Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Ulusal Kanal’da yayınlanan Satırbaşı programına katılarak, gündemdeki konularla ilgili önemli açıklamalar yaptı.
Türkiye Kamu-Sen’in 16 Nisan tarihinde düzenleyeceği mitingin iş güvencesine sahip çıkmak adına çok önemli olduğunu kaydeden Koncuk, şunları söyledi: “Kamu çalışanlarının iş güvencesinden ciddi bir rahatsızlık var. İktidar, 8.5 yıldır iş güvencemizi elimizden almak için her türlü yolu denedi. Bu kapsamda iktidar, sözleşmeli personel alımına başladı. Bugün sözleşmeli olarak çalıştırılan personel sayısı 250 bin, 4/C’li çalışanların sayısı da 45 bin. Bir hukuk devletinde aynı özelliklere sahip, aynı işi yapan insanların farklı statülerde, farklı haklarla kamuda hizmet vermeye zorlanması kabul edilemez. Bizim bu gidişata ‘dur’ dememiz gerekir. Kamu çalışanları bu yaşananlara sessiz kalırsa, kadrolu çalışanların zamanla sözleşmeli hale getirilmesi gündeme gelecektir. Bu ülkeyi yönetenler, kamu çalışanlarının üzerinde demoklesin kılıcı gibi durmak istiyor. 12 Haziran seçimlerine kısa bir süre kaldı. Tüm siyasi partilerin programında sözleşmeli istihdam modelinin kaldırılacağına dair taahhütler olması lazım. Kamu çalışanlarının da siyasi tercihlerini ortaya koyarken, sözleşmeli anlayışın kaldırılması bakımından oy kullanması gerekir. Eğer sözleşmelilikte ısrar edenler varsa, kamu çalışanlarının görevi o siyasi partiyi sandığa gömmektir.”
1 Mayıs ile çarpıcı açıklamalar yapan İsmail Koncuk, Türkiye Kamu-Sen’in 1 Mayıs’ı ‘Emek ve Dayanışma Bayramı’ olarak gördüğünü kaydetti. Birtakım örgütlerin 1 Mayıs bildirgesinin içine etnik ayrıştırmaya yönelik ifadeleri almaya çalıştığını söyleyen Koncuk, sözlerini şöyle sürdürdü: “1 Mayıs’ı kutlamak için biraraya geliyorsunuz, ancak birtakım örgütler 1 Mayıs bildirgesinde etnik ayrıştırmaya yönelik ifadelerin yer almasını istiyor. Cezaevindeki şartların iyileştirilmesi gibi. Tabi burada kastedilen teröristlerin şartlarının iyileştirilmesi. 1 Mayıs’ı hep birlikte kutlamamız isteniyorsa, herkes sorumlu davranacak. Bu sorumlu anlayışı göremezsek, 1 Mayıs komitesi içinde yer almayız. Herkesin bilmesi gerekir ki, Türkiye Kamu-Sen’in bölücü taleplerin olduğu bir komisyonda bulunması mümkün değildir. İdeolojik saplantıların ve etnik ayrımcılığın öne çıkarıldığı anlayışla hareket etmeyiz. Gönül ister ki, 1 Mayıs’ı hep beraber kutlayalım, işçinin, memurun sorunlarını gündeme getirelim. Ancak bu şekilde güç birliği yapabiliriz.”
YGS skandalına da değinen Koncuk, YGS’de yaşanan rezaletin sorumlusunun ÖSYM ve ÖSYM Başkanı Ali Demir olduğunu belirtti. ÖSYM’nin başındaki kişilerin sınav konusunda tecrübeli ve başarılı insanlardan oluşması gerektiğini ifade eden Koncuk, “Ali Demir, ÖSYM Başkanı olarak bu işin adamı olmadığını çok net ortaya koydu” dedi. YGS’nin yenilenmesi ve ÖSYM Başkanı Ali Demir’in istifa etmesi gerektiğini söyleyen Koncuk, hükümete de sert sözlerle yüklendi. Koncuk, “Yetkililerin işi ÖSYM’yi aklamak değildir. Hükümetin tatmin olması, insanları tatmin etmemektedir. Siyasi iktidar, ÖSYM’yi aklayarak yara almaktadır. Yargı kararları beklenmeden sınav mutlaka iptal edilmelidir” diye konuştu.