Siyasi irade, 1 Mayıs’ın tatil olması için kararlılık göstermiş ve 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü adı altında resmi tatil ilan edilmiştir. Bu, çalışanlar açısından yerinde bir karardır.
1 Mayıs’ın anlamına uygun olarak, barış içinde kutlanması da hepimizin arzusudur. Umuyoruz ki, bu 1 Mayıs’ta istenmeyen olaylar yaşanmaz ve 1 Mayıs ruhuna uygun olarak, şölen havası içinde kutlanır. Bu noktada 1 Mayıs’a yakışmayan görüntülerin yaşanmaması için herkes üzerine düşen görevi yerine getirmelidir. 1 Mayıs’ta inatlaşmanın, kavganın, çatışma ortamının değil, hoşgörünün egemen olmasını istiyoruz.
1 Mayıs ekonomik krizin etkilerini derinden hissettiğimiz bugünlerde ayrı öneme sahiptir. Zira çalışanların ücretleri giderek erimekte, haklar gasp edilmekte, sendikal hak ve özgürlüklerinin önüne engeller konulmaktadır. 1 Mayıs bu anlamda çalışanların sorunlarının ele alındığı, tartışıldığı, çözüm yollarının arandığı, iktidar ile çalışanlar arasında köprü kurulduğu, çalışma barışının sağlandığı bir gün olmalıdır.
1 Mayıs aynı zamanda uzlaşma platformu haline getirilmelidir. Bu noktada özellikle hükümete büyük sorumluluk düşmektedir. Hükümet, çalışanların sorunlarına sağduyuyla yaklaşmalı, taleplerine kulak vermelidir. Memuruyla, işçisiyle bir bütün olan çalışanlara sırtını dönmemek hükümetin asli görevidir. Çalışanları karşısına alan, emeğinin karşılığını vermeyen, onları hor gören bir iktidar yok olmaya mahkumdur.
Hükümet ile memur sendikaları arasında yapılan ve yetkili sendika olarak eğitim çalışanlarını bu yıl da Türk Eğitim-Sen’in temsil edeceği toplu görüşmeler, 15 Ağustos tarihinde başlayacaktır. Sendika olarak 1 Mayıs’ta mesajımız; bu toplu görüşmelerde, hükümetin memura grev ve toplu sözleşmeli grev hakkı vermesidir. İşçiye tanınan hak, memura da tanınmalı, işçi ve memur arasında örgütlenme konusunda ayrımcılık yapılmamalıdır. Memurlar, yıllardır dile getirdikleri grevli, toplu sözleşmeli grev hakkını artık bu yıl almalıdır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.