GENEL BAŞKAN İSMAİL KONCUK, MEB’DE YAŞANAN ADALETSİZLİKLERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI YAPTI.
Milli Eğitim Bakanlığı’nda el altından atamalar devam ediyor. Bütün eğitimcilerin infialine rağmen Bakanlık, ‘ben yaptım oldu’ anlayışından kurtulamamıştır.
Bu atama ve görevlendirmeler incelendiğinde, bir sendikanın üyelerinin öne çıktığı görülmektedir. Anlaşılan Bakan da, Müsteşar da değişse Milli Eğitim Bakanlığı’nda anlayışlar değişmemektedir. Kaldı ki, MEB Taşra Teşkilatı Yönetmeliği’nin yayınlandığı gün öncesinde yapılan İlçe Milli Eğitim Müdürü, Şube Müdürü atama ve görevlendirmeleri gayri ahlaki bir iştir.
Sendikamıza ulaşan bilgilerden İstanbul, Ankara, Zonguldak, Karabük, Şırnak, Çanakkale, Kastamonu, Sivas, Kocaeli, Van, Muğla, Tekirdağ ve birçok ilde bu tür atama ve görevlendirmelerin yapıldığı anlaşılmaktadır ve bu konuda birçok haber sitesinde de haberler bulunmaktadır.
İşte bu anlayış, ayrımcılık ve ötekileştirmenin ülkemizde ne denli derinlik kazandığını göstermektedir. AKP iktidarını eleştirenlerin, bu eleştirilerini sokaklara taşımak zorunda kalanların tepkilerinden hiç de haksız olmadıkları görülmektedir. Kendi yaptıklarını görmeyerek, sürekli sözde demokrasi ve sözde hukukun arkasına saklananların yüzleri hiç kızarmamaktadır.
Bu ülkede 750 bin öğretmen, 100 bine yakın eğitim çalışanı bulunmaktadır. Bu insanları sendikasına, anlayışına göre ayırmak hiç kimsenin hakkı da, haddi de değildir. İster Türk Eğitim Sen üyesi, ister bir başka sendikanın üyesi olsun, isterse üye olmasın yönetici atamada, her türlü atama ve görevlendirmelerde liyakat ve kabiliyet ölçüsünde değerlendirmeler yapılmalıdır. MEB bu anlayışı hakim kılmadığı sürece huzur bulmayacak, yaşanan problemlerin çıban başı olmaktan kurtulamayacaktır.
Ülkemizin en büyük bakanlığı olan, başarıları ile ülkenin kalkınması ve huzuru için en büyük paya sahip olması gereken bir bakanlığın, eğitim çalışanlarını kategorilere ayıran uygulamaları artık kabak tadı vermiş, eğitim çalışanlarını isyan noktasına getirmiştir.
Nabi Avcı’nın bakan olması yaşanan hiçbir olumsuzluğu giderememiş, atanan bürokratlar ise var olan sisteme entegre olmayı ilk görev ve sorumlulukları olarak görmüşlerdir. Anlaşılan Müsteşar Yusuf Tekin’in atanması da, atılan köprüleri kuramayacak, Sayın Yusuf Tekin de işleyen çarkın bir parçası olarak görev yapacaktır.
Türk Eğitim Sen olarak üyemiz olsun, olmasın tüm eğitim çalışanları adına Milli Eğitim Bakanlığı’ndan adaletli olmasını, çalışanları ayrıma tabi tutmadan işleyen bir sistem oluşturmasını istiyoruz. Adalet herkese lazım. Adaletten uzak anlayışlar sergileyenler, er veya geç açtıkları bu çukura düşmeye mahkûmdur.
Türk Eğitim-Sen yaşanan bu haksızlıklara karşı en sert mücadeleyi sergilemekten geri durmayacak; muhataplarını deşifre etmeye, tepki göstermeye devam edecektir. Adalet ve insan haklarına saygılı, demokrasiye sözde değil, özde saygı duyan, sadece kendi nefsini değil, hak edenlerin, hak ettiğini alması gerektiğine inanan tüm eğitim çalışanlarını Milli Eğitim Bakanlığı’nda 10,5 yıldır yaşanan ötekileştirme politikalarına karşı durmaya davet ediyoruz. İnsana, hakka, hukuka inanmayan Milli Eğitim Bakanlığı’nı şiddetle kınıyoruz.
TÜRK EĞİTİM SEN GENEL MERKEZİ