Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail KONCUK, 20 Mart 1930’da kadınların ilk kez belediye seçimlerine katılma hakkı elde etmesiyle ilgili açıklama yaptı.
KADINLARIMIZIN İLK KEZ BELEDİYE SEÇİMLERİNE KATILMASININ 80’İNCİ YILDÖNÖMÜNÜ KUTLUYORUZ
Türk kadını Ulu Önder Atatürk’e çok şey borçludur. Kadınların topluma katılmasında büyük çaba gösteren, kadının siyasete taşınmasında ilk adımı atan Atatürk, kadını Türkiye’nin temel yapı taşlarından biri olarak görmüştür. Atamız, 1926 yılında Medeni Kanunun kabulü ile Türk kadınına hak ettiği değeri vermiştir.
Türk kadınının politik haklarla ilk tanışması ise 20 Mart 1930’da çıkarılan Belediye Kanunu ile olmuştur. Kadınlar, ilk kez belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı elde etmiştir. Bunun ardından 5 Aralık 1934’te kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınmış ve 1 Mart 1935’te ilk kadın milletvekilleri Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yerlerini almıştır.
Milli mücadele yıllarında erkeklerle aynı saflarda savaşan kadınlarımız, ne yazık ki aradan geçen yıllar boyunca toplumsal, siyasal ve çalışma hayatında yeteri kadar katılamamıştır.
Toplumda ne yazık ki hala kadına ikinci sınıf insan muamelesi yapan, kadını ezen, hor gören bir kesim bulunmaktadır. Oysa kadınlarımız, toplumun itici gücü, yapı taşıdır, değişimin öncüsüdür.
Kadınlarımızın statülerinin yükseltilmesi, hak ettikleri saygın konuma ulaşmaları için herkesin el birliği içinde olması gerekir. Bunun için öncelikle kadınların çalışma şartları düzeltilmelidir. Kadınların yükselmelerinin önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
Kadınların ekonomik, sosyal ve siyasi hayattaki yeri çağdaş toplumlar seviyesine çıkartılmalıdır.
Kadınlar siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, sendikalara katılımda çekinmekte ya da arka planda durmayı yeğlemektedir. Oysa karar mekanizmalarında kadınlara fırsat verilmesi, kadınların teşvik edilmesi bir zorunluluktur. Kadınların siyasal hayata katılımı sağlanmalı, TBMM’deki kadın milletvekili sayısı artırılmalı, kadınların sivil toplum kuruluşlarında, sendikalarda aktif olarak görev almaları sağlanmalıdır.
Şiddet toplumumuzdaki en büyük sorunlardan biridir. Kadınlar istismar edilmekte, ayrımcılığa uğramakta, şiddet ve tacize maruz kalmaktadır. Namus cinayetleri işlenmekte, töre adı altında kadınlar katledilmektedir. Bazı yerlerde okul yerine tarlaya gönderilmekte, kız çocuklarının okumasına sıcak bakılmamaktadır. Haydi Kızlar Okula kampanyaları bile köylerde, kırsal alanlarda ebeveynlerin çocuklarını okula göndermesinde tam anlamıyla etkili olamamıştır. Toplumda kadınların söz hakkı kısıtlanmaktadır. Bu nedenle cinsiyet ayrımcılığına son verilerek, kadına yönelik şiddet ve tacizin önüne geçilmesi için ağır yasal düzenlemelere gidilmelidir. Kız çocuklarının okula gönderilmesi için de teşvik mekanizmaları daha fazla çalıştırılmalıdır.
Resmi nikâhsız ve başlık parası için yapılan evliliklerin önüne mutlaka geçilmelidir. Kadını bir meta olarak gören zihniyete son verilmelidir.
İşte tüm bu duygu ve düşüncelerle kadınların ilk kez belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı elde etmesinin 80’inci yılını kutluyor, Türk kadının her alanda başrol oynamasını, gücünü, ağırlığını ortaya koymasını temenni ediyorum.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.