Ana SayfaSeyit Ali KAPLANPersonel Rejimi mi, kölelik rejimi mi?

Personel Rejimi mi, kölelik rejimi mi?

      Hükümetin aylardır memurlarla ilgili bir konu geldiğinde “yeni personel rejiminde çözülecek, yeni personel rejiminde düzelecek” diyerek abartılı bir şekilde lanse ettiği “Kamu Personeli Kanunu Tasarısı” nihayet eksiklikleriyle birlikte resmi olarak sendikalara gönderildi.

       Ellibeş sayfadan oluşan (ekli listeleri henüz yok) Kanun Tasarısı  Taslağı incelendiğinde: birçok eksiği olan, Kamu çalışanları olarak hep dert yandığımız 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nu ve diğer Kanunları mumla aratacak niteliktedir. IMF’nin dayatmaları ile hazırlanan bu tasarı Türkiye’de zaten kıt kanaat, yarı aç yarı tok vakit geçiren, siyasi iktidarlarca tayin ve atamalarla sürekli rahatsız edilen, devlet memurunu artık bundan sonra siyasi iktidarların kölesi haline getirmektedir.

       Kamu Personeli Kanun Tasarısı incelendiğinde kamu çalışanı: memur, sözleşmeli personel, geçici personel ve diğer personel olmak üzere 4 katagoriye ayrılmaktadır. Bu katagorilerden sadece kimlerin “diğer personele” girdiği açıklanmış bunlar: (hakimler, savcılar, subay, sözleşmeli subay, astsubay, sözleşmeli astsubay, uzman erbaş, ve uzman jandarmalar ile kadrolu veya sözleşmeli olarak istihdam edilen öğretim elamanlarıdır.)  diğer katagoriye kimlerin gireceği, kimlerin sözleşmeli olacağı, kimlerin kısmi zamanlı sözleşmeli veya geçici personel olacağı açıklanmamış, netliğe kavuşturulmamıştır.

       Sendikaların sürekli üzerinde durduğu ve 4688 sayılı yasanın eksiklikleri olarak gördüğü, grev hakkı, toplu sözleşme hakkı, siyaset hakkı ve yönetime katılma hakkı verilmediği gibi eskisine göre daha çok kısıtlamalar getirmiştir.

       Sözleşmeli personele her yıl sözleşme şartı getirilmiş, ancak 15 yıl sözleşmeli çalışanın sözleşmeli kadroya geçirilmesi ön görülmüştür.

        Müraacat ve şikayetlerde yine kamu çalışanı en yakın amirinden başlayarak silsile yolunu izlemek zorunda bırakılmaktadır.

         Yeni tasarı ile toplu eylem ve hareketlerde bulunma yasağı, grev yasağı, ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunma yasağı ağırlaştırılarak devam ettirilmektedir.

         Her yıl yapılacak sözleşme yenileme personel ve başarı değerlendirme amirlerin ve o iş yerinden hizmet alanların insafına bırakılmış; herhangi bir nedenle sözleşmesi yenilenmeyen personel 3 yıl geçmeden ve yeni bir sınava girip kazanmadan tekrar istihdam edilemeyeceği için açlığa terkedilmiştir.

      Basamak ilerlemesi ve kıdem yılı mevcut sistemin tersine çevrilmiş, yeni başlayan memur ve sözleşmeli personelin 1. basamaktan 10. basamağa doğru ilerlemesi getirilmiş; başarı değerlendirmesi olumsuz olanlara kademe ilerlemesi verilmemiştir. Görevde yükselme ve birçok konuda belirsizlik mevcut olup bu konular Devlet Personel Başkanlığı’na havale edilmiştir.

      Memurların görevinin ve görev yerlerinin isteği dışında değiştirilmesi kolaylaştırılarak memurların bir görevin ifası için geçici olarak kadrosunun bulunduğu yer dışındaki birimlere görevlendirilmesinin yolu açılmıştır.
       Ders görevi “ihtiyaç duyulması halinde, memurlara, diğer kamu görevlilerine, sözleşmeli personele” verilebilir denilerek hiçbir mesleğin vekili veya yerine meslek dışından birilerinin bakması mümkün değilken eğitimcilik basite alınmıştır.

      “Kurumların ve hizmetlerin özellikleri dikkate alınarak farklı çalışma süreleri tesbit edilebilir” denilerek mesai saatlerini amirin keyfi olarak uygulamasına fırsat verilmektedir.

      Yıllık izinlerde yıl içinde kullanma zorunluluğu getirilmekte, herhangi bir nedenle o yıl izin kullanamayanların yıllık izin hakları ellerinden alınmaktadır. Mazeret izinleri 5 güne indirilmekte, öğretmenlere 5 gün izinden başka hiçbir izin verilmesine müsade edilmemektedir.

       Personel ve Başarı değerlendirme puanları yeniden düzenlenmekte 0-59 alanlar yetersiz, 60-69 alanlar “geliştirilmesi gerekli”, 70-79 alanlar yeterli, 80-89 alanlar iyi, 90-100 alanlar çok iyi  ile değerlendirilmekte yetersiz alanların sözleşmeleri yenilenmemekte, 60-69 alanlara da “başarının geliştirilmesi” eğitimi getirilmektedir.

        Disiplin kurullarında yapılan değişiklikle disiplin kovuşturması yapılan memurun üye olduğu sendika temsilcisinin katılması hükmü yer almamaktadır. Disiplin cezalarına itiraz şeklinde yargıya itirazdan hiç bahsedilmemektedir.

        Performans ödemesi diye bir ödeme getirilmekte, ücretin %5’ini geçmeyecek, bu ödeme kriterleri belirlenmediği için Devlet personel başkanlığı’nın belirleyeceği kriterleri uygulanacaktır.

       Mevcut sistemde sınıf öğretmenlerinin maaş karşılığı 18, branş öğretmenlerinin 15 saat girmesinden yakınarak herkesin maaş karşılığı 15 saat girmesini isterken yeni sistemde bütün öğretmenlerin maaş karşılığı gireceği ders saati 18’e çıkarılmakta, normalda mevcut haliyle bile girmesi gereken derslere giremeyen idarecilere okul müdürü de dahil 8 saat derse girme zorunluluğu getirmektedir.

       Ünivestelerde görev yapan öğretim üyelerinin ders yükü haftalık 10 saate, öğretim görevlileri ile okutmanların ders yükü 14 (ondört) saate çıkarılarak bilime ayrılacak süre azaltılmaktadır. Üniverstelerdeki öğretim elemanları ve Milli Eğitim çalışanların ek ders ücretleri ile ilgili birçok esas Maliye Bakanlığı’nın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu’na bırakılmaktadır.

       Memurlar, diğer kamu görevlileri ve  sözleşmeli personele çeşitli kurul, komisyon, heyet ve jüri çalışmalarına ilişkin ödemeler tamamen kaldırılmaktadır.

       Memurlar, diğer kamu görevlileri ve sözleşmeli personele, bu Kanun kapsamındaki mali hakları ile sosyal yardımları ay sonunda ödenerek maaşı peşin ödemeden vazgeçilmektedir.

       Çalışanların durumu ile ilgili geçici madde 1’de ünvanlar ekli liste olarak gösterilmesine rağmen tasarı sonuna eklenmemiştir. Bu da yeni yasayla kimin hangi statüde olduğunu öğrenerek tasarıya tepki göstereceklerinden korkulduğu kanaatini uyandırmaktadır.

      Okul müdürlüğü, müdür başyardımcılığı ve müdür  yardımcılığı görevini yürütenlere ödenenler hariç fiilen yapılmayan ders karşılığı ödenen ek ders ücretleri kaldırılarak Rehberlik ve ders dışı hazırlık gibi fiilen girilmeden alınan ek ders ücretlerini kaldırmaktadır.

       Üniverste ve Yüksek Teknoloji Enstütülerinde görev yapan öğretim elamanları ve üniversite elemanlarına döner sermaye gelirinden karşılanmak üzere performans ödemesi yapılabilir denilirken, bu personele 112’ci madde çerçevesinde ödenecek performans ödemesi verilmemektedir.
      İlave ödemesi bulunmayan personele 200-YTL’lik ek ödemeden yararlanacaklar arasında Milli Eğitim Çalışanları sayılırken “Fiilen yapılmayan ders karşılığı ek ders ücretinden yaralananlar” ile “Eğitim Öğretim Hizmetleri Sınıfı kadrolarında bulunanlara” ödenmemektedir. 

        Bize ulaşan bilgiler ışığında yukarıda tesbit edebildiklerimiz çerçevesinde bir değerlerdirme yapıldığında “Kamu Personel Kanunu Tasarısı” kamu çalışanlarına hiçbir şey kazandırmadığı gibi, mevcut haklardan da geriye götürmekte memuru, kamu çalışanını daha fazla açlığa ve sefalete sürüklemek için hazırlanmış bir yasa görüntüsü vermektedir. 

        Burada sendikalara, sivil toplum örgütlerine ve kamu çalışanlarına düşen görev bu yasa tasarısını bu hali ile çıkmaması için el birliği ile, güç birliği ile elinden geleni yapmaktır.

Son Haberler

TÜRK’ÜN MEVCUDİYETİ 30 AĞUSTOS’LA TARİHE MÜHÜRLENDİ

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın, 30 Ağustos Zafer Bayramı ile ilgili yaptığı basın...

GENEL BAŞKANIMIZDAN MHP GENEL BAŞKANI SAYIN DEVLET BAHÇELİ’YE ZİYARET

Genel Başkanımız Talip Geylan, 28.08.2024 tarihinde MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’yi ziyaret ederek, eğitimin ve eğitim çalışanlarının gündemine dair bilgilendirmelerde bulundu.

ÜCRETLİ KÖLELİK UYGULAMASINA SON VERİLMELİ!

Genel Başkanımız Talip Geylan, eğitim sisteminin en büyük sorunlarından birisinin ücretli öğretmenlik uygulaması olduğunu söyleyerek, "Korkarım ki, geçen yıl 80 bine ulaşmış olan ücretli öğretmen sayısı, bu öğretim yılında 100 binlere dayanacaktır."dedi.

ÖĞRETMENLERİMİZ NEDEN HALA GÖREVE BAŞLATILMADI?

Genel Başkanımız Talip Geylan, öğretmen atamalarının gecikmiş olmasını açılan davalara bağlamanın haksızlık olduğunu belirterek, “Danıştay’ın kararından hiçbir şekilde etkilenmeyecek şekilde 20 bin öğretmenimizi daha fazla bekletmeden öğrencileriyle buluşturmanın en makul yolu, mülakata giren tüm adaylara KPSS puanı ölçüsünde sözlü puanı vermektir.” dedi