Genel Başkan İsmail Koncuk Milli Eğitim Bakanlığının daveti üzerine 12.12.2011 tarihinde, saat 18:30’da Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’le bir görüşme gerçekleştirmiştir. Bu görüşmede özür grubu tayinlerinin yapılması konusunda bir mutabakat sağlanmıştır.
Sayın Bakan Genel Başkan’a gelecek yıl istememesi şartıyla, 2011 yılı için özür grubu tayinlerini yapabileceğini söylemiştir. Genel Başkan İsmail Koncuk, bu konuda Bakana söz vermiş bulunmaktadır.Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer de, özür grubu tatinlerini yapacağını belirterek, başvuruları Aralık’ta alalım, yer değiştirmeleri Şubat 2012’de gerçekleştirelim, diyerek söz vermiştir.
Ömer Dinçer’in özür grubu tayinleri konusundaki sözüne rağmen, Milli Eğitim Bakanlığı İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğünden 13.12.2011 tarihinde yapılan açıklamada, sadece eş durumu tayinlerinin yapılacağı açıklanmış bulunmaktadır.
Bu gelişme üzerine, Genel Başkan İsmail Koncuk, Bakan Ömer Dinçer’i defalarca telefonla aramış, ancak bir dönüş olmamıştır. Dolayısıyla Ömer Dinçer’e bu “u” dönüşünün sebebi ve gerekçeleri sorulamamıştır. Telefona çıkmış olsaydı, Genel Başkanımıza sözünü tutmama gerekçelerini açıklayabilecek miydi, o da başka bir muammadır.
Hangi sebep ve gerekçe Milli Eğitim Bakanlığı makamında bulunan bir kişinin sözünü tutmamasına sebep olabilir, bunu henüz bilmiyoruz.Söz verip de tutmamanın bir gerekçesi olabilir mi, bir gerekçe açıklansa bile bu Ömer Dinçer’i söz verip de tutmayan bir Milli Eğitim Bakanı olmaktan kurtarır mı, bunu da bilemeyiz.Ancak, bildiğimiz tek şey, Ömer Dinçer’in Genel Başkan İsmail Koncuk’a verdiği sözü tutmamış olduğudur.Sadece eş durumu tayinlerini yapmak, sağlık ve öğrenim özrü tayinlerini yapmamak verilen sözlere uymamaktadır.
Ömer Dinçer bu tavrıyla, kamuoyunu da yanlış yönlendirmiştir. Sayın Bakanın sözüne güvenerek, açıklama yapan Türk Eğitim Sen olarak, sağlık ve öğrenim özrü mağdurlarından özür diliyoruz. Ancak, Milli Eğitim Bakanlığı makamına gelmiş bir kişinin sözüne nasıl güvenmeyecektik? Bir bakan, akşam başka sabah başka bir yaklaşım içinde olabilir mi? Demek ki, Ömer Dinçer’in sözlerine daha dikkatle yaklaşılması gerekiyormuş, bunu da, hem biz hem de kamuoyu çok net öğrenmiş olduk.
Ömer Dinçer bu tavrıyla kamuoyunda büyük yara almıştır.Eğitim çalışanlarının artık Ömer Dinçer’in her sözüne dikkatle yaklaşacağı, güven noktasında büyük bir eksiklik olacağı kanaatindeyiz.Ömer Dinçer bundan sonra, bu inancımızı nasıl olumluya çevirir, bilmiyoruz, ancak bu güven ortamını oluşturmak artık mümkün görünmemektedir. Bu durumun tek sorumlusu Ömer Dinçer’dir, verdiği sözü çok açık bir şekilde tutmamasıdır. Bu sebeple, bizim de Ömer Dinçer’e verdiğimiz sözü tutmak gibi bir mecburiyetimiz kalmamıştır. Artık özür grubu mağduriyeti için her türlü şeyi yapma hakkımız bulunmaktadır.
Buraya kadar ifade edilenler, yaşanılan olayın etik boyutudur. Olayın bir de hukuki boyutu bulunmaktadır.Sadece eş durumu tayinlerinin yapılacağının açıklandığı yazı incelendiğinde, bunu kaleme alanların mevzuattan bihaber olduğu da görülecektir, Ömer Dinçer’in de bir Milli Eğitim Bakanı olarak milli eğitim mevzuatına ne kadar hakim olduğu da ortaya çıkmıştır. Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği incelendiğinde:
“MADDE 35 – (1) Öğretmenler, sağlık, eş ve öğrenim durumu özürleri nedeniyle özür gereklerinin karşılanabileceği yerlere yer değiştirme isteğinde bulunabilirler. Ancak bu özürler nedeniyle yer değişikliği istekleri, hizmet gerekleri ile özür durumlarının birlikte karşılanması temelinde değerlendirilir.” denildiği görülecektir. Yönetmelik maddesinde de görüleceği üzere özür grubu tayinleri, sağlık, eş ve öğrenim özrü olarak belirtilmektedir. Bunlardan her hangi birisini kabul edip, diğerini keyfi olarak kabul etmemek söz konusu değildir.
Bu sebeple, Ömer Dinçer sözünü tutmaması bir yana, bir de yeni hukuki problemler yaratmıştır. Bu konuda sağlık ve öğrenim özrü yaşayan herkesin dava açma hakkı doğmuştur. Yapılanlar, Anayasanın 10. maddesindeki eşitlik prensibine de aykırıdır.Elle tutulacak bir tarafı bulunmamaktadır.
Türk Eğitim Sen olarak, bu konuda dava açmak isteyen sağlık ve öğrenim özrü mağdurlarına her türlü hukuki destek verilecektir. Bu sebeple, bu konuda mağdur olan sendika üyelerimiz süresi içinde çalıştıkları okul müdürlüklerine dilekçe vererek tayin isteklerini bildirmeli, gelen olumsuz cevaba hemen dava açmalıdırlar. Sendika avukatlarımız bu konuda üyelerimize hukuki destek verecektir.
Tüm özür grubu mağdurları adına sözünü tutmayan, kamuoyunu aldatan Ömer Dinçer’i kınıyoruz.
TÜRK EĞİTİM SEN GENEL MERKEZİ
NOT: BİR ÖNCEKİ AÇIKLAMAMIZDA ÖMER DİNÇER’E YÖNELİK TEŞEKKÜR İFADELERİMİZ PROTESTOMUZ SEBEBİYLE METİNDEN ÇIKARILMIŞTIR.