Akyıldız, "Dar ve sabit gelirlilerin desteklenmesi için elektrik, benzin, doğalgaz, LPG gibi ürünlerde mutlak surette kayda değer oranlarda indirim yapılması, başta memurlar olmak üzere tüm çalışan ve emeklilerin ücretlerinde kriz iyileştirmesine gidilmesi, bu yolla piyasaya para enjekte edilerek, piyasaların canlandırılması, işsizlik ödeneklerinin ve sürelerinin artırılması, alınacak ilk ve en önemli tedbirlerdendir" dedi.
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız konuşmasını şöyle sürdürdü;
"2001 yılı ile birlikte dünyada başlayan küresel ekonomik genişleme süreci, Türkiye tarafından yeterince iyi değerlendirilememiştir. Bu dönemde bir büyüme yaşanmış ancak performansımız yükselen ekonomilerin çok gerisinde kalmıştır.Uygulanan politikalar, ülkemizin küresel etkenlere pervasızca açılmasına, ülke değerlerinin elden çıkarılmasına ve dışa bağımlı bir ekonomik yapının ortaya çıkmasına neden olmuştur. 2006 yılının ortalarında belirtileri görülen ve 2007 yılının son çeyreğinden itibaren tüm dünyayı etkilemeye başlayan küresel kriz, kapımıza dayanmıştır.Tehlike ortaya çıktığı ilk anda yaptığımız uyarılara kulak tıkayan hükümet, daha az maliyetle önlem almak yerine, temennilerle işi geçiştirmeyi tercih etmiştir. Zamanında gerekli tedbirler alınmadığı için krizin faturası her geçen gün biraz daha kabarmıştır. 2006 yılında ayak seslerini duyduğumuz yıkıma karşı, “bize bir şey olmaz”, “kriz bizi teğet geçecek” söylemleri, yapılan yanlışların üzerine tuz biber ekmiştir. Yaptığımız ilk uyarılarda, olayları çevresindeki kitlenin pembe gözlükleri ile yorumlayanlar, bizleri karamsar tablo çizmekle suçlamış ve krizi görmezden gelmişlerdir.Yurt dışına çıktıklarında gerçeği anlamış, yangını görmüşlerdir.
Şimdi ise panik içindedirler.
Siyasi irade önce sorunu görmezden gelmiş, sonra hafife almış, yoğun çabalarımız sonunda da kabul etmek zorunda kalmıştır. Her geçen gün buz dağına yaklaştığımızın farkına zamanında varılamamıştır. Dolayısı ile süreç iyi yönetilememiştir. Yaşanan kriz, etkilerini yıllar boyu hissettirecek ve bundan sonra dünya, bir daha eskisi gibi olmayacaktır. Görülmektedir ki, kural tanımayan, milli ve manevi değerleri hiçe sayan, ülkelerin öz dinamiklerini ve değerlerini göz ardı eden, sosyal olmaktan uzak, yalnızca kar odaklı ekonomik politikalar iflas etmiştir. Borsa, faiz, döviz şeytan üçgeni çökmüş, reel ekonominin önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır. Şimdi tüm ülkeler, bugüne kadar uyguladığı ekonomik ve sosyal politikaları sorgulamakta ve programlarını yeniden şekillendirmektedir. Ülkemizde bugüne kadar yaşanan krizlerin tamamı kesin sonuçlar içermeyen, dönemsel tedbirler alınarak atlatılmaya çalışılmıştır.
Şunu belirtmek isterim ki; yaşadıklarımız krizin kendisi değil; ayak sesleridir.
Gelecekte etkisini daha ağır bir şekilde hissettirecek olan bu krizin büyüklüğü karşısında, gelip geçici tedbirler de etkisiz kalacaktır. Türkiye Kamu-Sen olarak ülkemizdeki krizleri ve çözüm önerlerini araştırdığımız bir çalışmayı tamamlamış bulunmaktayız.Hazırladığımız raporda, yaşanmakta olan krizin nedenlerini ve krizden çıkışın yol haritasını bulacaksınız. Öncelikli olarak ifade etmek isterim ki; siyasi irade, bugüne kadar krizi yanlış yerde aramıştır.
Türkiye’de kriz, finans sektöründe değil reel sektörde yaşanacaktır. Dış ticaretin daralması ve iç talebin düşmesiyle birlikte, üretim ve istihdamda sorunlar yaşanacaktır.Bu dönemde dış ticareti artırmak için alternatif pazarlar aranmalıdır ama temel çözüm için iç talebin canlandırılması gerekmektedir.Siyasi irade sanayici, esnaf ve küçük işletme sahiplerine faizsiz kredi imkanı sunarak krizden korumaya çalışmıştır.Ancak bu kesimin ürettiklerini satın alacak ve piyasaları canlandıracak olan tüketiciye yönelik hiçbir tedbir alınmamıştır.Ülkemizdeki dar ve sabit gelirliler son altı yıldır uygulanan düşük ücret politikası nedeniyle yaşam mücadelesi içindeyken, bir de bu krizle baş etmesi imkansızdır.Memur, işçi, emekli ve işsiz vatandaşlarımız desteklenerek bu krizi aşmak ve iç piyasayı canlandırmak mümkündür. Finans, üretim, pazarlama ve tüketim piyasaların temel unsurlarıdır. Krizden çıkmak için bu unsurların tamamı istisnasız olarak desteklenmelidir. Tüketici kesim olan memur, işçi, emekli gibi dar ve sabit gelirliler ihmal edildiğinde, krizin faturası da bu kesime yüklenmiş olur.
Özellikle ve defaten belirtiyoruz ki; krizden çıkmak için piyasanın en önemli tüketici unsuru olan dar ve sabit gelirli kesimin desteklenmesi şarttır. Memurların ve çalışanların gözardı edildiği her türlü çaba ve girişim kadük kalacaktır.
Dar ve sabit gelirlilerin desteklenmesi için ise; Elektrik, benzin, doğalgaz, LPG gibi ürünlerde mutlak surette kayda değer oranlarda indirim yapılması, başta memurlar olmak üzere tüm çalışan ve emeklilerin ücretlerinde kriz iyileştirmesine gidilmesi, bu yolla piyasaya para enjekte edilerek, piyasaların canlandırılması,
işsizlik ödeneklerinin ve sürelerinin artırılması, alınacak ilk ve en önemli tedbirlerdendir. Yaptığımız çalışma, krizden çıkmak için her kesimin taşın altına elini sokması gereğini ortaya koymaktadır.Buna göre hükümet; ilk olarak ülkemizde üretilen ürünlerin tüketilmesi ve tüm işlemlerde Türk Lirası kullanılması için kampanya başlatmalıdır. Çalışan ve emeklilere yapılacak ücret artışları ile piyasalara nefes aldırılmalı, iç talebin canlandırılması yoluna gidilmeli, bu durumun yapacağı olumlu etkiye destek olarak, çiftçiler ve KOBİ’ler için kolay kredi uygulaması yaygınlaşarak devam etmelidir.Benzin, elektrik, doğalgaz ve LPG’de yapılacak indirimle hem maliyetler düşürülmeli hem de vatandaşlarımız rahatlatılmalıdır.Faizler aşağıya çekilerek piyasalara güven aşılanmalıdır.Ayrıca, kamu görevlilerine ILO standartlarında sendikal haklar tanınarak, toplumsal uzlaşı ve güven ortamı sağlanmalıdır.Hükümetin bu girişimlerine karşılık olarak sanayici, esnaf ve küçük işletme sahibi gibi üreten ve istihdam yaratan kesim de maksimum kar, minimum maliyet anlayışından vazgeçmelidir. İşlemlerinde Türk Lirası kullanma yoluna gitmeli, vergileri ve çalışanların sosyal güvenlik primlerini tam ve zamanında ödemeye özen göstermelidir. Ülkemizin yaşadığı bu buhranlı dönemi atlatabilmesi için ortak bilinçle hareket etmek bir zorunluluktur. Saydığımız yaklaşımlarla eş zamanlı olarak bizlere de yolsuzluğa ve kayıt dışına karşı savaş açmak, israf etmemek, yerli malı tüketmek, Türk Lirası kullanmak görevleri düşmektedir. Bu saydıklarımız, önerilerimizin yalnızca bir kısmıdır. Alınacak diğer tedbirlerle krizden çıkışın yolu ise hazırladığımız raporda mevcuttur. Bu raporu tüm siyasi partilere, milletvekillerine, hükümet üyelerine, sivil toplum örgütlerine, akademisyenlere ve basın mensuplarına ileteceğiz. Çalışmamızda ortaya çıkan sonuç, krizden çıkış yolunun toplumsal mutabakat içinde hazırlanacak yeni bir ekonomik programda olduğudur. Yapılan çalışmada içinde bunduğumuz durum, ekonomik ve sosyal politikaların yeniden belirlenmesi ve geçmişte yapılan hataların bir daha tekrarlanmaması için büyük bir fırsat olarak değerlendirilmiştir. Türkiye Kamu-Sen, hazırladığı bu raporla krizden çıkışın yolunu göstermektedir. Öncelikle toplumumuzun tüm kesimlerini ve kurumları, Türk ekonomisinin değerlendirildiği, muhasebesinin yapılarak yanlışların terk edildiği, doğruların bulunduğu, odağına milletin refah ve huzurunun oturtulduğu yeni bir ekonomik program hazırlamaya davet ediyoruz. Bizler, Türkiye’nin en büyük memur sendikaları konfederasyonu olarak, üzerimize düşen sorumluluğu yerine getiriyor ve tarihi bir çağrı yapıyoruz. Çözüm, iç dinamiklerimizi harekete geçirecek, toplumsal mutabakatla hazırlanacak, dar ve sabit gelirlileri için kalıcı çözümler içeren milli bir ekonomik programdadır.
Tüm kamuoyunu, özellikle siyasal iradeyi bu tarihi çağrıya kulak vermeye davet ediyoruz."
Kaynak: Kamu-Sen
Memnuniyet ve Beklenti Anketi