Büyük tartışmalar sonucu yasalaşan ve yasalaşma döneminde akl-ı selimin ve bilimselliğin değil, tamamen siyasi önyargıların belirleyici olduğu 4+4+4 şeklinde 12 yıllık kesintili eğitimden oluşan yeni eğitim sistemi uygulanmaya başlandı.
Eğitim sisteminin kesintili şekilde düzenlenmesi ve bu kesintili sistem içerisinde imam-hatip okullarının da mutlaka yer alması konusunda Türk Eğitim Sen olarak bizim de destek verdiğimiz, ancak Türkiye gerçeklerine daha uygun bir model olarak 1+5+3+4 olmak üzere 13 yıllık kesintili ama zorunlu olmasını istediğimiz sistem yerine, tüm çaba ve ısrarlarımıza rağmen 4+4+4 kesintili ve zorunlu 12 yıllık sistem getirildi. Bu çerçevede ilköğretim okullarının bir kısmı hem ilkokul hem de ortaokul olarak ikiye bölünürken, bir kısmı da ya ilkokula ya da ortaokula dönüştürüldü…
Ancak bu dönüştürme işlemleri o kadar plansız ve alelacele yapıldı ki özellikle öğrenci ikametleri ile kayıt yaptırılacak okul dengeleri altüst edildi. Hem ilkokulu, hem ortaokulu bünyesinde barındıran ilköğretim okullarının dengeli yapısı bu düzenlemelerle tamamen bozuldu. Bu dengesiz tespitlerin asıl sonuçlarının Eylül ayında ortaya çıkacağı şimdiden gün gibi ortaya çıkmaya başladı.
Yeni sistem yarattığı öğrenci ve veli mağduriyetlerinin yanı sıra özellikle eğitim personeli açısından büyük sorunlar da getirdi. İlköğretim okullarının bölünerek ilkokul ve ortaokul olarak ayrı ayrı yapılandırılmasıyla birlikte bu kurumlarda görev yapan öğretmenlerin yaklaşık % 50’sinin bu yıl ve önümüzdeki birkaç yıl içerisinde yer değiştirmesi sonucunu doğuracağı anlaşılan yeni sistem başta sınıf öğretmenleri olmak üzere, okul öncesi öğretmenlerini, rehber öğretmenleri, branş öğretmenlerini ve okul yöneticilerini mağdur edecektir. Önümüzdeki süreçte daha da çok hissedilecek sıkıntılar yaratacağı şimdiden anlaşılan bu sistemle ilgili olarak MEB bir an önce gereken tedbirleri almalı ve bu mağduriyetleri hiç değilse en aza indirmelidir.
Sınıf Öğretmenleri
Sistem en büyük zararı şüphesiz ki sınıf öğretmenlerine verecektir. 4+4+4 sistemi tartışılırken biz Türk Eğitim Sen olarak bunu defalarca ve haykırırcasına ifade ettik. Sınıf öğretmenlerince okutulan 5 yıllık 1. Kademe (ilkokul) eğitiminin 4 yıla inmesiyle birlikte mevcut sınıf öğretmenlerinin % 20 sinin norm kadro fazlası duruma düşeceği çok basit bir hesapla bile anlaşılabilecekken, birileri bizi o dönemde felaket tellallığı ile suçladı. Hatta kendilerine güya sendika diyen ve eğitim çalışanlarının temsilcisi olduğunu iddia edenler kendilerini, varlık ve güçlerini borçlu oldukları hükümete siper ederek sınıf öğretmenlerinin nasıl norm fazlası olmayacaklarını açıklamaya çalışmışlardır. Hatta bu kapsamda okula başlama yaşının aşağıya çekilmesiyle bu öğretmenlerin norm fazlası olmaktan kurtulacaklarını, sanki okullarımızın fiziki kapasitelerini bilmiyorlarmışcasına sınıf mevcutlarının düşürülerek yeni sınıflar açılacağını, böylece sınıf öğretmenlerinin fazlalık olmayacağını iddia etmişlerdir.
Hatta sözde sendikanın yöneticileri kapalı durumdaki köy okullarının yeniden açılarak il ve ilçelerdeki fazlalık durumundaki sınıf öğretmenlerinin buralara gönderileceğini söylemekten çekinmemişlerdir. Yani uzun süre köylerde çalıştıktan sonra il ya da ilçe merkezine gelmiş sınıf öğretmenine yeniden köy yolunu göstermişlerdir.
Özrü kabahatinden büyük denebilecek bu açıklamaları yapanların gelinen bu noktada yani bizzat MEB’in kendi rakamlarıyla 29.103 sınıf öğretmeninin norm fazlası olduğunu açıklamasıyla ne söyleyeceklerini ve sınıf öğretmenlerinin yüzüne nasıl bakacaklarını gerçekten merak ediyoruz. Türk Eğitim Sen, bu süreçte de her zaman olduğu gibi doğru yerde durmuş, doğru tespitler yapmıştır. Gelinen nokta Türk Eğitim Sen’in haklılığını ve hükümeti savunma adına yırtınan birilerinin yalanlarını da ortaya çıkarmıştır.
Sınıf öğretmenlerinin norm kadro fazlası olacağının apaçık ortaya çıktığı bu dönemde oluşacak mağduriyetlerin önlenmesi son derece önemlidir. Bu kapsamda norm fazlası sınıf öğretmenlerinden istekli olanlara branş değiştirme hakkı verilmeli, istekli olmayanlar bulundukları eğitim kurumunda 5 yıl süreyle norm fazlası olarak tutulmalıdır. Bu 5 yıllık süre içinde istekli olanların başka eğitim kurumlarına yer değiştirmesi yapılmalı, yine istekli olanların başka branşlara geçmesine imkân sağlanmalıdır. İstekli olmayanlar ise bulundukları eğitim kurumunda 5 yıl daha norm fazlası olarak kalmalı, 5 yıllık sürenin sonunda norm kadro ile irtibatlandırılamayan ve istekleri doğrultusunda yer ve alan değiştirmeyenlere tercihleri doğrultusunda zorunlu yer değiştirme seçeneği sunulmalıdır. MEB, Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurumların Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmelikte yapacağı bir değişiklikle bu belirsizliğe ve mağduriyete son verebilir.
Okul Öncesi Öğretmenleri
Yeni Eğitim sisteminin mağdur edeceği öğretmenlerden bir kesimi de okul öncesi öğretmenleridir. Çünkü yeni zorunlu eğitim sistemine okul öncesi eğitimi dâhil edilmemiştir. Hâlbuki Ömer DİNÇER ’den önceki Milli Eğitim Bakanı Nimet ÇUBUKÇU döneminde yayınlanan MEB 2010-2014 Stratejik Planında okul öncesi eğitimde okullaşma oranının %33 ten %70’in üzerine çıkarma hedefi konulmuştu. Hatta 2013 yılında tüm illerde zorunlu hale getirilmesi hedefiyle pilot illerde zorunlu tutulması uygulaması başlatılmıştı. Ama TBMM deki yeni eğitim sistemi ile ilgili çalışmalarda MEB’in yaptığı bu çalışmalar göz ardı edilerek okul öncesi eğitim zorunlu eğitim kapsamı dışında tutulmuştur. Milli Eğitim ile ilgili birçok konuda olduğu gibi bu konuda da eğitimin gerekleri ve pedagoji ilmi yerine siyasetçi kararları belirleyici olmuştur.
AB ülkelerine bakıldığında okul öncesindeki okullaşma oranlarının Fransa, İngiltere, İtalya, Belçika, İspanya ve Hollanda’da % 100 olduğunu, Yunanistan, İrlanda, Polonya, Slovakya ve Finlandiya’da % 70’ler düzeyinde olduğunu görmekteyiz. Ülkemizde bu oranın tüm çabalara rağmen % 42-43’ler seviyesinde olduğu düşünülürse, okul öncesi eğitimin zorunlu eğitim sistemi içerisine dâhil edilmesinin önemi daha iyi anlaşılacaktır. Ama siyasetçilerimiz ve Hükümet bu gerçeği kavrayamayarak maalesef tüm uyarılarımıza rağmen okul öncesini zorunlu eğitim sistemine dâhil etmemiştir. Böylece %42-43’lerdeki okul öncesindeki okullaşma oranının daha da aşağıya inmesine zemin hazırlanmıştır. Bu durum okul öncesi öğretmenlerinin de süreç içerisin de norm fazlası duruma düşmesi ve okul öncesi alanına atanmak üzere bekleyen pek çok okul öncesi öğretmenliği mezunu öğretmenimizin atanamaması sonucunu doğuracaktır.
MEB, bu aşamada daha önce ortaya koyduğu stratejik planına ve bu plandaki hedeflerine sahip çıkmalı, zorunlu olmasa bile okul öncesi eğitim hedeflerini yükseltmelidir. Okul öncesini her türlü imkân ve vasıta ile teşvik etmelidir. Sınıf öğretmenlerine benzer bir uygulama ile okulunda talep düşmesi nedeniyle norm kadro fazlası olabilecek okul öncesi öğretmenlerine bulundukları okulda norm kadro ile ilişkilendirilinceye kadar, norm fazlası olarak 5 yıl süre ile kalabilme imkânı verilmeli, bu 5 yıllık süre sonunda hala norm ile ilişkilendirilemeyenlere tercihleri de dikkate alınarak yer değişikliği getirilmelidir.
Rehber Öğretmenler
Yeni sistem rehber öğretmenler açısından da büyük mağduriyetler yaratmıştır. Çünkü17.1.2011-2011/1331 B.K.K. ile değiştirilen Norm Kadro Yönetmeliğinin 13. maddesine göre, İlköğretim kurumlarından öğrenci sayısı 250 ve daha fazla olanların her birine 1 rehber öğretmen normu veriliyor. Öğrenci sayısı 250’ den az ise rehber öğretmen normu verilmiyor. Yeni sistem nedeniyle okulların dönüşümlerinde aynı binada eğitim verecek olan ilkokul ve ortaokullarda rehber öğretmenlerin kadroları ortaokullara aktarılmıştır. Ve okula rehber öğretmen normu verilirken daha önce 8 sınıf için 250 öğrenci sayısı baz alınırken, şimdi sadece 5-8. sınıflar yani ortaokul kısmında öğrenci sayısının 250 olması gerekiyor.
Okulda 250’den fazla öğrenci olmasına rağmen, rehber öğretmen normu verilirken sadece ortaokulun ya da sadece ilkokulun öğrenci sayısı da buna yetmediği için rehber öğretmen normunun düşmesi ve okulun rehber öğretmeninin norm fazlası olması söz konusu olmaktadır. Bu yüzden Norm Kadro Yönetmeliğinde acilen değişiklik yapılarak “Aynı binada eğitim veren iki farklı türde okul varsa iki okulun toplam öğrenci sayısı dikkate alınır.” hükmü eklenmelidir. Ya da ilköğretim okulları 2’ ye bölündüğü için bu okullara rehber öğretmen normu verilmesi için gerekli olan sayı da 250 sayısının yarısına düşürülmeli veya öğrenci sayısına bakılmaksızın her okula 1 rehber öğretmen normunun verileceği ile ilgili düzenleme yapılmalıdır.
Branş öğretmenleri
Yeni sistem nedeniyle mağduriyet yaşayacak bir başka grup da branş öğretmenleridir.Branş öğretmenlerimizden özellikle görev yaptıkları ilköğretim okulu ilkokula dönüşenlerin bu kurumlardaki normlarının düşmesiyle birlikte bulundukları kurumlardan ilköğretim okuluyken ortaokula dönüşmüş eğitim kurumlarına ya da diğer ortaöğretim kurumlarına yer değiştirmek zorunda kalacaklardır. Bu durum branş öğretmenlerinin büyük bir bölümünde mağduriyetlere ve yerleşik düzenlerinin bozulmasına yol açmaktadır.
Okul Yöneticileri
İlköğretim kurumlarındaki yöneticilerin bir bölümü de yeni sistem nedeniyle mağduriyet yaşamaya başlamıştır. İlköğretim Okullarının bir kısmı ya ilkokula ya da ortaokula dönüşmüştür.Bu dönüşme sırasında öğrenci sayısında meydana gelen azalma ile beraber hem müdür yardımcılığı normlarında hem de buna bağlı olarak müdür başyardımcılığı norm kadrolarında düşüşler yaşanmaktadır.
Bu süreçte,ilköğretim okullarının bir kısmı da bölünerek hem ilkokul hem de ortaokul haline getirilmiştir.Bu tür bölünen ilköğretim okullarında öğrenci sayısı ve idareci kadrosu da bölünmektedir. Her ne kadar şu aşamada bu kurumların aynı müdürler tarafından yönetilmeye devam edilmesiyle Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Ve Kurumların Yönetici Ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmeliğinin “Norm kadro belirlenmesinde dikkate alınacak hususlar” başlıklı 15. maddesinin (f) bendinde; “f) Birden fazla okul ve kurumun bir müdüre bağlı olarak örgütlendiği kurumların;
1-Müdür yardımcısı kadrolarının belirlenmesinde bu okul ve kurumların öğrenci sayılan ayrı ayrı, müdür başyardımcısı ve ilave müdür yardımcısı verilmesini gerektiren özellikler ise birlikte değerlendirilir. Ancak verilecek müdür yardımcısı sayısı, bu kurumların tümü için hiçbir şekilde 7’yi geçemez.” hükmü çerçevesinde normun düşmesi noktasında sıkıntı yaşamayacaklarmış gibi görünseler de bu okulların her ikisine de ayrı müdür atanması durumunda müdür başyardımcılığı kadrolarının düşmesi kaçınılmaz görünüyor. Şu anda bu kurumlarda görev yapan yöneticiler norm açısından sıkıntı yaşamasalar bile çalışma şartları ve mesai açısından oldukça güç bir durumda bulunmaktadırlar.Bu iki kurumun sabahçı ve öğlenci olarak yapılandırılmasıyla bu yöneticiler, sabahın erken saatlerinden başlayarak akşamın geç saatlerine kadar devam eden bir mesai ile karşı karşıya kalarak mağdur olmaktadırlar.
Müdür Başyardımcıları, şu anda aynı müdüre bağlı olarak yönetilen kurumların her ikisi için de müdür başyardımcılığı görevini sürdürecekler fakat bölünen kurumlardan diğerine de müdür atanması durumunda normları düşecek ve böylece Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama Ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmeliğin “Yöneticilik görevinin sona ereceği hâller” başlıklı 27. maddesinde “(1) Eğitim kurumu yöneticilerinden; (3) (Değişik üçüncü fıkra: 09.08.2011/28020 RG) İlgili mevzuatında belirtilen yöneticilik normuna esas ölçütler çerçevesinde yöneticilik norm kadrolarının tamamı ya da bir kısmı kaldırılan eğitim kurumlarında norm kadro fazlası durumunda olan yöneticiler bu Yönetmelik ekinde yer alan EK-2 Yönetici Değerlendirme Formu üzerinde yapılacak değerlendirmeye göre en az puan alandan başlanarak Bakanlıkça norm kadrolarının onaylandığı tarihten geçerli olmak üzere belirlenir. Norm kadro fazlası durumuna düşen yöneticiler, istek ve ihtiyaçları birlikte değerlendirilerek uygun görülecek eğitim kurumu yöneticiliklerine öncelikle atanırlar. Durumlarına uygun boş eğitim kurumu bulunmaması ya da kendilerine önerilen eğitim kurumlarına atanmak istemeyenlerin yöneticilikleri, Bakanlığın norm kadrolarını onayladığı tarihten itibaren iki yıl daha devam eder. Bu süre içerisinde boş yöneticilikler için yapılacak duyurulara başvuruda bulunabilirler. Ancak 18 inci maddenin beşinci fıkrası kapsamında yatılı kız öğrencisi bulunan eğitim kurumlarında kadın adaylara ayrılan müdür yardımcılığı norm kadrosu bu fıkra kapsamı dışındadır.
(4) (Ek dördüncü fıkra: 09.08.2011/28020 RG) Bu maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen 2 yıllık süre içerisinde ilgili mevzuatında belirtilen yöneticilik normuna esas ölçütler çerçevesinde görev yapmakta olduğu eğitim kurumunda durumuna uygun yöneticilik normunun artması ya da her hangi bir nedenle boş yönetici normu oluşması halinde norm kadro fazlası durumuna düşen yönetici bu kadroyla ilişkilendirilir. 2 yılın sonunda durumlarında herhangi bir değişiklik olmayan ve durumlarına uygun eğitim kurumu yöneticiliğine atanamayan yöneticiler, istekleri de dikkate alınarak durumlarına uygun eğitim kurumlarına öğretmen olarak atanırlar.” hükümleri gereği norm fazlası olarak kurumlarında 2 yıl tutulacak, bu süre içerisinde norm kadro ile irtibatlandırılamamaları ve açık eğitim kurumlarına atanamamaları halinde yöneticilikleri düşecektir. Yıllarını eğitim yönetimine vermiş bu yöneticilerin bu şekilde mağduriyet yaşamamaları için ilgili mevzuatta gerekli değişiklikler yapılarak, şimdiden tedbir alınmalıdır.