TÜİK nisan ayı enflasyon oranlarını açıkladı. Buna göre Tüketici Fiyatları Endeksi nisan ayında %1,87; yılın ilk dört ayında ise toplam %4,7 oranında yükseldi. Başka bir ifade ile 2017 aralık ayından bu yana ülkemizdeki bütün mal ve hizmet fiyatları ortalama %4,7 zamlandı. Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci nisan ayı enflasyon rakamlarına ilişkin olarak değerlendirmelerde bulundu. Memur ve emeklilerin maaşlarına yılın ilk altı ayında %4 zam yapıldığını hatırlatan Kahveci, verilen zammın dördüncü ay itibarı ile eridiğini ifade etti. Kahveci açıklamasında şunları söyledi:
“Bilindiği gibi geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen toplu sözleşme görüşmelerinde kararlaştırıldığı üzere kamu görevlilerine ve emeklilere 2018’in ilk altı ayı için %4 maaş zammı yapılmıştı. TÜİK’in hesapladığı enflasyona göre daha ilk dört ayda memur ve emeklilere yapılan zammın tamamı eridi, memur ve emekliler aldıkları zammı tamamen kaybettikleri gibi 2017 yılı maaşlarından %0,7 oranında da kayıp yaşadılar. Enflasyon dolayısıyla ortalama memur maaşındaki erime sene başından bugüne kadar aylık 148 TL’yi buldu. Halbuki yıl başında memurlara ortalama 126 lira zam yapılmıştı. Dolayısıyla memur maaşları alım gücü bakımından 2017 yılının bile aylık 22 lira gerisine düştü.
Kamu görevlilerinin yılın ikinci altı aylık dilimi için öngörülen %3,5 zammı alabilmeleri için mayıs ve haziran aylarını da bu maaş zammı ile geçirmesi gerekiyor. Önümüzde fiyatların daha da yükseleceği Ramazan ayı ve bayram var. Sayıları 3 milyona ulaşan kamu görevlileri ile 2 milyon dolayındaki emeklilerimiz bu Ramazan’a geçtiğimiz yıldan daha olumsuz şartlar altında, reel olarak da daha düşük maaşlarla girecekler.
Aslında TÜİK’in enflasyon hesabı bütün mal ve hizmetleri kapsadığı için mutfak enflasyonunu tam olarak yansıtmıyor. Döviz kurlarındaki artış, altın fiyatlarındaki yükseliş, buna bağlı olarak başta akaryakıt ve gıda olmak üzere tepeden tırnağa bütün zorunlu harcamalara yapılan zamlar hesaba katıldığında, önümüzdeki dönemde enflasyonun daha da yükseleceğini, maaşlardaki erimenin trajik boyutlara ulaşacağını öngörüyoruz.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye Kamu-Sen Ar-Ge Merkezi’nin yaptığı çalışma 2002 yılından beri memur maaşlarının çeyrek altın fiyatları karşısında tam %50 oranında değer kaybettiğini ortaya koymuştu. Son 10 yıl dikkate alındığında en düşük dereceli memur maaşı 720,8 Dolardan 591,5 Dolara; ortalama memur maaşı ise 926,2 Dolardan 786,8 Dolara düştü. Aylık kayıp; en düşük dereceli memur maaşında 129,3 Dolar (%17,9), ortalama memur maaşında ise 139,4 Dolar (%15,05) oldu.
Elektronik eşyadan, yazılıma, akaryakıttan elektriğe kadar pek çok tüketim ürününün fiyatı döviz kurundan doğrudan etkilendiği için döviz kurundaki değişimler vatandaşlarımızın cebine de doğrudan yansıyor. Bu bakımdan maaşlarda Dolar cinsinden ortaya çıkan bu erime, alım gücünde de büyük kayıplar yaşandığını ortaya koyuyor.
Neresinden bakarsak bakalım ülkemizde hem nimetten faydalanma hem de külfeti paylaşma adına büyük bir adaletsizlik yaşandığı görülüyor. Birkaç yıldan beri yeniden çift haneli rakamlara yükselen enflasyona rağmen memur ve emekli maaşlarına yapılan tek haneli artışlar, çalışan kesimin enflasyon karşısında korunmadığını, sonradan yapılan enflasyon farkı ödemelerinin ise yalnızca memur ve emeklilere gerçek anlamda verilen sıfır zammın tescili olduğunu belgeliyor.
Hükümetin emeklilere Ramazan ve Kurban bayramları öncesinde 1000 TL ikramiye verilmesi kararını eriyen maaşlar çerçevesinde değerlendirdiğimizde, miktarın yetersiz ama atılan adımın olumlu olduğunu görüyoruz. Bu noktada, her yıl maaşları resmi olarak eridiği için enflasyon farkı verilen ve böylelikle her yıl aslında sıfır zam aldıkları tescillenen tek kesim olan memurların bu haktan mahrum bırakılmamaları gerektiğinin altını bir kere daha önemle çiziyorum. Bayram İkramiyesi memurlarımızın analarının ak sütü kadar helal, sonuna kadar hak edilmiş bir ödemedir. Nisan ayı enflasyonuyla birlikte memurlara Bayram İkramiyesi verilmesinin de bir lütuf değil bir zorunluluk olduğu bir kere daha görülmüştür.”