YENİ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI SORUNLARLA BAŞLIYOR

 

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail KONCUK’un, 2009-2010 eğitim-öğretim yılına ilişkin değerlendirmesidir.

 

2009-2010 Eğitim-Öğretim yılı yarın başlıyor. Bu vesileyle tüm öğrencilerimize ve eğitim çalışanlarımıza başarılı bir eğitim-öğretim yılı diliyoruz.

Yeni eğitim-öğretim yılında gerek öğrencileri gerekse eğitim çalışanlarını bekleyen birçok sorun bulunmaktadır. Okullarda fiziki mekanlar yetersizdir, derslik ve öğretmen açığı giderilememiştir, her okulda yeterli araç gereç donanımı bulunmamaktadır, laboratuarlar, bilgisayarlar, spor salonları talebe cevap vermemektedir, okullaşma oranları hala yüzde 100’e ulaşmamıştır, personel yetersizliği dolayısıyla okullarda hijyenik yapı sağlanamamaktadır.

Tüm bunların kaynağında ise eğitime yeterli ödenek ayrılmaması yatmaktadır. Elbette  bütçe dağılımında Milli Eğitim Bakanlığı hatırı sayılır bir paya sahiptir. Ancak bu ödenek bile okulların ihtiyaçlarını karşılamaya yeterli olmamaktadır. Tüm yük, öğretmenlerin ve idarecilerin sırtına binmektedir. Bu nedenle her eğitim-öğretim yılında kayıt parası tartışmaları yaşanmaktadır. Durum böyle olunca da okullar birçok eksikle yeni eğitim-öğretim yılına başlamaktadır.

 

ÜLKEMİZDE ÖĞRETMEN AÇIĞI 150 BİN’DİR.

Bugün okullarımızda ciddi bir öğretmen açığı mevcuttur. Ülkemizdeki öğretmen açığı tam 150 bin’dir. Buna karşın Milli Eğitim Bakanlığı, 2009 yılının ilk atama döneminden bugüne kadar 30 bin öğretmen istihdam etmiştir. Emekli öğretmenler ile mezun olan öğretmen adayları hesap edildiğinde, okul öncesi eğitimin bu yıldan itibaren zorunlu olduğu ve 81 ile yaygınlaştırılacağı düşünüldüğünde ihtiyacın çok daha fazla olduğu görülecektir. Üstelik özellikle Büyükşehirlerde öğretmen açığı büyük handikaptır. Bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığı’nın bir kaç yılda 150 bin öğretmen açığını giderecek ölçüde alım yapması zorunludur.

Atama bekleyen öğretmenlerin feryatları da gün geçtikçe yükselmektedir. Her yıl eğitim fakültelerinden 40 bin öğretmen adayı mezun olmaktadır. Buna karşın ataması yapılan öğretmen adaylarının sayısı oldukça azdır. Bugün ataması yapılmayan öğretmen sayısı yeni mezunlarla birlikte 250 bin’e ulaşmıştır. Meslek aşkıyla yanıp, tutuşan, öğrencileri ile buluşacak günü bekleyen öğretmen adaylarının birçoğu işsizliğe yenik düşmekte ve diplomalı işsizler ordusuna katılmaktadır. Bakanlığın bu acı tabloya daha fazla seyirci kalmaya hakkı yoktur. Türkiye’deki öğretmen alım politikası yeniden ele alınmalı ve mezunların istihdamı sağlanmalıdır.

 

SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMEN ALIMI ISRARLA DEVAM EDİYOR

Milli Eğitim Bakanlığı, ısrarla ve inatla sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına devam etmektedir. Sözleşmeli öğretmen uygulamasını kaldıracağını ve tüm sözleşmelilerin kadroya geçirileceğini açıklayan Milli Eğitim Bakanı Nimet ÇUBUKÇU ne yazık ki 14 Eylül’de yapılan atamalarda bu sözünü yerine getirmemiştir. Üstelik 14 Eylül tarihinde yapılan atamalarda kadrolu öğretmen alımından çok, sözleşmeli öğretmen alımı yapılmıştır. Kanuna da aykırı olan bu alım, Bakan ÇUBUKÇU’nun hukukçu kimliğine yakışmamıştır. Bakan ÇUBUKÇU, Kasım ayından itibaren sözleşmeli öğretmen alımına son vereceğini açıklasa da,  10 bin okul öncesi öğretmeni sözleşmeli olarak istihdam edecektir. Bakan ÇUBUKÇU’nun sözleşmeli öğretmenlik uygulamasını kaldıracağını söylemesine karşın, Bakanlığın hala niçin sözleşmeli öğretmen alımı yaptığını anlamak mümkün değildir.

Bakanlık, sözleşmeli öğretmenlik dışında ücretli ve vekil öğretmen uygulaması da yapmaktadır. Bu öğretmenlik türleri de öğretmenlik mesleğinin itibarına yakışmamaktadır. Eğitimi ticari bir alan gibi düşünüp, kar elde etmeye odaklanmak büyük bir hatadır. Milli Eğitim Bakanlığı hakka ve hukuka aykırı davranarak, güvenceden yoksun olarak öğretmen istihdam ederek suç işlemektedir. İşte bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığı bu uygulamaların tümüne son vermeli ve tüm öğretmenlerimizi kadrolu olarak istihdam etmelidir.

 

 

İL EMRİ UYGULAMASI SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLER İÇİN DE GETİRİLMELİDİR

Sözleşmeli öğretmenler ile kadrolu öğretmenler arasındaki fark, il emri uygulamasının geri getirilmesinde de gözler önüne serildi. Bilindiği gibi il emri uygulamasının kaldırılması aileleri parçalamış, eşler arasında boşanmalara neden olmuştu. Bu nedenle Bakanlık kadrolu öğretmenler için il emri uygulamasını geri getirmiş, ancak sözleşmeli öğretmenlere üvey evlat muamelesi yaparak, bu hakkı tanımamıştı. Oysa kadrolu öğretmene il emri hakkı verip, sözleşmeli öğretmeni bu haktan mahrum bırakmak insani ve vicdani değildir. Hamile bir bayandan etkilenerek, il emri uygulamasını geri getirdiğini söyleyen Milli Eğitim Bakanı Nimet ÇUBUKÇU anlaşılan sözleşmeli öğretmenlerin de hamile kalabileceğini, onların da anne olabileceğini unutmuştur.

 

YARGI, USULSÜZ ATAMALARI BİRER BİRER İPTAL EDİYOR

Türk Eğitim-Sen, makam onaylı 76. madde atamalarını birer birer iptal ettirmektedir. Usulsüz atamalara yönelik hukuk mücadelesini başlatan Türk Eğitim-Sen bugüne kadar tam 24 usulsüz atamayı iptal ettirmiştir. Böylece Hüseyin ÇELİK atamaları olarak bilinen 76. madde atamalarının hukuka aykırı olduğu yargı tarafından da tescillenmiştir.

Yargının iptal ettiği atamalara Milli Eğitim Bakanı Nimet ÇUBUKÇU sahip çıkmaktadır. Bakan ÇUBUKÇU bu atamaların usulsüz olmadığını savunmuş ve 76. madde atamalarını iptal etmemiştir. Oysa bugüne dek tam 24 atamanın yargı tarafından iptal edildiği göz önüne alındığında, Bakan’ın yapması gereken bu atamaların tamamını zaman kaybetmeden iptal etmek olacaktır. Aksi takdirde Bakanlığın yaptığı 998 usulsüz atama yargı tarafından iptal edilecektir. Bakan ÇUBUKÇU, 76. madde atamaları söz konusu olduğunda siyasi gözlüğünü çıkarmalıdır. Bu atamalar iptal edilmediği sürece, Milli Eğitim Bakanlığı şaibeli ve şeffaf olmayan bir Bakanlık olarak anılacaktır.

Ülkemizde eğitim çalışanları gerek ekonomik gerekse özlük hakları açısından ciddi sıkıntılarla karşı karşıyadır. Hizmetli, memur, teknisyen vb. personelin görev tanımları yapılmamıştır, aldığı ücretler yaşam standartlarının altındadır, atama ve yer değiştirmeleri konusunda bir yönetmelik çıkarılmamıştır. Ayrıca bu personel, diğer bakanlıklarda çalışan personelin faydalandığı ekonomik ve sosyal haklardan mahrumdur. Bu nedenle eğitim çalışanlarına da kaybettiği itibari geri verilmeli, ekonomik, sosyal ve özlük hakları açısından kayıpları telafi edilmelidir.

 

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

 

Son Haberler

“TÜRK ASRI VE TÜRKİYE YÜZYILINDA MİLLİ EĞİTİM ÇALIŞTAYI” BAŞLADI

Türk Eğitim-Sen Genel Merkezi’nin, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun kabul edilişinin 100. Yılı anısına 27-29 Eylül...

TÜRKİYE KAMU-SEN ÇORUM İL TEMSİLCİLİĞİ YENİ HİZMET BİNASI AÇILDI.

Türk Eğitim-Sen, Türk Sağlık-Sen, Türk Büro-Sen İl Temsilciliği yeni binasının açılışını gerçekleştirdi. Açılışa; Çorum...

PERSONEL SERVİSLERİNDEN TASARRUF EDİLEMEZ!

Genel Başkan Yardımcımız Orhan Kütük, 19.09.2024 tarihinde tasarruf tedbirleri kapsamında personel servislerinin iptal edilmesi...

GENEL BAŞKAN YARDIMCIMIZ ORHAN KÜTÜK İSTANBUL 8, 9 NO’LU VE YALOVA ŞUBELERİMİZİN İSTİŞARE TOPLANTISINA KATILDI

Genel Başkan Yardımcımız Orhan Kütük, 19-21.09.2024 tarihlerinde İstanbul 8, 9 No’lu ve  Yalova Şubelerimizin...