Efendiler, bu durum karşısında bir tek karar vardı. O da milli hâkimiyete dayanan, kayıtsız şartsız, bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak! İşte, daha İstanbul’dan çıkmadan önce düşündüğümüz ve Samsun’da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulanmasına başladığımız karar, bu karar olmuştur.”
İşte Ulu Önder Atatürk, millet egemenliğine dayanan yeni bir Türk devleti kurulmasının gerekliliğini Nutuk’ta böyle anlatmıştı.
19 Mayıs; aziz milletimizin, yurdun dört yanına ayak basmış düşmana başkaldırışının adıdır.
19 Mayıs; bu topraklar içindeki mücadeleci, bağımsız, boyunduruk altına girmeyen, esareti cesaretle ile kesen milli ruhun şaha kalkışıdır.
19 Mayıs; direnişin, ata topraklarını savunmanın, bayrak için can vermenin, geçmişten gelen mirası geleceğe taşımanın, değerlerimizi büyütmenin, “Ya İstiklal ya ölüm!” parolası ile yola çıkanların sembolüdür.
Düşman postalları Anadolu’nun dört bir yanında cirit atıyor. Düzenli bir ordusu bile olmayan Türkler, kaç kat büyüklüğünde işgal ordularına kafa tutuyor. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar ise cephede askerlerimize omuz veriyor. Bombalar her an her yerde patlarken, can üstüne can giderken, inancı, imanı cesaretle şahlandıran yiğitlerimiz ellerinde hiçbir modern silah, teçhizat olmamasına rağmen destansı bir milli direnişe, eşsiz bir bağımsızlık savaşına adını yazdırıyor ve yılmadan ve düşmeden bu halk adım adım özgürlüğünü elde ediyordu.
Milli mücadele Kurtuluş Savaşı’na dönüşmüş; İnönü Zaferleri, Sakarya Destanı, Büyük Taarruz ile taçlanmış, Türk milleti yedi düvele meydan okumuş ve istiklalini elde etmiştir.
İşte milli irade, işte milli bilinç, işte milli uyanış… Ezelden beri hür yaşamış Türk milleti 19 Mayıs’ta şahlanarak, kendisine vurulmak istenen zincirleri kırmış; kükremiş sel gibi, bendini çiğnemiş aşmış; dağları yırtarak, enginlere sığmamış, taşmıştır.
Bugün ülkemizde 19 Mayıs ruhunun toplumun her kesimine hâkim olmasının önemi çok büyüktür. Neden mi?
Ülkemiz, dünyanın en zor coğrafyasında konumlanmıştır. Küresel güçler piyon olarak kullandığı terör örgütleri ile 100 yıl sonra bir kez daha Ortadoğu’da haritaları şekillendirmeyi hedeflemektedir. Suriye’de, Irak’ta kana bulanmamış toprak parçası bırakmayan caniler, sivil katliamı ile insanlık suçu da işlemektedir.
Emperyalistler ve birbirleriyle de işbirliği halinde olan teröristler, topraklarımızı kanla yoğurmak için her saniyeyi değerlendirmektedir. 100 yıl önceki hesap yeniden açılmış; bu kez tank, tüfek, süngü yerine, şeytani stratejilerle Türkiye Cumhuriyeti toprakları abluka altına alınmaya çalışılmaktadır.
Ülkemiz, terör örgütlerine karşı çok başarılı operasyonlara imza atmaktadır. Mehmetçiğimizin yiğitçe mücadelesi, sivillere karşı insani tutumu, sömürgeci politika izleyen ve gittiği her yeri adeta bataklık gibi kurutan ülkeleri delirtmiştir. Bu noktada tekrar belirtiyoruz ki; terörle mücadele, hem topraklarımızda hem de sınırlarımız ötesinde tek bir terörist kalmayana dek, 19 Mayıs 1919’daki şevkle, inançla, azimle, kararlılıkla sürdürülmelidir.
Ömrünü vatan topraklarına adamış, ülkemizin aydınlık, güzel günlere ulaşması için canla başla çalışmış devletimizin kurucusu Atatürk’ü yok saymak demek; Türk milletinin Cumhuriyet tarihi boyunca elde ettiği kazanımlarını görmezden gelmek, kurucu değerlerimizi aşağılamak, Cumhuriyete hınç beslemek ve bu ülkenin değerleri ile kavgalı olmak demektir.
İşte bu türlü gayri milli ve işbirlikçi oluşum ve saldırılara karşı en güzel cevabı 15 Temmuz ihanet kalkışmasında olduğu gibi her zaman yine milletimiz vermektedir. Kendi yıkıcı fantezilerini uygulamaya koymaya yeltenen bu cahiliye devri âşıklarına geçit vermeyen milletimiz, Atamıza, değerlerimize, Cumhuriyetimize, devletimize bağlılığını her fırsatta göstermektedir.
Öte yandan 19 Mayıs törenlerine 2012 yılında sınırlama getirilmesi, stadyumlarda, hipodromlarda tören yapılmasının önüne engeller konulması Türk Eğitim-Sen’in hiçbir zaman kabul etmediği bir husustur. Gençlerimiz yine eskisi gibi, görkemli törenlerle, adına yakışır, günün anlam ve önemini anlatan şekilde 19 Mayıs’ı kutlamak istemektedir. Milli bayramlarımıza hak ettiği saygıyı göstermek ve tarih bilincini yüreklere, beyinlere nakşetmek milli bir sorumluluktur.
Tıpkı Atatürk’ün Gençliğe Hitabesindeki gibi, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifesinin Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmak olduğunu bilen Türk gençliği, muhtaç olduğu kudretin, damarlarındaki asil kanda mevcut olduğunu da haykırmaktadır. Türk milleti rahat olsun; biz eğitimciler fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür, Cumhuriyetimize ve devletimize bağlı nesiller yetiştirmeye devam edeceğiz.
Bu düşüncelerle, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutluyor; başta ülkemizin kurucusu Büyük Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere tüm aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad olsun!