Destan: Milletlerin inanç, Fazilet Ve milli kahramanlık maceralarının hikayelerine denir.
Türk Destanı: Türk Milletinin inanç, fazilet ve kahramanlık maceralarının anlatıldığı kahramanlık hikayeleridir.
Türk destanlarının büyük çoğunluğu gerçek olayları yansıtır.
Başlıca Türk Destanları:
Satuk Buğra Destanı.
Manas Destanı.
Battal Gazi Destanı.
Dede Korkut Destanı.
Ergenekon Destanı.
Köroğlu Destanı
Genç Osman Destanı .
Çanakkale Destanı gibi kahramanlık Destanlarıdır.
Görüldüğü gibi destanlar milletlerin zor anlarından kurtuluşlarını anlatan, bu zor anlardan kurtuluş hikayelerinin gelecek nesillere anlatılması için kaleme alınan hikayelerdir.
Tabiidir ki kurtuluş kendiliğinden olmamakta, bu kurtuluşa vesile olan kahraman ve kahramanlar bulunmaktadır.
Şu anda da ülkemiz zor durumdadır.
Yanlış idareler ve yöneticiler yüzünden ülkemiz ve ülke insanımız ateş çemberine atılmış, iç ve dış düşmanlar yüzünden her gün daha kötüye gitmektedir.
Ülkemizin ve ülke idaresinin en etkili kesimi olan kamu çalışanlarının ve eğitim çalışanlarının bu durumdan etkilenmemesi mümkün değildir.
Ülkeyi yıllardır yönetip bu hale getirenler kendi başarısızlıklarını örtmek için bahaneler bulmak için suçlu ilan edecek kişi,kurum ve kuruluşlar aramaktadırlar.
Bunların başında da Devlet Memuru gelmektedir.
Yıllardır Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne düşman olanlar;Türkiye’yi Dar-ül Harp ilan edenler;Türkiye Cumhuriyeti Devletini yıkılması gereken rejim olarak görenler,devlet yönetiminin temel taşları olan kamu çalışanlarını düşman ve suçlu seçmişler ve Devlet Memurunun iş güvencesine göz dikmişlerdir.
Bütün bunlar yapılırken ve yaşanırken Devlet memurunun tek güvencesi memur sendikaları kalmaktadır.
Bugün itibariyle Memur Sendikalarına baktığımızda da üç büyük memur sendikası öne çıkmaktadır.
Bunlardan birisi ideolojik , radikal bir sendika haline gelmiş,kamu çalışanlarının hakkını savunmak yerine bölücü örgütlerin ideolojisini benimsemiş,şube ve Genel Merkezlerinde yapılan aramalarda bölücü faaliyetlerde bulunan örgütlerle ilişkileri tespit edilmiştir.
Diğer bir sendikamsı yapı ise mevcut iktidarla birlikte saman alevi gibi yükselmiş, iktidarın savunuculuğunu yapmakta, iktidarın memuru hizaya sokma kırbacı olmuş,her olumsuzlukta yönetenleri suçlama yerine’’ideolojik devlet’’diyerek Türkiye Cumhuriyeti Devletini suçlamakta,doğuda bölücülük batıda milliyetçilik yapmakta,her pazarlıkta kamu çalışanlarının eğitim çalışanlarının menfaatlerini bir tarafa bırakıp kendi siyasi ikballeri için memuru pazarlamakta,sahibinin sesi olma konusunda itaatte kusur işlememektedir.
Geriye bir tek sendika kalmaktadır.
O da: Adam gibi adamların olduğu,
İlkemiz önce ilkemiz diyen,
Varlığını Türk varlığına adamış,
Ülke menfaatlerini ve eğitim çalışanlarının menfaatlerini kendi menfaatlerinin üzerinde gören,
Sendikalarına bir kağıtla değil gönülden bağlı olanların,
Sırtını iktidara ve yalakalara değil Allaha dayayan,
Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişmeyen,
İdeolojisi ülke ve eğitim çalışanlarının menfaati olan,
İktidarların ipine değil Allahın ipine sarılan.
Her türlü zulme başkaldıran,
Adam gibi bir gün yaşamayı boyun eğmeye yeğ tutan,
İnsanı hayvandan ayıran vasfın şahsiyetli ve onurlu yaşama olduğunu bilen,
İradesini haktan, hukuktan ve adaletten yana koyan,
Korkaların her gün cesurların bir gün öleceğini bilerek hareket eden,
Kaza ve Kaderin iktidarların değil Allahın elinde olduğunun şuurunda olan,
Rızkı verenin iktidarların değil Allahın olduğunu bilen,
Kahramanlığı kimseden beklemeden cesurca kendisini ortaya atan,
Ezan susmasın,Bayrak inmesin Vatan bölünmesin diyerek göğsünü yalakalara,sahtekarlara ve sahibinin sesi olanlara siper edenlerin sendikası olan TÜRKİYE KAMU-SEN VE TÜRK EĞİTİM- SEN dir.
Türk eğitim-Sen kurulduğu 1992’den bugüne ülkenin ve eğitim çalışanlarının menfaatleri için menfaat sendikacılarının hayal bile edemedikleri işleri başarmıştır.
Onun için de sendikacılık denince Türkiye Kamu –Sen, Eğitim iş kolunda da TÜRK EĞİTİM-SEN ve onun değerli Genel Başkanı İSMAİL KONCUK gelmektedir.
Eğitim çalışanları aleyhine olan her şey şimdiye kadar bu kahramanların göğsüne çarpıp nasıl geri döndüyse bundan sonra da kamu çalışanları aleyhine olan her şey geri tepecektir.
Nasıl‘’2003-2004 yıllarında ‘’Kamu Çalışanları Reform Yasa Tasarısı ‘’adı altında memuru yok etmeye çalışan yasa tasarısı geri tepti ise,
Nasıl eski çalışma ve Milli eğitim Bakanı Ömer Dinçer zamanında ‘’Devlet memuru personel rejimi’’adı ile getirilen memuru yok etme tasarısı başarılı olamadı ise,
Nasıl 17. Ve 18. Milli Eğitim Şuralarında Öğretmenlerin Sözleşmeli ve yerel yönetimlerin işe aldığı bir memur modeli önerisi
Türk Eğitim –Senin direnişi sayesinde geri çekildi ise. Bugün de memurun iş güvencesine göz dikenlerin hevesleri kursaklarında kalacaktır.
Türkiye Kamu-Sen ve Türk eğitim sen var oldukça Devlet Memuru ve iş güvencesi var olacak ve destan yazmaya devam edecektir.