Yüksek Mahkemenin verdiği karara saygı duyuyoruz. Ancak bu neticeyle yüksek öğretimde, eğitim öğretim hürriyeti hususunda yakalanan tarihi bir fırsat kaçmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği bu karar sonrasında, yıllardır olduğu gibi din istismarcılığı ile prim yapan siyaset anlayışı ve başörtüsüne karşı durarak prim yapan siyaset anlayışı bundan sonra da tam gaz yoluna devam edebilecektir.
Mevcut durumun devamı anlamına gelen bu karardan dolayı en büyük acı ve sıkıntıyı yine aziz milletimiz ve gençlerimiz çekecektir. Bu ülkede yaşayan herkes bir ve beraber yaşamanın temel şartının, farklı düşünsek de, birbirimizin hayat hakkına saygı duymak olduğunu görmek zorundadır. Tüm kurum ve kuruluşlar, milletimizin huzur ve mutluluğunu esas alacak bir anlayışla hareket etmek zorunda olduklarını artık görmelidir.
Başörtüsü konusu yüksek öğretimde, çocuklarımızın en temel hakkı olan eğitim öğretim hakkına engel bir durum arz eder hale gelmiştir. Bu durumu istismar konusu olmaktan çıkarmak yerine, istismar edilir bir konumda tutmanın ülkemize hiç bir yarar sağlamayacağı açıktır.
Her siyasi anlayış bugünden sonra, milletimizi ilgilendiren tüm konularda siyasi fayda yerine, milletin huzur ve mutluluğunu temel almalı ve her hareketinde toplumsal mutabakat aramalıdır. Bir vesile ile düşman kamplar yaratmak, bu ülkeyi seven hiç kimsenin işi ve hedefi olmamalıdır.
Türk Eğitim Sen olarak, tüm siyasi partilerimizi, kurum ve kuruluşlarımızı aziz milletimizin huzur ve mutluluğuna katkı sağlamaya davet ediyoruz.