Ana SayfaHABERLERBasın AçıklamasıRUHBAN OKULUNUNUN AÇILMASINDAKİ ASIL AMAÇ NE?

RUHBAN OKULUNUNUN AÇILMASINDAKİ ASIL AMAÇ NE?

Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasıyla ilgili tartışmalar bir süredir kamuoyunun gündemini meşgul etmektedir. Hükümet yetkililerinden Ruhban Okulu’nun açılmasıyla ilgili açıklamalar ard arda gelmekte, okulun açılması için formüller arandığı da bilinmektedir. Hatta Milli Eğitim Bakanı Nimet ÇUBUKÇU’nun, bürokratlarından konu ile ilgili rapor istediği; buna göre, okulun lise kısmının MEB’e bağlı özel din lisesi statüsünde, yüksek okul bölümünün de YÖK’e bağlı olabileceği iddiaları dillendirilmektedir.

Öncelikle Ruhban Okulu’nun açılması talebi, AB ve ABD’nin Türkiye’ye bir dayatmasıdır. Son olarak ABD Başkanı Barack Obama, Türkiye ziyareti sırasında konuyu gündeme getirmiş ve okulun açılması gerektiğinden dem vurmuştu. Türkiye’ye her fırsatta dayatmacı taleplerle yaklaşan AB ve ABD, Fener Rum Patrikhanesinin yaptığı lobi faaliyetlerinin de etkisiyle Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması için büyük uğraş vermektedir.
 
Ancak Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması Anayasa’ya aykırıdır. Çünkü Anayasa’nın 24. maddesinde şöyle denilmektedir: Din ve ahlak eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır.

Bu noktada mevcut yasalar, Heybeliada Ruhban Okulu’nun Türkiye’deki bir ilahiyat fakültesine bağlı olmadan açılmasına imkân tanımamaktadır. Ayrıca Anayasa, laik bir devlet olan ülkemizde din eğitimin devlet eliyle yapıldığına vurgu yaptığından, bu okulun bağımsız olarak açılması laikliğe de aykırıdır. 

Buna rağmen Türkiye’den talep edilen, Ruhban Okulu’nun özerk üniversite statüsünde olmasıdır. Peki Patrikhane okulun bağımsız olarak açılmasında niçin ısrar etmektedir? Bu noktada okulun din adamı yetiştirmekten farklı amaçları olabileceği akla gelmektedir. Çünkü amaç sadece din adamı yetiştirmekse, bunun ekümeniklik talebiyle ve Patrikhanenin özerkleştirilmesiyle bir ilgisi yoksa, o halde okulun bağımsız olarak açılmasında ısrar edilmesinin de bir anlamı yoktur.

Türk Eğitim-Sen olarak, Patrikhanenin Ruhban Okulu’nun, bağımsız açılmasında ısrar etmesinin nedeninin din adamı yetiştirmekten ziyade, Patrikhaneye ekümenik sıfatı kazandırarak, Patrikhaneyi Vatikanlaştırmak olduğunu düşünüyoruz. Patrik, ekümenik olarak kabul gördüğü takdirde de, Patrikhane azınlık statüsünden çıkacaktır.

Heybeliada Ruhban Okulu’nun bağımsız olarak açılması, aynı statüde din eğitimi veren birçok özel kurumun da devlet kontrolü dışında açılması anlamına gelecektir. Bu da, eğitim-öğretimin devlet kontrolünden çıkarılmasına neden olacaktır. Hükümet buna karşı nasıl bir formül geliştirecektir? Ne tür tedbirler alacaktır?

Ayrıca Heybediada Ruhban Okulu açıldığı takdirde, yurtdışından öğretmen ve öğrencilerin de Türkiye’ye gelmesi söz konusu olacaktır. Geçmişte casusluk faaliyetleri dolayısıyla okula öğrenci alımının yasaklandığı düşünüldüğünde, önümüzdeki yıllarda bunun yeniden gerçekleşmemesi için hiçbir neden yoktur.

Bilindiği gibi Batı Trakya’da 150 bin’den fazla Türk azınlığı yaşamaktadır. Dolayısıyla;
Batı Trakya’da yaşayan Türk azınlık için de Türkiye’deki Ruhban Okulu statüsünde benzer bir okulun kurulmasına izin verilecek midir? Batı Trakya’da, Yunan hükümetinin kontrolü dışında din adamı yetiştirmek için tamamen bağımsız İlahiyat Fakültesi kurulabilecek midir?

AB ve ABD’nin Batı Trakya’da bu tür bir uygulamaya sıcak bakacağını ve onay vereceğini hiç sanmıyoruz. Türkiye söz konusu olduğu zaman ikili oynayan, çifte standart getiren AB ve ABD’nin, bu tür bir talebe yaklaşımının, Ruhban Okulu gibi olmayacağı açıktır.

Hükümetin Ruhban Okulu konusundaki tutumunu da manidar buluyoruz. Konu Ruhban Okulu olunca formül arayışına giren, yasaları bile değiştirmeyi düşünen hükümet, aynı hassasiyeti Batı Trakya’daki soydaşlarımız için de gösterseydi, onların hakları için girişimlerde bulunsaydı, bugün durum çok daha farklı olurdu. Yunanistan’nın Türkiye’den Batı Trakya’ya gönderilen öğretmen sayısını bile tek taraflı azalttığı düşünüldüğünde, hükümetin Batı Trakya sorununa yaklaşımının üzüntü verici olduğu görülecektir.

AB’ye taviz üstüne taviz veren hükümetin, en azından Heybediada Ruhban Okulu’nun açılması konusunda sağduyulu davranması gerekmektedir. Bu konu ülkemizin bütünlüğü, huzuru ve geleceği için önemlidir. Bu okulun açılmasıyla; önümüzdeki yıllarda doğabilecek olumsuzluklar, tehlikeler tüm ayrıntılarıyla hesaplanmalıdır. Bu nedenle Türk Eğitim-Sen olarak hükümeti bu konuda sorumlu davranmaya çağırıyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Son Haberler

TÜRK’ÜN MEVCUDİYETİ 30 AĞUSTOS’LA TARİHE MÜHÜRLENDİ

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın, 30 Ağustos Zafer Bayramı ile ilgili yaptığı basın...

GENEL BAŞKANIMIZDAN MHP GENEL BAŞKANI SAYIN DEVLET BAHÇELİ’YE ZİYARET

Genel Başkanımız Talip Geylan, 28.08.2024 tarihinde MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’yi ziyaret ederek, eğitimin ve eğitim çalışanlarının gündemine dair bilgilendirmelerde bulundu.

ÜCRETLİ KÖLELİK UYGULAMASINA SON VERİLMELİ!

Genel Başkanımız Talip Geylan, eğitim sisteminin en büyük sorunlarından birisinin ücretli öğretmenlik uygulaması olduğunu söyleyerek, "Korkarım ki, geçen yıl 80 bine ulaşmış olan ücretli öğretmen sayısı, bu öğretim yılında 100 binlere dayanacaktır."dedi.

ÖĞRETMENLERİMİZ NEDEN HALA GÖREVE BAŞLATILMADI?

Genel Başkanımız Talip Geylan, öğretmen atamalarının gecikmiş olmasını açılan davalara bağlamanın haksızlık olduğunu belirterek, “Danıştay’ın kararından hiçbir şekilde etkilenmeyecek şekilde 20 bin öğretmenimizi daha fazla bekletmeden öğrencileriyle buluşturmanın en makul yolu, mülakata giren tüm adaylara KPSS puanı ölçüsünde sözlü puanı vermektir.” dedi