrosu olmadığı için, ayniyat saymanı mutemetliği yapan memurlara ya kadro verilmeli, ya da özlük hakları düzenlenmelidir.
11- Yatılı İlköğretim Bölge Okullarında görev yapan Kaloriferci ve Şoförlerden lojman kirası ve yakıt aidatı alınmamalıdır.
12- Hizmet içi eğitim seminerlerine teknik personel ve şoför kadrolarının da çağrılması sağlanmalı, böylece hizmet kalitesi ve bilgi düzeyi yükseltilmelidir.
13- Memur kadroları, sınavsız olarak veri hazırlama ve kontrol işletmeni kadrosuna dönüştürülmelidir.
14- Memur ve hizmetlilerle ilgili subjektif değerlendirmelere yol açan “İDARENİN vereceği diğer görevleri de yapar.”ibaresi ile Mesleki ve Teknik Eğitim Yönetmeliğinin 273 mad. son maddesinde yer alan okul müdürünün verdiği görevleri yapar ibaresi kaldırılmalıdır.
15- Hizmetlilere gece nöbeti tutturulmamalı, gece bekçiliği kadroya tabi olmalı ve gece bekçilerinin güvenliğinin sağlanması için gerekli donanım sağlanmalıdır.
16- Ek gösterge uygulaması 8.dereceden başlamalı, 1.derecenin ek gösterge rakamı 2.200 ve aşağısında olan hizmet sınıflarının 1.derece ek gösterge rakamının 3.000’e yükseltilerek hiyerarşik düzene göre yeniden belirlenmelidir. Yardımcı hizmetler sınıfında bulunan personelin de ek göstergeden faydalanması sağlanmalı, aynı eğitim düzeyinde olup aynı işi yapan kamu görevlileri arasındaki ek gösterge farklılığı giderilmelidir.
d) 657 Sayılı Kanunun 4/B ve 4/C Maddesine göre Çalışan Personelin sorunları,
1- 657 sayılı Kanun’un 4/B ve 4/C maddeleri kapsamında çalışan personelin kadroya geçirilerek bu kapsamda personel istihdamına son verilmelidir.
2- Milli Eğitim Bakanı Sayın Nimet ÇUBUKÇU’ ya Türk Eğitim Sen Genel Başkanı İsmail KONCUK ve yönetim kurulu üyelerinin hayırlı olsun ziyaretimizde bakan tarafından 4/B kapsamında sözleşmeli olarak çalışan öğretmenlerin kadroya geçirileceği, bundan sonra sözleşmeli öğretmen alımı yapılmayacağı açıklaması takdirde karşılanmıştır. Aynı şekilde 657 Sayılı Kanun’un 4/C maddesi hükmüne göre istihdam edilen geçici personel kadroya geçirilerek, devlet memurlarıyla aynı haklara sahip olması için 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/C maddesinde gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
3- Kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen personelin farklı mevzuatlara tabi olması nedeni ile meydana gelen mali, sosyal ve özlük haklardaki farklılıkları gidermek ve kadrolu çalışanlarla eşitlemek amacı ile yasal düzenleme yapılmalıdır.
4- 657 sayılı Kanun’un 4/B ve 4/C maddesine göre istihdam edilen personel kadroya geçirilinceye kadar;
* Maaş ve ek dersleri ile ilgili problemler düzeltilmelidir.
*Ek ders ücretleri kadrolu öğretmenler gibi olmalıdır.
*Özlük hakları kadrolu öğretmenler gibi olmalıdır.
*Her sözleşme döneminde sözleşme bedeli veya başka adlar altında kesinti yapılmamalıdır.
*Yönetici olabilmeleri sağlanmalıdır.
*Çocuk ve aile yardımı verilmelidir.
* Yer değiştirme hakları kadrolularda olduğu gibi olmalıdır.
* Hizmet puanı verilmelidir.
*Sicil numarası verilmelidir.
*Kadrolu öğretmenlerde olduğu gibi adaylık dönemi uygulanmalıdır.
*Kapsam dâhilinde çalışan personele karşılıklı yer değiştirme hakkı verilmelidir * Sosyal yardımlardan faydalandırılmalıdır.
*4/B kapsamında çalışan sözleşmeli öğretmenlerin de asker öğretmen olarak görev yapmalarına imkân sağlanmalıdır.
*Özür durumunda yapılan il dışı yer değiştirmelerde sürekli görev yolluğu ödenmelidir.
*Aralık ayındaki ücret tam olarak verilmelidir.
*Sözleşmeli personelce kullanılmayan yıllık izinlerin bir sonraki yıla devretmesi ve kurumca kullandırılmayan izinlerin, kişilerin maaşları esas alınarak ücretlerinin ödenmesi,
5- 4 /C kapsamında çalıştırılan özelleştirme mağduru personelin çalışma sürelerinin 11 ay 29 gün olarak belirlenmelidir.
6-Üniversiteler bünyesinde 657 sayılı Kanun’un 4/B maddesine göre sözleşmeli çalışanlar, çalışma sürelerinin çok üzerinde görev yaptıklarından, fazla çalışmalarına karşılık mesai ücreti ödenmelidir.
7-4/C çalışanları imzaladıkları sözleşmeler Anayasa ve uluslar arası sözleşmelere aykırı sözleşmedir. Birçok sosyal haktan mahrum bırakılan çalışanların aldıkları ücretler çok yetersizdir. Bu çalışanların kadroya alınarak maaşlarının iyileştirilmesi gerekir.
8- 4/C’ in görev tanımlarının yapılması, tahsil durumlarına göre istihdamın sağlanması ve tanımlanan görevin dışında görev verilmemesi için çalışmalar yapılmalıdır.
9- 4/B kapsamında çalışan personelin işe alınışları ve maaşları standarda bağlanarak, maaşlarının alt sınırı emsal memurlara göre belirlenmelidir.
10- Üniversitelerde çalışan 4/B personelin ücretleri kadrolularda olduğu gibi tespit edilmelidir. Taban ve tavan uygulaması yetkisi kurum amirine bırakılmamalıdır. 11- Maaşları döner sermaye gelirlerinden karşılanan 4/B kapsamındaki personelin kadroya geçirilinceye kadar, maaşları genel bütçeden karşılanmalıdır.
d) Üniversite çalışanlarının sorunları;
1- Asker öğretmen uygulaması gibi asker akademisyen uygulamasına gidilerek yeni üniversitelerin bu yolla akademisyen ihtiyacı giderilebilir.
2- YÖK ve Bağlı Kuruluşlarında çalışan; Daire Başkanı, Fakülte Sekreteri, Yüksek Okul Sekreteri ve Enstitü Sekreteri kadrosunda bulunanların diğer kurumlarda emsal görev yapanlarda olduğu gibi MAKAM TAZMİNATI alabilmeleri için yasal düzenlemelerin yapılmalıdır. Bu anlamda 2914 sayılı Kanunun Ek 2’nci maddesi ile kadro ve görev unvanları itibariyle makam tazminatından tüm çalışanlara ödenmesi şeklinde yeniden düzenlenmelidir.
3- Geliştirme ödeneği, üniversitelerin bulunduğu bölgenin sosyo-ekonomik yapısı ön planda tutularak, öğretim elemanı sıkıntısı çeken gelişmekte olan üniversitelere daha öncelikli olarak ve daha yüksek oranlarda ödenmesi gerekmektedir. Oysa uygulama hiçte böyle değildir. Önceden açılan bir üniversitede uygulanan geliştirme ödeneği oranı %150 olarak belirlenirken sonradan açılan bir üniversitede geliştirme ödeneği oranı % 100’dür. Bu durum Geliştirme ödeneği ödenmesine dair 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu’nun 14 üncü maddesine göre, 4.4.2005 tarihli Bakanlar Kurulu Kararına terstir. Buna benzer farklılıkları başka illerdeki başka üniversitelerde de görmek mümkündür. Bu adil olmayan uygulama üniversitelerin lehine olacak şekilde düzeltilmelidir.
4- Üniversitelerde döner sermaye oranlarını fakülte ve Üniversite yönetim kurulları tespit eder yönetim kurulu üyeleri öğretim üyesi olduklarından dolayı öğretim üyelerine üst sınırdan idari personel içinde düşük tespit ederler. Bu kaybın karşılanması için 2547 sayılı kanunun 58’nci maddesinde… Verebilir ibaresi yerine verilir şeklinde değişiklik yapılmalıdır.
5- Üniversitelerde döner sermaye alan çalışanların, döner sermayesi olmayan başka bir birime görevlendirildiği tarih ten itibaren, denge tazminatı verilmemektedir. Görevlendirildiği tarihten itibaren denge tazminatın verilmesi gerekmektedir.(Çünkü mevcut ek ödeme kanununda döner sermaye alanlara başka bir birime görevlendirildiğinde 1 yıl boyunca ek ödeme verilmemektedir.)
6- Üniversitelerde; proje paralarının ek ödeme kapsamı dışında tutulması için, yasal düzenleme yapılmalıdır.
7- Döner sermaye alırken, ek ödemeye geçen personelin ücretinin 1 yıl boyunca her ikisinden de yararlanamaz kanun maddesinin iptal edilerek takip eden aydan itibaren yararlanması için kanuni düzenlemeler yapılmalıdır.
8- Ek ödeme ve döner sermaye mahsuplaşmasının her ay yapılması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
9- Fakülte sekreterlerinin ek göstergesi ile aynı işi yapan meslek yüksekokul sekreterleri arasındaki fark giderilmelidir.
10- Üniversite Meslek Yüksek Okullarında bölüm başkanlarının mecburi ders yükleri idari görevi olmayan öğretim görelisi ile aynıdır.(12 saat)Bu daha önce 6 saat idi. Dolayısıyla Öğr. Gör. Olan Bölüm başkanları bu görev için hiç ücret almamaktadır. Bu mağduriyet giderilmelidir.
11- İdari görevi bulunan öğretim üyeleri dışındaki öğretim elamanlarının da idari görev ek tazminatı alması ve ek derslerinin buna göre düzenlenerek, Zorunlu ders yükü 12 saatten 10 saate düşürülmelidir.
12- Zorunluluktan dolayı gece derse giren öğretim elemanlarının, uygulama derslerinden kaynaklanan, gece ücretinden kesinti yapılması uygulaması kaldırılmalıdır.
13- Yaz Okulu uygulaması yapan birimlerde öğrencilerin ödemiş oldukları katkı payı bir havuzda toplanmalı, uygulamayla doğrudan ilgili olan personele ilave ödeme olarak verilmelidir.
14- Üniversitelerde uygulanan ders saati ücretleri en az iki katına çıkartılmalıdır.
15- Öğrenci harçlarından yapılan yasal kesinti oranının düşürülerek ders ve mesai ücretlerine ayrılan oranın arttırılması sağlanmalıdır.
16- Doktorasını bitiren araştırma görevlilerine ücret karşılığı ders okutma imkânı sağlanmalıdır.
17- 2914 sayılı Kanun ve ilgili Yüksek Öğretim Kurulu Kararları’nın amacı doğrultusunda çıkarılacak yeni bir tebliğ ile “maaş karşılığı ders yükünün tamamlanmasından sonra, teorik dersler dışındaki faaliyetlerin ücrete tabi 10 saatlik kısmı dikkate alınır, fazlası maaş karşılığı sayılır” şeklinde düzenleme yapılmalıdır.
18- Günün şartlarına göre gülünç kalan, ikinci öğretim fazla mesai ücreti düzenlemesi değiştirilmeli, fazla mesai ücretleri öğretim elemanlarının aldıkları ek ders ücretleriyle ilişkilendirilerek ek ders ücretinin asgari 1/3’ü oranına getirilmelidir.
19- Dört yıl süreli yüksek öğretimi tamamlamış tüm memurların 1.derecede ki göstergelerinin 3600 olarak düzenleyen kanuni düzenleme yapılmalıdır.
20- Gösterge ve Ek gösterge Tablo puanlarının günümüz şartlarına göre akademik ve idari personeli arasında derece ve kademelerine göre uygun maaş tahakkuk ettirilmelidir.
21- 2914 Sayılı Kanunun 12. maddesi gereği akademik personele ödenmekte olan Üniversite Ödeneğini ile 14. maddesi gereği kalkınmakta olan Üniversitelerde ödenen kalkınma ödeneğidir. Bu ödeneğin idari ve akademik personelin tümüne ödenmesiyle bu mağduriyet giderilebilir.
Örneğin savcı ve hâkimlere ödenen tazminattan adliyede personel de faydalanmaktadır. Bu mağduriyetin giderilmesi için İdari kadroda çalışan personele de üniversite ödeneği verilmelidir. Üniversitelerde çalışan bir mühendis ücreti ile kamu kuruluşunda çalışan mühendis arasındaki ücreti farkı fazladır. Hukuk fakültesinde görevli bir öğretim üyesi ile kendi yetiştirdiği hâkim ve savcı ücretleri arasındaki fark yadsınamayacak kadar fazladır. Bu farklılıklar idari personel içinde geçerlidir.
22- Araştırma fonlarından öğretim elemanlarının eşit şekilde yararlandırılması için projeler, unvan gözetilmeksizin, objektif olarak değerlendirilmelidir.
23- Üniversite araştırma fonları, fon kesintisinden muaf tutulmalı ve projelere tasarruf tedbirleri uygulanmamalıdır.
24- Hizmet içi eğitime katılan kursiyerlerle, kurs yöneticisi ve diğer görevlilere fazla mesai ücreti ödenmelidir.
25- Üniversite hastanelerinde Yrd. Doç., Doç., Prof.‘e verilen performans ücretinin Sağlık Bakanlığında olduğu gibi idari personele verilmesi sağlanmalıdır.
26- Yardımcı Doçentlere temsil tazminatı verilmelidir.
27- Üniversitelerde çalışan öğretim elemanlarının maaş ve özlük hakları iyileştirilmeli ve bu iyileştirmede kıdem esası temel alınmalıdır.
28-Doktorasını bitirmiş akademisyenlerin önündeki kadro sıkıntısı giderilmelidir. Doktorasını yaptığı ana bilim dalında norm kadro çerçevesinde kadro sıkıntısı var ise kişinin yaptığı tercihler doğrultusunda yeni açılan üniversitelere YÖK tarafından ataması yapılmalıdır.
29-Yurt dışına öğrenim ve araştırma için gönderilen akademisyenlerin işlevsel bir kriteri mevcut değildir. Olsa bile, özellikle büyük üniversiteler ve etkin hocalar tarafından bu kontenjanlar kullanılmakta, kalanlar da, eğer kalırsa, başka hocalar veya üniversitelere kullandırılmaktadır. Bu konularda kimlerin, hangi şartlarda ve alanlarda yurt dışına gönderileceği, bu kişilerin nasıl takip edileceği, modern ve işletilebilir şekilde hüküm altına alınmalı, bazı kimselerin imtiyaz alanları veya suiistimal yolları kapatılmalıdır. Yurt dışına gönderilecek olanların akademik çalışma sonunda ülkemize dönüşlerinin sağlanması için etik değerler ve idealizm kazandırılarak gönderilip, üstün beyin gücü göçü önlenmelidir.
30- Bütün öğretim elemanlarına en az üç aylık yurtdışı tecrübesi kazandırılmalıdır. Doktora öğrencileri en az bir defa olmak üzere yurt dışı konferanslara gönderilmelidir.
31-Üniversiteler ve buna bağlı olarak Yüksek Öğretim Kurumu bütçeleri oluşturulurken, yöneticilere verilen yurt dışı imkânlarına benzer şekilde öğretim üyesi bazında imkânlar da oluşturulmalıdır.
32-Akademik personelin ulusal ve uluslararası toplantılarda görev alması halinde görevinin durumuna göre katkıda bulunulmalıdır. Yurt dışı görev taleplerinde kendisine ekonomik olarak yük getirmeyecek şekilde maddi destek sağlanmalıdır. Uluslararası seviyede kısa dönem öğretim elamanı değişimi özendirilmelidir.
33- Üniversitelerde yapılan bilimsel aktivitelere daha çok katkıda bulunulmalıdır Yapılan araştırma çalışmaları ve bu çalışmalardan çıkan sonuçların yayınlanması karşılığında akademik personel maddi olarak ödüllendirilmelidir. Bunlara ait olarak da kriterler belirlenmelidir. Bu uygulamalar her üniversiteye göre farklılık arz etmemelidir.
34- Rektör seçimlerinde tüm öğretim elamanları ve idari personel oy kullanmalıdır.
35-Öğretim elemanları ders veren ve araştırmacı olmak üzere iki ana hizmet sınıfına ayrılmalı, her bir sınıf için farklı kriterler tespit edilmelidir. Bunun için enstitüler yeniden yapılandırılmalıdır. Araştırmacı akademisyenler ölçütleri belirlenmiş şartlarda araştırmalar yaptıkları ve bu çalışmalarını sunmaları halinde, görevli bulunduğu birimdeki azami ders ücreti alan emsali öğretim elemanı kadar ücret almalı, çalışmaları üniversitelerin araştırma fonu tarafından desteklenmelidir. Araştırmacı akademisyenler akademik birimlerdeki ders tipi etkinliklere katılmamalı, seminer, konferans, panel gibi toplu eğitim etkinlikleri düzenlemelidir.
Öğretimci akademisyenlere ise verdikleri ders veya benzer akademik çalışmalar karşılığında ekonomik haklar verilmelidir. Bunlar isterlerse ders dışı etkinlik olarak araştırmalar yapabilmeli, bu çalışmalarını yayınlayabilmelidirler.
36- 29.08.2005 tarihinde Hükümetle imzalanan mutabakat metninin 9. maddesinde alınan aşağıdaki kararların gerçekleşmesi için gerekli yasal düzenleme yapılmalıdır;
a)Araştırma Görevlisi, uzman öğretim görevlisi ve Yardımcı Doçentlere kadro güvencesinin sağlanması,
b)Üniversitelerden beklenen bilimsel çalışmaların gereği gibi yapılmasını teminen daha fazla Araştırma Görevlisi istihdamına yönelik olarak merkezi idareden kaynaklanan sınırlamaların kaldırılması,
c)Öğretim elemanı ücretlerinin iyileştirilmesi,
d)Konfederasyonların temsilcilerinin üniversite, fakülte, enstitü ve yüksekokul yönetim organlarında temsil edilmesi,
e)YÖK’ün kaldırılarak yükseköğretim sisteminin yeniden düzenlenmesi ve bu çalışmalarda sendikaların görüşünün alınması,
37– 2547 sayılı yasada bulunan 23–31–32–33 sayılı maddelerin kaldırılarak aşağıdaki şekilde düzenlenmesi bu maddelerle ilgili sorunların çözümünü sağlayacaktır;
Doktorasını bitirmiş olan akademik personele bilim doktoru unvanı verilerek akademik öğretim üyesi unvanı kazandırılmalıdır. Böylece akademik personel Prof./ Doç ve Doktor olarak sınıflandırılır. Yüksek lisans yapmış akademik personel ise Bilim Uzmanı olarak tanımlanmalıdır.
38- Alt yapısı uygun olan her üniversitenin Lisansüstü eğitim vermesinin önündeki subjektif engeller kaldırılmalıdır
39- Yurtdışında doktora sadece ülkemizde eğitimi verilmesi mümkün olmayan alanlarda ve ülkemizde doktora altyapısı olmayan bilim dallarında yaptırılmalıdır. Özellikle Osmanlı tarihi, Türk edebiyatı gibi alanlarda yurtdışına lisansüstü eğitim için öğrenci gönderilmekten vazgeçilmelidir.
40- Araştırma görevliliği dışındaki, Öğretim elamanlarına da başka üniversitelerde lisansüstü eğitim hakkı tanınmalıdır.
41- Araştırma görevlileri, okutman ve uzmanlara proje yöneticiliği hakkı verilmelidir.
42- Araştırma görevlilerinin problemleri;
a) Araştırma görevliliği tanımının yeniden yapılması, asistanlık kavramıyla birbirinden ayrılması ve görev sınırlarının yeniden belirlenerek belirsizlik ortadan kaldırılmalıdır.
b) 50/d statüsünde görev yapan asistanların 33/a geçirilmeleri için yasal düzenleme yapılmalıdır.
c) Yüksek lisans ve doktora eğitimi veremeyen üniversiteler araştırma görevlisi olarak aldığı elamanların lisansüstü görevlendirilmelerini en kısa sürede yapması ve bu konuda yapılıp yapılmadığı YÖK tarafından denetlenmelidir.
d) 35 madde ile görevlendirilen araştırma görevlilerinin kongre ve bilimsel toplantılara katılım ücretlerinin görevlendirildiği üniversite tarafından ödenmesi sağlanmalıdır.
e) Yurtdışında doktora yapanlarda olduğu gibi yurt içinde de 35. madde ile görevlendirilen araştırma görevlilerinin de doktora çalışmalarını tamamladıktan sonra, kadro şartı aranmaksızın yardımcı doçentlik kadrosuna atanmalıdır.
43- Fen Bilimleri, Sosyal Bilimler, Sağlık Bilimleri ve Eğitim Bilimleri kadrosunda görev yapan araştırma görevlilerinin görev süreleri bitiminden sonra en az 1 yıl intibak süresi verilmelidir.
44- Üniversitelerin kalitesi büyük oranda kadrolu öğretim üyesi sayısına bağlıdır. Bu sayıyı artırmak için öğretim görevlisi istihdamına önem verilmeli; bu amaçla özellikle üniversitelerde araştırma görevlisi olarak görev yapan çalışanların öğretim görevliliğine geçişlerinde ve öğretim üyesi olmaları yolundaki engellemeler kaldırılmalıdır.
45- Akademik personel seçiminde kullanılan ALES aynen muhafaza edilmeli. Giriş için lisans düzeyindeki akademik not ortalaması ön şart olarak alınmamalı ancak bu ortalamanın belli bir oranda etki etmesi sağlanmalıdır.
46- Türk Tarihi, Kültürü ve Türk Edebiyatı gibi alanlarda ekollerin devamı için mülakat yapılmalıdır. Diğer bilim alanlarında mülakat için objektif ölçütler belirlenmelidir.
47- Tüm idari kadroların atamaları, görevde yükselme sınavı ile yapılmalıdır. (Fakülte sekreteri, daire başkanı vb.)
48- Akademik yükseltilmelerde ön yeterlilik bilimsel çalışmalardan ve öğretim etkinliklerinden ibaret olmalı, sözlü sınav adayın yeterli görülen bilimsel çalışmalarından yapılmalı, bu konularda objektif kriterler belirlenmelidir. Doçentlikteki sözlü sınav kaldırılmalı ya da sözlü sınav içeriği adayın çalışmaları ile sınırlandırılmalıdır.
49- Yabancı dil öğrenme tazminatı ödenmesinin önünü açacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
50- Doçentlik jürileri;
a)Doçentlik mülakat sınavlarında yaşanan problemlerin ortadan kaldırılması için sınavlar sesli ve görüntülü kayıt altına alınmalıdır.
b)Doçentlik jürilerinin güncellenerek yeni Profesörler de bu jürilere kazandırılmalıdır.
c) Vefat eden üyelerin jüri üyeliklerinden düşürülerek veri tabanlarını güncellenerek bu veri tabanı kullanılmalıdır.
51- Senato ve üniversite yönetim kurulunda Yardımcı Doçent temsilcisi üye olmalıdır.
52- Yardımcı Doçentlik kadrosunun 12 yılla sınırlandırılmasına son verilmeli; Yardımcı Doçentlerin önündeki derece/kademe sınırlaması kaldırılmalıdır. Yardımcı Doçentlik kadrosu sözleşmeli olmaktan çıkarılıp sürekli hale getirilmelidir.
53- Birinci derece Doçent ve kıdemli Profesörlük kavramları kaldırılarak akademisyenler başarılarından dolayı cezalandırılmamalıdır. Genç ve başarılı Doçent ve Profesörler ödüllendirilmelidir. Bu tür sınıflandırmalar hem maddi hem de manevi sorunlara sebep olmaktadır.
54- Üniversitelerde rektörlüğe bağlı servis dersi veren bölümlerin, aynı nitelikteki 4 yıllık öğretim yapan bölümlere bağlanması ve burada görev yapan okutmanların fakültelerde görevlendirilmeleri sağlanmalıdır.
55- Üniversitelerde, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi personelin istihdam edildiği kadrolara (Genel Sekreterlik, Daire Başkanlığı, Fakülte Sekreterliği v.b) vekâleten dahi olsa akademik personelin atanması ve görevlendirilmesi önlenmeli, bunun için yasal düzenleme yapılmalıdır.
56- YÖK disiplin yönetmeliği yeniden düzenlenmelidir. (Disiplin cezalarının sicilden silinmesi için öngörülen 5 ve 10 yıllık sürelerin 3 ve 6 yıla indirilmesinin sağlanması).
57- Meslek yüksekokullarında yeterli akademik ve idari personelin bulundurulması için kadro açılmalıdır.
58-13/b maddesi çerçevesinde görevlendirilen personelin rızası görevlendirmede bağlayıcı olacak şekilde kanunda düzenleme yapılmalı.
59-Hizmet içi eğitimlerle öğretim elemanlarının kişisel gelişimine katkı sağlanmalıdır.
60-Akademisyenlerin kendilerini daha iyi geliştirmeleri ve ürettikleri bilgileri paylaşabilmeleri bakımından Üniversite-çevre çalışma alanları ve sanayi işbirliği geliştirilmeli, bu konularda kurum yetkililerini bilgilendirmeleri yeterli olmalıdır. Üniversitelerin çevreyle işbirliği çerçevesinde yaptığı çalışmaların genel mevzuattan ayrı tutularak özel bir düzenleme altına alınması (idari ve mali yönden) gereklidir.
61- Öğretim elemanlarının görev, yetki ve sorumlulukları ile ilgili kavramlar tanımlanmalı ve muğlâk ifadeler ortadan kaldırılarak ilgili yasal düzenlemeler daha açık hale getirilmelidir.
62- Rektör ve Dekan onayıyla idareci yapılan işçi statüsünde çalışanların atamalarının önüne geçecek kanuni düzenleme yapılmalıdır.
63- Kreş ve gündüz bakım evlerinin kurumlarda yeterli ve zorunlu hale getirecek yasal düzenlemeler yapılmalı.
64- Yüksek öğretim kurumlarında çalışanların; kendilerini ve görevlerindeki performanslarını geliştirecek hizmet içi eğitim hizmetleri üniversiteler tarafından sağlanmalıdır. Sertifikalı hizmet içi eğitim kurslarının açılması talep olması halinde zorunlu hale getirilmelidir.
65- Üniversitelerdeki idari personel ödül yönetmeliğine liyakat standart ve şeffaflık getirilmelidir.
66-Üniversite birimlerinde çalışan özel şirket elemanlarının devlet memuru statüsündeymiş gibi birimlerde masa başı görevler verilerek sorumlu işlerde çalıştırılmalarının önlenmesi için kadro tahsis edilmesi ve kadrolu personel atanması için yasal düzenleme yapılmalıdır.
67- Üniversiteler arasında bire bir becayiş hakkı tanınmalıdır.
68- Tüm üniversitelerde iş sağlığı ve güvenliği ile eğitim koordinasyon birimleri oluşturulması için yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
69- Tüm yardımcı hizmetler sınıfında görev yapan personelin çalıştığı birimle ilgili bir üst hizmetler sınıfına dâhil olması için yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
e) Yurt-Kur çalışanlarının sorunları
1- Yurt-Kur’a bağlı birimlerde personel yetersizliğinden dolayı mevcut personelin yükü artmaktadır sıklıkla nöbete gelmelerinden dolayı verim düşmektedir. Personel ihtiyacı acilen karşılanmalıdır. Kız yurtlarında bayan personel ihtiyacı karşılanmalıdır.
2- Yurt-Kur Görevde Yükselme Yönetmeliği uygulanmalıdır.
3- Hizmet satın alınmasında, lojman puanlamalarının tespitinde, giyim yardımı komisyonlarında ve Yurt-Kur yönetim kurullarında yetkili sendika temsilcileri bulundurulmalıdır.
4- Görevde yükselme seminerine çağrılan personelin, sicil, seminer ve geçmişte aldığı disiplin cezaları değerlendirmeye alınmamalıdır.
5- Nöbet görevleri gece hizmetleri statüsünde yapıldığı halde, ücret ödemelerinde fazla mesai adı altında ödeniyor. ( Nöbetle Mesai kavramı farklıdır.) Yurt-Kur’da fazla çalışma ücretleri artırılmalıdır. Nöbete kalan personelin, mesai ücreti, eş değer nöbet hizmeti yapan diğer kurumlardaki statüye çekilmeli, hastanelerde ve yatılı okullarda olduğu gibi yükseltilmelidir. Yurtlarımızda nöbet tutan nöbetçi memurlara verilen fazla mesai ücretlerinin bölge müdürlüklerinde nöbet tutan personele de verilmesi sağlanmalıdır.
6- Vardiyalı çalışan, ancak servis hizmetinden faydalanamayan personele günün şartlarına göre şehir içi toplu taşıma vasıtaları için belirlenen ücret üzerinden ödeme yapılmalıdır.
7- Koruma ve güvenlik personeline ödenen giyim yardımında en son uygulanan açık alan ve kapalı alan uygulaması haksızlıklara neden olmaktadır. Çünkü kurumda görev yapan Koruma Güvenlik personelinin büyük çoğunluğu açık alanda görev yapmaktadır. Eksik ödenen giyim yardımının ödenmesi sağlanmalıdır.
8-Yardımcı Hizmetler sınıfında çalışan ancak yüksek okul mezunu olan personelin Yurt Yönetim Memurluğu’na geçmeleri için sınav açılmalı veya daha önce yapıldığı gibi sınavsız geçiş imkânı sağlanmalıdır.
9- Yurt yönetim memurları ve şeflerin hizmet ve emeklilik yönünden 1. dereceye kadar inerek özel hizmet tazminatından faydalanmaları sağlanmalıdır.
10- Kurumda çalışan lisans mezunu yurt yönetim memurları şartları tutanların alanında kütüphaneci, sosyal çalışmacı, psikolog gibi unvanlı memurlar haline getirilmelidir.
11- Yurtkur da görev yapan yurt yönetim memuru kadrosu kütüphaneci, sosyal çalışmacı vb. gibi unvanlı kadro haline getirilmelidir.
12- 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinde memurlara uygulanacak disiplin cezaları belirlenmiştir. Bir suça iki ceza uygulanamaz, ilkesi çerçevesinde maaş kesim cezası verilen personelden ayrıca ek ödeme kesilmesi cezası vermemelidir.
13-Yurt-Kur’da çalışan tüm personele hizmet içi eğitim seminerine katılım hakkı verilmelidir.
a)-Hizmet içi kurslara merkez teşkilatlarında görev yapan personeller haberdar olduklarından genel olarak merkez teşkilatlarımızdaki personeller katılmakta.
b)- Buradan alınan belgeler görevde yükselmeye esas alındığından taşra teşkilatında görev yapan personellerimiz, hizmet içi eğitimden ve görevde yükselmede mağdur olmakta.
14- Görevde yükselme yönetmeliğinin ekindeki değerlendirme formunda bulunan;
a) Değerlendirme formunun seminerler bölümünde seminere katılanlara seminerin saatine göre 0,5 ile 1 puan verilmektedir. Bu durum kurumun görevde yükselme sınavlarında haksızlıklara neden olmaktadır. Seminere katılmak personelin tercihinde olmadığından seminerlere katılımlarda da eşitsizliklere neden olmaktadır. Bu nedenle bazı personel 4- 5 seminere katılmışken, bazıları da 1–2 seminere katılmaları puanlamada eşitsizliğe neden olmaktadır. Dolayısıyla personelin bilgi ve becerisinin arttırılması nedeniyle seminerlere devam edilmeli ancak, seminerler ya görevde yükselme sınavlarında değerlendirmeye alınmamalı ya da tüm personele eşit sayıda seminer verildikten sonra görevde yükselme sınavı yapılmalıdır.
b) Değerlendirme formunun ödüller bölümünde takdir ve teşekkür alanlara 2 ve 4 puan verilmektedir. Bilindiği memurun olağan üstü bir olayda hayatını tehlikeye atacak şekilde (yangın, sel, deprem) görev yapması durumunda atamaya yetkili amir tarafından ikramiye, takdir, teşekkür vb. ödüller verebilmektedir. Ancak atamaya yetkili amirlerin bu kriterleri dikkate alarak ödül verdiği kuşkuludur. Şöyle ki; 90 ile 100 arasında sicil alan personele herhangi bir ödül verilmemesi, sicil amirlerinin verdiği ödülleri tartışılır duruma getirmiştir. Dolayısıyla bu madde tamamen kaldırılmalıdır.
c) Aynı talimatın ekinde bulunan hizmet süresinin hesaplanmasında 1 yıldan 10 yıla kadar hizmeti olan personele her yıl için 1 puan, 10 yıldan sonrası için ise 0,15 puan verilmektedir. Bu durum hizmeti fazla olan personelin cezalandırılmasına neden olmaktadır.
Bu haksızlığın ortadan kaldırılması için hizmet süresi ayrı ayrı değerlendirmek yerine her hizmet yılı için 1 puan uygulamalıdır. Görevde yükselme sınavlarında puanlamaya; sadece, personelin sicili, hizmet süresi ve eğitim durumu dikkate alınarak şartları tutan tüm personelin katılımının sağlanması doğru olacaktır.
d)Görevde yükselme seminerine ve akabinde yapılan sınava çağrılan (Müdür, Md/Yrd. Şef ) personelden sınava katılım ücreti alınmaktadır. Örnek en son 15 Haziran 03 Temmuz 2009 tarihinde yapılan Müdürlük sınavı için 900 TL. Alınmıştır. Söz Konusu sınav ve seminer kurum tarafından yine kurum için yapıldığından bahse konu sınav masrafının kurum tarafından karşılanmalıdır.
e) 1- 30 Ocak 2000 Tarih 23949 sayılı resmi gazete’de yayınlanan yüksek öğrenim kredi yurtlar kurumuna ait görevde yükselme yönetmenliğinin 9 ncu maddesinin ( ı ) bendinde yer alan bölge müdür yardımcısı kadrosuna atanabilmek için;
ı) Bölge müdür yardımcısı kadrosuna atanabilmek için;
1- En az 4 yıllık yüksek okul mezunu olmak.
2- En az 5 yıllını kurumunda geçirmiş olmak kaydıyla 10 yıllık hizmeti olmak.
3- Müfettiş, hukuk müşaviri, bilgi işlem müdürü, birim müdürü, şube müdürü, yurt müdürü, kadro ve unvanlarında en az 2 yıl hizmeti olmak. Demektedir
j) Daire başkanı ve bölge müdürü kadrolarına atanabilmek için;
1) En az dört yıllık yüksek okul mezunu olmak
2) En az beş yılını Kurumda geçirmiş olmak kaydıyla on yıl hizmeti olmak.
3) Müfettiş, hukuk müşaviri, bilgi işlem müdürü, birim müdürü, şube müdürü, bölge müdür yardımcısı, yurt müdürü kadro unvanında en az iki yıl hizmeti olmak
Ancak 01.11.2003 tarih ve 25276 sayılı resmi gazete yayınlanan yüksek öğrenim kredi yurtlar kurumuna ait görevde yükselme yönetmenliğinin… 9 ncu maddesindeki ( ı ,) , (j), (k), ve (m) bentleri ise madde metninden çıkarılmış.
Yukarıda(ı) bendinin kaldırılmasıyla Bölge müdür yardımcısı (j) bendinin kaldırılmasıyla daire başkanı bölge müdürü kadrolarına atanabilmek için ilgi yönetmenlikteki maddeler iptal edilmiş başka kurumlarda çalışanlar bu kadrolara atanmaktadır esas çalışanlar mağdur edilmektedir. Bu maddelerin tekrar yönetmenlikte yer alması.
5- SENDİKAL VE DEMOKRATİK HAKLAR
1-Kamu görevlilerinin toplu sözleşme, grev ve siyasete katılma hakkı İLO standartlarına göre düzenlenmelidir.
2- Protokol Yönetmeliği’nin değiştirilerek, sendikaların protokollerde yer alınması sağlanmalıdır.
3- Milli Eğitim Bakanlığı, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinde, üniversite ve Yurt-Kur’da sendika odaları tahsis edilmelidir.
4-Toplu görüşmelerde mutabakat altına alınan konuların zamanında gerçekleştirilmemesi bir hak kaybı olarak değerlendirilmeli, ihmali bulunanlar için müeyyide getirilmelidir.
5- Uzlaştırma Kurulu, YİK ve KİK kararlarının Uzlaştırma Kurulu kararlarının mutabakat metni hükmünde kabul edilmesi için gerekli yasal düzenleme yapılmalıdır.
6- 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nun 34. maddesi gereğince, mutabakat metni imzalandıktan sonra yeni bir zam yapılması söz konusu olduğunda, yetkili sendika ve konfederasyonla mutabakata varılarak uygulama yapılmalıdır.
7- 2577 idari yargılama usul kanununun 28. Maddesine; “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis etmeyen veya eylemde bulunmayanlar hakkında 1 yıldan az olmamak üzere hapis cezası verilir. Ve meydana gelen maddi zararlar ödettirilir” ibaresi eklenmelidir
8- Milli Eğitim müfredat programları yetkili konfederasyonların da görüşleri alınarak milli ve manevi değerler ışığında yeniden düzenlenmelidir.
9- Sicil raporlarının mevcut formatının değiştirilerek, kurumlara özgü ve çok daha az sorulu, somut bilgi ve belgelere dayandırılabilecek duruma getirilmeli ve her yıl kişilere verilmesi sağlanmalıdır.
10- Memurun basın-yayın kuruluşlarına görüş ve düşüncelerini açıklayabilmesi sağlanmalıdır.
11- Personel mevzuatıyla ilgili konularda alınan olumlu mahkeme kararlarının tekrar dava açılmasına gerek kalmadan diğer personel için de emsal teşkil etmesini sağlayacak mevzuat düzenlemesi yapılmalıdır.
12- 4688 sayılı Kanun’un l8.maddesi gereği aylıksız izinli olan Sendika yönetim kurulu üyelerinden idareci olanların, Yönetici Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği gerekçe gösterilerek idarecilik görevleri üzerlerinden alınmaktadır. Yönetmelik maddesi Kanunun ilgili maddesine göre yeniden düzenlemelidir.
13- 4688 Sayılı Yasanın 3/a maddesinde yapılacak değişiklikler doğrultusunda, aday memurların ve 4/C çalışanlarının sendikalara üye olması sağlanmalıdır.
14- Bilgi Edinme Kanunun amacı, “Demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak, kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmasına ilişkin esas ve usulleri düzenlemek” olarak belirtilmektedir. Sendika Şubelerimizin Bilgi Edinme Kanunu doğrultusunda her türlü bilgiye sahip olmaları için İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerince gerekli kolaylığın gösterilmesi doğrultusunda düzenleme yapılmalıdır.
15- Şube olan sendikaların İlçe sendika temsilcileri ve yönetim kurulu üyeleri haftada 1 (bir) gün izinli sayılmaları sağlanmalıdır.
16- Sendika çalışmalarımızın sağlıklı yürütülmesi için üye bilgilerine ihtiyaç duyulmaktadır. Eğitim çalışanlarının il içi ve il dışı atamalarının sendikalara bildirilmesi ve İlsis’e erişim bilgilerinin sendikalara açılması sağlanmalıdır.
17- İllerde de KİK benzeri kurulların oluşturularak yetkili sendikalarla birlikte, yerele ait sorunların veya çalışmaların tespit edilebileceği ve çözüm bulunabileceği toplantılar yapılmalıdır.
18- Sendika görevlilerince üyelere ulaştırılması için il ve ilçe Milli Eğitim Müdürlüğüne teslim edilen sendika evraklarının, okul-kurum evrak gözlerine dağıtımı yapılarak, evrakların görevlilerce işyerlerine ulaştırılması sağlanmalıdır.
19- Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı’na konulan çekinceler kaldırılmalıdır.
20- Yüksek Planlama Kurulu’na toplu görüşmelerde temsil edilen konfederasyon temsilcilerinin de katılımının sağlanması için gerekli yasal değişik yapılmalıdır.
21- 4688 sayılı yasa kapsamında personel çalıştırılan tüm kamu kurum ve kuruluşlarının kamu görevlileri ile ilgili tüm kurul ve komisyonlarına sendika temsilcilerinin katılımına yönelik mevzuat değişikliği yapılmalıdır.
22- Üniversitelerde sendika temsilcilerinin disiplin kurullarına katılımına izin verilmemektedir. Bu aksaklığın giderilerek, mevzuatı farklı olan kurumların mevzuatlarının da disiplin kurullarında sendika temsilcilerine yer verecek şekilde düzenlenmesi,
23- Sendika yöneticilerinin sendikal faaliyet ve açıklamaları nedeniyle haklarında soruşturma açılmasının önüne geçilmelidir.