YÖK buna gerekçe olarak Ankara Üniversitesinden bir öğretim elemanın “Ankara Üniversitesinin Akademik Atama ve Yükselme Yönetmeliğine” karşı açmış olduğu dava neticesinde söz konusu yönetmeliğin ve bu çerçevede tüm üniversitelerin kendine mahsusu akademik atama yönetmeliklerinin mahkeme tarafından iptalini gerekçe göstermektedir.
Mahkeme “akademik atama ve yükseltmelerin” bütün aşamalarının 2547 sayılı kanunla düzenlendiğini bu kanun ortada varken buna aykırı olarak üniversitelerin bu alanda kendine mahsus yönetmelik çıkaramayacağını belirtmiştir.
Bu çerçevede YÖK önce idari bir acemilik ve pervasızlıkla akademik atamaları durdurduğunu gönderdiği yazılarla belirtti.Ardından yaptığı uygulamanın yasal olmadığını anladı akademik atamalara ilişkin durdurma gibi bir karara veremeyeceğini anlayarak atamaları serbest bıraktığını açıkladı.Bu çerçevede 2007 yılından sarkmış olan akademik atamalar yapıldı.
Fakat halen 2008 yılına ait atamalara izin verilmemektedir. İşin en vahim noktası burasıdır.Görüntüde YÖK ün açıklamalarına göre kadrolar serbesttir. Fakat üniversitelerin hiçbir talebi yerine getirilmemektedir. Bu bağlamda sınavları aşanlar ve akademik olarak unvanları hak etmiş insanların bu hakları haksız ve keyfi bir tasarrufla gasbedilmektedir.
YÖK sızdırdığı ve hazırlık yaptığını duyurduğu “yeni atanma ve yükselme taslağı” ile –eğer yansıyan taslaklar doğruysa- kendi siyasi anlayışına uygun bir üniversite inşa etme kaygısı içinde olduğu görülmektedir. Üniversiteler ve akademisyenler önünü görmemekte ve bir belirsizlik içinde beklemektedirler.Bu durumda bizlerden hangi akademik verim beklenebilir.Bir yanda YÖK ün bir organı olan ÜAK halen devam eden bir süreçte belirlediği yasal kriterlere göre sınav yapıp unvan dağıtırken YÖK yönetimi hiç umursamadan akademik jüriler önünde alınan bu unvanlara ilişkin özlük haklarında akademisyenleri mağdur etmektedir.
Şu anda yasal olarak akademik atama ve yükseltmeleri belirleyen yasa 2547 sayılı yasadır. Bu yasa yürürlüktedir. Atamalar bu yasaya uygun olarak yapılmasında hiçbir engel yoktur.
Üniversiteler ve akademisyenler falcı gibi YÖK ün hangi unvan için hangi kriterleri öngöreceğini bilemedikleri için çalışmalarını ve geleceklerini ona göre planlayamamaktadırlar. Bu Türk üniversite camiası için bir kaos halidir.
Atamaların durdurulmasına ilişkin bir diğer şayia yaklaşan rektörlük seçimlerine ilişkin haksız rekabeti önlemek açısından atamaların durdurulduğu şeklindedir. Bunun akılla ve mantıkla izah edilir bir tarafı yoktur. Çünkü farklı üniversitelerin seçimleri farklı farklı tarihlerde olduğu için seçim süreci üniversiteler açısından hiç bitmez. Akademik ölçütlere uygun olarak unvanı hak etmiş bir kişinin alakasız bir sebeple hakkının gasp edilmesi hiçbir yasal ve etik gerekçe ile izah edilemez.
Bu tutumun ardında akademik hiçbir tutum ve gerekçe olamaz. Diğer gerekçeleri arayıp bulmak kamuoyu ile paylaşmak bütün Türk milletinin görevidir.
Türk Eğitim Sen olarak, YÖK Başkanı Sayın Yusuf Ziya ÖZCAN’ı yaşanan bu problemi çözmek adına harekete geçmeye davet ediyoruz.