Eğitim çalışanlarının yoğun katılımıyla gerçekleşen toplantılarda; Sivas Şube Başkanı Yüksel Yiğit, Erzincan Şube Başkanı Lütfü Küçük şubelerin yönetim, denetleme ve disiplin kurulu üyeleri, ilçe ve üniversite temsilcileri ile şube kadın komisyonu üyeleri de hazır bulundu.
Ziyaretler kapsamında Genel Başkan Yardımcılarımızın ilk durağı Sivas Şubemizin düzenlediği istişare toplantısına katılmak oldu. Sivas’tan Erzincan’a geçen Dolgun ve Kütük Erzincan Valisi Sayın Hamza Aydoğdu’yu makamında ziyaret etti.
Aynı gün Dolgun ve Kütük Erzincan İl Milli Eğitim Müdürü Sayın Hacı Ömer Kartal’ı da ziyaret etti.
Dolgun: Türk Eğitim-Sen sadece üyelerinin değil tüm eğitim çalışanlarının sonuna kadar itimat gösterdiği bir sendikadır.
İstişare toplantısında bir konuşma yapan Genel Başkan Yardımcımız Selahattin Dolgun, “Bugün Türk Eğitim-Sen ülkemizin müteber kuruluşların arasında yer alıyorsa bunun en büyük sebebi elini taşın altına koymaktan çekinmeyen fedakâr eğitim çalışanlarıdır. Her bir üyesinin gurur ve gönül rahatlığıyla mensubiyeti olduğunu söylediği, sadece üyelerinin değil tüm eğitim çalışanlarının sonuna kadar itimat gösterdiği bir sendikadır. Türk Eğitim-Sen sadece bir sendika değil, aynı zamanda Türk Milleti adına milli sivil toplum kuruluşu olarak gerektiğinde hesapsız ve karşılık beklemeden taraf olan bir sendikadır. Bu çetin yolda omuz veren, Türk Eğitim-Sen’in her bir ferdine teşekkürlerimi sunuyorum. Rabbim ayaklarına taş değdirmesin” dedi.
Dolgun: Zaten etkili olan Türk Eğitim-Sen’i gelin, bu yıl yetkili de kılalım.
Yaklaşan yetki sürecine de değinen Dolgun, “Hep birlikte mücadele edersek, üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir şey olamaz. Bu noktada her geçen gün üye sayımızı artırmalı, Türk Eğitim-Sen’in katlanarak büyümesini sağlamalıyız. Zaten etkili olan Türk Eğitim-Sen’i gelin, bu yıl yetkili de kılalım. O zaman Toplu Sözleşme masasında önümüzde hiçbir engel duramaz” diye konuştu
Dolgun: Ücretli öğretmenlerimiz hiçbir hakka, güvenceye sahip değiller.
Az sayıda öğretmen atamasını eleştiren Dolgun, “Her yıl ortalama 20-30 bin öğretmen atamaları eğitimin hangi derdine derman olacaktır?” diye sordu. Dolgun; “Ülkemizde şu anda ücretli öğretmen sayısı 72 bin 723’dür. Bakınız, ücretli öğretmen demek; ‘Öğretmen açığı var ama kadro olmadığı için öğretmenleri girdiği ders başına ücretle görevlendiriyorum’ demektir. Ancak bu durum ülkemizde neredeyse bir istihdam modeli haline geldi. Maalesef bu öğretmenlerimiz hiçbir hakka, güvenceye sahip değildir. Aldıkları ücretler girdikleri ders başına olduğu için, günümüz şartlarında çok komik rakamlardır. Bu durum, bir sosyal dramdır. Ücretli öğretmenlerimizi bu dramdan kurtarmak için 20 -30 bin atama değil, ülkemizin gerçeklerine ve beklentilere uygun olarak atama yapılmasını talep ediyoruz. Bu noktada talebimiz 2024 yılı sonuna kadar 100 bin atama yapılmasıdır.” ifadelerini kullandı.
Kütük: Kaynaklarımız öğretmenlerimiz için de kullanılmalıdır. Mahrumiyet bölgelerinde görev yapan öğretmenler için zorunlu hizmet tazminatı verilsin.
İstişare toplantıları kapsamında bir konuşma yapan Genel Başkan Yardımcımız Orhan Kütük, sendikamızın mahrumiyet bölgelerinde görev yapan öğretmenler için zorunlu hizmet tazminatı talebinde bulunduğunu hatırlattı. Kütük; “Her zaman söylüyoruz; elverişsiz koşulların hâkim olduğu bölgelerde öğretmen istikrarını sağlamanın yolu öğretmenleri teşvik etmektir. Bu talebimiz hayata geçerse, doğuda ya da mahrumiyet bölgelerinde öğretmenlerin çalışması teşvik edilerek daha çok motive olarak görevini yapacaktır. Bu noktada devletimizden beklentimiz kaynaklarımızın öğretmenlerimiz için de kullanılmasıdır.” dedi.
Kütük: Eş ve sağlık özrü tayin hakkında yaşanan sorunların giderilmesi için il/ilçe emri verilmelidir.
Kontenjan ya da puan yetersizliği dolayısıyla bazı öğretmenlerimizin mazeret tayinlerinin gerçekleşemediğine dikkat çeken Kütük, “Eş ve sağlık özrü tayin hakkında yaşanan sorunların giderilmesi için il/ilçe emri getirilmesini istiyoruz. Bakınız; Anayasamızın 41. Maddesi, ‘Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar. Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.” der. Anayasımızda, böyle bir hüküm varken sözleşmeli öğretmenlerimizin ailelerinden kopuk yaşaması kabul edilebilir değildir. Çocuğunu, eşini mutlu edemeyen bir öğretmen, kendisine emanet edilen çocuklarımızı nasıl mutlu edebilir? Üstelik bunun bir de ayrı bir mali külfeti bulunmaktadır. Ailelerinden ayrı yaşayan öğretmenler bulundukları il ya da ilçede ev tutuyor, o evin faturalarını ödüyor, ayrı gıda harcaması yapıyor. Bu noktada yapılması gereken; eş ve sağlık özrü tayin hakkında yaşanan sorunların giderilmesi için il/ilçe emri verilmesidir.” dedi.
Kütük: Türkiye’nin en başarılı çocuklarının okuduğu proje okullarında hüküm süren keyfiyet son bulmalıdır.
Türk Eğitim-Sen’in proje okullarının da Milli Eğitim Bakanlığı Yönetici Atama ve Öğretmen Atama Yönetmeliği’ne bağlı olmasının öncelediği konular arasında yer aldığını bildiren Kütük; “Bilindiği gibi bu okullara hem yönetici hem de öğretmen atamaları herhangi bir kritere bağlı olarak yapılmamaktadır. Türkiye’nin en başarılı çocuklarının okuduğu bu okullarda hüküm süren keyfiyete son vermek Milli Eğitim Bakanlığı’nın görevidir. Üstelik bu okullara yapılan keyfi atamalar neticesinde okullar kötü yönetilmekte, başarıları gölgelenmektedir. Bu okullara yönetici atamaları MEB Yönetici Atama Yönetmeliği’ne bağlı olarak gerçekleştirilmelidir.” değerlendirmesinde bulundu.