Biz 3-4 YTL gibi komik ücretlere ek derse girmeye devam edeceğiz demekki. Şimdi bir umut pompalama politikası daha uygulanıyor. 81 ilden gelen öğretmenlere sayın Başbakanımız “ek ders ücretleri gündemimizde” demiş ya…81 ilden gelen öğretmenlerde Başbakanı ve Milli Eğitim Bakanını mutlulukla alkışlamışlar. Gerçi ne deseler de alkışlayacaklardı zaten.
Türk Eğitim-Sen bütün Türkiye’deki, 98 şubesi ve yüzlerce temsilciliğiyle beraber, Milli Eğitim Müdürlüklerinin önünde eğitim çalışanlarının ekonomik ve sosyal şartlarının düzeltilmesi için “Tebeşir bırakma” eylemleri yapıyorken, aynı saatlerde 81 ilden bazı öğretmenler sayın Başbakanı ve Milli Eğitim Bakanını alkışlamak için, yoluk paraları ceplerine konmuş şekilde Ankara’ya yolculuk yapıyorlardı.
Bu 81 ilden gelen öğretmenler konusu biraz karanlık. Türk Eğitim-Sen üyesi öğretmenlerden hiç kimsenin başbakanın bu toplantısına çağırıldığı bilgisi gelmedi sendikaya. Peki kimdi bu 81 ilden gelen öğretmenler?
Acaba yalaka, kaypak, nokta kadar menfaat için soru işareti gibi olan, arkadaşlarını satan, sapsarı sendika gibi bir şey olmaya çalışan bir güruhun mensupları olabilir mi. Milli Eğitim bakanlığı bu 81 ilden gelen öğretmenleri seçerken buna dikkat etmiş olabilir mi?
Cevabı sizde…
Peki ne yapılmalı?
Mücadele edilmeli AKP zihniyetiyle. Kör, şaşıya nasıl bakarsa, şaşıda köre öyle bakarmış. AKP öğretmenlere nasıl bakıyorsa öğretmenler de AKP ye öyle bakmalıdır.
Bunun yolu nedir?
Yolu kolay. Hemen şimdi sarılalım telefonlara, konuşalım tanıdığımız bütün eğitimcilerle. Okulda ablukaya alalım sendikasız öğretmenleri, ikna edelim, sendika üyesi yapalım, Türk Eğitim-Sen üyesi yapalım. Öğretmenler odasında oturup sızlanmanın, şikayet etmenin kimseye bir fayda sağlamayacağını anlatalım. Örgütlü olmanın gereğini ve ancak böyle haklarımızı alabileceğimizi anlatalım. Sendikaların 7 kişilik yönetim kurullarına bırakılmayacak kadar önemli olduğunu, katılımcı ve destekçi olunması gerektiğini anlatalım. Bütün bunlarla ikna olup halen örgütlenmiyorsa, öğretmenler odasında sızlanmalara, şikayet etmelere, geçinemiyoruz demelere izin vermeyelim, bunları dinlemeyelim, selam bile vermeyelim.
İçeride ayrı dışarıda ayrı konuşan, iki dinli, iki dilli, “öğretmenlerin ek ders ücretine kuruş yok” diyenleri alkışlayan yalaka bir güruhun kendisini nasıl sendika diye yutturmaya çalıştığını anlatalım. Bu güruha mensup olmakla örgütlendiğini sanan öğretmenlerle konuşalım. Nasıl aldatıldıklarını kandırıldıklarını anlatalım. Onurlu insanların aldatılmaya kandırılmaya tepki vermesi gerektiğini, onuru, şerefi bulunan hiç kimsenin bu yalaka gurubun içinde bulunamayacağını anlatalım.
Bunları anlatalım, mücadele edelim ve öyle büyüyelim, öyle etkin olalım ki, Başbakan da, Milli Eğitim Bakanı da, Maliye Bakanı da “tavşan kaç, tazı tut” demeden önce düşünsünler, sonra bir daha düşünsünler ve diyemesinler.
Başka yol biliyor musunuz?