600 bin öğretmenin hiç birisini ayırmadan;”Genelleme yapamazsınız diyorlar pekala da yaparım.” ifadesi ile bütün öğretmenleri, kendi branşlarında yeterli olmayan, insan sevgisinden mahrum, sadece dayak atan varlıklar olarak nitelendiriyor.
Tuğçe BARAN bir gazetede köşe yazarı olacak kapasiteye ve sorumluluğa sahip midir, yazısını okuyunca bu soruya EVET diyebilmek mümkün değil. Öncelikle, bir köşe yazarı, yazdığı yazılarda toplumsal bir sorumluluk taşıdığını bilir ve ona göre bir üslup takınır. Toplumun bir kesimini, “tamamı kötüdür” yaklaşımı ile ele almaz. Kaba bir ifade olacak ama atalar ne güzel söylemiş” Oha var öküz durdurur, oha var zelve kırdırır.” Tuğçe BARAN bu yazısı ile “zelve kırdırmıştır”. Bu üslup, ciddi, birikimli ve sorumluluk sahibi bir köşe yazarının üslubu olamaz. Bu nedenle biz, toplumsal sorumluluğumuzun bilinciyle, Tuğçe BARAN’ı diğer köşe yazarlarıyla aynı katagoride genelleme mantıksızlığını yapmıyoruz, onu ayrı tutuyoruz. Çünkü bu genelleme, diğer köşe yazarlarına hakaret sayılır.
Mantık hataları ile dolu, deli saçması bir yazının, esasen ciddiye alınmaması gerekir. Ancak bir çok öğretmen bu konuyu ciddiye aldıkları için, Türk Eğitim Sen olarak, biz de ciddiye almak zorunda kaldık. Bir çok insan, Tuğçe BARAN ismini bu yazısı sebebiyle öğrenmiş oldu. Bugüne kadar, izbe köşesinde insanların bir türlü dikkatini çekemeyen Tuğçe BARAN, bu yazısıyla dikkat çeker hale geldi. En azından 600 bin öğretmen Tuğçe BARAN adını öğrenmiş oldu. Bugüne kadar eğitim öğretimin problemlerini bir kere bile irdelemeyen, öğretmenin eğitim öğretimdeki rolünün önemini hiç düşünmeyen Tuğçe BARAN artık, öğretmenlere saldıran, mantıksız, anlamsız suçlamalarla öğretmenlik mesleğini yerden yere vuran bir gazeteci olarak medya dünyamızda yerini aldı.
PKK terörü sebebiyle 134 öğretmenin şehit edildiğinden, muhtemelen haberi bile olmayan, anlı şanlı gazetecimiz bundan sonra daha yüksek trajlı gazetelerden, daha yüksek maaşlarla teklif de alacaktır. Ama, yazdığı yazı, 600 bin öğretmeni toplum gözünde, öğrenciler gözünde hangi derecelere düşürmüştür, ne gam. Böyle bir yazıyla, öğretmenleri küçük düşürerek toplum nerelere gidecektir, o da problem değil. Bundan sonra sırada kim var? Doktorlar mı, hemşireler mi, posta dağıcıları mı, kim? Bunu yakında görürüz. Ne kadar kolay, değil mi, bir kesime saldır, öbür gün ülkenin en meşhur insanı ol.
Halbuki; Tuğçe hanımın fiziği, tipi de çok uygun olduğundan, "Buzda Dans Yarışması"na katılsa, öğretmenlere hakeret ederek polemik yapma yerine, oradaki kendisine benzeyen jüri üyeleriyle polemik yapsa, beyin kapasitesine çok daha uygun bir iş yapmış olurdu. Bu şeklide, uğruna abuk sabuk yazılar yazdığı şöhreti de kısa yoldan yakalardı. Bizimkisi bir öneri. Hanım efendi isterse, tabi ki "Pop Star", "Biri Bizi Gözetliyor" vb. gibi kendisine uyan tercihleri de yapabilir.
Tuğçe BARAN engin bilgisiyle, diyor ki;” Hayatında başka memleket, başka şehir görmemiş coğrafya öğretmenleri, hayatında en son fakültedeyken roman okumuş edebiyat öğretmenleri, Matematik Dünyası dergisini hiç duymamış matemetik öğretmenleri, tek bir yeni kelime öğrenmemiş ingilizce öğretmenleri…” Bütün bu ifadeler aklı başında ifadeler midir, “başka memleket görmemiş coğrafya öğretmenleri” ifadesi ile Tuğçe BARAN ne kadar bilgili ve feraset sahibi olduğunu göstermiyor mu? İnsanın bu iddia karşısında şapka çıkarması gerekir, sahi neden, yıllık geliri 50 bin dolar olan coğrafya öğretmenleri diğer memleketleri ve şehirleri görme gereği duymaz! Asgari geçimin 2300 YTL olduğu ülkemizde, ayda 3500-4000 dolar maaş alan öğretmenlerimiz, niçin tatile çıkmaz, bir kitap okumaz, sinemaya, tiyatroya gitmez??? Tuğçe BARAN ne kadar güzel tespit etmiş, değil mi? Tebrikler Tuğçe BARAN, sen bu yazınla öğretmenleri kendine getirdin, öğretmen neymiş topluma ve öğrencilerimize ne kadar güzel anlattın! Toplumsal sorumluluğunu ne güzel yerine getirdin! Bu ülke seninle gurur duyuyor! Vatan gazetesinin sahibi, yazı işleri müdürü seninle bir kere daha övünmüştür!
Tuğçe BARAN, senden köşe yazarı filan olmaz. Meşhur olmak istiyorsan git magazin sayfalarında yer alacak işler yap, televizyonlar artık seni havada kapar, mesela bir yarışma proğramında yarışmacı ol veya jüri üyeliği kap, bir iki yarışmacıyı paylarsın, sivri bir iki cümle kurar emeline nail olursun. Öğretmen ve eğitim öğretimle ilgili yazılar seni aşar. Bu konularda yazı yazmak senin haddin de değildir. Bilgi birikimin de, ufkun da öğretmenleri değerlendirmeye yetmez. HAYATINDA BAŞKA MEMLEKET GÖRMEMİŞ COĞRAFYA ÖĞRETMENLERİ … ifadesi senin ufkunu da, bilgini de göstermeye yetiyor. Biz seni anladık ama sen öğretmenleri anlamaya çalışma! Seni aşar.
Türk Eğitim Sen olarak, bu hakaretlerini, saçma sapan anlayışını, elbette, yargıya da taşıyacağız.