kamudan.com’un haberi
Sendikalar ve Özel Okullar 31.01.2010 22:16 Nimet Çubukçu’nun, 2014 Stratejik Planı’na uygun olarak özel öğretimin genel eğitimdeki payını çıkarmayı hedeflediklerini dile getirmesine, sendikaların bakış açısı
Türk Eğitim Sen
Türk Eğitim Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk; “Kendi sorumluluk alanı olan devlet okullarında bir başarı sağlayamayan Milli Eğitim Bakanlığı’nın özel okullarla okulculuk oynamasıdır, başka bir anlamı yoktur.” dedi.
Koncuk, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun bir yandan özel okulların devlet okullarından daha başarılı olduğunu söylediğini, diğer yandan ise, devlet okullarındaki ekonomik, fiziki ihtiyaçları ve başarısızlığın sebeplerini görmezden geldiğini belirterek, “Devlet okullarını daha kaliteli hale getirmek dururken, özel öğretim okullarının genel eğitim içindeki oranını 2014 itibariyle yüzde 9’a çıkarmayı hedeflemesi ciddi bir tezattır. Bu yapılanlar, özelleştirmenin ayak sesleridir. Bu devlet okullarını daha kaliteli yapabilme hedefinden sapmaktır ve bir nevi problemi çözmekten kaçıştır. Bu uygulamayı doğru bulmuyoruz ve bulmayacağız. İktidar ve MEB okulları özelleştirme arzusu içindedir” değerlendirmesinde bulundu.
Eğitim Bir Sen
Eğitim Bir Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu ise, dershaneye ihtiyaç duyulmayacak şekilde eğitimin kalitesinin artırılmasının, Anayasada yer alan eğitimdeki fırsat eşitliğinin her yönüyle sağlanmasının önemli olduğunu vurgulayarak, “Özel okullar, zengin çocukların diploma yeri değil, herkese kaliteli eğitim veren yerler olurlarsa, devletin yükünü hafifletmiş olurlar. Eğitim kalitesi artacaksa eğer olumlu bakıyorum. Rusya’da bile özel okulların sayısı artmış. Özel okullar, daha kaliteli eğitim sunarsa önünü kapatmanın anlamı yok. Eğer devlet eğitimde fırsat eşitliği, kadrolu öğretmen, derslik açığı gibi temel sorunları çözerse, özel okullara da ihtiyaç olmaz ama bugün ciddi sorunlar var. İş dünyasından yatırım yapmak isteyenlere destek verilmeli” şeklinde konuştu.
Eğitim Sen
Eğitim Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç ise, MEB’in, 2014 stratejik planlamada odaklandığı hedeflerde kamusal eğitimden özel eğitime geçiş sürecinin hızlandırıldığını gördüklerini belirtti. Kılıç, örgün özel eğitim kurumları payının 5.21’den yüzde 9’a çıkarılması, dershanelerin özel okula dönüştürülmesi hedefinin 2014’e kadar yüzde 70 oranında gerçekleştirilmesi ve özel okula dönüşme noktasında fiziki koşulları taşımayan dershanelere uzlaşmacı yöntemlerin oluşturulmasının söz konusu olduğunu söyleyerek, “Dershaneleri özel okullara dönüştürmede ciddi teşvikler var. Vergi muafiyeti, arsa tahsisi ve teşvikler konusunda özel mevzuatlar gibi. MEB, piyasacı eğitim bakanlığına dönüşmüş durumdadır” dedi.
Kılıç ayrıca, MEB Özel Öğretim Genel Müdürü Mehmet Küçük’ün devlet öğretmenlerinin performansının düşük olduğu yönündeki açıklamalarıyla ilgili olarak da, “Küçük, daha önceki açıklamalarında da özel okulların teşvik edilmesi, özel okullarda kitapların ücretsiz dağıtımı ve öğretmen giderlerinin bir kısmının devletçe karşılanması gibi önerilerde bulunmuştu. Tüm bunları birleştirdiğimizde ortaya çıkan şudur; kamusal eğitim daha fazla terk ediliyor, özel eğitim ciddi teşviklerle giderek özendiriliyor” değerlendirmesinde bulundu.
Kılıç, MEB’in 2010 bütçesindeki payının yüzde 1 oranında artırıldığına dikkat çekerek, “Eğitimin ciddi sorunları varken, bu sorunlar için acil kaynak ihtiyacı varken, devletin kaynakları, neden kamu eğitiminin finansmanı için değil de, özel okulların finansmanı için harcanıyor?” diyerek Bakanlık’ın eğitim sendikalarının taleplerine kulaklarını tıkadığını ancak özel eğitim kurumlarının ve piyasanın taleplerini ise gündeme getirdiğini vurguladı.
Eğitim İş
Eğitim İş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli, Antalya’daki sempozyumda “devlet okullarındaki öğretmenlerin performansının düşük olduğu yönündeki” açıklamalara da değinerek, “Bakanlık özel okulları öne çıkarıyor. 700 bin öğretmen, 15 milyon öğrencinin eğitim öğretim gördüğü devletin öğretmenine düşük performanslı deniliyor, suçlanıyor. Bakanlık, özelleştirmeyi, özel okulları özendiriyor, teşvik ediyor. Özel okulların payının artırılması hedefi de, sağlıkta, eğitimde, orta ve uzun vadede özelleştirmelerin olacağının işaretlerini veriyor” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
Anka haber ajansının haberinden derlediğimiz yukarıdaki sendika görüşlerine göre Eğitim Bir Sen hariç tüm sendikalar;
1-Eğitimde özelleştirmenin yolunun açılmasına,
2-Devletin; öğretmenine düşük performanslı demesine,
3-Devletin okullarındaki ekonomik, fiziki ihtiyaçları ve başarısızlığın sebeplerini görmezden gelmesine,
4-Okulların daha kaliteli yapabilme hedefinden uzaklaşılmasına,
5-Milli Eğitim Bakanlığı’nın özel okullarla okulculuk oynamasına,
6-Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitimdeki problemleri çözmekten kaçmasına,
7-Okulların özelleştirilme arzusuna,
8- Dershanelerin özel okullara dönüştürülmesine teşvik verilmesine,
9- Devletin kaynaklarının kamu eğitiminin finansmanı için değil de, özel okulların finansmanı için harcanmasına,
Karşı koyup tepki gösterirken Eğitim Bir Sen; “Özel okullar, zengin çocukların diploma yeri değil, herkese kaliteli eğitim veren yerler olurlarsa, devletin yükünü hafifletmiş olurlar. Eğitim kalitesi artacaksa eğer olumlu bakıyorum. Rusya’da bile özel okulların sayısı artmış. Özel okullar, daha kaliteli eğitim sunarsa önünü kapatmanın anlamı yok. Eğer devlet eğitimde fırsat eşitliği, kadrolu öğretmen, derslik açığı gibi temel sorunları çözerse, özel okullara da ihtiyaç olmaz ama bugün ciddi sorunlar var. İş dünyasından yatırım yapmak isteyenlere destek verilmeli” diyor.
Yani eğitimde fırsat eşitliği, kadrolu öğretmen, derslik açığı gibi temel sorunların çözülmesi yerine İş dünyasından yatırım yapmak isteyenlere destek verilmeli diyor.
Neden acaba?